Pazartesi, 10 Safer 1447 | 2025/08/04
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Pakistan Liderliği, Gazze'yi Desteklemek İçin Seferber Olmak Yerine Amerika'nın Çıkarlarını Güçlendirmek İçin Bölgesel Savunma Konferansına Ev Sahipliği Yapıyor!

Haber - Yorum

Pakistan Liderliği, Gazze'yi Desteklemek İçin Seferber Olmak Yerine Amerika'nın Çıkarlarını Güçlendirmek İçin Bölgesel Savunma Konferansına Ev Sahipliği Yapıyor!

Haber:

Pakistan Silahlı Kuvvetleri'nin basın kanadı olan Silahlı Kuvvetler Halkla İlişkiler Birimi 26 Temmuz 2025 tarihinde Pakistan'ın bugün İslamabad'da, ABD, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan'dan üst düzey askeri yetkililerin katılımıyla Bölgesel Savunma Komutanları Konferansı'na ev sahipliği yaptığını duyurdu.Medya kanadı açıklamada şunlara dikkat çekti: “Bu çok taraflı etkinlik, katılımcı ülkeler arasında bölgesel güvenlik iş birliğinin, askeri diplomasinin ve stratejik diyaloğun güçlendirilmesi yönünde atılmış önemli bir adımdır.” “Bağlantıları Güçlendirme ve Barışı Güvence Altına Alma” sloganı altında düzenlenen konferans, güvenlik iş birliğini güçlendirmeyi, eğitim programlarını geliştirmeyi ve terörle mücadele ile diğer savunma ve güvenlik alanlarında en iyi uygulamaları karşılıklı paylaşmayı amaçlamaktadır.

Yorum:

Pakistan'ın yöneticileri, ABD'nin gözetimi altında Pakistan ve Orta Asya ülkelerinin Müslüman ordularının liderlerinin katıldığı önemli bir bölgesel güvenlik konferansı düzenlemek yoluyla ABD'nin bölgesel vizyonuna bağlılıklarını yeniden teyit ettiler.Müslüman orduların Gazze'yi kurtarmak ve Yahudi varlığını kökünden söküp atmak için acilen harekete geçmesi gerektiği bir zamanda Pakistan ordusunun komutanı, terörle ve aşırılıkla mücadele kisvesi altında koordineli bir şekilde “siyasal İslam” denilen şeyle mücadele etmek yoluyla bölgeyi Amerikan gündemine yönlendirmeyi amaçlayan bir konferansla meşgul olmaktadır.

Bu konferans, Pakistan ordusu komutanı tarafından başlatılan ve Orta Asya'dan askeri liderleri ve ABD Merkez Komutanlığı'nı bir araya getiren benzersiz bir girişimdir.Amerika Birleşik Devletleri'ni ise Amerikan Merkez Komutanlığı Komutanı Michael Erik Kurilla temsil etmiştir.Konferans, Amerika'nın bölgedeki üç temel hedefinin gerçekleştirilmesine yönelik taahhüdün güçlendirilmesine odaklamış olup bu hedefler şunlardır:Konferans bildirisinde açıkça belirtildiği gibi terörle mücadele, bölgesel istikrar ve askeri koordinasyon.Bu üç eksen, ABD merkezi yönetiminin hedeflerinin özünü oluşturmakta olup Pakistan ise bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için temel dayanak olarak görülmektedir.

Amerika'nın hareketlerini ve bu bağlamda Pakistan'ın önemini anlamak için daha geniş jeopolitik tabloyu okumak gerekir:

Birincisi: Orta ve Güney Asya, Güney Asya'nın insan gücü ile Orta Asya'nın enerji zenginliklerinin birleştiği iki önemli İslam bölgesi sayılmaktadır.Afganistan ise iki bölgeyi birbirine bağlayan köprü görevi görmektedir.Stratejik konumu, demografisi ve doğal kaynakları nedeniyle, Amerika, Rusya ve Çin arasında bu bölgelerde stratejik rekabet kızışmış olup rekabetler ise, enerji, hayati mineraller ve bağlantı koridorlarına erişim üzerinde yoğunlaşmaktadır.Rusya'nın Ukrayna ile uzun süren savaşın bir sonucu olarak zayıflaması nedeniyle, Amerika ve Çin Orta ve Güney Asya'da öne çıkan aktörler haline gelmiştir.Taliban tarafından aşağılık bir yenilgiye uğramasının ardından ABD'nin Afganistan'dan çekilmesine rağmen, Pakistan askeri kurumu içindeki güvenilir ajanları aracılığıyla bölgeye yeniden girmiştir.

İkincisi: Kibirli Trump'ın liderliğindeki cumhuriyetçi yönetiminin geri dönüşü, Pakistan askeri liderliğinin Amerika'nın bölgesel planlarında daha büyük rol oynamasının yolunu açmıştır.Zira Biden yönetimi, Afganistan'dan çekilmesinin ardından İslam'la mücadele alanındaki iş birliği dışında Pakistan'la ilişkilerini ve çıkarlarını azaltmıştı.Trump ise, Pakistan ordu komutanı General Asim Munir ile ABD ziyareti sırasında benzeri görülmemiş bir adım atarak öğle yemeğinde bir araya gelmiştir.Ayrıca Munir, yeni talimatlarını almak için ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve diğer ABD'li yetkililerle bir araya gelmiştir.

Pakistan ve ABD arasında yapılan bu üst düzey görüşmelerin ardından Orta Asya ülkelerinin savunma liderlerinin Pakistan'da ağırlanması, Pakistan'ın Orta ve Güney Asya'yı ABD'nin çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye hazır olduğunu göstermektedir.Bu gelişmelerin ardından Rusya ve Çin'in Pakistan'a yönelik şüphelerinin artması muhtemeldir.Amerika'nın gözetimi altında bölgesel güvenlik iş birliğini sağlamanın yanı sıra Pakistan, yeni ticaret ve ulaşım yolları gibi bölgesel bağlantı projelerinin hızını artırmıştır. Örneğin Afganistan, Özbekistan ve Pakistan arasında yakın zamanda demiryolu projesi hakkında üçlü çerçeve anlaşması imzalanmıştır.Farklı aşamalarda hayata geçirilen mevcut diğer projeler ise şunlardır:(Türkmenistan-Afganistan-Pakistan- Hindistan) gaz boru hattı,Afganistan'dan geçen demiryolu projesi,Orta ve Güney Asya arasında elektrik nakli için CASA-1000 projesi ve Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Afganistan ve Pakistan arasında enerji bağlantısı için TUTAP projesi.Tüm bu projeler ABD'nin desteğini almakta ve Pakistan yoluyla Orta Asya ülkelerinin Rusya ve Çin'den koparılmasını hedeflemektedir.

Ne yazık ki ABD ve diğer büyük güçler, enerji ve maden servetleri ve askeri kapasiteleri bakımından zengin olan İslam beldelerini sömürüyorlar.1924 yılında kâfir Batı tarafından Hilafetin yıkılması, İslam ümmetinin gücünün parçalanmasına ve onun yapay devletçiklere bölünmesine yol açmıştır.Bu parçalanmanın yanı sıra Batı, kendisine fikri olarak bağlı, vizyonu sınırlı ve Müslüman ülkelerin Hilafetin gölgesinde birleşmesinin önünde engel teşkil eden yönetici bir elit sınıfı dayatmıştır.Dolayısıyla Pakistan'ın askeri liderliği, İslam beldesindeki diğer seküler kurumlardan farklı değildir.Eğer gerçek bir iradeye ve samimi bir vizyona sahip olsaydı, Körfez ve Orta Asya'nın enerjisi ile Güney Asya'nın insan gücünün arasını, Hilafetin çatısı altında birleştirirdi.Bu hala mümkündür, hatta Amerika'nın zayıflığının ve bölgesel görevlerini yerine getirmek için Pakistan'a bağımlı olmasının gölgesinde daha da acil hale bir gelmiştir.Bundan daha da önemlisi, ümmetin köklü bir değişim için hazır bir hale gelmiş olmasıdır.

Pakistan askeri kurumu içindeki sadık unsurların, ümmetin gücünü geri kazanmak ve Müslümanların topraklarındaki soykırım ve işgale son vermek için Hilafetin kurulmasını hızlandırmaları gerekir.Zira gelmekte olan Hilafet, yabancıların gündemine hizmet eden boş konferanslarda zaman kaybetmek yerine Filistin ve Keşmir'i kurtarmak amacıyla harekete geçirmek için Müslüman orduları birleştirecektir. Nitekim Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: إنَّ اللهَ زَوَى لِي الْأَرْضَ فَرَأَيْتُ مَشَارِقَهَا وَمَغَارِبَهَا، وَإِنَّ أُمَّتِي سَيَبْلُغُ مُلْكُهَا مَا زُوِيَ لِي مِنْهَاAllah yeryüzünü benim önüme dürdü, koydu. Bana dünyanın doğusunu ve batısını gösterdi. Bana gösterdiği bütün memleketlere ümmetim sahip olacaktır.” [Sahih-i Müslim] Allahu Teala, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَO (Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Resulünü hidayet ve hak din ile gönderendir.” [Tevbe 33]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Selçuk – Pakistan

Devamını oku...

Arap Koalisyonunun Nüfuzu Altındaki Yemen'in Şehirleri Karanlığa Boğuldu!

Haber - Yorum

Arap Koalisyonunun Nüfuzu Altındaki Yemen'in Şehirleri Karanlığa Boğuldu!

Haber:

Suudi Arabistan, Hadramut valisini BAE'nin yanında yer almakla ve Vatan Kalkanı Güçleri'nin ülkeye girişini reddetmekle suçlamasının ardından görevden alınmasına zemin hazırlamak için ev hapsi uygularken il, hizmetlerin kötüleşmesi nedeniyle karanlığa boğuldu.(Yemen Şabab Uydu Kanalı, 28 Temmuz 2025)

Yorum:

Birleşik Arap Emirlikleri ile Suudi Arabistan arasında petrol ve servetler açısından zengin olan Hadramut ili üzerinde süren çatışmalar hala öfkeli bir şekilde devam ediyor; zira Birleşik Arap Emirlikleri, seçkin birlikler kurarak havaalanlarını, limanları ve adaları kontrol altına alırken Suudi Arabistan ise Vatan Kalkanı Gücü'nü kurarak vadiyi ve kara geçitlerini kontrol altına aldı. Hadramut'a girmeye zemin hazırlamak için ili de kuşatma altına almış ve Hadramut’lu siyasetçileri ve liderleri satın almaya başvurarak Riyad'da Hadramut Ulusal Konseyi'ni kurmuştur. Böylece Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ile rekabet etmek ve onu ilden çıkarmak için çalışırken Birleşik Arap Emirlikleri ise seçkin güçlere ve Geçici Konsey'e başvurmuş, bununla da yetinmeyip 27 Temmuz Pazar günü, geniş bir alana yayılan bölgedeki petrol, altın ve gaz kaynaklarını ele geçirmek kapsamında ilin limanına daha fazla zırhlı araç ve ağır silah göndermiştir. Böylece de savaşın yakıtları, maaşlarının yarısını Birleşik Arap Emirlikleri Dirhemi olarak, diğer yarısını da açıkça siyasi paranın ajanlığını yapan Suudi Riyali olarak alan bizzat ilin kendi evlatları olacaktır!

Aynı zamanda Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan, Batı'daki efendilerine servet aktarımını güvence altına almak için yaptıkları şeylerin karşılığında, insanları yanıltmak için bile olsa, ildeki elektrik santrallerini çalıştırmaya tenezzül etmemişlerdir; zira onlar, sözde kurtarılmış illerde yaşayan insanların yaşama haklarının olduğunu düşünmüyorlar! İşte bu nedenle öfkeli gençler, şehirlerin su, elektrik ve hizmetlerden yoksun hayalet şehirlere dönüşmesinin yanı sıra yerel para biriminin çökmesi, fiyatların yükselmesi ve çalışanların zaten düşük maaşlarının gecikmesinin ardından yolların kesilmesine ve askeri güçlere ve devlet kurumlarına saldırılmasına yol açan büyük gösteriler için sokaklara döküldüler.Ülkedeki mevcut otorite ise kendi bünyesindeki partilerle (İslamcı ve laik) birlikte, dini, ideolojiyi ve hatta bu halka karşı sorumluluğu hiç umursamadan sömürgeci kafirlerin memelerinden ajanlık emmekten başka bir şey bilmiyorlar;halk ise yazın yüksek sıcaklıklar ve mal ve hizmet fiyatlarındaki artış nedeniyle geceyi yollarda uyuyarak geçiriyorlar.

Ey sözde Arap Koalisyonunun nüfuz ettiği bölgelerdeki Yemen halkı:Arap Koalisyonu devletçiklerinin sizi ve çocuklarınızı sömürgeci kafirlere hizmet etme uğrundaki savaşlarında yakıtlar olarak kullandığını ve iktidardaki otorite ile Genel Halk Kongresi, Islah Partisi, Selefiler, Sosyalistler, BAE Geçiş Konseyi, Suudi Hadramut Konseyi ve Hadramut İttifakı gibi otoritenin masasının etrafında toplanan partilerin de onların yanında yer aldığını, istisnasız onların tamamının, sizin acılarınızı, dininizi ve akidenizi hiçe sayarak kişisel kazanımları için çalıştıklarını bugün kesin olarak öğrenmiş oldunuz.

Ey insanlar, ey Yemen’deki halkımız:Kuzeyiniz, İran'a bağlı bir hanedanın yönetimi altında ezilip İran'ın bölgedeki çıkarlarına ve çatışmalarına hizmet ederken güneyiniz ise, kâfir Batı'nın nüfuzuna ve ülkedeki servete yönelik çatışmasına hizmet eden bir ittifakın ve ajan yönetimin nüfuzu altında eziliyor.

Yemen'deki savaşın gerçeği işte bu olup Hizb-ut Tahrir, savaş patlak vermeden önce bunu size açıklamıştı ve bir kelimeyle bile olsa bu savaşa karışmanız konusunda hala sizleri uyarmaktadır; zira bu savaş, yerel araçlarla nüfuz ve servet için yapılan bir savaş olup İslam'ın bu savaşta hiçbir payı yoktur.

Ey Yemen’deki Müslümanlar: Çözüm, bu liderlerden uzaklaşmak ve onların planlarına ortak olmamakla, ardından da İslam'ı, İslam'ın Peygamberi Sallallahu Aleyhi ve Âlihi ve Sellem'in şu kavliyle geri dönüşünü müjdelediği Nübüvvet Minhacı Raşidi Hilafeti Devleti’nin altında ülkeyi yönetecek bir akide ve şeriat olarak benimsemekle başlar:ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhacı Üzere (Raşidi) Hilafet olacaktır.” İşte bakın dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlar, Batılı kapitalist nüfuzunun dünya üzerindeki kontrolünün kötülüklerinden ve dünya üzerindeki kontrolüne hizmet etmesi için yürüttüğü şiddetli savaşlardan kurtulmak için Hilafetin geri dönüşünü arzulamaya başlamışlardır;o halde ey Yemen halkı, kanlarınızı korumak, servetlerinizi muhafaza etmek ve kafirleri ve onların avenelerini ülkeden kovmak için bunu ilk ilan edenlerden olun.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdulaziz El-Hamid – Yemen

Devamını oku...

Kurucu Koalisyon Hükümeti, Amerika’nın Darfur’u Koparma Komplosunu Hızlandıran Bir Maşadan Başka Bir Şey Değil

Hızlı Destek Güçleri (HDG), 26 Temmuz 2025 Cumartesi günü, ‘Kurucu Sudan Koalisyonu’ adlı ittifakı aracılığıyla yaptığı açıklamada, bir Başkanlık Konseyi Başkanı ve Yardımcısı ile bir Başbakan atadığını duyurdu. Bu duyuru, ülkenin doğusundaki Port Sudan merkezli ordu iktidarına paralel bir hükümet kurulması anlamına geliyor.

Koalisyon, en önemlileri Hızlı Destek Güçleri ve Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey olmak üzere askeri, siyasi ve sivil örgütlerden oluşuyor. Koalisyonun temel tüzüğü geçtiğimiz Şubat ayında Kenya’nın başkenti Nairobi’de imzalanmıştı.

Biz, Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak, ilk günden beri bıkmadan usanmadan Amerika’nın planlarını deşifre etmeye devam ediyor ve Sudan halkını, Sudan’daki savaşın Sudan’ı parçalamaya yönelik sömürgeci bir gündemi olduğu konusunda uyarıyoruz. Bu gündemin arkasında, şer odağı Amerika vardır. ABD, bu gündemi ordu ve Hızlı Destek Güçleri’nin (RSF) liderleri aracılığıyla hayata geçirmektedir. Dün nasıl ki Beşir hükümeti, geberip gitmiş John Garang’ın Halk Hareketi ile tezgâh kurarak Güney Sudan’ı memleketten koparıp attıysa, bugün de El Burhan hükümeti ile Hızlı Destek Güçleri Darfur’da aynı ihanet senaryosunu sahneliyor! Şüpheli askeri çekilmeler, ordu kamplarının ve şehirlerin Hızlı Destek Güçleri’ne teslim edilmesi ve isyanı bastırmak için ne ordunun ne de hava kuvvetlerinin harekete geçirilmemesi bu planın parçalarıdır! Halbuki Sudan’daki ordunun, eğer önü açılırsa/serbest bırakılırsa, savaşı bitirip ülkeyi ve halkı kurtaracak güce sahip olduğu biliniyor.

El Beşir geçmişte, Güney’in ayrılmasına ABD baskısı yüzünden göz yumduğunu itiraf etmiş ve şunları söylemişti: “Güney’in ayrılması Amerikan baskısı sonucu gerçekleşti. ABD’nin asıl planı ise Sudan’ı beş ayrı ülkeye bölmektir.” (Sputnik)

Bu itirafın ardından, El Beşir rejiminin önde gelen yetkilileri ve dışişleri bakanları da benzer açıklamalarda bulundular. Bu durum, söz konusu planın bilinçli şekilde uygulandığını gösteriyor. Şimdi aynı oyun, El Burhan’ın bizzat silahlandırdığı Hızlı Destek Güçleri eliyle Darfur’da sahneleniyor!

Sudan’da yaşanan ve ciddi can kayıplarına neden olan çatışmaların, şer odağı sömürgeci kafir ABD tarafından yerel işbirlikçiler aracılığıyla yönlendirebiliyor olması gerçekten çok üzücü. Üstelik bu planlar, gizli bir şekilde değil, kamuoyunun gözü önünde yürütülmektedir. Onlara bu ihanette, işbirlikçi ve yanıltıcı bir medya ile yıpranmış koltuklardan başka derdi olmayan ve sömürgeci kafirin yönettiği o koltuklara oturan kiralık politikacılar da destek olmaktadır.

Şüphesiz Müslüman ülkelerini bölmek çok büyük bir suçtur ve bu suça dahil olan herkes ağır bir günah yükü altına girecektir. Arfece ibn Esad’dan rivayet edildiğine göre Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

مَن أتاكُمْ وأَمْرُكُمْ جَمِيعٌ علَى رَجُلٍ واحِدٍ، يُرِيدُ أنْ يَشُقَّ عَصاكُمْ، أوْ يُفَرِّقَ جَماعَتَكُمْ، فاقْتُلُوهُ“İşiniz (yönetiminiz) tek bir adam üzerinde birleşmiş iken her kim gelir de asanızı parçalamak veya cemaatinizi (birliğinizi) bölmek isterse onu öldürün.” [Müslim] Müslim’in Ebû Saîd el-Hudrî’den rivayet ettiğine göre, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

إذا بُويِعَ لِخَلِيفَتَيْنِ، فاقْتُلُوا الآخِرَ منهما“İki Halifeye biat edildiği zaman, onlardan sonuncusunu öldürün.” Bu hadisler, ümmetin birliğinin korunması ve bölünmemesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Bu bağlamda, Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, ordunun samimi subaylarını ve nüfuz sahibi kesimleri, bu kabul edilemez suçu durdurmaya, Amerika’nın ve diğer sömürgeci güçlerin ülkemizdeki yıkıcı planlarını engellemeye ve ümmetin Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet’i yeniden kurma projesine destek olmaya çağırıyoruz. Çünkü Hilafet, yegâne kurtuluşumuz ve tek çıkış yolumuzdur. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

فَإِنَّهُ مَنْ يَعِشْ مِنْكُمْ بَعْدِي فَسَيَرَى اخْتِلَافًا كَثِيراً، فَعَلَيْكُمْ بِسُنَّتِي وَسُنَّةِ الْخُلَفَاءِ الرَّاشِدِينَ الْمَهْدِيِّينَ، فَتَمَسَّكُوا بِهَا وَعَضُّوا عَلَيْهَا بِالنَّوَاجِذِ“Çünkü durum şu ki sizden, benden sonra yaşayacak olan kimseler, yakında çok ihtilaf görecekler. Binaenaleyh benim sünnetime; doğru yolu bulan, hidayete erdirilmiş halifelerin sünnetine sarılın. Bunlara azı dişlerinizle (yapışır gibi sımsıkı) yapışın.”

Devamını oku...

Kadarif’teki Hizb-ut Tahrir Gençleri, Müslümanları Gazze’ye Destek Vermeye Çağırıyor

Kadarif kentinde Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti gençleri, bugün 28 Temmuz 2025 Pazartesi günü, öğleden sonra saat birde, Kadarif Çarşısı’ndaki El Atik caminin yanında, Gazze ehline destek olmak amacıyla bir duruş eylemi düzenlediler; Eylemde üzerinde çeşitli sloganlar yazılı pankartlar taşıdılar:

- Yahudi varlığı Arap rejimlerinin gölgesidir, bu rejimler ortadan kaldırıldığında gölgesi de ortadan kalkacaktır

- Filistin’i sadece Hilafet kurtaracaktır

-وَإِنِاسْتَنْصَرُوكُمْفِيالدِّينِفَعَلَيْكُمُالنَّصْرُ“Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur.” [Enfal 72]

- Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

وَمَنْ أَصْبَحَ لا يَهْتَمُّ بِأَمْرِ الْمُسْلِمِينَ فَلَيْسَ مِنْهُمْ “Müslümanların derdini kendine dert edinmeyen onlardan değildir.”

-Ey Müslümanlar! Gazze’deki çocukların, anne babalarının gözleri önünde yavaş yavaş can vermesi vicdanınızı sızlatmıyor mu?

- Allah düşmanı ‘gazaba uğrayanlar’, Mescid-i Aksa’yı kirletirken, kanımızı ve onurumuzu çiğnerken, orduların kışlalarında, uçakların ve füzelerin hangarlarında beklemesinden daha büyük bir suç olabilir mi?

- Ey İslam ümmeti! Ey insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet! İmanınızda Allah Subhânehu ve Teala’ya karşı sadık olun; kardeşlerinize yardımınızda (da) Allah Subhânehu ve Teala’ya karşı sadık olun.

- Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لَيْسَ بِالْمُؤْمِنِ الَّذِي يَبِيتُ شَبْعَانَ وَجَارُهُ ‌جَائِعٌ إِلَى جَنْبِهِ“Yanı başındaki komşusu açken tok olarak geceleyen kişi (olgun) mümin değildir.” [El Hakim]

Eylem, halktan büyük bir teveccüh gördü. Katılımcılar Gazze için zafer duaları ettiler, Hizb-ut Tahrir’in bu cesur duruşunu yürekten desteklediler. Ümmetin yiğit gençleri pankartlar taşıyarak eyleme destek verdiler! Bu görkemli katılım, Gazze’ye olan desteğin ne denli güçlü olduğunun en açık kanıtıdır!

Devamını oku...

İslamabad Konferansı, Liderlerin İhaneti ile Kardeşlerine Destek Olmak Yükümlülüğü Arasında Sıkışıp Kaldı

Yahudi varlığının Gazze’de katliamlar işlemeye ve halkını aç bırakmaya devam ettiği ve ümmetin de liderlerinden yardım umudunu kestiği bir dönemde büyük bir hayal kırıklığı haberi İslamabad’ın tam kalbinden geldi. Pakistan’ın başkenti İslamabad önemli bir askeri konferansa ev sahipliği yaptı. 26 Temmuz 2025 Cumartesi günü Pakistan Ordusu’nun organizasyonuyla düzenlenen ‘Bölgesel Savunma Genelkurmay Başkanları Konferansı’, ABD ve Orta Asya ülkelerinden üst düzey askeri yetkilileri buluşturdu. Toplantıda ABD, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan’ın üst düzey askerî yetkilileri bir araya geldi.

Ordu medya biriminden yapılan açıklamada, konferansın gündeminde ‘güvenlik iş birliğinin artırılması ve terörle mücadele’ konularının yer aldığı belirtildi. Bu gündem, ABD’nin İslam’ı, Müslümanları ve onların kalkınması için çalışan kesimleri hedef alan klasik ajandasının bir yansımasıdır. Toplantıda tabii ki ne Filistin meselesi ne de Gazze’de yaşanan ve ‘tüyler ürpertici’ olarak nitelendirilen suçlar gündeme geldi. Sonuç bildirgesinde ise Gazze halkının acılarından veya onlara karşı devam eden suçlardan hiç söz edilmedi. Bildirgede cihat çağrısı veya işgale karşı ‘Şeriat’a uygun bir duruş’ gibi unsurların bulunmasını ise zaten beklenemezdi. Hâlbuki bu, Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bir müjdesinde belirttiği bir duruştur:

تُقَاتِلُكُمْ الْيَهُودُ فَتُسَلَّطُونَ عَلَيْهِمْ، حَتَّى يَقُولَ الْحَجَرُ: يَا مُسْلِمُ، هَذَا يَهُودِيٌّ وَرَائِي فَاقْتُلْهُ“Yahudiler sizinle savaşacaktır! Fakat neticede siz onlara musallat kılınacaksınız! Öldürme o kadar şiddetli olacak ki. Bir kaya parçası: “Ey Müslüman, şu arkamdaki Yahudidir, hemen gel de öldür onu!’ diye haber verecektir.” [Buhari ve Müslim]

Vicdan sahibi herkesi rahatsız edecek bir gelişme olarak, ABD Merkez Kuvvetler Komutanı konferansa katıldı ve toplantıda adeta diğer komutanlara Amerika’nın gündemini ve vizyonunu dayatan bir tavır sergiledi. Üstelik (CENTCOM) Komutanı, Gazze’ye yönelik Yahudi varlığı saldırganlığının en önde gelen planlayıcılarından ve destekçilerinden ve bu saldırganlığı destekleyen Amerikan operasyonlarının doğrudan denetleyicisi olmasına rağmen, ayrı bir resmi törenle ‘Nişan-ı İmtiyaz’ madalyası ile ödüllendirildi. Konferans, tamamen Washington’un “terör ve aşırıcılıkla mücadele” gündemine odaklandı. Ancak bu sloganların asıl hedefi, insanlığın gerçek düşmanı olarak görülen Yahudi varlığı ve destekçileriyle mücadele etmek değil, bilakis ümmetin kalkınması için çalışan İslami grupları ve Yahudi ve Hint işgaline direnenleri bastırmaktır.

Amerikalı komutanların konferansa katılması ve onların ‘güvenlik ortağı’ olarak görülmesi, İslam’a ve Müslümanlara yapılmış açık bir ihanettir. Ve fiilen Yahudi varlığının başını çektiği kötülük kampına ve es Sisi ile Suud hanedanının yönettiği ihanet çetesine katılmak demektir. Hem de Gazze’de çocuklar gece gündüz katledildiği bir dönemde. Aynı zamanda bu, Amerika-Çin rekabetinin kızıştığı bir dönemde, ABD’ye piyonluk yapmaya devam etmek ve onun bölge planlarını uygulamak anlamına gelir.

Bizler, Pakistan Ordusu’ndaki ve Ümmet’in ordularındaki şerefli komutanlara sesleniyor ve onlara diyoruz ki: Amerika, ümmetin en azılı düşmanıdır. Yahudiler ise katildir. Bu kritik dönemde onlarla iş birliği yapanlar ne ümmeti ne de İslam’ı temsil ederler. Yaşadığımız bu çöküşün asıl sebebi mevcut askeri komutanlarımızdır. Onlar hem Yahudilerden ve Hindulardan hem de onların arkasındaki Amerika’dan gördüğümüz bu aşağılanmanın sebebidirler. Bu nedenle, bu işbirlikçileri devirmeli ve Nübüvvet metodu ikinci Raşidi Hilafeti kurmak için Hizb-ut Tahrir’e nusret vermelisiniz! Zira sadece Hilafet, Gazze’ye yardım edebilir, şehit çocuklarının intikamını alabilir ve Mescid-i Aksa’yı özgürleştirebilir. Şunu iyi bilin ki, Cakarta’dan Rabat’a kadar tüm İslam ümmeti, sizden Yahudilerin, Hinduların ve onların işbirlikçilerinin ayaklarının altındaki toprağı saracak onurlu ve tarihi bir karar beklemektedir!

Şüphesiz Pakistan; nükleer gücüyle, mümin ve mücahit ordusuyla ve İslam’ı seven halkıyla, Gazze’deki soykırım savaşını saatler içinde durdurabilir. Dahası, eğer yönetime samimi bir liderlik geçerse, bırakın Gazze’yi, uluslararası güç dengelerini bile kökünden değiştirebilir. Gazze’nin çocukları, şehitleri, acılı anneleri ve çaresiz bırakılmış halkı adına size sesleniyoruz: Liderlerinizin ihanetine sessiz kalmayın. Katillerle el sıkışanlarla siz de el sıkışmayın ve çocuklarımızı öldürenleri sakın onurlandırmayın. Size Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğunu hatırlatıyoruz:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انفِرُواْ فِي سَبِيلِ اللهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الأَرْضِ أَرَضِيتُم بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الآخِرَةِ إِلاَّ قَلِيلٌ“Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir.” [Tevbe 38]

Ey Pakistan Silahlı Kuvvetleri subayları! Ey Müslüman ordularının komutanları! Ey kalbinde zerre kadar iman taşıyan kimseler! Sizden kim Mescid-i Aksa’yı kurtarma onuruna sahip olacak? Sizden kim, Selahaddin gibi bu Mübarek toprağı özgürleştiren bir kahraman olarak adını tarihe yazdıracak?

O gün inananlar Allah’ın yardımıyla sevinecekler. Ve o gün, cihat edip muzaffer olanlara cennetin kapıları açılacaktır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ“Ey iman edenler! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı savaşta sabit kılar.” [Muhammed 7]

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER