Salı, 21 Zilhicce 1446 | 2025/06/17
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Almanya Tarihi Bir Fırsatı Tepiyor

Almanya Federal Cumhuriyeti, Yahudi varlığıyla diplomatik ilişkiler kurulmasının 60. yıldönümünde, Yahudilere karşı duyduğu yapay suçluluk psikolojisinden kurtulma şansını heba ediyor! Devletin sözde ali çıkarları bahanesiyle Yahudi varlığına verilen sınırsız destek, Almanya’da yeni bir boyuta ulaştı. Artık bu destek, “Almanya’nın varoluşunun özü” olarak görülüyor.

14 Mayıs 2025 tarihli hükümet konuşmasında, Almanya Başbakanı Friedrich Merz, “İsrail” devletiyle ilişkileri “bir mucize ve beklenmedik bir lütuf” olarak tanımlayarak, bu ilişkilerin Almanya açısından hayal bile edilemeyecek bir kazanım olduğunu ifade etti. Merz, ““İsrail” devletinin bekası ve emniyeti, bizim için her daim en kutsi devlet meselesi olmuştur ve ebediyen öyle kalacaktır.” dedi. Bu açıklamadan iki gün önce, başbakan (şansölye), Yahudi varlığının Cumhurbaşkanı Herzog’u kabul ederken duyduğu minnettarlığı dile getirdi ve Yahudi varlığı ile Almanya arasındaki dostluğu “Almanların gerçekleştirdiği Holokost’un (soykırım) üzerinden geçen seksen yılın ardından korunması gereken büyük bir hazine” olarak tanımladı. Yeni Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, “Almanya-İsrail” ilişkilerini Filistin’deki “İsrail” politikalarına verilen aktif destek üzerinden tanımlamaktadır. Tel Aviv ziyaretinde yaptığı açıklamada, ““İsrail”in güvenliği, Almanya’nın sorumluluğundadır ve dış politikasının temel taşıdır” ifadesini kullanmıştır. Gazze’de gökyüzünden ölüm yağarken, milyonlar açlıkla sınanırken, Alman Dışişleri bakanının ateşkes çağrısı bir vicdan çağrısı değildir. Bu çağrı, yalnızca Yahudi varlığının bekasına adanmış bir stratejik hesaptan kaynaklanmaktadır. Bakan, “Bu şekilde tüm stratejik hedeflerin gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceğinden ve bunun “İsrail”in uzun vadeli güvenliğine hizmet edip etmeyeceğinden emin değilim. Bu nedenle ateşkes konusunda ciddi müzakerelere geri dönülmesi çağrısında bulunuyoruz.” demiştir.

Yeni federal hükümet, Angela Merkel’in başlattığı ve halefi Olaf Scholz’un sürdürdüğü “yüksek devlet çıkarı” siyasetini yalnızca devam ettirmemekle kalmayıp aynı zamanda bu politikayı tam bir irrasyonellik düzeyine taşımıştır. Şansölye Merz, Yahudi varlığıyla diplomatik ilişkilerin 60. yıl dönümü vesilesiyle X’te yaptığı paylaşımda bu saplantıyı ““İsrail”in varlığı ve güvenliği, Alman devlet kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır.” şeklinde ifade etmiştir. Merz ayrıca, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin tutuklama kararına rağmen Netanyahu’nun ülkesini ziyaret edebileceğini açıkladı. Mahkeme kararının uygulanmasını önlemek için “gerekli her yol ve aracı” kullanacağını belirtti. Hukuk uzmanı Kai Ambos’un tanımıyla bu açık hukuk ihlali, Almanya’nın uluslararası hukuku anlamsız bir hale getirmesine yol açacaktır. Roma Statüsü’nün tarafı olan Almanya, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararlarını uygulamakla yükümlüdür. Ancak yürütmenin bu sürece müdahalesi, anayasal olarak güvence altına alınmış kuvvetler ayrılığı ilkesini zedeleyecek; yargı bağımsızlığı fiilen ortadan kalkacaktır. Zira yürütme organının tutuklama ve iade prosedürlerine müdahale etmesi, yargı bağımsızlığı olarak adlandırılan prensibi baltalayacaktır.

Gazze’deki soykırım, Filistin meselesine ilişkin küresel algıda önemli bir kırılma meydana getirmiştir. Yahudi varlığının meşruiyeti artık alenen sorgulanmaktadır. Sivil altyapının tamamen tahrip edilmesi, milyonlarca kişinin açlıkla karşı karşıya bırakılması ve yaşlı, kadın ve çocuk demeden herkesi hedef alan toplu kıyım, bu varlığın barbar yüzünü tüm dünyaya göstermiştir. Ayrıca tüm bunlar, Alman kamuoyunda da köklü bir değişim meydana getirmiştir.

Alman hükümetinin “devletin yüksek çıkarı” adı altında sürdürdüğü siyaset hem hukuken hem vicdanen çökmüştür. Joachim Wieland bunu doğrudan hukuki özgürlüklerin düşmanı olarak tanımlarken, Kai Ambos bu kavramın otoriterliğe hizmet ettiğini, Marita Auer ise hiçbir hukuki değeri olmadığını açıkça belirtmiştir. Alman Meclisi’nin Bilimsel Hizmetler Kurumu da benzer şekilde bu söylemi yalnızca politik bir ilke olarak değerlendirmiştir. Ayrıca, Holokost’tan sağ kurtulan bazı şahsiyetler de Gazze’deki askeri operasyonları bir soykırım olarak nitelendirerek açıkça kınamıştır.  Yahudi varlığına yönelik kolektif bilinçte yer eden suçluluk duygusu ve psikolojisi, 7 Ekim 2023 olayları ve ardından Gazze’de yaşanan Yahudi katliamlarıyla kırılmıştır. Almanya, Yahudilere yönelik bu kolektif suçluluk psikolojisinden nihayet kurtulmak ve tarihsel deneyimlerinden sağlıklı sonuçlar çıkarmak adına kritik bir dönüm noktasıyla karşı karşıyadır. Soykırım bir daha asla yaşanmamalı’ söyleminin pratikteki karşılığı, kitlesel tehcir ve toplu imha girişimlerine karşı net bir duruş sergilemeyi gerektirir.

Alman hükümetinin bu yanlış yolda inat etmesi tam bir siyasi ahmaklıktır! Yahudi devletinin esaretinden kurtulma fırsatını teperse, sonuçlarına katlanmak zorunda kalacak, Yahudi varlığının bekçiliğine devam ederse, bu ihanetin hesabını verecektir! İslam ümmetinin, Raşidi Hilafet Devleti çatısı altında siyasi iradesine ve savunma gücünü yeniden kavuşması an meselesidir. Hilafet, Yakın Doğu ve Orta Doğu’daki sömürgeci sistemi tamamen bozguna uğratacaktır. Almanya o gün Yahudilerin işlediği suçların sorumluluğunu üstlenmeye hazır mı?

هَذَا بَلَاغٌ لِلنَّاسِ وَلِيُنْذَرُوا بِهِ “Bu Kur’an kendisiyle uyarılsınlar diye insanlara bir bildiridir.” [İbrahim 52]

Devamını oku...

Düzenbaz Bir Hatip, Kurban Şiarını Yücelten Faslılara Saldırdı!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Düzenbaz Bir Hatip, Kurban Şiarını Yücelten Faslılara Saldırdı!

Haber:

Fas'ın şehirlerinin birinde yapılan Kurban Bayramı hutbesinin görüntüleri sosyal medya sitelerinde viral oldu; hatip, Fas kralının bu bayramda kurbanlık hayvanların kesilmemesi yönündeki emrine uymayan insanları azarladı.

Yorum:

Sultan'ın zebanilerinin ve şeyhlerinin, velinimetlerinin emirlerine muhalefet eden insanları azarlamak ve onlara saldırmak için ortaya çıkmaları hiç şaşırtıcı değildir;zira bu onların görevi olup bu yüzden efendileri onları sarayına yaklaştırmış, onları maiyetine almış ve onlara hediyeler ve makamlar bahşetmiştir; tıpkı Firavun'un, Allah'ın peygamberi Musa Aleyhissalatu ve's Selam'a galip gelip onun delillerini çürütmeleri halinde sihirbazlara bulunduğu vaat gibi.Ancak garip olan bu dalkavuk hatibin, gönüllü olarak insanlara saldırarak onları bazen yoksullukla, bazen de cezayla tehdit etmesidir; çünkü onlar kurban kesme şiarını yüceltmişler ve bu şiarın yüceltilmesine öfkelenen kralın emrine uymamışlardır!Onları tebrik edip bayramlarını kutlamak, onlara iyiliği emredip kötülükten nehyetmek yerine onlara saldırmış ve velinimetini (yöneticisini) İslam için yaşayıp ölmüş olan iki büyük adam Ebu Bekir ve Ömer Radıyallahu Anhuma'ya benzeterek onlara iftira atmıştır;eğer onun krallığında, Faruk Radıyallahu Anh'ın özelliklerinden tek bir tanesi bile olsaydı, şehirde malların fiyatları yükseldiğinde ve insanlar şikayet ettiğinde Faruk'un yaptığı gibi, malları şehir dışından getirip pazarlara koyarak fiyatları otomatik olarak düşürürdü. Hatip sözlerine devam ederek, Beyhaki'de varit olduğu üzere Ebu Bekir ve Ömer'in insanların kurban kesmenin farz olduğunu düşünmelerinden korktukları için kurban kesmemelerini söylediklerini açıklamak yerine o ikisinin, yani Ebu Bekir ve Ömer’in insanlara kurban kesmemelerini emrettiklerini söyleyerek insanları yanıltmaya çalışmıştır.

Krala dalkavukluk yapan ve onu gönüllü olarak savunan bu hatip çok iyi bilsin ki; dinlerini ifsat ederek başkalarının dünyasını ıslah edenler ve başkasının dünyası için dinlerini satanlar aşağılık insanların en aşağılığı olacaklardır; tıpkı İmam Malik'in, hocası Rabi'atu'r-Reye (Allah her ikisinden de razı olsun) söylediği gibi.Bizler Müslümanları, İslam'ın şiarlarıyla savaşan ve onları yok etmeye çalışan bu yöneticilere kulak asmamaya çağırıyoruz; zira Fas kralı, adeti gereği diğer Müslümanlarla birlikte Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı'nı kutlamadığı gibi hatta bu yıl bir de buna, kurban kesmeyi engelleme suçunu eklemiştir!Allah Subhanehu ve Teala'dan, bu ümmete, Allah'ın şiarlarını yüceltmek ve ümmetini de bunları yüceltmeye teşvik etmek için çalışan, adil Raşid Bir Halife bahşetmesini temenni ediyoruz.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Velid Belibel

Devamını oku...

Rusya'da Müslümanlara Tutuklamalar!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Rusya'da Müslümanlara Tutuklamalar!

Haber:

Güvenlik güçleri, Müslümanların evlerini aradıkları operasyonlar sırada SIM kartları yerleştirdi ve akrabalarının insan hakları aktivistlerine yaptığı şikayete göre terör örgütüne katılma davaları uyduruldu.3 Haziran'da Kavkazsky Ozil gazetesi, insan hakları aktivistlerine atıfta bulunarak, Nalçik ve Nartan'da güvenlik güçlerinin düzenlediği operasyonda 48 kişinin tutuklandığını bildirdi.

Benzer tutuklamalar Nalçik şehrinde ve Nartan köyündeki 42 evde de gerçekleştirildi.Merkezi internet sitesine göre tüm tutuklular, dinlerine bağlı Müslümanlardır.Şikayetçiler, arama operasyonlarının şu aynı yöntemle yapıldığını iddia ediyorlar:Evlerinde yapılan aramada SIM kartlar bulundu ve el konuldu. İnsan hakları aktivistlerinin ifadesine göre, bu kartlar onlara ait değildi, bilakis kolluk görevlileri tarafından yerleştirilmişti; nitekim aktivistler, şikayetlerin fotoğraflarını da yayınladılar.

Aynı gün Kazan'da, Hizb-ut Tahrir'in faaliyetlerini organize etmekle suçlanan beşinci Müslüman kadın da tutuklandı. Önceki dört kadın ise geçen yılın Eylül ayında tutuklanmıştı.

Yorum:

Rusya'da Müslümanların tutuklanması yeni bir şey değildir; ancak Ukrayna'da savaşın patlak vermesiyle birlikte ilk kez yeni bir rol oynamaya başlamıştır.Rusya'nın askeri yenilgilerle karşılaştığı her seferinde, “terörle mücadele” bahanesiyle Müslümanlara yönelik baskı, sakinlerin dikkatini cephedeki başarısızlıklardan uzaklaştırmak için bir araç ya da bir medya kılıfı haline gelmiştir.

Bu sefer olan ise şöyleydi: 1 Haziran'da Ukrayna, “Örümcek Ağı” adı verilen çok cesur bir operasyon düzenledi ve bu sırada, bazıları Sibirya'da, yani Ukrayna sınırlarından çok uzağında olan yaklaşık 40 stratejik uçağı hedef aldı.Bunun gerçekleşmesi modern teknoloji sayesinde mümkün oldu;zira insansız hava araçları, malzeme nakliyesi kisvesi altında kamyonlarla taşındı.

Rus rejimi bu savaşın içinde boğuldukça, iç düşman arama ihtiyacı artıyor.Bu ise, savaşın başlangıcından beri yetkililer tarafından göçmenlere karşı yürütülen son kampanyayı da açıklıyor.Bu durumun ne kadar süreceği tahmin etmek zor, ancak şu ana kadar Rus halkı bu anlatıları büyük bir başarı olarak kabul etmekte olup son yıllarda Müslümanlara ve göçmenlere karşı nefret seviyesi, belirgin şekilde artmıştır. Ayrıca bu, Rus milliyetçileri tarafından işlenen nefret temelli şiddet suçlarının sayısındaki benzeri görülmemiş artışta da ortaya çıkmaktadır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Mansur

Devamını oku...

