Pazar, 18 Cumade’l Ûlâ 1447 | 2025/11/09
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

SDG'nin Suriye Devlet Kurumlarına Entegre Edilmesi… Ciddi Sonuçları Olan Siyasi Bir Hatadır!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

SDG'nin Suriye Devlet Kurumlarına Entegre Edilmesi… Ciddi Sonuçları Olan Siyasi Bir Hatadır!

Haber:

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani, 18/10/2025 Cumartesi günü yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) devlet kurumları içerisinde yer almamasının, kendileri ile devlet arasındaki uçurumu derinleştirdiğini söyledi.Suriye Haber Ajansı'na verdiği röportajda, Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın Suriye Demokratik Güçleri'nin Suriye'nin geleceğinin ayrılmaz bir parçası olmasını arzuladığı eklemesinde bulundu.

Yorum:

Suriye hükümetinin, kısaca SDG olarak bilinen Suriye Demokratik Güçleri'ni devlet yapısına kabul etmesi, bir devlet adamının zihniyetini yansıtmayan büyük bir siyasi hatadır; zira ateist ve din karşıtı görüşlere sahip bu ayrılıkçı milis gücü, Suriye halkının kültürünü temsil etmemesinin yanı sıra Suriye devriminin bir parçası da olmadığı gibi Suriye halkının devrik Esad rejiminin boyunduruğundan kurtulma mücadelesini de ifade etmemektedir. Bunun aksine SDG, 2012'den beri devrime karşı savaşması ve devrimcilerin doğu Suriye'nin kontrolünü ele geçirmesini engellemesi için rejime silah sağlayarak suçlu rejime destek olmuştur; ayrıca devrim yıllarında, hatta Esad'ın devrilmesinden sonra bile birçok sadık savaşçı SDG tarafından şehit edilmiştir. En son olay ise 7 Ekim 2025'te Eşrefiye ve Şeyh Maksud mahallelerinde meydana gelmiştir; zira bu olayda, Suriye iç güvenlik güçlerinin birkaç üyesi, milislerin bölgedeki hükümet kontrol noktasına düzenlediği saldırıda öldürülmüş ve yaralanmıştı.

SDG'yi ülkeyi yönetmede potansiyel bir ortak olarak görmek, Haseke, Rakka ve Deyr ez-Zor'daki nüfuz bölgelerinde sivillere yönelik suç eylemlerini meşrulaştırmaktadır ki bu suç eylemleri arasında haksız tutuklamalar, kız çocuklarını askere almak için kaçırma, serveti tekelleştirme ve eğitimde ayrılıkçı ve marksist fikirleri dayatma yer almaktadır; nitekim bu suç eylemleri, insan hakları örgütleri tarafından da sürekli olarak belgelenmektedir. Bu eylemleri düşünen biri, bunların eski Esad rejiminin uygulamalarından hiçbir farkı olmadığını görecektir.Dolayısıyla devrimciler, SDG ile rejimi aynı madalyonun iki yüzü olarak görmelidir. Bu milis gücünü devlet kurumlarına entegre etmek, Dördüncü Tümen ve Hava Kuvvetleri İstihbaratının (eskiden Esad rejimine bağlıydı) ordu ve güvenlik kurumlarına entegre edilmesini kabul etmeye benzemektedir.

Suriye hükümetinin, Amerika'nın istekleri doğrultusunda SDG'yi kontrol altında tutma ve onu kabul etme yolunda bir tutum sergilediği noktasında şüphe yoktur; çünkü SDG Amerika'ya hizmet etmekte olup İslam'a karşı savaşta onun ortağıdır. Bu yüzden Amerika onu, hükümet yapısında doğal bir güç haline getirerek ödüllendirmek istemektedir.Ancak Suriye'nin yöneticilerinin anlaması gereken şey, Amerika'nın bu adımı atmasının amacının, iddia ettiği gibi Suriye'ye istikrar getirmek ve savaşı sona erdirmek değil, aksine çatışan grupları iktidarda bir araya getirerek devleti zayıflatmak, böylece Suriye'de güçlü bir otoritenin ortaya çıkmasını engellemek olup istediği zaman SDG'yi harekete geçirerek hükümetten çekilmesini sağlayabilir ve ülkeyi parçalayacak ve halkını yoracak gerilimler ve savaşlar ortaya çıkarabilir.

SDG ile başa çıkma noktasındaki tek tercih askeri olup hükümetin, Amerika'nın öfkesi veya memnuniyetini umursamaksızın bu milisleri güçle ortadan kaldırması ve Suriye'nin doğusundaki halkı onun kötülüklerinden kurtarması gerekir; zira Amerika'nın Suriye'de herhangi bir görüşünün, etkisinin veya rolünün olması caiz değildir.Zira Amerika, suç konusunda bir referans ve tahribat konusunda bir model olarak kabul edilmeli olup onun Beşar'a verdiği destek, onun 2024 yılına kadar hayatta kalmasının ana nedenlerinden biridir.Bu yüzden Suriye'nin yöneticileri Amerika'ya sırtlarını dönmeleri ve eski Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in bir zamanlar söylediği şu sözü iyi hatırlamaları gerekir: “Amerika'ya sığınan kişi çıplak kalır.”

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahmed Sa’d

Devamını oku...

Yahudi Varlığının Sporcularının Reddedilmesi: Endonezya'nın Kararlı Tutumu İçin Gerçek Bir Sınav Mı?

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Yahudi Varlığının Sporcularının Reddedilmesi: Endonezya'nın Kararlı Tutumu İçin Gerçek Bir Sınav Mı?

Haber:

Spor Tahkim Mahkemesi (CAS), Yahudi Varlığı Jimnastik Federasyonu'nun, 19-25 Ekim 2025 tarihleri ​​arasında Endonezya'nın Cakarta kentinde düzenlenecek Dünya Artistik Jimnastik Şampiyonası'na sporcularının katılımıyla ilgili itirazını reddetti.Endonezya hükümeti, Filistin'e destek olmak ve iç baskılara yanıt olarak Yahudi varlığından altı sporcuya giriş vizesi vermeyi reddetti.Yahudi Varlığı Jimnastik Federasyonu, şampiyonaya katılım sağlanması veya şampiyonanın iptali için Spor Tahkim Mahkemesi ve Uluslararası Jimnastik Federasyonu'na itirazda bulundu.Spor Tahkim Mahkemesi itirazları reddederken, Uluslararası Jimnastik Federasyonu da vize kararları üzerinde yetkisi olmadığını vurguladı.Endonezya, dış politika ve iç kamuoyu doğrultusunda tutumunu yeniden teyit etti.(in.internos.com)

Yorum:

Endonezya'nın, Yahudi varlığının sporcularının Dünya Jimnastik Şampiyonası'na katılmasını yasaklama kararı, Endonezya'nın Yahudi varlığına karşı kararlı tutumu yansıtan takdire şayan bir adımdır.Bu adım, Endonezya'da Yahudi varlığının varlığına karşı sadece sporda değil, ekonomi, turizm, eğitim ve diğer alanlarda da kararlı ve istikrarlı bir tutumun başlangıcı olarak değerlendirilmesi gerekir.

Endonezya, Filistin'in bağımsızlığına her zaman güçlü desteğini vurgulamasına ve Yahudi varlığıyla resmi diplomatik ilişkileri olmamasına rağmen, resmi olmayan ilişkiler hâlâ varlığını sürdürüyor.Son yıllarda Endonezya'da düzenlenen turnuvalara birçok Yahudi varlığı sporcusu katılmış olup bunlar arasında, 2015'te Cakarta'da düzenlenen Dünya Şampiyonası'nda yarışan badmintoncu Misha Zilberman, 2022'de Cakarta'da düzenlenen Dünya Kupası'nda yarışan kaya tırmanıcısı Yuval Shemla ve 2023 Milletler Kupası'nda bronz madalya kazanan bisikletçi Mikhail Lakovlev yer alıyor. Endonezya'nın resmi daveti olmasa da, 2022 yılında Bali'de düzenlenen 144. Parlamentolararası Birlik toplantısına Yahudi varlığının parlamentosundan bir heyet de katılmıştı.

Ticari yöne gelince; Endonezya ile Yahudi varlığı arasındaki ticaret, Singapur ve Hong Kong gibi üçüncü taraflar aracılığıyla devam etmektedir. Endonezya'nın Yahudi varlığından ithalatı, 2024 yılında mekanik makineler, elektrikli ekipmanlar, optik ürünler ve ilaçlar da dahil olmak üzere yaklaşık 54,2 milyon ABD Dolar tutarına ulaşmıştır. Endonezya'nın Yahudi varlığına ihracatı ise yaklaşık 236 milyon Dolar seviyesinde gerçekleşirken, bu ihracatın en önemli kalemleri deri ayakkabı, palmiye yağı ve tekstil ürünleri olmuştur. Aynı şekilde turizm sektöründe de Yahudi varlığından binlerce kişinin Endonezya'yı ziyaret etmesine izin verildiği gibi çok sayıda Endonezyalı da oraya seyahat etmektedir.

Bu veriler, Endonezya'nın Yahudi varlığına karşı tutumunun tamamen kararlı olmadığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle Yahudi varlığının sporcularının yakın zamanda reddedilmesi, tüm alanlarda bu varlığa karşı tutarlı ve kapsamlı bir politikanın ilk adımı olmalıdır.Ancak bu kararın diğer alanlarda da benzer tutumlar sergilememesi durumunda şu önemli soruyu sormaya sevk etmektedir: Bu karar, Filistin'le gerçek bir dayanışma dürtüsüyle mi olmuştur, yoksa Endonezya'da Yahudi varlığının varlığına karşı kamuoyu baskısına bir cevap olarak mı alınmıştı?

Sebebin yalnızca kamuoyu baskısından dolayı olması talihsiz bir durum olurdu; çünkü bu, Endonezya'nın Filistin konusundaki tutumunun ciddiyetten yoksun olduğu ve Endonezya'nın, Filistin'i sözde destekleyen, ancak gerçeklikte Yahudi varlığıyla ilişkilerini sürdüren diğer ülkelerden hiçbir farkı olmadığı anlamına gelmektedir.

Bu tutum, hükümete söz ve eylemde tutarlı olması yönünde baskı yapmaya devam etmesi amacıyla Endonezya halkı için fikri bir davet olması gerekir. Ayrıca bu tutum, tüm İslam ülkeleri için bir ders olması gerekir; zira mevcut rejimler dar ulusal çıkarların esiri olmaya devam ettiği sürece, insani konular ve İslam ümmetinin meseleleri marjinal olarak kalmaya devam edecektir.Bu nedenle Müslümanlar, mücadelelerinde kısa vadeli meselelerle sınırlı kalmamaları, bilakis dünya çapında kendi çıkarlarına gerçekten hizmet eden İslami bir yönetim kurmak için çaba sarfetmeleri gerekir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdullah Asvar

Devamını oku...

Müslümanların Hafızası ve Şam'daki Rus Ayısının Kartı Zamanla Silinmeyecek Olan Bir Çatışmadır

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Müslümanların Hafızası ve Şam'daki Rus Ayısının Kartı
Zamanla Silinmeyecek Olan Bir Çatışmadır

Haber:

Suriye'nin geçici aşamasının Devlet Başkanı Ahmed Şara, göreve geldikten sonraki ilk ziyaretinde, Rusya'nın başkenti Moskova'daki Kremlin'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldi ve görüşmede İki ülke arasındaki ikili ilişkiler ve çeşitli alanlarda stratejik işbirliğini güçlendirmenin yolları ele alındı. (BBC Arabic)

Yorum:

Rusya, Suriye rejiminin toprakları ve devrimcileri kontrol etmede başarısız olmasının ve etkisinin giderek azalmaya başlamasının ardından Suriye devrimi sırasında atları ve adamlarıyla Suriye'ye geldi. Başta Lübnan'daki partisi olmak üzere İran ve destekçilerinin de çağrılmasıyla birlikte katliamların yaygınlaşmasına, hapishanelerin, gözaltı merkezlerinin ve güvenlik servislerinin bodrumlarının dolmasına, yerinden edilme ve zorla göç ettirilmelere rağmen, çöküşünü, yenilgisini ve gidişini müjdeleyen rejimin pahasına devrim giderek büyümeye, alevlenmeye ve yayılmaya devam etti.

Burada Amerika, Rusya ile birlikte geldi ve Rusya Devlet Başkanı Putin şöyle dedi: “Suriye'ye müdahale etmemiş olsaydık, halifelik kapılarımıza ve sınırlarımıza kadar gelmiş olacaktı.” Nitekim Putin, İslam'a ve Müslümanlara karşı derin nefretini ortaya koyan korkunç katliamlar işlemiş, Suriye'de bütün mahalleler ve köyler haritadan silinmiş ve on binlerce halkımız orada öldürülmüştür.

Müslümanların hafızası, yaslı anaların ve parçalanmış uzuvların görüntüleri, tecavüze uğrayan özgür kadınların işkenceleri ve çığlıkları, tutuklularla dolu hapishanelerin görüntüleri, baskı ve zulüm servislerinin görüntüleri, deniz tarafından yutulan, vahşi hayvanlar tarafından yenilen ve cesetleri aç köpekler tarafından yiyilip bitirilen yerinden edilmiş ve zulüm görenlerin çığlıklarından zevk alanların görüntüleri gibi bu kanlı görüntülerle doludur.

Saldırgan suçlu katile, kutsallıkları ihlal edenin elini sıkmaya ve onunla hatıra fotoğrafı çekilmeye giden ve bunu da kahramanlık olarak gören bir kimse, Allah'ın kulu özgür bir Müslüman olamaz! O halde bu kişi ile Şam halkının kendisine karşı ayaklandığı Beşar Esad arasında ne fark Allah aşkına?!

Hiçbir fark olduğunu düşünmüyorum ama bu daha aşağılayıcı ve küçük düşürücü bir durumdur.Halkımızın tüm kanı ve acıları, özgür kadınlarımızın tecavüze uğraması ve İslam dünyasının kalbine ulaşan büyük yıkım, şöyle buyuran Allah'ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kendilerini övdüğü en hayırlı kimselerdir:الْمَلَائِكَةُ بَاسِطُو أَجْنِحَتِهَا عَلَى الشَّامِ“Melekler kanatlarını Şam’ın üzerine germişlerdir.” Ve şöyle buyuran: اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي شَامِنَاAllah’ım Şam’ımızı bize mübarek kıl.” Ama bütün bu saldırganlıklar, sonrasında yaşananlar ve toprakları üzerinde kurduğu üsler, kırmızı halıda yürümek karşılığında boşa gidiyor. Sevgili Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bize haber verdiği bu Ruveybidalar ne kadar da ucuzdurlar! Ruveybida da kimdir denilince? Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: الرَّجُلُ التَّافِهُ يَتَكَلَّمُ فِي أَمْرِ الْعَامَّةِKamunun işleri hakkında (söz sahibi olan) müptezel adamdır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Salim Ebu Sebeytan

Devamını oku...

Köklü Değişime Giden Yol, Fikrin Sahibiyle Bağlantısıdır!

  • Kategori Makaleler
  •   |  

Köklü Değişime Giden Yol, Fikrin Sahibiyle Bağlantısıdır!

İslam ümmetini İslam ile kalkındırmak amacıyla samimi bir şekilde çalışanlar için, ümmetin ne hale geldiği ve yiyicilerin yemek kabına üşüştükleri gibi milletlerin de ümmetin üzerine üşüştüğü hiç kimse için bir sır değildir. Ayrıca ümmetin ulaştığı boyutun kendi gerçekliğinde netleştiği, ümmetin trajedilerinin ve acılarının sebebini artık net bir şekilde bildiği, bu sebebin özellikle sömürgeci kafir, hain yöneticiler ve sömürgeci kafirin, ümmete eziyet etmek, onun zenginliklerini yağmalamak ve onun, Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetini kurarak sömürgeci kafirin hegemonyasından kurtulmasını engellemek için ümmetin başına diktiği rejimler olduğu gözlemciler için de bir sır değildir.

Bu nedenle ümmet içerisinden, sosyal medya üzerinde birçok davetçi ve etkili kişiler ortaya çıkmış bunlar, hastalığın kaynağı ve sıkıntının temeli hakkında konuşuyorlar, dolayısıyla da çok sayıda takipçi ediniyorlar. Çünkü onlar, insanların acılarını dile getiriyorlar ve bu da başına gelen sıkıntıdan dolayı ümmete bir tür rahatlama ve sabır veriyor. Ancak onlar insanlara, özellikle durumlarını iyileştirecek ve izzetlerini geri kazandıracak hadari bir alternatif olan Hilafet olmak üzere onları içinde bulundukları sefaletten çıkaracak doğru bir çözüm sunmuyorlar.

Bu davetçiler ve etkili kişilerde bulunan eksiklik, hem kendi bilinçlerini hem de ümmetin bilincini, ümmetin gerçekliğine, acılarının kaynağı olan yöneticilere ve rejimlere ve kendisi için çalışılması gereken çözüme bağlamamalarıdır. Ayrıca durumu daha iyi bir durumla değiştirmenin sadece ümmetin sorumluluğunda olduğunu ve durumu daha iyi bir durumla değiştirmek amacıyla çaba gösterenler için yeterlilik hasıl olmadığı sürece durumun kendiliğinden değişmeyeceğini ve bunun başkalarının ya da onlardan bir grubun görevi olmadığını açıklamıyorlar.

Bu davetçilerden var olan en büyük eksikliğe gelince; Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurmak için çalışmayı temsil eden siyasi İslam’ın, hem kendilerini hem de Müslümanları yeryüzünde Allah’ın şeriatıyla hükmetme vacibinden kurtaracak bir çalışma olduğunu bilmelerine rağmen, ancak ümmeti içinde bulunduğu durumdan çıkarıp onun durumunu istenilen durumla değiştirmenin garantisinin sadece bu çalışma olduğunu açıklamıyorlar. Bu gaye için çalışan tek partinin Hizb-ut Tahrir olduğunu bilmelerine ve bunun kendileri için diğer sıradan insanlara nazaran daha çok farz olmasına rağmen Hizb-ut Tahrir ile çalışmıyorlar. Dahası bu amaç ve bu proje için, Allah'ın izniyle ortaya çıkacak grupla çalışmaktan ziyade, tek başlarına çalışmayı tercih ediyorlar. Hatta onlardan çoğu, bu çalışmanın lideri olan partiyi zikretmedikleri gibi parti onlar için cankurtaran simidi olmasına rağmen insanları partiyle çalışmaya davet etmiyorlar. Bunun tek nedeni ise kendisinden kurtulmayı hayal ettikleri bu rejimlerin izin verdiği sınırlar içinde çalışmaya devam etmek istemeleri olup ideolojinin güvenliği, onu yardım etme ve onun iktidara ulaşması pahasına güvenlik ilkesini tercih ediyorlar.

Ümmetin gerçekliği ve ona isabet edenlerin bilincinde olmak, bu bilinç düzeyinde durmak ve ideolojiyi iktidar taşımak için sadece tek bir eyleme ihtiyaç vardır ki o da, çözümün sahipleriyle bağlantısıdır. Ümmette şu anda eksik olan şey, Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmak, onun etrafında kenetlenmek ve liderliğini ona teslim etmektir ki böylece ümmet birlik ve tek bir beden haline gelebilsin. Bu nedenle davetçilerin ve Hizb-ut Tahrir içinde çalışanların çabalarını, çözümü sıkı sıkıya partiye bağlamaya odaklanmak olması gerekir ki böylece -eti ve kemiğiyle- parti, değişim sürecini gerçekleştirmek, geriye kalan son adımı tamamlamak ve rejimleri devirip onların yerine Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafeti kurmak için ümmete liderlik edebilsin.

Çözümü partiye ve parti içindeki siyasi şahsiyetlere bağlamanın gerekliliğinin anlamı, aşağıdaki noktalarda özetlenebilir:

1- Çözümün pratik yönüne vurgu yapılması ve bunun sahipleriyle bağlantısı: Parti, bir fikrin, onu ciddiyetle taşıyan ve onun uğrunda fedakarlıklar yapan şahıslar veya siyasi cemaatlerle bağlantısı olmadığı sürece canlı ve güçlü olmayacağına inanmaktadır. Dolayısıyla değişim fikri, arılıkları, temizlikleri, doğrulukları ve cesaretleriyle bilinen adamlara atfedildiğinde, samimi bir taşıyıcısı olmayan ve bazı insanların zihninde veya kitap sayfalarında felsefi bir teori olarak kalmaya devam eden salt bir fikir olmasının aksine daha güçlü ve çekici bir hale gelir. Yaratılanların efendisi Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem de böyle yapmıştır. Zira kendisini ortaya çıkarmış, gece gündüz gizlemeden kendi fikrine davet etmiş, Kureyş kendisine karşı çıkıp ona ve sahabesine eziyetler etmesine rağmen açık, net ve doğru olan metodunu değiştirmemiştir.

2- Fikrin, davet etme halinden, gerçek bir çalışmaya dönüştürülmesi: Parti, İslam ile yönetme fikrinin, sadece minberlerde veya sosyal medyada konuşulacak bir fikir olmadığına, aksine sahada uygulanması gereken bir proje olduğuna inanmaktadır. Bu nedenle fikrin, onu somut bir siyasi gerçekliğe dönüştürmek için çalışan parti ve ona bağlılıklarıyla bilinen gençleri gibi gerçek siyasi liderlerle bağlantılı olması gerekir. Ayrıca parti ve davet taşıyıcısı, ismi ve sembolüyle parti adına ümmetin liderliğini ve yönetimi talep etmekten çekinmemelidir. Aynı şekilde Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yolu da budur. Zira Sallallahu Aleyhi ve Sellem, liderlik ve yönetimin, kendisiyle Kureyş arasında bölünüp paylaşılmasını kabul etmemiştir.

3- Fikrin, tahrifattan ve kontrol altına alınmaktan korunması: Eğer fikir soyut olarak kalır ve taşıyıcısı bilinmezse, rejimlerin ve hasımların onu şekli olarak benimsemeleri, sonra da içeriğini boşaltmaları kolay olur. Nitekim benzer bir durum IŞİD'in, sözde Hilafeti ilan ettiğinde yaşanmıştı. Ama fikir asıl sahipleriyle bağlantılı olursa, onu kimin temsil ettiği ve kimin içeriğini boşalttığı insanlara açık hale gelir, böylece fikre olan sadakat, gerçek ve samimi taşıyıcılarıyla bağlantılı olarak kalmaya devam eder.

4- Genel uyanıklığa dayalı kamuoyu oluşturmak: Bu, insanlar tarafından bilinen ideolojik liderliğe dayanmalıdır. Parti, fikrin taşıyıcısı ve siyasi temsilcisiyle bağlantısı olmadığı sürece genel uyanıklığa dayalı kamuoyunun oluşmayacağına inanmaktadır. Zira insanlar, boşlukta olan fikirlerin peşinde hareket etmezler; aksine insanlar, bu fikirleri somutlaştıran ve ona davet eden adamların veya siyasi varlıkların etrafında toplanırlar.

5- Fikrin ideolojik taşıyıcısının, fırsatçılardan ayırt edilmesi: Bu bağlantının faydalarından biri, kendi çıkarları veya başka rejimlerin projelerine hizmet etmek için değişim fikrinin dalgasına binmeye çalışanları ifşa etmektir. Bu nedenle bu fikrin parti ve partinin gençleriyle bağlantılı olduğu insanlar için açık olması gerekir ki böylece yanlış alternatiflere aldanmasınlar.

Ferdi çalışma veya Hilafeti kurmak için çalışanların sahipleriyle ve onları birleştiren partiyle bağlantısı olmayan bir çalışma, yasal olarak izin verilen bir çalışmadır; çünkü rejimler bu çabaların kendileri için varoluşsal bir tehdit oluşturmadığının ve ne kadar yoğun ve çok olursa olsun değişim hedefini gerçekleştirmeye yol açmayacağının farkındadırlar. Bu yüzden insanlara başına gelen trajedilerini anlatan birinin takipçi ve hayranlarının sayısı ne kadar fazla olursa olsun, bu sayılar daveti iktidara taşımayacaktır. Eğer davetçiler, kendilerini takip eden kalabalıkların sayısı ve coşkusuyla meşgul olurlarsa, kendilerinden daveti iktidara taşıyan siyasi ve şerî çalışmayı üstlenmeleri istendiğinde bu takipçiler onları hızla terk edeceklerdir. Dolayısıyla sorumluluk ve gerçek çalışma talebiyle karşı karşıya kaldıklarında, medya coşkusundan ilgisizlik durumuna geçeceklerdir. İşte onlar, Subhanehu ve Teala’nın haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir: يَحْسَبُهُ الظَّمْآنُ مَاءً حَتَّى إِذَا جَاءَهُ لَمْ يَجِدْهُ شَيْئاًSusayan onu su zanneder; nihayet ona vardığında orada herhangi bir şey bulamaz.” [Nur 39]

Buna göre parti, fikrinin kendisi ve gerçek taşıyıcılarıyla bağlantılı olmasının, onu, etkili, pratik, çarpıtılmaya karşı korunmuş ve bilinçli siyasal liderlerle bağlantılı bir fikir haline getireceğine inanmaktadır. Bu yüzden havada asılı kalan ya da düşman, cahil ya da saptırıcı güçler tarafından ele geçirilen fikirlerin aksine, fikirleri sahada gerçekleştirmenin yolu işte budur. Bu nedenle davet taşıyıcıları da dahil olmak üzere samimi kişilerin gerçekleştirdiği tüm amellerin, aslının, faslının ve kaynağının bilinmesi gerekir. Bunu da Allahu Teala’nın şu kavli doğrulamaktadır: قُلْ هَذِهِ سَبِيلِي أَدْعُواْ إِلَى اللَّهِ عَلَى بَصِيرَةٍ أَنَا وَمَنِ اتَّبَعَنِي وَسُبْحَانَ اللَّهِ وَمَا أَنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ(Rasulüm!) De ki: İşte bu, benim yolumdur. Ben Allah'a çağırıyorum, ben ve bana uyanlar aydınlık bir yol üzerindeyiz. Allah'ı (ortaklardan) tenzih ederim! Ve ben ortak koşanlardan değilim.” [Yusuf 108]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bilal Muhacir – Pakistan

Devamını oku...

Sonunda Ordularımız Filistin'e Girecek Ama Filistin’i Yahudilerden Temizlemek İçin Değil Trump'a Hizmet Etmek İçin!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Sonunda Ordularımız Filistin'e Girecek Ama Filistin’i Yahudilerden Temizlemek İçin Değil Trump'a Hizmet Etmek İçin!

Haber:

Trump, Gazze’de anlaşmaya varma konusundaki başarılarıyla övünmek için 14 Ekim 2025'te Müslümanların başındaki yöneticileri Kahire'de bir araya getirdi.BBC Dışişleri Bakanlığı muhabiri 10 Ekim'de yaptığı açıklamada, "ABD yetkililerine göre, ABD, operasyonu koordine etmek amacıyla Ortadoğu'da konuşlu 200'e yakın askerini “İsrail'e” aktarıyor.ABD ordusu, “İsrail'de” yaklaşık 200 askerden oluşan sivil-askeri koordinasyon merkezi kuracak.Mısır, Katar ve Türkiye de dahil olmak üzere Arap ve Müslüman ülkelerinden güçler de yer alacak.”

Yorum:

Küçük cesur bir grubun çoğunluğun karşısında durmasının, cesurların korkaklara karşı direnmesinin ve müminlerin kafirlere karşı dik bir şekilde durmasının ardından iki yıl süren katliam sırasında elleri bağlı bir şekilde duran komşu Arap ve İslam güçleri nihayet gelecekler; ancak onlar, kurtarıcılar olarak değil de Trump ve kötü şöhretli eski İngiliz Başbakanı Tony Blair'in iradesini uygulayan hizmetkarlar olarak! Operasyonlarının merkezleri ise tevhid sancağı altında değil, katil Yahudi varlığının koruması altında olacaktır.Yahudi ordusu Gazze'deki erkeklere, kadınlara, çocuklara ve bebeklere hiçbir ayrım gözetmeksizin ve merhametsizce körü körüne saldırırken, birkaç cesur kişi en basit silahlarla, en son teknolojiyle donatılmış ve milyarlarca Dolarlık Amerikan desteğiyle finanse edilen paralı askerlerden oluşan orduya karşı koymuş ve müminlere yönelik şu çağrıyı gerçekleştirmiştir:قَالَ الَّذِينَ يَظُنُّونَ أَنَّهُم مُّلَاقُو اللَّهِ كَم مِّن فِئَةٍ قَلِيلَةٍ غَلَبَتْ فِئَةً كَثِيرَةً بِإِذْنِ اللَّهِ وَاللَّهُ مَعَ الصَّابِرِينَAllah'ın huzuruna varacaklarına inananlar: Nice az sayıda bir birlik Allah'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir, dediler.” [Bakara 249]

Gazze, sadece Müslümanlar için değil, dünyanın dört bir yanındaki insan kitleleri için bir iman ve kararlık örneği haline gelirken Müslümanların devasa orduları ise, yalancı ağızlarıyla kalplerinden uzak olan şeyleri tehdit eden hain yöneticilerin içi boş kınamaları ve aldatıcı ulusal sloganları altında göz alıcı silahlarını sergilediler.Küçük firavun Cumhurbaşkanı Sisi, suçlu Trump'ı Kahire'de, dünyanın barış elçisi olarak karşılarken, Müslümanların başındaki yöneticiler ise onun başarısını övdüler ve Trump da itaatlerinden dolayı onlara bol bol övgüler yağdırdı. İslam'ı ve Müslümanları savunmada başarısız oldukları için gözyaşı dökmeleri gerekenlerin, artık yüzleri gülmeye başladı. Peki bu kadar küçük olan kişiler, bu kadar çok sayıdaki kişilerin başına zincir mi vurdular? Bu, Kahire'den yola çıkıp Ayn Calut savaşında yenilmez Moğol ordularını yenen Kutuz'un ordusuyla ne de büyük bir tezat oluşturuyor. İç bölünmelere rağmen bu asil ordu, Gazze'de konuşlanmış Moğol yerleşimcileri yenerek Gazze'yi tarih haritasına yerleştirmiş, tereddüt edenler için bir umut olmuş ve kuzeyden Müslümanların Ayn Calut'taki zaferine giden yolu açmıştır.

Katil Yahudi varlığına yönelik boş konuşmaları ve tehditleriyle en sert olan Erdoğan ise, iki yıl süren sert çıkışlarını, Netanyahu'nun olmayacağı garanti edilmediği sürece uçağının, Trump'ın Kahire'de düzenleyeceği iddia edilen konferans için inmesini reddederek Mısır semalarındaki tiyatro gösterisiyle taçlandırmıştır! Erdoğan Osmanlılarla karşılaştırılmaktan hoşlanıyor ama sloganlar bir yana, onun rejimi gibi Yahudi varlığıyla yakın ekonomik ve askeri ilişkileri olan biri yoktur.Osmanlı döneminde Gazze, cesur bir direnişle İngiliz silahlı kuvvetlerine ağır kayıplar verdirmiş, bu da I. Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin Kudüs'e doğru ilerleyişini yavaşlatmıştı.Osmanlı Hilafeti, milliyetçilik ve laiklik hastalıkları, ilerleme ve gelişme gibi yalan vaatlerle Türklerin ve Arapların zihinlerine sızana kadar yüzyıllar boyunca İslam sancağını gururla taşımıştır.İnsanlık tarihinde ve ilerlemesinde ihanetler hiç durmamış ancak Hilafetin yıkılmasından sonra İslam ülkeleri nevine münhasırdır; çünkü bu ülkelerin hainleri sırlarını saklamamışlar, aksine onlar, sonu gelmeyen felaketlerin ve musibetlerin gölgesinde, her yıl güpegündüz halklarını satan yöneticiler olup sallantıda olan tahtları yanmadığı sürece de bu şekilde olmaya devam edeceklerdir.Ancak çeşitli zorluklar karşısında gösterdikleri fedakarlık ve kararlılık sayesinde zafer kazanan mümin adamlar her zaman var olacaktır. O halde Gazze, Müslümanlar için yenilmez düşmanların yenilebileceğine dair yeni bir çağrı ve bir ders olsun.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Abdullah Rubin

Devamını oku...

Demokrasi, Kadın Haklarını Öne Çıkarmaya Çalışıyor ve Yanlış Olan Her Şeyi Destekliyor!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Demokrasi, Kadın Haklarını Öne Çıkarmaya Çalışıyor ve Yanlış Olan Her Şeyi Destekliyor!

Haber:

BBC, İngiliz Milletvekili Steve Reid'in, Doğu Londra'daki Victoria Park'ta düzenlenen yardım amaçlı bir koşuya kadınların katılmasının engellendiğini öğrenmesinin ardından öfkesini dile getirdiğini bildirdi.Doğu Londra Camii tarafından düzenlenen ve beş kilometrelik bir mesafeyi kapsayan yarış, yüzlerce katılımcıyı cezbetti ancak “kapsayıcı” olarak pazarlanmasına rağmen girişler, erkekler ve 12 yaşın altındaki kız ve erkek çocuklarla sınırlandırıldı.

Milletvekili Steve Reid, LBC Radyosu'na verdiği röportajda cinsiyet kısıtlamasını "tamamen kabul edilemez" olarak nitelendirerek, bu dışlama karşısında duyduğu "dehşeti ve şoku" dile getirdi.Konunun Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu tarafından araştırılacağını ve sonrasında yaptırım uygulanabileceğini belirtti.

Reid şunları vurguladı: “Bu ülkede erkeklerin, kadınların yapmalarını engelleyen şeyleri yapmasına izin verilen bir durum istemiyoruz. Bunu tolere edemeyiz," Ayrıca özellikle cinsiyet ayrımcı bir etkinlik için kamusal alanların kullanılmasını da eleştirdi.Tower Hamlets Belediye Başkanı Lutfur Rahman, caminin internet sitesinde, katılımcıları, özellikle de "gençleri, yaşlıları ve daha geniş topluluğu" bugünkü katılımlarından dolayı tebrik ederken, cinsiyet kısıtlamalarından hiç bahsetmedi.Gençlik projeleri için para toplamak ve mültecileri desteklemek amacıyla düzenlenen yıllık bağış etkinliğini Doğu Londra'nın İslami takviminde önemli bir tarih olarak nitelendiren cami, eleştirilere doğrudan yanıt vermedi, ancak çeşitli spor faaliyetlerinde kadınları destekleme konusundaki kararlılığını vurguladı. Konsey ise, acil bir açıklama talep etti.”

Yorum:

Bakanın sözlerindeki çifte standart, gerçekten inanılmaz! Burada, Birleşik Krallık'taki Müslüman kadınların entegrasyonu konusunda derin bir endişe ve onların Londra'da "aday" olamamalarına ilişkin de bir öfke vardır.

Ancak aynı bakan, silahlandıran ve Gazze'de on binlerce Müslüman kadının öldürülmesine ve aç bırakılmasına göz yuman bir hükümeti desteklemiştir.

Bu kadınlar ve çocuklar onlarca yıldır süren zulüm ve katliamlardan dolayı kaçmak zorunda kalıyorlar.

Bu bacılar, çocuklarını ve bazı eşyalarını alarak kaçmak zorunda kalıyorlar.

Bu annelerin, geride bıraktıkları mal ve mülklerini İslam düşmanlarının yağmalamasına terk ederek kaçmaktan başka bir seçenekleri yoktur.

Büyükanneler rahatlıklarından kaçmak zorunda kalıyor ve dayanılmaz korku ve zorluklarla karşı karşıya kalıyorlar.

Bu ümmetin kızları eğitimlerinden ve diplomalarından kaçarken, üniversiteler ve okullar ise toplu mezarlara dönüşmüştür.

Bütün erkek koruyucuları tutuklanıp, işkenceye uğrayıp kaçırıldıklarında, mütedeyyin kızlarımız yapayalnız tek başlarına koşuyorlar.

Gazeteciler, sosyal medya üzerinden, ailelerinden ayrı kalan küçük kız ve erkek çocuklarının, bebek kardeşlerini kilometrelerce taşıdıklarını belgelemiştir. Nereye kaçacaklarını, kendilerine yardım edecek kimi bulacaklarını bilmiyorlar ve hastalık, ilaç, yiyecek ve su eksikliği yüzünden çoğunluğunun hayatı kısa olarak kalmaya devam edecektir.

Kapitalizme tapan laik politikacıların bu “zorlama” yorumlarındaki ek saçmalık ise, onların, onurlarını ve haysiyetlerini korumaktan çok mutlu olan Müslüman kadınlardan herhangi bir şikayetin olduğunu görmemeleridir.

Ancak Müslüman kadınlar hakları konusunda seslerini yükselttiklerinde, insan haklarını sadece sömürgeci kazanç ve kayıplar temelinde değerlendirmeye çalışan Batılı çıkarlar tarafından görmezden geliniyorlar.

Allah Subhanehu ve Teala'nın, gizli düşman hakkında bizleri uyardığı şu kelamını hatırlamalıyız:وَإِذَا رَأَيْتَهُمْ تُعْجِبُكَ أَجْسَامُهُمْ وَإِن يَقُولُوا تَسْمَعْ لِقَوْلِهِمْ كَأَنَّهُمْ خُشُبٌ مُّسَنَّدَةٌ يَحْسَبُونَ كُلَّ صَيْحَةٍ عَلَيْهِمْ هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?” [Münâfikûn - 4]

Sanki ciddi bir şekilde çalışıyormuş gibi görünen ancak sadece dikkatlerini dağıtmak ve zarar vermek için tasarlanmış sinsi ve saçma sapan gündemlere karşı uyanık olmaları konusunda gençlerimizi kesinlikle uyarmalıyız.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İmrane Muhammed

Devamını oku...

Ezilen Fas halkına ve Ayaklanan Gençlere: Farkında Olmanız Gereken Hayati Meseleler Var!

  • Kategori Makaleler
  •   |  

Ezilen Fas halkına ve Ayaklanan Gençlere: Farkında Olmanız Gereken Hayati Meseleler Var!

Rejimin zulmüne ve baskısına karşı ayaklanan gençler topluluğu; sizler, değişimin enerjisi ve canlılığınızın ciddiyeti ve enerjilerinizin cevheri öneminden dolayı değişim için çalışanların umudusunuz. Aynı şekilde sizler, hareketinizi saptırıp engellemek ve enerjinizi ve çabalarınızı felce uğratmak için pusuda bekleyenlerin ve hırsız çetelerin hedefisiniz.

Kullanmakta mahir ve becerikli olduğunuz teknolojik araçların, iki ucu keskin bir kılıç olduğunu unutmayın; bu yüzden ekranın arkasındaki bir köşede, güvenilir bir nasihatçinin zihniyetinin sayfası ve duvarı var ki onu dinleyin ve anlayın; ekranın arkasındaki başka bir köşede de, etkileşiminizi ve heyecanınızı istismar eden lanetli bir şeytanın zihniyetinin sayfası ve duvarı var ki ondan da sakının ve onu dinlemeyin.

Hedefli ve üretken hareketin öncüllerinden ilki, uyanık ve bilinçli olmaktır.  

Ülkenin ayaklanan gençlerine ve sistemin ve rejiminin yozlaşmasından ve onun zorba hırsız çetesinden dolayı perişan olanlara; ayaklanmalarınızın, bastırılmış duyguların boşaltılmasına, enerjinin yanmasına, trajedi dönemindeki başlangıca geri dönüp yenilenmesi ve çetenin yönetiminin uzamasına dönüşmemesi için farkında olmanız gereken birtakım hususlar vardır.

1- Ülkenin, sizin, dahası ümmetin trajedisini ortaya çıkaran krizin hakikatinin bilincinde olmak gerekir.

Kriz, hem yönetim sistemi hem de gerek ülkenin iç ve dış politikasında olsun, gerekse ekonomi, toplum, kültür, eğitim, sağlık hizmetleri, medya, yargı veya (anayasalar, kanunlar, politikalar, kurumlar, cihazlar, yöneticiler, hükümet, siyasi ve idari çevreler gibi) yönetimde olsun yürürlükteki sistemler krizidir. Yani bu kriz, sömürgecinin arkasında bıraktığı ve sizin çıkarlarınız pahasına sömürgecinin çıkarlarını gerçekleştirmek için sömürgecinin araçları tarafından idare edilen kapsamlı bir sistem krizidir.

Mesele, Fas'ı zorla ele geçiren hırsızlar çetesini bir yönetim sistemine dönüştüren sömürgeci sistemin meselesidir; mesele, yolsuzluk ve onun araçları krizin belirtileri ve sonuçları arasında yer alsa da, burada ve orada görülen yolsuzlukların çok ötesindedir.  

2- Kriz köklü olup bütün sistemlerle ilgilidir; bu yüzden hareketinizin, eyleminizin ve çabanızın hedefinin ve gayesinin doğru bir şekilde belirlenmesi gerekir.

Yürürlükteki yozlaşmış sömürgeci kapitalist sistemin, yama yapılamayacağını bilerek onun bazı yönlerine yama yapılması değil, değiştirilmesi hedeflenmelidir; çünkü onun asli fikri yapısı fasittir. Hedefiniz ve odak noktanızın köklü değişim olması gerektiği gibi çabalarınızın da yamalı bohçaya değil, değişime odaklanması gerekir. Bu kısmi talep zaman ve emek kaybı olup kaç tane kısmi talep dile getirilmiş ve yozlaşmış sistem, (2011 anayasasının değiştirilmesine ve alaycı ve rahat bir şekilde Benkirane hükümetinin getirilmesine) karşılık vereceğini iddia etmiştir; bakın işte sizler, geçen on yıllar boyunca durumların kötüleşip bozulmasının ve krizin tırmanmasının, ardışık nesilleri yok ettiğine tanık oluyorsunuz !

3- Sistemin yozlaşması, köklü bir alternatifi gerektirdiği gibi buradaki asıl ikilem ise krizlerinizi çözecek köklü bir alternatife dair vizyonunuzun olmamasında yatmaktadır. Bu çözüm, siyaset, yönetim, ekonomi, toplum, eğitim, yargı, medya, idare ve tüm hayat, toplum ve devlet sistemleri gibi meselelere yönelik kapsamlı fikri ve teşrî bir sistem yoluyla köklü bir çözüm olacaktır; yani bu sistem, sizin sefaletinizin ve sıkıntınızın sebebi olan Batılı kapitalist sistemin tam tersi olacaktır.

Gençler topluluğu: Sizler, her şeyden önce İslam'ın gençlerisiniz ve Allah'a, O'nun Kitabı'na ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e iman ettiğiniz gibi İslam'ın bir yaşam biçimi ve Hakîm ve Habîr olan Rabbinizin katından gelen bir vahiy olduğunu iman ediyorsunuz. O halde İslam'ın yasama sistemini, onun sistemlerini ve bunların hayatınız üzerindeki hakimiyetini tercüme etmeden nasıl bu imanla, İslam'ın adaletinin, merhametinin ve refahının hakikatini yaşayacaksınız ve krizinizi çözeceksiniz?! فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلا يَضِلُّ وَلا يَشْقَى “Her kim Benim hidayetime tabi olursa o sapmaz ve bedbaht olmaz.” [Taha 123]

İslam'ın büyük hadari projesi, sizin özlem duymanız, sımsıkı sarılmanız ve gerçekleri üzerinde bilinçli olmanız gereken bir alternatiftir; her şeyden önce, ömürlerini bu projenin derinliklerini keşfetmeye adamış proje sahiplerini rehber edinmek, onları dinlemek ve onların taşıdığı azim İslam projesine dikkatle bakmak ve üzerinde düşünmek gerekir. Zira sizin hadari İslam projeniz olmadan sizin enerjiniz, coşkunuz ve heyecanınız, vadideki bir çığlıktan ve küller arasındaki bir toz parçasından öteye geçmeyecektir!

4- Sömürgeci politikaları, bataklığa saplanmış ve kokuşmuş siyasi ortamdan ve bakanlık değişikliği, hükümet değişikliği ve yozlaşmış rejimi ayakta tutan ama yıkmayan anayasa değişiklikleri yoluyla krizleri dönüşümlü olarak yöneten ve idare eden alaycı partilerden olan diğer kasvetli yüzlerle yeniden üretmek için, hareketinizin pusulasının saptırılması konusunda sizi tehdit eden tehlikeye karşı aman ha dikkatli olun!

Batı demokrasisini, onun insan haklarını ve iğrenç özgürlüklerini yeniden pazarlayan kriz sisteminin bir parçası olan içi boş sloganlara karşı da dikkatli olun. Demokrasi ve Batı'daki ülkelerinin, ülkenizi sömürgeleştirdiği, arkasında tüm bu yıkım ve tahribatı bıraktığı ve sizi yerel hırsızlar çetesine emanet ettiğini bilinmelidir. Batı’nın insan haklarına gelince; Gazze'deki soykırım bunun sarsıcı bir tanığıdır. Özgürlükler ise, rızaya dayalı ilişkiler adına zina, müstehcenlik, uyuşturucular, sefahat, yozlaşmış sanat ve uyuşturucu eğlencelerden ibarettir; tüm bu yozlaşmış özgürlükler, sizi rezillik bataklığında boğmak ve hırsızların servetinizi yağmalamasına ve hayatınızın cehenneme dönüşmesine karşın sizleri meşgul etmek içindir!

5- Tüm Fas halkına ve özellikle de gençlerine: sizi harekete geçirmek için hayali ve varsayımsal liderlik veya liderliklerin ürettiği tuzak ve aldatmasına karşı çok ama çok dikkatli olun; zira bu, biriken enerjinizi boşaltmaya yönelik bir üslup ve hareketinizi dizginleyip kontrol altına almanın ve saptırmanın, nihayetinde onu boğmanın bir aracıdır!

Fas'ta yaşananlar, rejimin on yıllardır süren zulüm, baskı, yolsuzluk ve kötü politikaları nedeniyle tüm halkın katıldığı kapsamlı bir harekettir. Gençleri, yaşlıları, kadınları ve erkekleriyle ezilen tüm halkların hareketini kör eden aldatıcı ve kötü tuzaktan biri de, 1997-2012 yılları arasında doğan ve sömürgecinin Z Kuşağı olarak nitelendirdiği, akıllı telefonlar, sosyal medya ve Batılı sömürgecinin sınıflandırmasına göre çeşitlilik nesli olan genç yaş grubunu öne çıkarmaktır.

İşte aldatmaca burada yatıyor ey ülkenin halkı ve gençleri; sizin musibetiniz, teknolojik araçlardan ve onun yöntemlerinden heyecan duyan ve sömürgecinin standartlarına göre sınıflandırılan gençlerin sorunu bir yana bir nesilden daha büyüktür. Kısacası “Genç Z 212” hareketi olarak adlandırılan bu hareket, Fas halkının, tüm Fas halkının hareketini cüceleştirmeye, insanların mezalimlerini önemsizleştirmeye ve bunları marjinal taleplere indirgemeye yönelik habis bir girişimdir. Ayrıca ülkenin tüm büyük şehirlerinin ayaklandığı bilinmektedir; bu ayaklanmalar, sadece ülkenin bazı gençlerinin maruz kaldığı mezalimlerden dolayı değildir, aksine çocuklarından önce ebeveynlerin maruz kaldığı ve herkesi boğan ve tüketen zulüm ve baskıdan, dolayısıyla tüm halkın zulüm görmesinden dolayı olmuştur. Bu yüzden sorun, ülkenin tüm halkını yakıp kül eden, yoksullaştıran, baskı uygulan ve herkese zulmeden yozlaşmış bir yönetim sistemi sorunudur.

İşsizlik, atıl kalma, yoksulluk, eğitim ve sağlık hizmetlerinde yolsuzluk, temel hizmetlerin eksikliği, ağır yaşam maliyetleri, aşırı vergilendirme, insanların paralarının stadyumlara ve eğlence parklarına harcanması ve bitmek bilmeyen zulüm, baskı ve adaletsizlik, ülke halkının, tüm ülke halkının musibetleri olup sömürgecinin tek başına onları “Z” kuşağı olarak sınıflandırdığı ve hiç kimsenin onlara katılmadığı bir yaş grubundan oluşan bir kuşağın payı değildir; zira bu, musibeti değersizleştirmek olup bu değersizleştirmenin amacı ise, insanların maruz kaldığı korkunç zulmün yarattığı tıkanıklığı boşaltmak, hareketin pusulasını saptırmak, sonra da onu gömmektir.    

Bu yüzden geçmişte siyasi mücadelesi, vizyonu veya bir projesi olmadan birdenbire mantar gibi ortaya çıkan sanal konserve olarak hazırlanmış liderlere karşı aman ha dikkatli olun!

Avlarını dişleriyle ısırarak yağmalayan ve çalan zorba hırsızlar çetesi, hiçbir zaman hileden geri durmazlar ve ellerini aldatmadan uzaklaştırmazlar.

Ey ayaklanan Fas gençleri! Sizler, azim İslam'ın tohumuyla ekildiniz ve vahyin çamurundan ve semanın suyundan geldiniz; sizler, tüm insanlığa alemlerin Rabbinin İslam’ı ile liderlik etmek için insanların için çıkarılmış en hayır bir ümmettensiniz. Sizler, soy bakımından insanların en şerefli ve en asil olanısınız; zira sizin soyunuz azim İslam olup soy olarak o yeter. O halde Batı'nın sizi sınıflandırma, küçümseme, dahası sizleri kuluçka makineniz olan kerim ümmetinizden ayırma, bunun da ötesinde sizleri İslam'ınızın gücünden soyutlama kışkırtmalarına güvenmeyin; zira Batı, sizin 212 numaralı Latin harfli kod numarasından başka bir şey olmamanızı istiyor. Oysa sizler, sömürgecinin sizden istediği gibi “Z“ kuşağı değilsiniz; aksine sizler, azim olan İslam’ınızın sizden istediği gibi İslam’ın gençlerisiniz. Zira İslam, en büyük din, en kadim hadarat, en gelişmiş kültür, en yüce tarih ve en yüce bir şandır ve sizler de Mevlanız Allah’ın sizleri isimlendirdiği gibi Müslümanlarsınız ve bu sizin için yeterlidir!    

Gençler topluluğu!  Kesin olan tek bir söz vardır; Batı'nın cehaletine ve onun işlevsel sistemlerine alternatif olarak sizin hadari İslam projeniz vardır; gerisi uçurumun dibi, trajedinizin devamı ve hayatınızın cehennemidir.

Büyük sahabe-i kiramdan olan seleflerinizin en hayırlı halefleri olun ve bu dini yeryüzünde ilk olarak ikame eden Peygamberiniz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in kerim sahabelerinden sonraki en hayırlı nesillerden olun; bu dini yeryüzüne geri getirin ki böylece Allah’ın kullarını Allah’ın şeriatıyla yönetenlerin ilki olma şerefine nail olasınız. لِمِثْلِ هَذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ İşte çalışanlar, asıl bunun için çalışmalıdırlar.” [Saffat 61] وَفِي ذَلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَİşte yarışanlar bunun için yarışsınlar!” [Mutaffifîn 26]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Münâci Muhammed

Devamını oku...

Müslümanların Tertemiz Kanlarını Dikkate Almamasına Rağmen Moskova’daki Görüşmeler Tarihi Olarak Nitelendirildi!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Müslümanların Tertemiz Kanlarını Dikkate Almamasına Rağmen Moskova’daki Görüşmeler Tarihi Olarak Nitelendirildi!

Haber:

Suriye Arap Haber Ajansı'nın (SANA) haberine göre, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmek için ilk resmi ziyaretini gerçekleştirmek üzere Çarşamba günü Moskova'ya gitti.

SANA, görüşmelerde iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra ortak ilgi alanına giren bölgesel ve uluslararası gelişmelerin ele alınacağını bildirdi.

Yorum:

Ahmed Şara, defalarca yeni Suriye'nin daha önceki tüm anlaşmalara bağlı kalacağını, hiç kimseye rahatsızlık veren bir kaynak olmayacağını ve herkesle dengeli ilişkileri koruyacağını vurgulamıştır.

Bu dengeli ilişkiler, sanki hiçbir şey olmamış gibi, çocukların, kadınların ve yaşlıların katiliyle uzlaşma noktasına kadar ulaşmıştır!Sömürgeci Batılı ülkelerin tüm eylemleri ve yaptıkları mekik ziyaretleri, Suriye'deki rejimin değişmediğini ve yönetici değişse bile ajan ve itaatkar olarak kaldığını en ufak şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlamaktadır. İşte burada diyoruz ki: Ey yeni Suriye'nin liderleri, Rus uçaklarının bombalaması yüzünden son 12 yıldır dökülen kanları unuttunuz mu?!

Eğer unuttuysanız, size biraz hatırlatalım;Rusya, çoğu sivillerin evlerini, pazar yerlerini ve kalabalık alanları hedef alan 185'ten fazla katliam gerçekleştirmiş olup bunun amacı ise, mümkün olduğunca çok sivili öldürmek, onları yerinden etmek ve özellikle kurtarılmış bölgelerdeki her türlü yaşam biçimini yok etmek ve böylece devrimcilerin iradesini kırmak ve onları Amerika'nın istediği çözümleri kabul etmeye zorlamaktı.

Rus hava saldırıları, çocukları ve kadınları hedef alan alışılmış ve neredeyse rutin bir olay haline gelmiş olup Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, 2015 ile 2018 yılları arasında 17.997 kişinin hayatını kaybettiğini kaydetmiştir.

Üstelik Rusya'nın Suriye'deki suçları, Putin'in İslam'a ve Müslümanlara karşı işlediği suçların yanında denizde bir damla bile değildir; zira onun suç tarihi, Müslüman ülkelerde işlediği suçlarla doludur; zira Suriye, Libya ve diğer yerlerde kendisine verilen görevleri yerine getirmek için acele etmişti. Ayrıca Çeçen Müslümanlara ve Rusya'daki Müslümanlara karşı işlediği suçları da unutmayalım; zira bu suçlar, onun hayal gücünün ötesinde bir nefret ve suçluluk duygusuna tanıklık etmekte ve etmeye de devam etmektedir.

Ayrıca Putin ve hükümeti, Yahudi varlığına ve onun güvenliğine olan bağlılıklarını her zaman vurgulayıp açıklamışlardır; 1948 yılında bu varlığı tanıyanların ilki de onlar olmuştur.

Bu kasap katilin ziyaret edilmesi, zulme karşı devrim yolunda evlatlarını ve kardeşlerini feda eden Müslümanların duygularının dikkate alınmadığı ve bu cani Putin'in Yahudi varlığına verdiği desteğin ve her türlü yardımla onu desteklemesinin umursanmadığı siyasi bir suçtur. Bunun da ötesinde bu ziyaret, Allahu Teala’nın şu kavline muhalif ve aykırıdır: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاءَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğruya iletmez.” [Maide 51] Peki Allahu Teala’nın kavlinin üzerine söylenecek bir söz var mıdır?!

Onların yanıltıcı medyaları, bu ziyaretin ortak ilişkileri koruma amaçlı olduğu fikrinin propagandasını yapıyorlar! Peki bizimle onlar arasındaki ortak nokta nedir acaba?! Ülkeyi hangi siyasi saçmalıklarla yönetmeye çalışıyorlar?!Putin Şam halkının yanında olduğunu ve onların çıkarlarını istediğini söylediğinde, buna inanmamızı mı istiyorlar?! Yıllardır üzerlerine füze yağdırırken bu nasıl mümkün olabilir?! Savunma bakanının yaptığı açıklamadan, Rus şirketlerinin 320'den fazla silah kullanmalarına rağmen Suriye'nin altyapısının yeniden inşasına katılacaklarını işitmemiz trajikomiktir; zira son on iki yıldır Rus-Esad bombardımanı sonucunda şehirlerin Suriye haritasından silindiğini söylersek abartmış olmayız.

Gerçek şu ki suçlu Putin, ülkesinin İslam'ı ve Müslümanları ortadan kaldırmayı merkeze alan kirli çıkarlarının yanında yer almaktadır.Rusya'nın gerçek tutumu işte budur; ama bizi asıl üzen, ortak çıkarlar bahanesiyle İslam düşmanlarıyla tokalaşanlara alkış tutmaya devam eden basiretleri kör olmuş Müslümanlardır! Fakat biz onlara Allahu Teala’nın şu ayetini okuyoruz: إِنَّا أَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا أَرَاكَ اللَّهُ وَلَا تَكُنْ لِلْخَائِنِينَ خَصِيماً * وَاسْتَغْفِرِ اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ كَانَ غَفُوراً رَحِيماً * وَلَا تُجَادِلْ عَنِ الَّذِينَ يَخْتَانُونَ أَنْفُسَهُمْ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ خَوَّاناً أَثِيماً * يَسْتَخْفُونَ مِنَ النَّاسِ وَلَا يَسْتَخْفُونَ مِنَ اللَّهِ وَهُوَ مَعَهُمْ إِذْ يُبَيِّتُونَ مَا لَا يَرْضَى مِنَ الْقَوْلِ وَكَانَ اللَّهُ بِمَا يَعْمَلُونَ مُحِيطاًDoğrusu, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği gibi hükmedesin diye Kitap'ı sana hak olarak indirdik; o halde sakın hainlerden taraf olma.Allah'tan mağfiret dile. Allah bağışlar ve merhamet eder.Kendilerine hainlik edenlerden yana uğraşmaya kalkma. Allah, hainlikte direnen günahkar kimseyi sevmez. Allah'ın razı olmadığı sözü gece kurarlarken, onu, insanlardan gizliyorlar da kendileriyle beraber olan Allah'tan gizlemiyorlar. Allah işlediklerinin hepsini bilmektedir.” [Nisa 105-108]

Yeni Suriye cumhurbaşkanının politikası, sömürgecilerin otağının yanında yer aldığını ve onun Şam halkından ve tüm Müslümanlardan soyutlandığını teyit etmektedir; zira her geçen gün utanç verici tavırları ve açıklamalarıyla Batı projelerine hizmet etmek için kullanılan bir araç olduğunu ve sömürgecilere olan sadakatinin boyutunu kanıtlamak için ellerine Müslümanların kanı bulaşmış olanlarla tokalaşmaya hazır olduğunu kanıtlamıştır. Bu da Şam halkının ve tüm Müslümanların onu muhasebe etmelerini ve özellikle de kendisinin Allah’ın şeriatıyla hükmetmek isteyen bir devrimin rahminden geldiğini iddia ettiği için onun itaatkar politikasından beri olmalarını gerektirir!

Her bir suçlu, zalime ve ajana diyoruz ki: Allahu Teala’nın izniyle ümmet izzetine ve Hilafetine yeniden kavuşacak ve Putin'den, tüm kafir liderlerden ve onların yandaşlarından en korkunç bir şekilde intikam alacaktır. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: الَّذِينَ يَتَّخِذُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ أَيَبْتَغُونَ عِنْدَهُمُ الْعِزَّةَ فَإِنَّ الْعِزَّةَ لِلَّهِ جَمِيعاًMüminleri bırakıp kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah’a aittir.” [Nisa 139]  

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Rana Mustafa

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER