حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Danimarka
Medya Bürosu
| No: DNK–2025–MB–TR–07 |
H. 2 Cumâde’l Ûlâ 1447 M. Cuma, 24 Ekim 2025 |
Demokratik İdeolojik Süzgeç ve Müslümanların Şeytanlaştırılması
22 Ekim 2025’te medyaya yansıyan haberlere göre, Danimarka Parlamentosu Göçmenlik Komitesi, Danimarka vatandaşlığı için gerekli tüm şartları sağlamış olmasına rağmen, Müslüman bir erkeğe İslami değerleri nedeniyle vatandaşlık vermeyi reddetti. Komitedeki çoğunluk böylece “bizim değerlerimizle doğrudan çelişen değerleri savunmanın” Danimarka vatandaşlığı ile bağdaşmadığına karar verdi. Yaklaşan kaçınılmaz seçim yenilgilerini hafifletmek amacıyla her zamanki gibi bulanık İslamofobik sularında balık avlamaya kalkışan Sosyal Demokratlar, bu sefer de resmi Facebook sayfalarından bir Müslüman’ı hedef göstererek onun güya “Danimarka değerlerinden ve ülkemizden nefret ettiğini” iddia ettiler!
Bu karar, bu ülkedeki Müslümanlara yönelik çifte standardın bir başka açık kanıtıdır. Onlardan sadece yasalara uymaları değil, aynı zamanda iflas etmiş “liberal,” laik demokrasi önünde boyun eğmeleri ve İslami değerlerini terk etmeleri istenmektedir. Ancak mesele bu özel şartlarla da sınırlı kalmamaktadır. Çünkü hükümet, parlamenter politikacıların on yıllardır toplumun belirli segmentlerinde sistematik olarak beslediği içselleştirilmiş önyargılara, içlerindeki canavara hitap eden popülist bir söylemle bir adım daha ileri gitmektedir. Öyle ki cehaletten kaynaklanan korku ve nefret artık oy verme davranışını belirleyen bir etken haline gelmiş durumdadır. Böylelikle dinini yaşayan ve değerlerine bağlı Müslümanları toplum için bir tehdit, değerlerini ise tehlikeli, nefret uyandıran ve yıkıcı olarak betimlemektedirler.
Siyasetçiler özellikle, söz konusu Müslümanın Şeriatı savunmasına atıfta bulunuyorlar. Şeriat, her Müslümanın bağlı olduğu İslami kanunların ve yaşam kurallarının tamamıdır. Bu bir suç değildir; bu, sırf bir Müslümanın Kur’an’a ve Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Sünnetine bağlılığı nedeniyle ona uygulanan bir yaptırımdır.
Peki bundan sonra sırada ne var? Bu kararın emsal teşkil etmesiyle, laik engizisyonun başka hangi alanlarda hiçbir suç işlememiş Müslümanları sorgulayıp cezalandırmaya yöneleceği merak konusu.
Liberal demokrasi büyük bir değer buhranı yaşıyor. Parlamento ve özellikle Sosyal Demokratların liderliğindeki hükümet, çoktan tüm güvenilirliğini yitirdi. Ne çuvallayan politikaları ne de içi boş vaatleriyle bu çöküşü durdurabildiler! Halk artık gerçeği görüyor: Bu sistem her şeyden önce ülkedeki zengin seçkinlerin çıkarlarına hizmet ediyor. Küresel konularda ise Danimarka’nın tavrını çoğunlukla ABD’nin istekleri belirliyor; adeta ABD ne derse o oluyor.
Sosyal Demokratların ve Parlamento Göçmenlik Komitesi’nin, Müslümanları en doğal hakları olan Şeriatı savundukları için hedef göstermeye veya onları cezalandırmaya zerre kadar hakları yoktur! Danimarka silahlarıyla Filistin’de Müslüman sivillere karşı iki yıldır bir soykırım işlenirken, onların kalkıp Müslümanlara değerler dersi vermeye hele hele hiç hakları yoktur. İslami değerler, böylesi soykırımcı ve insanlık dışı değerlerden kat be kat üstündür ve laik, liberal değerlerden farklı olarak İslami değerler, gerçek kanıtlara ve her türlü zorluğun üstesinden gelebilecek sağlam bir temele sahiptir. Dünya ve Danimarka toplumu için asıl tehdit, dinini yaşayan Müslümanlar ve İslam’ın yüce değerleri değildir! Bilakis asıl tehdit, ülkeyi kendi ahlaksız “değerleriyle” yönetmesine göz yumulan o vicdansız, nefret taciri kariyer politikacılarıdır!
| حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Danimarka Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: (+45) 50 59 90 66 www.hizb-ut-tahrir.dk |
E-Mail: info@hizb-ut-tahrir.dk |