Zelil Bir Emirlik İle Koruyucu Kalkan Bir İmam Arasında!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Zelil Bir Emirlik İle Koruyucu Kalkan Bir İmam Arasında!

Haber:

Irak Savunma Bakanı Sabit Abbasi, 6 Haziran 2025 Cuma günü El-Hades kanalına verdiği özel röportajda, IŞİD militanlarının büyük bir kısmının bulunduğu el-Hol kampı nedeniyle ABD güçlerinin Suriye'de kalması gerektiğini vurguladı.

Yorum:

Hain yöneticiler ve aptal liderler hala düşmanlarından çözüm dileniyorlar ve kurttan sürülerini korumalarını istiyorlar!Bu durum, bu ajan rejimlerin ne kadar kırılgan ve zayıf olduğunu ortaya koymaktadır; zira Gazze'de suç işleyen, masum insanları öldüren, onlara yiyecek ulaşmasını engelleyen, hatta bir lokma ekmek ararken onları öldüren Yahudi varlığına en güçlü desteği veren bizzat bu Amerika'dır; peki aklı başında biri onun, milliyeti ne olursa olsun herhangi bir Müslümana önem verdiğini düşünebilir mi?!

Bu talebin bir askeri bir komutan tarafından yapılmış olması, ya ihanetin ya da derin bir cehaletin göstergesidir; Amerika, mazlumlara adaletli davranarak hangi insani eylemde bulundu Allah aşkına?!

Dünya, onun yolsuzluk ve suçlarının ateşiyle yanıp kavrulmadı mı?

Filistin, Suriye ve Lübnan'da Yahudilerin tüm suçlarını destekleyen de bizzat o değil mi?

Irak'ı yıkan o değil mi?

Ümmete ihanet eden fasitlere destek veren o değil mi?

Zorla ve hiç utanmadan gece gündüz Müslümanların servetlerini istediğini ilan eden de o değil mi?!

Allah'a yemin olsun ki, Müslümanların başındaki yöneticilerin bu kadar korkak, bu kadar ezik, dahası bu kadar hain olması utanç verici ve üzücü bir durumdur.

Gerçek şu ki Amerika, İran destekli silahlı milislerle ilgili emirlerine uyulmaması halinde Irak hükümetine karşı IŞİD'in temsil ettiği kalın bir sopa kaldırmaktadır; dolayısıyla bu açıklama, bu milisler üzerinde baskı oluşturmak ve bu sorunu çözmesi için Irak hükümetine fırsat vermesi için Amerika'ya yalvarmak amacıyla yapılmıştır.

Evet ey hayır ve hidayet ümmeti; izzetli bir devlet olan Hilafet Devleti'nin ortadan kalkmasından sonra Müslümanların hali işte budur;zira milletler her bir taraftan üzerimize üşüşmüş etlerimizi parçalıyor, servetlerimizi yağmalıyor ve bizi savunacak, arkasında savaşıp kendisiyle korunacağımız kalkan olan bir İmam da yoktur.

Ey Müslümanlar, artık uykunuzdan uyanın, yataklarınızdan kalkın, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurun ve arkasında savaşacağınız ve kendisiyle korunacağınız bir kalkan olan bir İmama biat edin.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahmed Et-Tâi – Irak

Devamını oku...

SAYI 551 Çıktı - Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi El-Raye Gazetesi

 

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi

El-Raye Gazetesi Yeniden Yayında

 

Biz, Hizb-ut Tahrir Medya Ofisi olarak takipçilerimiz ve Merkezi Medya Bürosu Web Sayfası misafirlerimize, Hizb-ut Tahrir tarafından 1954 yılında başlatılan El-Raye Gazetesinin tekrar yayına başlatılmasını duyurmaktan gurur duyarız. Karanlık ve zorba rejimlerin baskısı sonucu haftalık yayınlanan gazete durdurulmuştu. Şimdi Hizb-ut Tahrir El-Raye Gazetesini Allah’ın izniyle tekrar başlatacaktır.

Devamını oku...

Ümmeti, Allah'ın Şiarlarına (Hükümlerine) Saygı Gösterirken Görmeniz Sizi Öfkelendiriyor Mu?!

  • Kategori Makaleler
  •   |  

Ümmeti, Allah'ın Şiarlarına (Hükümlerine) Saygı Gösterirken Görmeniz Sizi Öfkelendiriyor Mu?!

Ümmetin, Allahu Teala’nın, ذَلِكَ وَمَن يُعَظِّمْ شَعَائِرَ اللهِ فَإِنَّهَا مِن تَقْوَى الْقُلُوبِ “Durum öyledir. Her kim Allah'ın şiarlarına/hükümlerine saygı gösterirse, şüphesiz bu, kalplerin takvâsındandır.” [Hac 32] kavlini tasdik etmek umuduyla Allah’ın şiarlarına saygı duyduğu, dünyanın dört bir tarafından Allah’ın, وَأَذِّن فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالاً وَعَلَى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْتِينَ مِن كُلِّ فَجٍّ عَمِيقٍBütün insanlara haccı ilan et ki, gerek yaya olarak gerekse çok uzak diyarlardan yola çıkan ve yolculuktan zayıf düşmüş yorgun develer üzerinde sana gelsinler!” [Hac 27] kavline icabet ederek Hac için bir araya geldiği, yoksulluk ve zayıflığa, kısıtlamalara ve sınırlamalara ve zorluklara ve acılara rağmen Allah'ın hükmüne ve şeriatına rıza göstererek Rabbinin çağrısına sevinçle cevap verip gırtlaklarının tekbir ve tehlilleri haykırdığı ve tüm dünyanın “Lebbeyk Allahumme Lebbeyk (Emret Allah'ım Emret) nidasını işittiği bir zamanda…

Yöneticilerin Allah'ın şiarlarını (hükümlerini) engellemek için nasıl çabaladıklarını ve İslam'a karşı duydukları kin ve nefreti gizlemeyen şeytani gerekçeleri bahane ederek ümmetin Allah'a ve şiarlarına saygı duyduğunu görmeye tahammül edemedikleri bir zamanda…

İşgalciyle normalleşen şu suçlu Fas Kralı VI. Muhammed, Fas halkına, ülkedeki hayvan sayısının önceki yıllara göre %38 azaldığını gerekçe göstererek önümüzdeki Kurban Bayramı'nda kurban kesmemeleri çağrısında bulundu, ardından da bunu, güvenlik güçlerine ve polise, kurbanlık hayvanları teftiş edip el koymaları için insanları evlerinde takip etmeleri ve onları kurban etmelerini engellemelerine yönelik emirler takip etti!Nitekim ondan önce bu günahkâr kararını, birtakım bahaneler, yasalar ve engellemelerle Müslümanların kurban kesmesini zorlaştırın Rusya, İspanya, Fransa ve Belçika almıştı.Bu Fas krallarının bu şiara savaş açması ilk defa olmuyor; zira daha önce de Hasan II, bu şiarı (hükmü) 1963, 1981 ve 1996 yıllarında üç kez kaldırmıştı.

Durumu dikkatle inceleyen biri bu karar için, onların halkları dinlerine yabancılaştırıp ondan uzaklaştırmak için sürekli olarak gösterdikleri tüm çabalara rağmen insanların Rablerinin şiarlarına saygı duyduklarını görmeye duydukları öfkeden başka bir açıklama bulamayacaktır.

Müslümanların Allah'ın şiarlarına saygı duymaya hırslı olması meselesi, Müslümanların başındaki yöneticileri son derece endişelendiren ve rahatsız eden bir meseledir. Bu yüzden onlar, bu meseleye karşı ellerinden gelen her türlü yolu kullanarak mücadele etmektedirler.Bu nedenle onlar, Müslümanları oruç günleri ve bayram günleri konusunda bölmeye hırs gösteriyorlar. Çünkü onlar, milyarlarca ümmetin bir gün içinde Allah'ı yüceltip O'nun dinine saygı göstermesini görmeye tahammül edemiyorlar. Zira ümmetin vahdeti ve Rabbinin dinine saygı duymasıyla ilgili hissedilen sahne onları dehşete düşürüyor.Bu yüzden onların, haccı bireysel ve zorlu bir ibadet haline getirmeye hırs gösterdiklerini, hacca gitmek isteyenlerin onda birini bile geçmeyecek şekilde çok az sayıda olduğunuve haccı, ümmetin ve dininin vahdetine delalet etmeyen zorlu bir dini yolculuk bağlamında el aldıklarını, böylece haccı, tahtlarını tehdit eden veya ümmetin kendileriyle yüzleşme anını yaklaştıran herhangi bir siyasi anlamdan uzaklaştırdıklarını görmektesiniz.

Bu yöneticilerin Allah'ın dinine olan düşmanlıkları ve onu kulp kulp yok etme çabaları artık aklı başında hiç kimse için bir sır değildir; böylece onların eliyle Allah'ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şu kavli gerçekleşiyor: لَتُنْقَضَنَّ عُرَيِ الإِسْلامِ عُرْوَةْ عُرْوَةً، فكُلَّمَا انْتَقَضَتْ عُرْوَةٌ تشَبَّثَ النَّاسُ بالتي تَليهَا، فأَولهُنَّ نَقْضًا الْحُكْمُ، وآخرُهُنَّ الصَّلاةُ İslam’ın kulpları, kulp kulp kırılacaktır. Bir kulp kırıldığında, insanlar bir diğerine teşebbüs edeceklerdir. İlk kırılacak kulp yönetimdir, sonuncusu namazdır.

Ey İslam ümmeti, daha ne zamana kadar yöneticilerimizin dinimize karşı savaş açmalarına ve bizleri Allah'a ibadet etmekten, dinine ve şiarlarına (hükümlerine) saygı duymaktan mahrum bırakmalarına izin vereceğiz?!İslam'ı bir din ve devlet olarak yeniden hayata geri döndürmek için onların fesatlarına ve zorba yönetimlerine bir son vermenin ve Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti'nin altında Allah'ın sevip razı olduğu gibi Allah'a ibadet etmemizin, O'nu yüceltip saygı duymamızın zamanı gelmedi mi?! Evet, Vallahi zamanı geldi.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Müh. Bahir Salih

Devamını oku...

Bu Zamanın Ruveybidalarının İşlemediği Bir Günah Kaldı Mı Acaba?!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Bu Zamanın Ruveybidalarının İşlemediği Bir Günah Kaldı Mı Acaba?!

Haber:

Muhammed bin Selman: "İsrail'in" saldırılarına uluslararası hukuka uygun olarak son verilmelidir. (Şarkul Avsat)

Yorum:

Bu Ruveybida hala Müslümanları, Filistin meselesini ve Müslümanların diğer meselelerini doğru ve şerî çözümünden saptırmakla ilgili açıklamaya yapmaya devam ederek İslam'dan ve Müslümanlardan nefret eden kâfir Batı'ya olan bağlılığını teyit edip pekiştiriyor.

Bu rezil adam, Hicaz topraklarındaki Müslüman askerlerin kardeşlerini kurtarmak ve onları desteklemek için harekete geçmelerini engellemekle yetinmemiş, Harameyn beldesinin Yahudi varlığının ihtiyaçlarını karşılayan bir geçit olmasıyla yetinmediği gibi suçlu Trump'ı kabul edip düşmekte olan koltuğunu korumaya devam etmesi için ona milyarlarca Dolar vermekle de yetinmemiştir.

Bu nasıl bir ahlaksızlıktır?! Allah'a, Rasulü’ne ve Müslümanlara karşı nasıl bir ihanettir Allah aşkına?!

Ey Müslümanlar: Ülkenizin sahip olduğu potansiyel ve enerjiler, muttaki ve saf bir liderlik altında olsaydı, tartışmasız dünyanın tahtına oturur ve adalet ve huzuru yayardı. Ancak bu adam kılıklı kişiler, İslam’ın ve Müslümanların hayrı için bir şey yaparlar mı hiç! Zira onlar, İslam'a ve Müslümanlara ihanet etmek, kâfir Batı'nın çıkarlarını korumak, onun projelerini hayata geçirmek ve kafir Batı'nın emirlerini yerine getirerek Müslümanları doğru çalışmaktan saptırmak ve Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin geri dönüşünü geciktirmek için var olmuşlardır.Bu rezil grubun varlığı, kâfir Batı'nın İslam ve Müslümanlara yönelik komplolarının bir parçası olup onların yoluyla bir hayır gelmesi düşünülemez; bilakis çözüm, onları kaldırıp atmak ve izlerini silmektir.

Ey Harameyn beldesindeki Müslüman askerler; içinizde, bu Ruveybidayı kökünden söküp atarak Harameyn beldesini ilk siretine geri döndürecek ve tıpkı İslam Devleti'nin ilk dönemlerinde sizin Kerim Resulünüz Sallallahu Aleyhi ve Sellem ve Sahabe-i Kiramı’nın zamanında olduğu gibi Müslümanların beldelerini kurtarmak için orduları buradan yola çıkaracak aklı başından bir adam yok mu?!

İşte sizi bu hayra davet ediyoruz; işte yarışanlar bunun için yarışsınlar.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Dr. Abdulilah Muhammed – Ürdün

Devamını oku...

Mısır'daki Enflasyon... Zalim Kapitalist Politikaların ve Allah'ın İndirdiğinden Başkasıyla Olan Yönetimin Kaçınılmaz Bir Sonucudur

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Mısır'daki Enflasyon... Zalim Kapitalist Politikaların ve Allah'ın İndirdiğinden Başkasıyla Olan Yönetimin Kaçınılmaz Bir Sonucudur

Haber:

Maazed platformu 4/6/2025 Çarşamba günü internet sitesinde, Mısır Merkez Bankası'nın, yıllık temel enflasyon oranının, Nisan ayındaki %10,4'e kıyasla Mayıs 2025'te %13,1'e yükseldiğini, öte yandan şehirlerdeki genel enflasyon oranının, akaryakıt ve temel emtia fiyatlarındaki artışın da etkisiyle analistlerin beklentilerini aşarak %16,8 olarak kaydedildiğini, bunun da yaşam maliyetinde keskin bir artışa yol açtığını açıkladığını söyledi.

Yorum:

Bu oran, sadece resmi yayınlarda yer alan rakamlar değildir; aksine bunlar, açların ağızlarından yükselen çığlıkları, yoksulların göğüslerindeki iniltileri ve artık yiyecek satın almaktan, çocuklarını tedavi ettirmekten veya faturalarını ödemekten aciz olan herkesin hissettiği bir acıdır.

Bu ekonomik krizler, kaçınılmaz bir kader ya da geçici arızi bir durum değildir, bilakis Mısır devletinin, Uluslararası Para Fonu'nun doğrudan direktifine bağlı kalarak, sahte bir şekildeki ekonomik reform adı altında uyguladığı yozlaşmış kapitalist ekonomi politikalarının kaçınılmaz sonuçlarıdır. Mısır'da bugün yaşananlar, halkın sistematik olarak açlığa mahkûm edilmesi ve sömürgeci devletlerin ve uluslararası finans kuruluşlarının memnuniyeti karşılığında halkın sürekli olarak en temel yaşam gereksinimlerinden mahrum bırakılmasıdır.

Kapitalist sistemlerde enflasyon, kökünden sökülüp atılması gereken bir sorun olarak görülmez, aksine kapitalist sınıfların, bankaların ve büyük şirketlerin çıkarlarına göre yönetilir ve istismar edilir.Aslında bugün Mısır'da yaşanan enflasyon, doğal piyasa güçlerinin değil, aksine Uluslararası Para Fonu'nun dayattığı siyasi kararların bir sonucudur; bu kararlar arasında döviz kurunun serbestleştirilmesi, akaryakıt sübvansiyonlarının kaldırılması, vergi ve harçların artırılması ve kamu sektöründen geriye kalan kısmın özelleştirilmesi yer almaktadır.

Resmi raporlar, Mısır'daki son enflasyonun nedenlerinden birinin, yakıt fiyatlarındaki artışın olduğunu, bunun devletin IMF'ye enerji fiyatlarını serbest bırakma taahhüdünü uygulamak için gelen bir adım olduğunu, bunun da ulaşım, gıda ve ilaç fiyatlarında bir dizi artışa yol açtığını teyit etmektedir. Peki bu politikalar, insanların onurunu koruyan politikalar mıdır? Yoksa bunlar, finansal sömürgecinin sunağına sunulan kurbanlar mıdır?

Kapitalist ekonomik sistem, doğası gereği her bir bireyin temel ihtiyaçlarını karşılamaya dayalı değildir, aksine servetin küçük bir azınlığın elinde toplanmasına ve pazarların küresel şirketlerin kaynakları yağmalaması için açılmasına dayalıdır. Bu sistemin gölgesinde devlet, insanlara hizmet etmek için değil, iş adamlarından bir sınıfın çıkarlarına hizmet eden bir araca dönüşmüştür.

Sisi rejimi ve ondan öncekiler, İslam ile yönetmemiş, bilakis Amerika ve Uluslararası Para Fonu'nu memnun edecek bir şekilde yönetmişlerdir. Zira kapılar, yasal garantilerle korunan yabancı yatırımlara açılırken küçük tüccarlara ve işçilere vergiler uygulanmakta, yoksullara verilen sübvansiyon kaldırılmakta ve milyarlar, ne besleyen ne de açlığı gideren gösterişli projelere harcanmaktadır. Bunun adalet neresinde?! İslam'ın hükmü nerede?!

İslam, hayatın işlerini üstlendiğinde, insanları istismar etmek için değil, onların işlerini gözetmeye ve herhangi birinin pahasına olmaksızın her bir birey için yeterliliği sağlamaya dayalı adil bir ekonomik sistem kuracaktır. İslam, bugün Mısır'ı borç batağına sürükleyen ve IMF'nin hegemonyasına boyun eğdiren küresel bankacılık sisteminin temeli olan her türlü faizi kesin olarak haram kılmıştır. Ayrıca İslam, petrol, gaz ve madenleri kamu mülkiyetinden saymış olup devletin veya özel şirketlerin mülkiyetlerinden kılmamıştır. Zira Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: النَّاسُ شُرَكَاءُ فِي ثَلَاثٍ: فِي الْمَاءِ وَالْكَلَأِ وَالنَّارِ İnsanlar üç şeyde ortaktırlar: Suda, merada ve ateşte.” Dolayısıyla yakıt ve gazın satışı ve bunlardan kar elde edilmesinin yanı sıra fiyatlarının serbestleştirilmesi ve kaynakların özelleştirilmesi, ekonomik reform değil ümmetin mülkiyetine yönelik bir saldırıdır. Fiyatların kasıtlı olarak yükseltilmesi veya karşılığı olmayan paranın basılması ve paranın değersiz kâğıt parçası haline gelmesi sonucu ortaya çıkan enflasyon ise açık bir zulüm olup İslam'ın hükümlerine aykırıdır ve insanların çaba ve birikimlerinin çalınmasıdır; oysa İslam, zati değeri olmasından dolayı altın ve gümüşü para olarak belirlemiştir.

Çözüm ise ekonomik yamalarda veya kemer sıkma programlarında değildir, bilakis kapitalist sistemi kökünden söküp atarak Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti kurmaktır; zira eğitimde olduğu gibi ekonomide de İslam'ı uygulayacak ve serveti, onu yağmalamak için bir araç değil, ümmete hizmet etmek için bir emanet kılacak olan bizzat Hilafettir. Dolayısıyla Hilafet Devleti, altın ve gümüşe bağlı bir para sistemi uygulayarak, paranın değerini koruyup enflasyonu önleyecektir. Ayrıca servetler adil bir şekilde dağıtılıp gıda, giyecek, barınma, eğitim ve tedavi gibi devletin altındaki her bir bireyin temel ihtiyaçları sağlanacaktır. Yöneticiler muhasebe edilecek ve ekonomik ve siyasi bağımlılık önlenecektir.

Ey Mısır halkı: Bu ekonomik felaket, Allah'ın indirdiğinden başkasıyla olan yönetmenin acı meyvesinden başka bir şey değildir. Bu sıkıntının ötesinde bir sıkıntı var mıdır? Bu çöküşten sonra ders alınacak bir şey kaldı mı?!Sizin göreviniz sadece fiyatlara itiraz etmek değil, bilakis İslami hayatı yeniden tesis etmek, Hilâfeti kurmak ve sizin imkânlarınızı sömürgecilerin eline ipotek eden bu ajan rejimleri ortadan kaldırmak için ciddi bir şekilde çalışmaktır.

Ey Kinane askerleri: İnsanlara açlık ve pahalılığı tattıranın, onların yeteneklerini Uluslararası Para Fonu'na ipotek edenin, ümmeti gözetmeyenin, aksine ona ihanet edenin kim olduğu anlamanızın artık zamanı gelmedi mi?! Artık toprağı satana, kulları aşağılayana ve ülkeyi sömürgecilerin emirlerine boyun eğdirene karşı hak sözü söylemenizin zamanı gelmedi mi?!

Sizler güç ve kuvvet ehlisiniz ve sizler, Allah'ın izniyle dininize yardım etmeye, İslam'ın sultanını yeniden tesis etmeye ve Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurmaya muktedirsiniz. Gücünüzü zalimler için bir kalkan kılmayın, bilakis gücünüzü, ümmet için bir kalkan ve İslam için bir zırh kılın. Sizler, insanlara güvenlik, adalet ve yeterlilik içinde yaşamayı garanti eden İslam Devleti'ni yeniden kuracak bir güce sahipsiniz; zira İslam’ın ve Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’nin gölgesinde onurlar korunacak, insanların boyunlarındaki zillet kaldırılacak, faiz yasaklanacak, paralar adil bir şekilde dağıtılacak, haklar bir kayırma ve zorlama olmadan yerine getirilecek, aç olan bir fakir, ilacı olmayan bir hasta ve eğitimi olmayan bir öğrenci bırakılmayacak, bağlılık sözleşmeleri ve kısıtlamaları sona erecek, egemenlik geri kazanılacak ve yöneticiler İslam'ın şeriatına boyun bükecektir. Allah onu çabuklaştırsın ve Mısır askerini de onun Ensarlarından kılsın.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ

Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasulü’ne icabet edin.” [Enfal 24]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Mahmud El-Leysî - Mısır

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER