Perşembe, 05 Recep 1447 | 2025/12/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

El-Vakiye TV: “Tevhid, Allah’a Karşı Gelenlere İtaat Etmeyi Değil, Allah’a İtaat Etmeyi Gerektirir.”

  • Kategori El Vakiye TV
  •   |  
El-Vakiye TV:
“Tevhid, Allah’a Karşı Gelenlere İtaat Etmeyi Değil, Allah’a İtaat Etmeyi Gerektirir.”

Hizb-ut Tahrir Üyesi Faziletli Şeyh Yusuf Maharize’ye (Ebu Humam) Ait Bir Kesit - Mübarek Toprak (Filistin)

Yapım: El Vakiye TV Medya Prodüksiyonu

H. 14 Cumâde’l Âhir 1447 M. 05 Aralık 2025

Devamını oku...

Sudan'daki Mevcut Siyasi Durum Nereye Gidiyor?

  • Kategori Makaleler
  •   |  

Sudan'daki Mevcut Siyasi Durum Nereye Gidiyor?

Sudan'daki siyasi ve askeri saha son zamanlarda hızlı gelişmelere sahne olmaktadır; bu gelişmelerden en bariz olanı Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile Başkan Trump arasında Beyaz Saray'da gerçekleşen görüşme ve ikisi arasında Sudan dosyasıyla ilgili geçenler olmuştur. Nitekim sosyal medya kullanıcıları, Trump'ın ABD-Suudi Yatırım Forumu'ndaki konuşmasında, bin Selman'ın Sudan'daki krize bir çözüm talep ettiğini ve açıklamasından yarım saat sonra konuyu incelemeye başladığı eklemesinde bulunmasını memnuniyetle karşıladılar! Nitekim Trump, Truth Social adlı internet sitesinde, savaşı derhal durdurmak için başkanlık yetkisini kullanacağını yazdı!

Bu görüşme Sudan siyasi arenasında benzeri görülmemiş bir ilgiyle karşılandı; zira el-Burhan, Çarşamba akşamı X platformu hesabından şöyle bir tweet atmıştır: “Teşekkürler Majesteleri Prens Muhammed bin Selman, teşekkürler Başkan Donald Trump.” Geçiş Egemenlik Konseyi, 19 Kasım 2025 Çarşamba günü yayınladığı ve sanki önceden hazırlanmış gibi görünen basın açıklamasında şunları söyledi: “Hükümet, Suudi Arabistan ve Amerika'nın Sudan'da adil bir barış sağlama çabalarını memnuniyetle karşılıyor ve Sudan'da kan dökülmesini durdurmak için gösterdikleri özen ve çabalarından dolayı kendilerine teşekkür ediyor; ayrıca Sudan halkının beklediği barışı gerçekleştirmek için onlarla ciddi bir şekilde çalışmaya hazır olduğunu da teyit eder.”

Öte yandan Hızlı Destek Güçleri, bin Selman'ın (Trump ile) görüşmeleri sırasında doğrudan talebi üzerine ABD Başkanı Donald Trump'ın Sudan'daki savaşı sona erdirmek için çalışma niyetini açıklamasını memnuniyetle karşılayan bir açıklama yayınladı. Hızlı Destek Güçleri, duyuruyu memnuniyetle karşılayarak, yoğun uluslararası hareketleri "büyük ilgi ve takdirle" takip ettiklerini belirtti. Ayrıca barışı sağlamayı amaçlayan bu girişimlere "tam ve ciddi bir yanıt" verdiğini duyurdu. Trump'a ve Dörtlü'nün (ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır) diğer liderlerine çabalarından dolayı derin şükranlarını sundu.

Avrupa ve birliği, Trump'ın Sudan'daki savaşı durdurma çabalarını destekleyen herhangi bir açıklama yapmamıştır; nitekim El Şark TV'ye göre daha önce kaynaklar, Sudanlı bir askeri ve hükümet heyetinin, Avrupalı ​​yetkililerle kapsamlı istişarelerde bulunmak üzere Fransa ve Belçika'ya resmi bir ziyaret yapmaya hazırlandığını duyurmuştur. Nitekim Sudan hükümetiyle önümüzdeki günlerde ateşkes, siyasi çözüm ve savaşı durdurmak için atılan tüm adımların görüşülmesi planlanan Avrupa toplantıları beklenmedik bir şekilde ertelendi. Heyetin, 24 Kasım 2025'te Fransa'nın başkenti Paris'e yapacağı ziyaretle turuna başlaması ve aynı ayın 27'sinde de Belçika'nın başkenti Brüksel'e geçmesi planlanıyordu.

Bu olaylar, Amerika'nın Sudan'ı parçalama ve Avrupa'nın Sudan sahnesinde herhangi bir rol oynamasını engelleme planını hızlandırmak istediğini gösteriyor; bu ise el-Burhan'ın Pazar akşamı yaptığı son konuşmadan ve onun tümgeneral ve üzeri rütbeli ordu subaylarıyla yaptığı toplantıdan açıkça anlaşılmaktadır; zira konuşması sırasında, Trump'ın son önerisine katıldıklarını, "Sumud" ve "Te'sis" olarak bilinen ittifaktan sivil güçlerin tüm unsurlarının uzaklaştırılmasını ve bunların isyancı güçlerin arayüzleri olarak kabul edilmesini vurgulamıştır.

El-Burhan'ın açıklamaları ve bunların Trump'ın kıdemli danışmanı Massad Boulos’un sunduğu ve Dörtlü'nün vizyonunu içeren belgeyi reddetmesi, elçinin belgesini reddedip Trump'ın sözünün kabul edilmesi yönünde gözlere kum serpmek şeklinde okunabilir. Buradan Amerika'nın olayların gidişatını tamamen kontrol altına aldığı ve bölgesel ve uluslararası araçlarını hazırladığı ortaya çıkıyor; zira Amerika, BAE ve Boulos’un varlığı ve insanların dost bir devletin varlığını kabul ettiği gerekçesiyle Dörtlü'nün önerisine karşı kamuoyunu şekillendirdikten sonra kazanma kartını oynamaya hazırlanmaktadır.

Dolayısıyla BAE devre dışı bırakılmış olup Türkiye ve Katar, ABD, Suudi Arabistan ve Mısır'ın da katılımıyla arabulucu olarak dahil edilmiştir.

Bilgiler, Sudan hükümetinin Hızlı Destek Güçleri ile yapılacak görüşmelerde Türkiye ve Katar'ı arabulucu olarak dahil etmeyi önerdiğine işaret ediyor. Bu öneri, Sudan'daki bir tarafın, arabuluculuğun kapsamını genişletmek istediğini yansıtıyor. Bu, Türkiye ve Katar'dan her birinin, Sudan ve Afrika Boynuzu'ndaki güçlü ilişkileri ve stratejik, kalkınma ve insani ilgileri kapsamında gerçekleşmekte olup bu ikisi, bu bölgelerde diplomatik çabalar göstermiş ve insani yardımlar sağlamışlardır. Özellikle rapor ve analizlerde bazı sesler, Türkiye'nin Dörtlü mekanizmasına dahil edilmesi (ya da yerine başka bir ülkenin getirilmesi) çağrısında bulunmakta ancak bu, mekanizmanın oluşturulmasında şimdiye kadar resmi bir değişiklik olduğu anlamına gelmemektedir.

Güney Afrika'da düzenlenen basın toplantısı sırasında Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkesinin Sudan'da barışın sağlanması için ciddi çabalar gösterdiğini açıklamış ve bizzat Sudanlıların, ülkelerinin karşı karşıya olduğu krizlerin çözümünde Türkiye'nin katılımını talep ettiklerini vurgulamıştır. Ayrıca Türkiye'nin Sudan'ı kardeş ülke olarak kabul ettiğini ve istikrar çabalarını desteklemek için uzmanlığını ve bölgesel ve uluslararası ilişkilerini kullanmaya hazır olduğunu açıklayarak, Türkiye'nin çatışmayı sona erdirmek ve kapsamlı bir siyasi süreci başlatmak için Sudanlı taraflarla ve uluslararası toplumla çalışmasını sürdüreceğini vurgulamıştır. Bu açıklama, Sudan krizine acil çözüm bulunması yönünde uluslararası ve bölgesel çağrıların arttığı ve Ankara'nın arabuluculuk ve uzlaşı çabalarına destek verme konusundaki rolünün beklendiği bir zamanda gelmiştir.

Erdoğan'ın rolü ve Amerikan çıkarlarını içeren politikaları, örneğin Suriye, Libya ve Filistin gibi Arap ülkelerindeki çatışma ve anlaşmazlıkları takip eden herkes tarafından bilinmektedir...

Siyasi sahnede olup bitenler işte budur; askeri sahadaki gelişmelere bakıldığında ise, ordunun saldırı pozisyonunda olduğu ve Kordofan eyaletlerindeki isyancı güçlere ağır darbeler indirdiği, şiddetli çatışmaların ardından hayati öneme sahip bölgeleri geri aldığını görmekteyiz.

Askeri ordunun üstünlüğü yeni bir şey değildir; zira ordunun saha komutanları, isyanı ilk andan itibaren çözmek için yeterli askeri planlara, deneyime ve askeri donanıma sahiptir; nitekim insanlar, askerlerin herhangi bir zaman diliminde ordu liderliğinden “dizginleri serbest bırakmasını” ve isyanı çözmesini talep ettiğinde, ordunun isyancılardan bölgeleri geri alıp onları birkaç saat içinde yenilgiye uğratma yeteneğine tanık olmuştur. Nitekim bu, askerlerin isyanı yenilgiye uğratma konusundaki bilinci ve kapasiteleri hakkında yapılan dürüst bir açıklamadır ancak liderlerin başka bir görüşü vardır; çünkü savaşı çözme kararı onların elinde değildir, aksine dizginleri elinde tutan başka bir el vardır ki meseleyi elinde tutan bu el, savaşın askeri olarak çözülmesini istememektedir; çünkü onun amacı, ülkenin geleceği ve birliği için uzun vadeli boyutlara sahiptir.

Ömrüme yemin olsun ki halkına bir gün olsun yalan söylemeyen bir lider olan Hizb-ut Tahrir, bu lanetli planları uzun zamandan beri bir ifşa ettiği gibi aynı şekilde bunları planlayan odakları ve bunları uygulayan araçları da ifşa etmiş, böylece bu mesele, akla ve selim bir kalbe sahip olan herkes için açık bir hale gelmiştir. Bununla birlikte Hizb-ut Tahrir, bu planı boşa çıkarmak, dahası Sudan'daki yönetim krizine şifalı bir merhem sunmak ve kafir Batı'nın ülkemizdeki nüfuzunu kovmak için ümmet içinde ve ümmetle birlikte çalışmaktadır. Bu yüzden Hizb-ut Tahrir, medya platformlarını, basın açıklamalarını, onların siyasi konuşmalarını ve temsilcilerinin ülkedeki üst düzey yetkililer ve etkili şahsiyetlerle yaptığı görüşmelerini, şeytanın planlarını boşa çıkarmak için sıkı bir şekilde çalışmanın, dahası ümmetin, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti Devleti'nin olduğu tek bir devletin ve tekbir sancağın altında birleşmesinin zaruretine yönlendirmektedir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdusselam İshak - Sudan

Devamını oku...

Danimarka Üniversitelerinde Namaza Yönelik Siyasi Saldırılar Ve Namaz Odalarının Kapatılması İslam'a Yönelik Açık Bir Saldırıdır

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Danimarka Üniversitelerinde Namaza Yönelik Siyasi Saldırılar Ve Namaz Odalarının Kapatılması İslam'a Yönelik Açık Bir Saldırıdır

Haber:

Kopenhag ve Güney Danimarka üniversiteleri, hükümetin siyasi baskısı üzerine, çoğunlukla Müslüman öğrenciler tarafından namaz kılmak için kullanılan sakin namaz odalarını kapattı.Başbakan Mette Frederiksen, eğitim kurumlarındaki namaz odalarının, yalan söyleyerek “olumsuz sosyal kontrol, dini baskı ve zulme" yol açtığını iddia etti.Eski Entegrasyon Bakanı Kaare Dybvad Bek, namaz odalarını “Danimarka'nın bugünkü işleyişiyle pek ilgisi olmayan, modası geçmiş bir kültür alanı” olarak nitelendirdi.

Yorum:

Üniversite yönetimlerinin namaz odalarını kapatma kararı tarafsız idari bir mesele değildir, aksine İslam'a yönelik düşmanca bir siyasi kampanyanın doğrudan bir sonucudur. Zira İslam'ın temel rükünlerinden biri olan namaz için ayrılmış yerleri hedef alarak Danimarka hükümeti, Müslümanların haklarını kısıtlamak, kamusal alandan İslam'ın uygulanmasını uzaklaştırmak ve üniversiteleri zorla entegrasyon politikalarının arenasına dönüştürmek için sistematik çabalarını artırmaktadır.

Üniversite kampüslerindeki gerçek, odalar değildir; aksine Müslüman öğrencilerin yıllardır bu odaları bir namaz kılmak için kullanmaları hem hükümeti hem de muhalefeti bizzat namaz kılma fiiline karşı siyasi kampanyalar başlatmaya sevk etmiş ve “baskı, olumsuz sosyal kontrol ve taklitçilik” gibi terimler sağda solda dolaşmaya başlamıştır.

Bu saldırı, peçenin yasaklanması ve diğer ayrımcı önlemlerle aynı mantığı takip etmekte olup bu, sınırların açık bir testidir:Müslümanlar toplu olarak güçlü bir muhalefet göstermezlerse, bu ihlaller kalıcı hale gelecek ve bu da daha fazla yasağın yolunu açacaktır.Bu yüzden Müslümanların, bunun sadece öğrencilerin sorunu değil, herkesin sorunu olduğunu idrak etmeleri gerekir.Tepkimizin, sadece İslami değerlere dayalı birlik içinde ve aleni bir şekilde olması ve İslam'ımızla temelden bağdaşmayan ve Müslümanlara karşı mevcut veya geçmişteki ayrımcı önlemleri engelleyemeyen ikiyüzlü seküler din özgürlüğü çağrılarını reddetmesi gerekir.

Namaz kırmızı çizgidir ve bu çizgiye dil uzatıldığında, kararlı bir duruş sergilemeliyiz.

Batılı bir hükümet, bir kez daha İslam'a ve Müslümanlara karşı düşmanlığını açıkça ilan ederek, fikri zayıflığını ve sözde özgürlüklerinin kırılganlığını ortaya koymakta ve Müslüman öğrencilerin namazlarını, açıkça İslam düşmanlığı temelinde ayrımcı önlemlerle mücadele edilmesi gereken sosyal bir tehdit olarak görmektedir. Bu arada ilgili üniversiteler siyasi baskıya boyun eğmeyi tercih etmiş ve özgür düşünceyi desteklediklerini iddia ederek ayrımcılık ve asimilasyonun araçları haline gelmişlerdir!

İslam'ın saldırılara maruz kaldığı her yerdeki Müslüman gençlere:Gerçek İslami kimliğinizden taviz vermeyin, Allah Subhanehu ve Teala'ya tevekkül edin ve İslami değerlerinizi ve uygulamalarınızı, bunları sizden koparmaya yönelik her türlü girişime karşı birlik içinde ve güçlü bir şekilde koruyun.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İlyas Murabıt

Devamını oku...

İslam Kisvesi Altında İslam'la Mücadele!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

İslam Kisvesi Altında İslam'la Mücadele!

Haber:

Cumhurbaşkanlığı idaresi başkanı Saide Mirziyoyeva, Kahire'de El-Ezher Üniversitesi Şeyhi Ahmed el-Tayyib ile bir araya geldi. Toplantıda, aydınlanmış İslami fikirlerin yaygınlaştırılması ve gençlerin aşırılıktan korunması konusunda yakın işbirliğinin önemi vurgulandı. (kun.uz, 08/12/2025)

Yorum:

Aslında bu görüşme, İslam beldesindeki iki rejimin, Kahire ve Taşkent'in tek hedefi olan tek bir noktada bir araya gelmesini temsil etmektedir ki o da: İslam'ı siyasi hayattan dışlamak, onu ılımlı çerçevede tutmak ve ümmeti kimliğine ve gerçek kalkınmaya geri dönmekten uzaklaştırmaktır. El-Ezher geçmişte İslam'ın kalesiydi. Oradan İzzeddin ibn Abdüsselam ortaya çıkmış ve sultanlara karşı hakkı söyleyen mücahit alimlerin minberi olmuştu. Tarih, El-Ezher ayaklanmalarının Napolyon'un işgaline karşı savaşta dönüm noktası olduğuna tanık olmuştur. Ancak Hilafetin yıkılmasının ve İslam beldelerinin kontrolünün sömürgeci kafir ülkelere geçmesinin ardından Batı, Ali Abdurrazık gibi ajanları aracılığıyla El-Ezher'i fikri olarak yozlaştırarak kontrolünü ele geçirmiştir. Bunun sonucunda El-Ezher, Batı politikasına hizmet eden ve (ılımlılık ve dini hoşgörüyü) çağıran “ılımlı İslam” için bir platform haline gelmiştir.

Buna binaen Saide Mirziyoyeva'nın Ahmed et-Tayyib ile yaptığı görüşme, İslam ve Müslümanların çıkarlarına hizmet etmeyi değil, İslam'ın siyasi gücünü zayıflatmayı hedeflediği açıkça ortaya çıkmaktadır.

Bugün Özbek rejimi bir yandan İslami faktörü kontrol etmek istiyor, diğer yandan da halkın dini duygularının güçlendiği ve İslami siyasi bilincin arttığı gerçeğini gizleyemiyor. Bu nedenle Saide Mirziyoyeva'nın Kahire ziyaretinin ardındaki gerçek siyasi tablo, Özbek rejimi ve onun arkasında duran Amerika gibi sömürgeci güçlerin, bölgedeki siyasal İslam faktörünü dikkate alarak hareket etmek zorunda kalmalarıdır. Sonuç olarak, İslami değerler halk arasında giderek artmakta, devletin ideolojik politikasını formüle etmesi giderek zorlaşmakta ve ılımlı İslam sloganları artık insanların güvenini kazanamamaktadır. Bu koşullar altında Özbekistan rejiminin, Batı'nın uzun zamandır tanımladığı ılımlı İslam mefhumunu koruması imkansızdır. Bu nedenle El-Ezher gibi merkezlerle işbirliğini güçlendirmesi, fikri alanda kendini güçlendirme girişimidir.

Sonuç olarak küfrün başı Amerika ve tüm rejimler, giderek güçlenen ümmetin uyanışından ve Hilafete davetten korkmaktadırlar. El-Ezher ile Özbekistan rejimi arasındaki işbirliği ilmi veya bilişsel işbirliği değildir, aksine entelektüel İslam kisvesi altında siyasal İslam'ı söndürmeyi hedefleyen bir stratejidir.

Ümmetin bugünkü gerçek davasına gelince; İslam'ı koruyan, hakkı söyleyen ve zalimleri caydıran platformlara ve aynı şekilde ümmeti fikri boyunduruktan kurtaracak gerçek siyasi liderliğe olan ihtiyacıdır. Aynı zamanda bu liderlik, halkını asla yalan söylemeyen Hizb-ut Tahrir'dir; bu nedenle İkinci Raşidi Hilafet Devleti'ni kurmak için onunla birlikte çalışmak her Müslümanın vacibidir. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasulü’ne icabet edin.” [Enfal 24]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İslam Ebu Halil - Özbekistan

Devamını oku...

Rusya, Ukrayna'nın İnsansız Hava Araçları Nedeniyle Yanarken Güvenlik Birimleri İse Hizb-ut Tahrir'in Üyeleriyle Meşgul Oluyor

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Rusya, Ukrayna'nın İnsansız Hava Araçları Nedeniyle Yanarken Güvenlik Birimleri İse Hizb-ut Tahrir'in Üyeleriyle Meşgul Oluyor

Haber:

Rusya Federal Güvenlik Servisi Halkla İlişkiler Merkezi'ne göre, Başkiriya'nın Tuymazı kentinde Hizb-ut Tahrir'li sekiz genç tutuklandı. Açıklamada, “Başkurdistan'daki Rus Federal Güvenlik Servisi, Rusya'da terörist olarak sınıflandırılan ve yasaklanan uluslararası bir örgüte ait sekiz Rus vatandaşının da olduğu gizli bir hücrenin faaliyetini engelledi” şeklinde geçmektedir.

Tutuklananların evlerinde yapılan arama operasyonları sırasında, faaliyetlerinde kullandıkları iletişim cihazları ve elektronik araçların yanı sıra çok sayıda kitap ve yayınlar da ele geçirildi.Terör örgütü faaliyeti düzenlemek ve bu faaliyete katılmakla ilgili madde uyarınca ceza davası açılmış ve tutuklananlar 10 ila 25 yıl arasında hapis cezasıyla karşı karşıya kalmıştır.

Yorum:

Rus güvenlik servisleri bir kez daha, silahsız Müslümanların evlerine saldırı silahları ve tam savaş teçhizatıyla baskın düzenleyerek sahte bir özel operasyon gösterisi sergilemiştir.

Ukrayna'da süren uzun bir savaşın, devam eden insan hava araçları saldırılarının, Batı'nın sıkı yaptırımlarının ve azalan petrol gelirlerinin gölgesinde Kremlin, mevcut yüksek ulusal düzeyinin azalmaması için, topluma sürekli bir dış tehdit olduğu fikrini aşılamaya ihtiyaç duymuştur. Bu nedenle Federal Güvenlik Servisi, Ukrayna'nın saldırılarına karşı koymak yerine çabalarını, zorlama veya şiddet eylemine başvurmayan örgütlere ve hiçbir tehdit oluşturmayan barışçıl İslamcı aktivistlere yöneltmiştir.

Bu yılın 1 Haziran tarihinde Ukrayna'nın Rus hava üslerine insansız hava araçlarıyla büyük çaplı bir saldırı başlattığını hatırlatmak isteriz. Uzmanlara göre, bu olay tarihteki Rus stratejik havacılığının maruz kaldığı en büyük darbe olmuştur. Zira Ukrayna, istihbaratının düzenlediği 'Ağ Operasyonu' sırasında Rusya topraklarındaki dört üsse 117 insansız hava aracı fırlatarak 40'tan fazla stratejik uçağın hasar görmesine yol açmıştır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Mansur

Devamını oku...

"Hizb-ut Tahrir'in Gazze'yi Desteklemek İçin Düzenlediği Küresel Faaliyetler..." DVD'si

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi
"Hizb-ut Tahrir'in Gazze'yi Desteklemek İçin Düzenlediği
Küresel Faaliyetler..."
DVD'si:

7 Ekim 2023'te Mübarek toprak Filistin'in "El-Aksa Tufanı" bayrağı altında, gaspçı Siyonist varlığa karşı mücahitlerin kahramanca eylemleri ışığında, kutsal El-Aksa Camii'ne yönelik saldırganlığını ve 19 yılı aşkın süredir Gazze Şeridi'ni kuşatma ve amansız bombardımanını sürdüren bu varlığın, gerçekte temelleri örümcek ağından daha zayıf, canavarca bir varlık olduğu ortaya çıktı.

Ve iki yılı aşkın süredir devam eden, suçlu Siyonist varlık tarafından (doğrudan Amerikan desteğiyle) Gazze Şeridi'ndeki savunmasız Müslümanlara karşı işlenen ve bugüne kadar 220.000'den fazla Müslümanın şehit olmasına, yaralanmasına ve kaybolmasına yol açan vahşi katliamlar (soykırım) ışığında, Siyonistler küresel kamuoyu önünde suçlu doğalarını ortaya koydular.

Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden Siyonist işgalci oluşumun savaşının ikinci yıldönümü vesilesiyle, Hizb ut-Tahrir Merkez Medya Ofisi, destekçilerine, takipçilerine ve web sitelerini ve hesaplarını ziyaret edenlere şu tarihi eseri sunmaktadır:

"Hizb-ut Tahrir'in Gazze'yi Desteklemek İçin Düzenlediği Küresel Faaliyetler..."

Bu belge, Hizb ut-Tahrir'in son iki yılda dünya genelindeki faaliyet alanlarında Gazze'yi ve genel olarak mübarek toprakları (Filistin) desteklemek amacıyla düzenlediği ve yayınladığı etkinlikler, yürüyüşler, konferanslar, seminerler ve yayınlar hakkında zengin bir materyal içermektedir. Müslüman ümmetinin ordularını, mübarek topraklardaki (Filistin) ezilen Müslümanları desteklemek ve mübarek Mescid-i Aksa'yı ve işgal altındaki Filistin'in tamamını, nehrinden denizine kadar, cani, suçlu Yahudilerin kirletmesinden kurtarmak için cihat ve genel seferberlik ilan etmeye çağırıyor. Onların köklerini kazımayı talep ediyor. Bu canavarca varlığın ve yeryüzünden tamamen yok edilmesinin çağrısında bulunulmaktadır. Ayrıca, ümmet ordularının, yalan söylemeyen öncü güç Hizb-ut Tahrir ile gayretle ve ciddiyetle çalışmaya ve Nübüvvet minhacı üzere ikinci Raşidi Hilafetin kurulması için ihtiyaç duyduğu desteği vermeye çağrılmaktadır. Bu Hilafet, İslam hayatını yeniden canlandıracak, Müslümanların kutsallığını koruyacak, canlarını güvence altına alacak ve Yüce Allah'ın emrettiği gibi onları gözetecektir. İnşallah bu tez zamanda gerçekleşir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi
Arşiv ve Yayıncılık Bölümü tarafından hazırlandı.

CMO GAZA WAR HT ACTV 2023 2025 Sticker

DP

DVD'yi indirmek için TIKLAYINIZ (40 GB)

CMO GAZA WAR HT ACTV 2023 2025 Cover
 DP

Diğer CD/DVD'ler İçin TIKLAYINIZ

merkezi medya ofisi

#طوفان_الأقصى
#الجيوش_إلى_الأقصى
#الأقصى_يستصرخ_الجيوش

#AksaTufanı
#OrdularAksaya
#ArmiesToAqsa
#AqsaCallsArmies

 
Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER