Pazar, 18 Cumade’l Ûlâ 1447 | 2025/11/09
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Hollanda İmamlar Birliği’nin Açıklamasına Eleştirel Bir Bakış

Hollanda İmamlar Birliği (VIN) yayımladığı bir bildiriyle, Avrupa toplumları bünyesindeki siyasi katılımın ‘caiz ve meşru bir araç’ olduğunu, hatta duruma göre bu katılımın ‘tavsiye edilebilir veya zorunlu’ olabileceğini öne sürdü. Bu bakış açısı, seküler sistemin gerçekliğini yeterince yansıtmayan varsayımlara dayandığı için üzerinde dikkatle durulmasını gerektirmektedir. Sekülerizm, yalnızca din ile siyaseti ayırmakla kalmamakta, aynı zamanda dinin toplumda hangi yeri alabileceğine de karar vermektedir. Bu nedenle sekülerizm, Müslümanların haklarını kolayca koruyabilecekleri nötr bir çerçeve değil, kendi kuralları olan, başlı başına bir ideolojik sistemdir. Bu sistemde yasalar, Allah’ın vahyine göre değil, tamamen gelip geçici çoğunluklara (seçim sonuçlarına) bağlı olan insanların kararlarına göre yapılmaktadır.

Aslında laiklik bir nevi yeni bir din gibidir. Bu dinde yasaların kaynağı Allah değildir; aksine hâkimiyetin sahibi nisandır. Bu din artık bütün dünyaya egemen olmuş durumdadır; Hatta İslam’ın kurallarını kaldırıp bir kenara attığı Müslüman ülkelerde bile egemen durumdadır. Bu da, Müslümanları kökünden kopuşa, parçalanmışlığa ve İslami kimlikte zafiyete sürüklemiştir. Bu nedenle İslam, pek çokları için kişisel veya manevi bir meseleye indirgenmiş, İslam’ın kapsamlı bir hayat sistemi olduğu vizyonu ise maalesef geri planda kalmıştır.

Hal böyleyken, sekülerizmin bu gerçek yüzünü bilen imamlar, nasıl olur da Müslümanları kalkıp bu kokuşmuş sisteme katılmaya çağırabilirler? Sekülerizmin İslam dünyasına sömürgecilik, bölünmüşlük, baskı ve ihanet gibi ne kadar korkunç sonuçlar getirdiğinin farkında olmalarına rağmen cami minberlerini kullanarak ümmeti nasıl olur da tam da bu batıl yola sokmaya çalışabilirler?

Gayesi İslam’ı marjinalleştirmek ve İslam’a ‘savaş açmak’ olan bir küfür sistemine Müslümanları eklemleyerek veya entegre ederek, hangi sözde zararı engelleyeceklerini ve ne gibi bir menfaat elde edebileceklerini zannediyorlar? Dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların parçalanmasının, zilletinin ve zulüm görmesinin baş müsebbibi olan bir batıl sistemden nasıl olur da hayır veya kurtuluş umulabilir? Ümmetin bu zilletinin sebebinin bizzat sekülerizm olduğunu görmüyorlar mı?

İnsanların köklerinden koptuğu tam da böyle bir zamanda, imamların asıl görevi Müslümanlara gerçek amaçlarını hatırlatmaktır: iflas eden sekülerizme karşı ideolojik bir alternatif olarak İslam’ı sunmalıdırlar. İslam’ın sadece manevi bir inanç olmadığını, aksine siyaseti, ekonomiyi, toplumu ve hukuku kapsayan bütüncül bir sistem olduğunu vurgulamalıdırlar.

İmamlar, halkı çekinmeden İslam’a çağırmalı, onların seküler sistem içinde kaybolup gitmelerine, erimelerine izin vermemelidirler. Onlara kendi inançlarına bağlı kalmaları ve İslam’ın hayatın tamamını kapsayan bir sistem olarak yeniden hayata dönmesi için çalışmaları gerektiğini telkin etmelidirler. Bu söylediklerimiz, pasif kalın, hiçbir şey yapmayın anlamına gelmez. Zira Müslümanlar, taviz vermeksizin ve değerlerini seküler çerçeveye indirgemeksizin seslerini duyurabilir ve baskı uygulayabilirler. Asıl yapılması gereken şey, İslam’ı dışarıda bırakan bir sisteme oy vererek oyumuzu boşa harcamak değildir. Aksine ümmet olarak sesimizi gürleştirmek ve kendi esaslarımıza sımsıkı sarılmaktır!

Devamını oku...

Hilafetin ve Halifenin Yokluğunda İşte Sizin Hikayeniz Budur Ey Müslümanlar!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Hilafetin ve Halifenin Yokluğunda İşte Sizin Hikayeniz Budur Ey Müslümanlar!

Haber:

Sudan'ın merkezindeki El Cezire eyaletinde yer alan Wad el-Nura köyü, tek bir günde tamamen yıkıldı, 400'den fazla kişi öldü ve iletişimin kesilmesi ve sivillerin ve gazetecilerin seslerinin bastırılması nedeniyle dünya bu olaydan haberdar olmadı." Sudanlı aktivist Rewan şahin, Sudan'ın yaşamak zorunda kaldığı felaketleri anlatmaya işte böyle başladı. (Arabi 21)

Yorum:

Bakın işte Sudan, kardeşi Gazze Haşim'in ihlal edilmesinin hızının yavaşlamasının ardından tekrar sahneye geri döndü. Bakın işte yaralı Sudan, düşmanımız başına musallat olup onun sahnesini kontrol etmesinin, Müslümanları birbirlerini öldürtmek ve bizi eski cehaletimize geri döndürmek için Müslümanları kışkırtmasının ardından yeniden sesini yükseltiyor. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: ثُمَّ أَنتُمْ هَـٰؤُلَاءِ تَقْتُلُونَ أَنفُسَكُمْ وَتُخْرِجُونَ فَرِيقاً مِّنكُم مِّن دِيارِهِمْSonra işte şimdi sizler birbirinizi öldürüyorsunuz; içinizden bir kesimi yurtlarından sürüyorsunuz.” [Bakara 85] Peki buna razı mı olacaksınız ey Müslümanlar?Kafir milletler kanımızı dökmek için bize karşı birleşmişken, onlarla savaşıp silahlarımızı onlara doğrultmak yerine silahlarımızı kendi göğsümüze mi doğrultacağız?! وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ لاَ تَسْفِكُونَ دِمَاءكُمْ وَلاَ تُخْرِجُونَ أَنفُسَكُم مِّن دِيَارِكُمْ ثُمَّ أَقْرَرْتُمْ وَأَنتُمْ تَشْهَدُونَ(Ey İsrailoğulları!) Birbirinizin kanını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair sizden söz almıştık. Her şeyi görerek sonunda bunları kabul etmiştiniz.” [Bakara 84]

Allahu Teala bu dönemde, küfür milletlerinin, hiçbir hesap verme ve denetim olmaksızın doğudan batıya kadar tüm İslam ümmetinin üzerine üşüştüklerini görmemizi takdir etmiştir.Allahu Teala bizim, İslam ümmetinin yaşadığı ve kafirler tarafından zulüm gördüğü, kanlarının döküldüğü o asırlara benzeyen, dahası kafirlerin zulüm ve vahşetlerinin o asırların bile ötesine geçtiği bu zamanda yaşamamızı takdir etmiştir.Öyleyse neden büyük adamların yolunu takip edip onlar gibi kendi ellerinizle tarih yazarak Allahu Teala'nın izniyle bu dünyada izzete ve ahirette de Allah'ın rızasına nail olmuyorsunuz?

Ey sevgili Sudan’daki Müslümanlar: Aranızda, bu katliamları durdurup büyük şerefe nail olacak, bu sıkıntıyı nimete çevirecek, Müslümanların dağınıklığını bir araya getirip kanınızın haksız yere akıtılmasına son verecek, kafirlerin planlarına ve komplolarına karşı koyarak Allahu Teala'nın ve tüm Müslümanların rızasını kazanacak aklı başında birisi yok mu?!

Ey her yerdeki Müslümanlar: Zararlı yöneticilerin işlerinizi yönettiğindeki durumunuz işte budur; zira onlar, sizleri izzetten sonra zelil kıldılar ve onurdan sonra da aşağıladılar. Nitekim Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: إِذَا ضُيِّعَتْ الْأَمَانَةُ فَانْتَظِرْ السَّاعَةَEmanet zayi edildiği zaman kıyameti bekle!” (Birisi) dedi ki: Emaneti zayi etmek nasıl olur ey Allah’ın Rasulü! (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi: إِذَا أُسْنِدَ الْأَمْرُ إِلَى غَيْرِ أَهْلِهِ فَانْتَظِرْ السَّاعَةَİş ehli olmayan kimseye havale edilip verildiğinde kıyameti bekle!” [Buhari rivayet etti]

Ey Müslümanlar: İşte sizin haliniz budur; bunun sebebi de gözünüzün önünde olup o da, bunlara asla izin vermeyecek olan Hilafetin yokluğudur. O halde neden dünyada izzete ve ahirette de kurtuluşa nail olmak için kendinizi bu dünyanın sıkıntısından ve ahiretin azabından kurtarıp bu zamanın ruveybidalarını ortadan kaldırmak için çalışmıyorsunuz?!

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasulü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdullah Abdurrahman

Devamını oku...

Alman Şansölyesi Göçmenlere Karşı Kışkırtıcılık Yapıyor!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Alman Şansölyesi Göçmenlere Karşı Kışkırtıcılık Yapıyor!

Haber:

Almanya Başbakanı Friedrich Merz, bir televizyona verdiği röportajda, göçmenlerin artmasıyla birlikte Alman kentlerine ilişkin değişen basmakalıp imajın düzeltilmesi için çaba gösterilmesi gerektiğini söyledi.

Yorum:

Bu açıklamalar aşırı sağ partinin kulağına gider gitmez ona övgüler yağdırdılar ve giderek popülerleşen yerleşik partilere rakip olan alternatif sağ partinin görüşlerini benimsediği yorumunu yaptılar.

Son kamuoyu yoklamalarına göre, Almanya İçin Alternatif Partisi diğer tüm partilerin önünde yer alarak yaklaşan seçimlerde söz sahibi olmaya, kendi üyeleri arasından yeni şansölyeyi atamaya, iktidara gelmeye ve parlamentoda çoğunluğu elde etmeye hazırlanıyor.

Bu anket, hem iktidar partisinin hem de koalisyon ortağının, son seçimlerde vaat ettikleri gibi alternatif partinin ayağının altındaki halıyı çekmede başarısız olduklarını ortaya koyuyor; bu nedenle Şansölye, Alternatif Parti'nin bazı kavramlarını ve seçim programlarını benimsemek, hatta aynı aşırı sağcı lafızları kullanmak zorunda kalmış ve bu da ona ırkçılık suçlaması yapılmasına neden olmuştur.

Göçmenlerle ilgili bu açıklamalar, göçmen çocuklarının şiddetli tepkisine yol açmıştır; çünkü onlar, Şansölye'nin yabancılardan, özellikle de renkli insanlardan, başörtülü kadınlardan veya ne Şansölye'nin ne de ırkçı akranlarının şehirlerde görmek istemediği diğer benzer kişilerden arındırılmasını istediği basmakalıp (Alman) şehir imajını çarpıtmakla topluca suçlandıklarını hissetmektedirler; bunu da Almanya'nın şehirlerinin, suçlu, dolandırıcı, uyuşturucu satıcısı ya da yabancı düşmanı aşırılık yanlılarının tanımladığı gibi diğer sıfatlarla suçlanan yabancılar tarafından kirletilmemiş saf hallerine geri dönebilsin diye yapıyorlar.

Şansölye ve ister ılımlı isterse aşırı partilerden olsun birçok politikacı dikkatleri, siyaset ve ekonomideki genel başarısızlıktan, göçmen sayısındaki artışa çekiyorlar ve insanları kendi başarısızlıklarından, kötü politikalarından ve ideolojilerinden sapmış olmalarından uzaklaştırmak için her türlü medya aracını kullanıyorlar.

Maddi faydacılık, insanlığı gözetmeksizin toplumu şekillendirmede temel faktör olmaya devam ediyor; bu nedenle politikacıların bu temel üzerine inşa edilmiş fikir ve kavramları benimsemesi ve bir politikacının programını sunarken, fikrin doğru ya da yanlış olmasına bakmaksızın oy kazanmayı hedeflemesi hiç şaşırtıcı değildir.

Sonuç olarak İslam, toplumu inşa etmek için büyük bir kaide koymuş ve Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunu, Mekke’nin fethedildiği gün insanlara hitap ederken vurgulamış ve şöyle buyurmuştur: يا أيُّها النَّاسُ، إنَّ اللَّهَ قد أذهبَ عنكم عُبِّيَّةَ الجاهليَّةِ وتعاظمَها بآبائِها فالنَّاسُ رجلانِ: برٌّ تقيٌّ كريمٌ على اللَّهِ، وفاجرٌ شقيٌّ هيِّنٌ على اللَّهِ، والنَّاسُ بنو آدمَ، وخلقَ اللَّهُ آدمَ من الترابِ، وقرأ الآية: يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَىٰ وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوباً وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌEy İnsanlar! Allah cahiliye gururunu ve atalarla övünmeyi sizden kaldırmıştır. İnsanlar iki guruptur; Allah katında değerli, doğru, Müslüman kişi ve Allah tarafından hor görülen isyankar ve inanmayan kişidir; bütün insanlar Adem oğullarındandır. Allah da Ademi topraktan yaratmıştır ve Allah şöyle buyurmuştur:Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır. [Hucurat-13] [Abdullah bin Ömer rivayet etmiş ve Tirmizi tahric etmiştir.]

İnsanlar arasında adaletle hükmetmek için geri dönmesinin zamanı gelmiş olan şu dinin azametine bir bakar mısınız?

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
M. Yusuf Seleme

Devamını oku...

Trump... Malezya Ya Da Başka Herhangi Bir Yere Hoş Gelmedin!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Trump... Malezya Ya Da Başka Herhangi Bir Yere Hoş Gelmedin!

Haber:

ABD Başkanı Trump, Malezya hükümetinin daveti üzerine 25/10/2025 tarihinde Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'da düzenlenen 47. ASEAN Zirvesi'ne katıldı. Malezya Cumhurbaşkanı Enver İbrahim, Trump'ı havaalanında sıcak bir şekilde karşıladı. Trump, “Gazze ve Orta Doğu'da barışı sağladığını” iddia etti.

Yorum:

Yorumumuz şu beş ana noktayı kapsamaktadır:

1- Malezya'nın, Gazze halkının katili olduğunu bildiği halde ve tüm bu katliamlara ve faillerine karşı olduğunu iddia ettiği ve Yahudi saldırganlığını ve katliamlarını kınadığı bir zamanda ABD Başkanı Trump'ı iki savaş uçağıyla havada ve yerde dans ve şarkılarla karşılaması bir utanç ve rezilliktir.Yahudi varlığının baş destekçisi olan birini İslam beldesinde, suçlu başbakanı Netanyahu'yu karşılar gibi karşılayıp ardından da bir grup insanın sıraya girip alkışlamaları, dans etmeleri ve şarkı söylemeleri için kiraladığı halde bunu, Trump ve Amerika'yı reddeden ve Filistin'de cihat ederek Yahudi varlığını yok etmek isteyen Malezya'nın Müslüman halkını temsil ediyormuş gibi göstermeye çalışmaktadır. Oysa bu, Malezya halkına bir ihanettir. Ayrıca tüm bu eylemler, Trump’ın Gazze’de işlediği suçların onun tarafından bir lütuf olarak kabul edildiği anlamına gelmektedir; oysa Trump, Yahudi varlığına her türlü silahı sağlamış, tüm katliamlarında ona destek vermiş ve halkının yerinden edilmesi, toprağının dümdüz edilmesi ve oranın bir tatil beldesine dönüştürülmesi çağrısında bulunmuştur. Nitekim o, Amerikan hegemonyası altında bu varlık hesabına bir plan hazırlamıştır. Eğer Amerika'nın doğrudan desteği olmasaydı, bu suçlu varlık saldırılarına devam edemez ve katliamlar işleyemezdi. Buna ek olarak Malezya ve diğer İslam beldelerindeki rejimler, özellikle çevre ülkeleri, sadece kınamakla yetinip Gazze halkını desteklemek için harekete geçmemişlerdir; bu da Amerika'yı bu saldırıyı desteklemeye ve Yahudi varlığını da soykırımı işlemeye teşvik etmiştir.  

2- Malezya yöneticileri Trump'ı, Mısır'ın yöneticilerinin ve onlarla birlikte Körfez ülkeleri, Ürdün, Irak, Türkiye, Pakistan ve Endonezya yöneticilerinin Gazze'nin Amerika'ya satış sözleşmesini imzalamak üzere 14/10/2025'te Şarm El Şeyh zirvesinde karşıladıkları gibi karşıladılar. 13-16 /5/2025 tarihlerinde Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin liderleri onu kabul ettiğinde, onlar Trump'a büyük miktarda para yağdırmışlar ve o da o zaman gururla şöyle demişti: “Bu bir rekor turdu; zira daha önce hiçbir tur bu dört veya beş gün içinde 3,3 ila 4 trilyon Dolar arasında bir fon toplamamıştı.”Katar topraklarında bulunan El Udeyd ABD üssünün geliştirilmesi için Katar'dan 10 milyar Dolarlık yatırım sağladığını da övünerek anlatmıştır. Tüm bu yöneticiler onu karşılıyorlar, ona övgüler yağdırıyorlar, onu hediyeler ve armağanlara boğuyorlar, Yahudi varlığına ve Gazze'deki soykırıma verdiği destekten dolayı onun ülkesini tebrik ettikleri gibi İslam'a ve Müslümanlara düşmanlığından dolayı da onu tebrik ediyorlar; böylece onlar, pervasız sefihler gibi suça ortak oluyorlar.

3- Malezya halkı tüm bunları reddettiler ve onlardan büyük kalabalıklar kibirli katil Trump'ın ziyaretini protesto ettiler.Hizb-ut Tahrir de, gençlerinden ve destekçilerinden çoğunu toplayarak orada bir gösteri düzenledi, Allah'ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Râyelerini dalgalandırdılar ve partinin Malezya'daki resmi sözcüsü Abdul Hakim Osman, Malezya Başbakanı Enver İbrahim'in ABD Başkanı Trump'ı ASEAN zirvesine davet etmesini çok şiddetli şekilde kınayan bir basın açıklaması yaptı ve şunları ifade etti: “Ümmetin onuruna yönelik büyük bir hakaret ve her bir Müslümanın duygularını yaralayan bir ihanettir.”Başbakanın samimiyetsizliğini de ona yönelik hitabında açıkça şöyle ortaya koymuştur: “Filistin halkını savunduğunu iddia eden biri, onların katillerini ve topraklarını tahrip edenleri nasıl olur da Müslüman ülkelerin topraklarına davet edebilir?!” Ayrıca şuna da dikkat çekmiştir: “Trump, Gazze topraklarında kendi emriyle masum Müslümanların kanını akıtmakla övünen kibirli bir kâfirdir.”

4- Trump, ASEAN zirvesi öncesi yaptığı konuşmada şunları iddia etti: “Gazze'de barışı sağladık. Orada ateşkes anlaşması imzalamış olmaktan gurur duyuyoruz.” Şunları da iddia etti: “Ortadoğu şu anda barışı tanıyor.”Biden liderliğindeki ülkesi soykırımı desteklemiş ve varlığa her türlü silahı sağlamıştı; Trump bu yılın başında iktidara geldiğinde de bu desteğini sürdürmüş ve Knesset ve Yahudi liderleri önünde kibirli bir şekilde övünerek şöyle demiştir: “Netanyahu sürekli beni arayıp şu silahı, bu silahı istiyordu. Bazılarını hiç bilmiyordum bile. Güzel silahlar verdik. Siz de onları gayet iyi kullandınız.” Yani bu silahlar, Gazze'yi yerle bir etmek ve savunmasız çocuklarını, kadınlarını ve erkeklerini öldürmek için kullanıldı. Trump, Malezya hükümeti tarafından da desteklenen meşum planı kapsamında Gazze ile ilgili anlaşma konusunda şunları ifade etti: “Bu, yeni bir Ortadoğu için tarihi bir şafak, İsrail için muazzam bir zaferdir.” Böylece Gazze ve Ortadoğu'daki barış, Yahudi varlığı ve Amerika'nın bölge üzerindeki hegemonyası için bir zafer anlamına gelmektedir.

5- ASEAN zirvesinde yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Amerika'nın altın çağı daha yeni başladı.” Oysa Amerika'nın içten içe yıprandığı ve çöküşün eşiğinde olduğu bilinmektedir. Zira Amerika’nın sorunları, çözemeyeceği ve içerisinden çıkamayacağı akut krizlere dönüşmüştür. Ayrıca Amerika'da rk ayrımcılığı yaygınlaşmış ve kamu borcu krizi 38 trilyon Doları aşmış olup bu borcu geri ödeyemiyor veya azaltamıyor; ülkenin kuruluşundan bugüne kadar ülkeyi yöneten iki ana parti arasındaki siyasi bölünmeler kalıcı bir olgu haline geldiği gibi trilyonlarca Dolara sahip zenginler ile günlük ekmeğini kazanmak için gece gündüz çalışan genel halk arasında büyük bir uçurum bulunmaktadır; zira ABD Nüfus Sayım Bürosu'nun 9/9/2025 tarihli resmi verilerine göre, 2024 yılında ülke genelinde yaklaşık %12,9'a ulaşan ve bu yıl da bu oranda sabit kalan yaygın yoksulluğun yanı sıra her türlü suçun yayılması gibi diğer krizler de söz konusudur.Eğer dışarıda Amerika'ya rakip olabilecek bir ülke olsaydı, onun nüfuzunu sınırlayabilirdi; eğer dünya ülkeleri Amerika'yı reddetmiş, onun liderlerini ve üslerini kabul etmemiş, emirlerini ve planlarını reddetmiş olsalardı, Amerika'nın dünyada hiçbir nüfuzu kalmaz ve Atlantik'in ötesindeki ülkesine çekilirdi.Bunun için dünyayı Amerika'nın kötülüklerden ve sömürgeci devletlerin şerrinden kurtarmak için Allah'ın izniyle yakında kurulacak olan Raşidi Hilafet Devleti'nden başka bir çare yoktur.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Esad Mansur

Devamını oku...

İki Devletli Çözüm, Amerika'nın Desteklediği ve Onun Ajanlarının Uyguladığı En Büyük İhanettir_

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

İki Devletli Çözüm, Amerika'nın Desteklediği ve Onun Ajanlarının Uyguladığı En Büyük İhanettir

Sömürgeci kafir, İslam ümmetinin kalbine ve mübarek Filistin topraklarına Yahudi varlığını yerleştirdiğinden beri, bu varlığın kökleri olmayan arızi bir varlık olduğunu ve ümmetin fıtratına, akidevi ve tarihsel bilincine düşman olduğunu bilmektedir.İşte bu yüzden onlarca yıl süren zulüm, suç, yerinden edilme ve katliamların ardından Amerika, tek başına işgalin Yahudi varlığının devamlılığını sağlamak için yeterli olmadığını anlamış, bu nedenle de habis bir siyasi proje olan 'iki devletli çözüm” kaçınılmaz olmuştu.

Bu proje, barış için değil, aksine Yahudi varlığının İslam ümmetinin bedenine yerleşmesi, toprak üzerinde güç kazanması ve kırılgan bir “Filistin devletçiği” aracılığıyla Yahudi varlığına uluslararası “meşruiyet” kılıfı sağlanması içindir; böylece bu devletçik, güvenlik vekili görevi üstlenerek işgali koruyacak, Filistin halkına baskı uygulayacak ve direnişçileri takip edecektir.

Nitekim Amerika, bu projeyi bölge politikalarının birinci önceliği haline getirdi, Müslüman ülkelerdeki hain rejimleri bunun için seferber etti ve onlara, bu projeyi “adil çözüm”, “kalıcı barış” ve “Filistinlilerin hakları” gibi aldatıcı sloganlarla pazarlamaları talimatını verdi.Gerçek şu ki bu proje, Filistin halkına, tıpkı bugünkü Abbas otoritesinde olduğu gibi Filistin halkını baskı altında tutan ve Yahudileri koruyan işlevsel bir otoriteden (fonksiyonel bir otoriteden) başka bir şey vermemektedir.

Amerika, Yahudi varlığını siyasi ve askeri olarak desteklemekle yetinmemiş, aksine Birleşmiş Milletler, Güvenlik Konseyi ve “Uluslararası Dörtlü” gibi uluslararası kuruluşları, gaspa sahte bir meşruiyet kazandırmak ve ümmetin merkezi davasını, bazı müzakere ve tavizlerle çözülebilecek sınır anlaşmazlığına dönüştürmek için kullanmıştır.

Böylece Filistin otoritesi, işgalin araçlarından biri haline geldiği gibi güvenlik koordinasyonu da direnişi boğmanın ve işgali kökünden söküp atmaya yönelik her türlü gerçek eylemi bastırmanın bir aracı haline gelmiştir.

Fakat ümmet gaflet içinde değildir; zira ümmetin bilinci giderek büyüdüğü gibi İslam'a olan güveni de giderek artmaktadır; dolayısıyla ümmet ayağa kalkıp Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurduğu zaman, tüm ihanet anlaşmalarını iptal edecek, Filistin'in tamamını özgürleştirecek ve bir karış toprağını bile işgale veya pazarlığa terk etmeyecektir.

Filistin'in çözümü, müzakere ya da uluslararası kararlar değil, sadece toprağı özgürleştirmek ve kutsalları temizlemek için ümmete önderlik edecek bir Halife'nin sancağı altında Allah yolunda cihat etmektir.

وَقَاتِلُوهُمْ حَتَّى لَا تَكُونَ فِتْنَةٌ وَيَكُونَ الدِّينُ كُلُّهُ لِلَّهِFitne kalmayıncaya ve din bütünüyle Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın!” [Enfal 39]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdul Mahmud El-Amiri – Yemen

Devamını oku...

Endonezya: Geniş Çaplı Gösteriler Dünyaya “Filistinin İşgal Altında Olduğunu” Hatırlattı

  • Kategori Endonezya
  •   |  
Hizb-ut Tahrir / Endonezya:
Geniş Çaplı Gösteriler Dünyaya “Filistinin İşgal Altında Olduğunu” Hatırlattı

Endonezya'nın çeşitli şehirlerinde binlerce Müslüman, 18 ve 19 Ekim 2025 tarihlerinde “Filistin İşgal Altında” sloganıyla Filistin yanlısı gösteriler düzenledi. Bandung'da 15.000'den fazla gösterici Gedung Sate binası önünde toplanarak, Tevhid bayrakları ve “Müslüman Orduları Gönderin, Filistin'i Kurtarın!”, “Filistin İçin Nihai Çözüm Cihat ve Hilafettir” ve “Hilafet ve Cihatla Filistin Kurtarılacaktır” gibi sloganlar yazılı pankartlar taşıdılar.

Konuşmacılar, Siyonist işgalcilerin anlaşmaları defalarca ihlal ettiği için mevcut ateşkesin son derece kırılgan olduğunu vurguladılar. Müslümanları tarihten ders almaya çağırarak, Siyonistlerle yapılan barış anlaşmalarının hiçbir fayda sağlamadığını belirttiler ve Filistin'i kurtarmanın gerçek yolunun Kuran-ı Kerim'in emrettiği gibi cihad olduğunu yinelediler.

Semarang ve Purwokerto'da da benzer mitingler düzenlendi ve çevre bölgelerden binlerce kişi katıldı. Göstericiler, işgali sürdüren sahte bir çözüm olarak gördükleri iki devletli çözümü reddeden pankartlar taşıdılar. Din alimleri ve toplum liderleri, Müslüman yöneticilerin sessizliğini kınayarak, bunu İslam'a ve Mübarek Toprak Filistin'deki Müslümanların acılarına ihanet olarak nitelendirdiler. Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet ile tek bir liderlik altında birlik olmadan, Mübarek Toprak Filistin'in işgalinin devam edeceğini vurguladılar.

Pazartesi, H. 05 Cemaziyul Evvel 1447 - M. 27 Ekim 2025

endonezya

- Endonezya Şehirlerindeki Geniş Çaplı Gösterilerden Bir Kesit -

endonezya

Filistin'in Hala İşgal Altında Olduğuna Dair Hatırlatma Faaliyetlerinden Kareler

endonezya

#طوفان_الأقصى
#الجيوش_إلى_الأقصى
#الأقصى_يستصرخ_الجيوش

#AksaTufanı
#OrdularAksaya

#ArmiesToAqsa
#AqsaCallsArmies

endonezya

İlgili Bağlantılar:

Hizb-ut Tahrir Endonezya Resmi Web Sayfası

Hizb-ut Tahrir Endonezya Twitter Sayfası

Hizb-ut Tahrir Endonezya Instagram Sayfası

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER