Pazartesi, 05 Cumade’l Ûlâ 1447 | 2025/10/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

-Basın Açıklaması- Hodri Meydan Ey Gilânî! Hizb-ut Tahrir, Hilâfet Devleti Sayesinde Pakistan'ın Sorunlarını Çözmeye Muktedirdir

Hizb-ut Tahrir, "Pakistan'ın sorunlarını çözmeye muktedir biri varsa haydi ortaya çıksın" diyen Yûsuf Rızâ Gilânî'nin meydan okumasına hodri meydan diyerek karşılık verdiğini ilân eder. Zîra Pakistan'ın bütün sorunları, birincisi Kapitalizm, ikincisi bozuk ve ödlek liderlik olmak üzere iki husustan kaynaklanmaktadır.

Hizb-ut Tahrir'e gelince; İslâm'ı temsîl eden bir hadârat projesine sahiptir ki o, İslâm'ın yegane siyasî nizâmından -ki o, Hilâfet Nizâmı'dır- kaynaklanan, içerisinde yönetim nizâmını, ekonomik nizâmı, ictimaî nizâmı, ukûbat nizâmını, öğretim siyâsetini ve hâricî siyâseti barındırır. Ayrıca Hizb-ut Tahrir, emîri alim Atâ İbn-u Halîl Ebû er-Raşta'nın temsîl ettiği hikmetli siyasî bir liderliğe sahiptir ki ona güzide erler yardımcılık etmektedir. Dolayısıyla o, hem devletlerarası konjonktür üzerinde kusursuz bir siyasî uyanıklığa, hem de İslâm hükümleri hakkında bilgi ve kavrayışa sahip bir liderliktir. Zîra davası uğrunda mücadele ettiği halde Hizb'in üzerinden onlarca sene geçmiş ve tüm bunlar, onu köklü bir geçmişe sahip kılmıştır.

Şöyle diyenlere gelince; hani Hizb'in emîri nerede? Biz onu neden göremiyoruz? Onlar ya cahildirler, ya da cahilce davranıyorlar. Oysa Hizb'in emîri, malumdur, meçhul birisi değildir. Zîra o, ortaya çıktığı günden beri Hizb ile birlikte siyasî çalışmada bulunmuştur. Nitekim Hizb'in emîri olmadan önce resmî sözcü idi, sert tavırları, zalimler ve nizâmları üzerindeki güçlü etkisi yüzünden pek çok kez tutuklanmıştır. Dolayısıyla o, siyasî, fikrî ve medya ortamlarındaki herkes tarafından tanınan, tepesinde alev olan bir meşale gibidir. Allah'ın izniyle Hilâfet'in kurulması süreci fazla uzun sürmeden Arabıyla, Acemiyle herkesin emîri olarak Hilâfet Devleti'nin ilk Halîfesi olacak ve onları Allah Subhânehu'nun Kitâbı ile Rasulünün Sünneti üzerine toplayacaktır.

Hizb-ut Tahrir'in sîreti ve mücadelesi, onun önder bir liderlik olduğunu kanıtlamaktadır. Zîra Hizb, Allah için hiçbir kınayıcının kınamasından korkmaksızın yöneticileri muhasebe etmeyi sürdürmüş, korkutma, yıldırma, yasaklama, şebâbını katletme ve hapsetme gibi yöneticilerin muhtelif şeytanî üsluplar kullanmasına rağmen gayesinden ve metodundan bir arpa boyu dahi sapmamıştır. Üstelik tüm bunlar, Hizb'in sebatını, özverisini ve sadakatini görmesinden sonra İslâmî Ümmet'in İslâmî Hilâfet Devleti'ni talep eden seslerini yükseltmekten başka bir sonuç vermemiştir.

İşte bu liderlik, Hilâfet Devleti'ni kurar kurmaz kokuşmuş bozuk laik anayasaları kaldırıp atacak, bunların enkazları üzerine Kitâb ve Sünnet'ten istinbat edilmesinden ötürü kanun olması için çoğunluk sayısını gerektirmeyen İslâmî anayasayı inşâ edecek, aralarında gelir vergisi ile emlak vergisinin de olduğu insanlar üzerindeki pek çok gaddar vergileri kaldıracak, petrol, doğalgaz, elektrik ve tabii kaynaklar gibi kamu mülkiyeti gelirlerini tüm insanlara dağıtacak, Pakistan'a yönelik saldırılarını durdurmak için Afganistan'daki NATO ve Amerikan kuvvetlerine yönelik tüm yardımları kesecek, Birleşmiş Milletler Örgütü gibi devletlerarası örgütlere katılmayacak ve tek bir liderlik, tek bir devlet altında İslâmî beldeleri birleştirmek için çalışacaktır.

Hilâfet Devleti, Amerika'yı Afganistan'dan kovarak onu Hilâfet devletine ilhak etmeye, insanların temel ihtiyaçlarını temîn etmeye, mevcut karma öğretim sistemini kaldırarak yerine tebaanın hepsi için eşit olarak bedava olan seçkin İslâmî öğretim sistemini koymaya, sahipsiz arazileri çiftçilere dağıtmaya, İslâmî yargı ile adaleti gerçekleştirecek, insanların davalarını erteleyerek sürüncemede bırakmayacak ve aralarında adaletle hükmedecek İslâm'daki ukûbat nizâmının tatbik edilmesi için Sömürgeciliğin koyduğu yargı sistemini kaldırmaya işte böylesi bir siyâset ile muktedir olacaktır.

Başbakan Gilânî'nin yönetimi, hem Kapitalizm Nizâmı'nın, hem de mevcut siyasî liderliğin başarısızlığına dair canlı bir örnektir.

Son olarak Hizb-ut Tahrir, ordu içerisindeki muhlis askerleri, ödlek siyasî ve askeri liderliği desteklemekten vazgeçmeye davet eder ve mevcut zillet durumu ile Pakistan'ın Amerika'ya köleliliğini kaldırmak için Hilâfet Devleti'ni kurmak üzere Hizb-ut Tahrir'e nusret vermeye teşvik eder ki Allahu Subhânehu ve Te'alâ bizlerden râzı ve hoşnut olsun.

 

 

Şezâd Şeyh

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Resmi Sözcü Yardımcısı
Pakistan Vilâyeti

 

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Hanımlar Kısmı, İnsanları Hilâfet Devleti'ni Kurmak İçin Çalışmaya Davet Ediyor

Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Hanımlar Kısmı, "Bangladeş'in Siyasî ve İktisâdî Bağımsızlığı; Hilâfet'i Gerektirir" başlıklı bir konferans düzenledi. Birincisi "Ülkedeki Mevcut Yönetim ile İktidar Zümresinin Beceriksizliği" ve ikincisi "Hilâfet: Liderlik ve Yönetim Olarak Yegâne Sahîh Nizâmdır" başlıklı olmak üzere iki konuşma yapıldı. İlk konuşmayı, Dr. K. Nesrîn yaparken ikinci konuşmayı ise Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Resmî Sözcüsü Fehmide Ferhâna Hânım yaptı.

Dr. Nesrîn konuşmasında Bangladeş'in geçen otuz yedi (37) sene içerisinde demokratik, diktatörlük, askerî ve sıkıyönetim ile olmak üzere farklı yönetim nizâmları ile karşılaştığını ifâde ederek şöyle dedi: "İşte bu yöneticilerin hepsi de zâlim olmakla birlikte ne bir kanuna bağlı kalmışlar, ne bir muhasebeye boyun eğmişler, ne de insanların işlerini gözetmişlerdir. Tüm bunların da ötesinde Sömürgeci Kâfirin ajanı olmuşlardır. Müslümanların, hem İslâm'ın ve Müslümanların düşmanı Sömürgeci Kâfirin belirlediği Batılı sentez ile karakterden, hem de düşmanlara hizmet eden mevcut iktidar zümresinden kurtulması gerekir. Bu yöneticiler siyasî bir akîde olarak İslâm'a sırtlarını döndüler ve laik Sömürgeci sistemle yönetimde ayak dirediler."

Fehmide Ferhâna Hânım'ın yaptığı konuşmada ise şöyle geçmiştir: "Hilâfet Nizâmı, sahîh, güçlü ve muhlis bir liderliğe dayanır; çünkü o, asla fâsit bir örtüyle kuşatılamayacak, Londra'nın, Washington'un ve Yeni Delhi'nin emri altında olmayacak bir liderliktir." Devamla Fehmide Hânım, insanların temel ihtiyaçlarını temîn edecek, güçlü ve bağımsız bir ekonomi inşâ edecek zaptedilemez Hilâfet Devleti'nin kurulması yolunun detaylarını açıkladı ve Müslümanların üzerindeki şer'î farzı düşürmek için insanları Hilâfet Devleti'ni kurmak üzere Hizb ile birlikte çalışmaya davet ederek konuşmasına son verdi.

 

Fehmide Ferhâna Hânım

حزب التحرير

Hizb-ut Tahrir

Hanımlar Resmî Sözcüsü

Bangladeş

 

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Yazarlar Birliği Kurulu Biliyorsa Bu Bir Faciadır, Bilmiyorsa Bu Daha Büyük Bir Faciadır!

Yazarlar-Edebiyatçılar Birliği Kurulu, Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilâyeti tarafından 11-12 Kasım 2008 günü devletlerarası Hartum Kitap Fuarı'nın Bubrâ Reyonu'nda sergilenen kitapçıklardan bir kısmını toplattı. Hizb-ut Tahrir, neşriyatları, basın açıklamaları, kitapçıkları ve kitapları yoluyla dünyanın dört bir tarafındaki milyonlarca insanı, azîm İslâm ideolojisinin tatbikçisi ve taşıyıcısı olan İslâmî Devleti; Nübüvvet Minhâcı üzere Râşidî Hilâfet Devleti'ni kurarak İslâmî Ümmeti Kalkındırma Projesi'nde köşe taşını oluşturan İslâmî kültür ile kültürlendirmektedir. İşte bu proje, bugünlerde her an yıkılmak üzere sallanan bâtıl Kapitalizm ideolojisinin hâmisi olan Kâfir Batının uykularını kaçıran bir vakıa haline gelmiştir. Dolayısıyla şu andaki çarpışmanın hakikati, hak -ki o İslâm'dır- ile bâtıl -ki o, mevcut Kapitalizm ideolojisidir- arasındaki bir çarpışmadır. Bu çarpışmanın meydanlarından biri de fikrî çatışmadır ve her Müslüman, İslâm'ın geçitlerinden bir geçit olduğunun farkında olmalıdır ki oradan hiçbir kimse geçemesin.

O halde "Amerika'nın İslâm'ı Yok Etme Saldırısı" adlı 47 adet kitapçık, kimin çıkarı uğrunda toplatılmıştır? Oysa bu kitapçık, Kapitalizm ideolojisinin önderi Amerika'nın İslâmî Hadârat'a darbe vurmak ve Kapitalizm ideolojisini güçlendirmek için demokrasi, çoğulculuk, insan hakları ve pazar ekonomisi politikasını nasıl kullandığını açıklamaktadır. "İslâm'a Darbe Vuran ve Batı Hadâratı'nı Güçlendiren Tehlikeli Mefhumlar" adlı 56 adet kitapçık kimin çıkarı uğrunda toplatılmıştır? Oysa bu kitapçık, hem Kapitalizm ideolojisinin -yani Kâfir Batının- davet adamlarını suçlamak ve zayıflatmak amacıyla terörizm ve radikalizm fikirlerini, hem de İslâm'ı tahrif etmek ve yerine alternatif yeni bir din oluşturmak amacıyla dinler arası diyalog ve küreselleşme fikirlerini nasıl kullandığını açıklamaktadır. "Değişim... İslâmî Devlet Kaçınılmazdır" adlı 24 adet kitapçık ile "Hizb-ut Tahrir'in Değiştirme Metodu" adlı 11 adet kitapçık kimin çıkarı uğrunda toplatılmıştır? Oysa bu iki kitapçık, gerçek değişimin, ancak fikrî çatışma ve siyasî mücadele yoluyla İslâmî akîde esası üzerine olacağını açıklamaktadır.

Bizler Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilâyeti olarak, Yazarlar Birliği Kurulu'ndaki kardeşlerimizin bu tavrı takınmalarını kendilerine yakıştıramıyoruz:

Dünyanın dört bir yanında dönen çatışmanın ve İslâm esası üzerine gerçek değişimin önderi Hizb-ut Tahrir'in hakikatini bilmiyorlarsa bu bir faciadır. Zîra onlar, yazarlar ve yayıncılar camiasına mensup insanlardır. Yok, eğer bu çatışmanın ve -gerek kültürü, gerekse fikriyle- Hizb-ut Tahrir'in hakikatini biliyorlar da başka bir cephede yer almaya razılarsa bu daha büyük bir faciadır!

Not: Bu basın açıklamasının yayınlandığı sırada "Amerika'nın İslâm'ı Yok Etme Saldırısı" ile "İslâm'a Darbe Vuran ve Batı Hadâratı'nı Güçlendiren Tehlikeli Mefhumlar" adlı kitapçıklar hakkındaki yasaklamanın kaldırıldığına dair tebligat aldık. Bu da fuardan toplatılmalarının üzerinden üç gün geçmesinden sonra olmuştur. Aynı şekilde Hizb'i tanıtan Hizb-ut Tahrir kitapçığının yasaklanacağına ilişkin ihtar aldık.

 

İbrâhîm Usmân [Ebu Halîl]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmî Sözcüsü
Sudan Vilâyeti

 

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - Yöneticiler ve Gizli Servisler, Hizb-ut Tahrir'in Taşıdığı Arı-Duru İslâmî Davete Karşı Koymak İçin Ebî Cehl, Firavun ve Nemrut'un Habîs Üsluplarını Kullanıyorlar

İslâm'a nusret vermek amacıyla Hizb-ut Tahrir'in muhlis güç ve kuvvet sahiplerine yönelik alenî İslâmî daveti, artık yöneticilerin ve efendilerinin uykularını kaçırmaya başlamıştır. Zîra Pakistan gizli servisleri, bir buçuk ay önce Hizb-ut Tahrir üyesi Üstâz Celâl Huseyn'i, 26.09.2008 günü, Cuma salâhından sonra Peşâver'deki Hâlid İbn-u Velîd Mescidi'nin önünden kaçırdılar. İnsanların Hükümete yönelik uyguladığı baskıların sonucunda gizli servisler, Üstâz Celâl'i, terörizm suçlamasında bulunarak Özel Siyasî Birime teslim ettiler ve kabîleler bölgesinde tutuklanmış bir vatandaş olmamasından ötürü böyle bir suçlamanın kendisine uygun düşmemesine rağmen Peşâver'deki Merkez Hapishanesi'ne koydular. Böylece bu despotik birimler, Üstâz Celâl'in işinden ve görevinden olmasına neden oldukları gibi kaçırdıkları günden beri hem kendisinin, hem de akrabalarının evinin telefonlarını dinlediler. Bunun da ötesinde işlerinden kovulsunlar diye despotik birimler, akrabalarının evlerini ve işyerlerini de bastılar.

Hizb, Allah Subhânehu'nun izniyle azîzi azîz, zelîli de zelîl kılacak Hilâfet Devleti'ni kurana kadar Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] ile Kerîm sahâbesini örnek alarak ve İsâ İbn-ul Meryem'in Havârilerinin hak üzere sabrettikleri gibi sabrederek bütün azmiyle ve karalığıyla arı-duru davetin taşınmasında yürüyeceğine dair Allah'a söz vermiştir. Hain yöneticileri ile kokuşmuş avenelerinin, on yıllarca Hizb-ut Tahrir'e karşı Firavun'un azgın üsluplarını kullanması zinhar azmimizi kıramayacaktır. Çünkü bizler, imân sahibi olan kimseleriz.

قَالَ لَئِنْ اتَّخَذْتَ إِلَهَ غَيْرِي لأَجْعَلَنَّكَ مِنْ الْمَسْجُونِينَ "Firavun: Benden başkasını tanrı edinirsen, andolsun ki seni zindanlıklardan ederim! dedi." [eş-Şuarâ 29]

Şunu da iyi biliniz ki hapis, işkence ve öldürme, Hizb-ut Tahrir şebâbı için yöneticilerin bizleri davet ettiği Allah'a, Rasulü'ne hıyanetten ve Sömürgeci Kâfire uşaklıktan daha ehvendir.

Ey Yöneticiler!

Elinizden geleni arkanıza koymayın! Muhakkak ki Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır:

وَإِذْ يَمْكُرُ بِكَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِيُثْبِتُوكَ أَوْ يَقْتُلُوكَ أَوْ يُخْرِجُوكَ وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللَّهُ وَاللَّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ "Hatırla ki kâfirler seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri, yahut seni (yurdundan) çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Şüphesiz Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır." [el-Enfâl 30]

 

İmrân Yûsufzây

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmi Sözcü Yardımcısı
Pakistan Vilâyeti

 

Devamını oku...

AKP Hükümeti Müslüman Türkiye Halkı İle Alay Ediyor!

Geçtiğimiz günlerde AKP Hükümeti, BOTAŞ aracılığıyla doğalgaz fiyatlarına, 1 Kasım'dan itibaren geçerli olmak üzere konutlarda %22.50, sanayide %22 oranında zam yapıldığını açıkladı. Bu zamla beraber 10 ay içinde doğalgaza gelen toplam zammın %80'i bulduğu herkesçe zikredilmekte, elektriğin yarısı doğalgazdan üretildiği için Ocak ayında da elektriğe %10 oranında zam yapılacağı beklenmektedir. Bu zamlar, ekonomik krizlerle boğuşturulan mazlum Müslüman halkın belini doğal olarak daha da bükmüştür. Bu dönemde "üretim maliyetleri arttı" denilerek işten çıkarmalar da artacaktır ki daha şimdilerde işsizlik oranı %10 seviyesine yaklaşmıştır. Tabi bu oran sadece resmi rakamdır. Bu süreçte kapanan binlerce işyeri, icra takibindeki milyonlar, işsizliğin ulaştığı vahim boyutun, aslında verilen işsizlik oranı rakamının da ötesinde olduğunu hissettirmektedir.

Hâlbuki yapılan doğalgaz zammı öncesinde IMF ile yeni bir stand-by anlaşmasının yapılıp yapılmayacağı tartıştırılmakta, AKP Hükümeti Başbakanı Recep Erdoğan ise, bu tartışmalar sırasında IMF'ye sahte kabadayılık taslamaktaydı. Her vesileyle "Hamdolsun" ifadesini de ağzından eksik etmeyerek, "iyi durumdayız" mesajları veriyordu, vermeye de devam ediyor. Yine hükümet yetkilileri geçtiğimiz ay sonunda meydana gelen dolardaki yükselişi de "şimdiye kadar ithalatçılarımız seviniyordu, biraz da ihracatçılarımız sevinsin" sözleriyle geçiştiriyorlardı. Halen "Türk Lirası güvenlidir, Türk Lirası ile ticaret yapın" mesajları devam etmektedir. Halkın alım gücü günden güne erirken getirilen bu pişkin açıklamalar ciddiyetten ne kadar da uzaktır. Bu açıklamalarla adeta halka "ekmek bulamazsanız pasta yeyin" denilmektedir. Ekonomik kriz ayyuka çıktığı için, AKP Hükümeti artık ekonomideki her olumsuz gelişmede "küresel mali kriz"i bahane ederek sorumluluktan kaçmaktadır.

Buna karşın Müslüman Türkiye Halkı, diğer küfür partileri gibi, ABD'ye ve bil cümle sömürgeci kâfir Batı'ya taşeronlukta sınır tanımayan AKP Hükümeti'nin de, toplumsal çöküntüyü artırmaktan başka bir fonksiyonu olmadığını, maalesef tatbik edilen kapitalist ekonomik sistemin her gün yeni bir acı meyvesini tadarak anlamaya başladı. Artık zaman, hayatlarını zindan eden demokratik-laik-kapitalist sistemin top yekûn iptali ve yerine Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti'nin yeniden hayat sahasında vücut bulması için Hizb-ut Tahrir'le birlikte omuz omuza vererek çalışma zamanıdır!

...ثُمَّ تَكُونُ خِلافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّة "...Sonra da Nübüvvet Minhâcı üzere [Râşidî] Hilâfet olacaktır."

 

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Resmî Sözcü Yardımcısı
Türkiye Vilâyeti

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - Obama Dönemi, İslâmî Ümmet'e Yönelik Amerikan Haçlı Savaşının Uzantısından Öte Bir Şey Olmayacaktır

Hizb-ut Tahir / Bangladeş Resmî Sözcüsü Muhyiddîn Ahmed, Barak Obama'nın Amerika Birleşik Devletleri'nin 42. başkanı seçilmesi münasebetiyle bir basın açıklaması yayınladı ve şöyle dedi: "Barak Obama'nın "Değişim" şeklindeki seçim sloganı, kesin bir yalandır. Zîra Amerika'nın Sömürgeci Kapitalist politikası, asla değişmeyecektir. Çünkü Barak Obama, George Bush'un İslâmî Ümmet'e karşı açtığı haçlı savaş sürecini tamamlayacaktır ve programı, sadece Irak'taki Amerikan askerlerinin Afganistan'a konuşlandırmasını öngörmesinden dolayı Amerika'nın İslâmî beldeleri işgâli sona ermeyecektir. Ayrıca Obama, Amerika'nın Pakistan'a yönelik savaşı sürdürmesi niyetini açıkladığı gibi Amerika'nın Filistin arzını gaspeden Yahudi varlığına verdiği desteği kesmeyecektir. Nitekim Barak Obama, hem Siyonist lobisi, hem de Amerikan-İsrail Dostluk Derneği önünde yaptığı konuşmasında şöyle demiştir: "el-Kuds, İsrail'in başkenti olmaya devam edecek ve tek bir şehir olarak kalması gerekir."

Muhiddîn Ahmed şöyle ekledi: "Afrika kökenli birinin seçilmiş başkan olmasına izin veren Amerikan fikrinin örnekliğini bir kanıt olarak göstermek amacıyla Amerikan medyasının propagandasını yaptığı üzere Barak Obama'nın seçilmesinin, tarihî bir olay olduğu doğru değildir. Aksine bu, Amerika açısından bir utançtır ve 'Amerikanın büyüklüğüne' ilişkin bir kanıt olamaz. Zîra onlar, ırkçılık meselesini tartışırlarken ve konuşurlarken azîm İslâm, bu sorunu 1400 yıl önce çözerek onları geçmiştir. Bu sırada onlar ise, bunu çözmek amacıyla şu ana kadar birbirleriyle çatışmaktadırlar. Nitekim el-Buhârî, Enes İbn-u Mâlik'ten Nebî [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şöyle dediğini rivâyet etmiştir:

اسمعوا وأطيعوا، وإن استُعمِل عليكم عَبدٌ حَبشَيٌ، كأن رأسه زبيبة "Başınıza üzüm kurusu gibi Habeşli bir köle atansa dahi (ona) kulak verin ve itaat edin." Muslim'in Umm-ul Husayn yoluyla rivâyetinde ise şöyle geçmiştir: يقودكم بكتاب الله "Size Allah'ın Kitâb'ı ile liderlik eden..."

Son olarak Muhuddîn Ahmed, Müslümanları İslâmî âlemdeki Amerikan ajanı politikacıların ve aydınların, Barak Obama'nın seçilmesi, "Daha güzel bir Amerika'ya" götürecektir şeklindeki fikri yayma teşebbüslerine karşı uyararak İslâmî Ümmet'in, Amerikan haçlı saldırısını durduracak ve Müslümanların beldelerini kurtaracak Hilâfet Devleti'nin kurulmasında acele etmesi gerektiğini ifâde etti.

 

Muhyiddîn Ahmed
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Resmî Sözcüsü ve Genel Koordinatörü
Bangladeş

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - Sömürgeci Siyasî ve İktisâdî Nizâmı Kaldırıp Atınız, Mevcut Yöneticileri Deviriniz ve Hilâfet Devleti'ni Kurmak İçin Çalışınız

Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Resmî Sözcüsü Muhyiddîn Ahmed, bugün, 2008 yılı seçim takviminin açıklanması münasebetiyle bir basın açıklaması yayınlayarak şöyle dedi: Gerek anayasasıyla, gerekse düzenlediği seçimleriyle ülkenin baş belası iktidar zümresidir.

Zîra geçen otuz yedi (37) sene boyunca Bangladeş, demokrasi, diktatörlük, askerî nizâm ve sıkıyönetim ile yönetildi. Bunları hepsi de ülkeye hâkim olmak amacıyla Sömürgeci Batıdan ithal edilmiştir. Dolayısıyla da mevcut beceriksiz siyasî liderlik ile peş peşe ülkenin yönetimine gelen hükümetleri ifrâz ederek ülkeye kan kusturmuştur.

Doğru, dürüst ve sorumluluk sahibi siyasî bir liderlik ifrâz etmeye ancak Hilâfet muktedirdir. Zîra o, mevcut liderliği tamamen değiştirecek, güçlü bir ekonomi inşâ etmeye çalışacak, Ümmet'in kaynaklarını yağmalamadan işletecek, Washington'a, Londra'ya ve Delhi'ye hizmet etmeyecek, fikren mağlup olmayacak, Sömürgeci bir zihniyete değil uzak görüşlülüğe sahip olacak ve Bangladeş'i bölgenin ve dünyanın öncüsü haline getirecek bozuk olmayan bir liderliktir.

Ayrıca Muhyiddîn Ahmed, ülkede güçlü ve istikrarlı bir hükümeti oluşturmaya, insanların temel ihtiyaçlarını temîn etmeye, bağımsız bir ekonomi oluşturmaya ve Ümmet'in güvenliğini korumaya ancak Hilâfet'in muktedir olduğunu teyit ederek Sömürgeci siyasî ve iktisâdî nizâmı kaldırıp atmaya, mevcut iktidar zümresini devirmeye ve Hilâfet Devleti'ni kurmak için çalışmaya davet etti.

Muhyiddîn Ahmed devamla, Hizb-ut Tahrir / Bangladeş'in, 7 Kasım gününden başlayarak "Ülke İçin En Uygun Yegane Sahîh Nizâm, Hilâfet'tir" başlığı altında ülkenin dört bir tarafında bir dizi etkinliklerde bulunacağını belirtti.

 

Muhyiddîn Ahmed

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmî Sözcüsü ve Genel Koordinatörü

Bangladeş

 

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri "Ban Ki-Moon", Ajandasında Sömürgecilik Siyasî Programı Olduğu Halde Bangladeş'i Ziyâret Ediyor

Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Resmî Sözcüsü, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri "Ban Ki-Moon'un" Bangladeş ziyâretini eleştirdi. Zîra bugün yayınladığı basın açıklamasında şöyle dedi: Küresel sömürgenin kurumu sayılan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin, sene sonu Aralık ayında yapılacak seçimler öncesinde Bangladeş'i ziyâret etmesi, şüpheli siyasî emareler barındırmaktadır. Zîra hem Birleşmiş Milletler, hem de Genel Sekreteri, mücrim Amerika'nın elindeki birer kukladır.

Nitekim Amerika, Irak ve Afganistan'a saldırıp kadın-erkek olmak üzere Müslümanları katlettiğinde Birleşmiş Milletler, sessizliğini korumakla kalmamış, bilakis cürümün işlenmesinde ona yardımcı olmuştur. Bugün ise Genel Sekreteri, siyasî diyalogdan, seçimlerden, demokrasiden ve Bangladeş'teki siyasî partilerin yeniden şekillendirilmesinden dem vurmaktadır! Oysa daha dün ve halen cürümünde Amerika'ya yardım edenler bizzat onlardır.

El-Hak Tebâreke ve Te'alâ şöyle buyurmuştur:

وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ لاَ تُفْسِدُواْ فِي الأَرْضِ قَالُواْ إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ أَلا إِنَّهُمْ هُمُ الْمُفْسِدُونَ وَلَـكِن لاَّ يَشْعُرُونَ "Onlara "Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın!" denildiğinde, "Biz ancak reformcularız" derler. Dikkat edin! Onlar bozguncuların ta kendileridir. Lâkin bunun şuurunda değildirler." [el-Bakara 11-12]

Barıştan, reformdan ve demokrasiden dem vuran bu tür şahsiyetlerin ve kurumların kalplerini kin bürümüştür, İslâmî Ümmet'e zarar vermek amacıyla daima ona karşı plan ve desise kurarlar. O halde onlardan sakının!

 

Muhyiddîn Ahmed

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmî Sözcüsü ve Genel Koordinatörü

Bangladeş

 

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER