Pazartesi, 19 Cumade’l Ûlâ 1447 | 2025/11/10
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Batı Liderlerini Dinlerken İdeolojik Bakış Açısı Nasıl Olmalıdır?

  • Kategori Makaleler
  •   |  

Batı Liderlerini Dinlerken İdeolojik Bakış Açısı Nasıl Olmalıdır?

Amerikan Başkanı Trump'ın konuşmasını bekliyorsunuz, Yahudi Başbakan Netanyahu'nun konuşmasını bekliyorsunuz, ne söyleyeceklerini sabırsızlıkla bekliyorsunuz; bazıları da tüm halkların kaderinin bu konuşmadan sonra belirleneceğini kesin olarak bildikleri için bekliyorlar!

Evet, olaylarla dolu çalkantılı bir dünyada, ekranlar liderlerin ve başkanların konuşmalarıyla dolup taşarken, birçok insan heyecanla Trump'ın konuşmasını bekliyor, Netanyahu'nun ne söyleyeceğini gözetliyor ve Batı liderlerinin açıklamalarını dinliyorlar; sanki ümmetin kaderi onların sözlerine bağlıymış ve ümmetin geleceği de onların konuştukları cümlelere veya açıkladıkları planlara bağlıymış gibi!

Soru şudur: Neden aynı kesinlik derecesinde, kıyamet gününe kadar kulpu kopmayacak olan söz sahibi, yani son sözün sahibi olan Allahu Teala'ya yönelmiyoruz?! Ne tuhaf bir şey! Allah’ın hitabından nasıl gafil olabildik?! Oysa o sözler; asla sözünden dönmeyenin, sözünü değiştirmeyenin ve karşısında kelimelerin kifayetsiz kaldığı; hak olan, kesin olan, apaçık nur olan sözler değil midir?!

Geri dönmemiz gereken büyük gerçek şudur: İnsanların kaderi Beyaz Saray tarafından belirlenemez ve gaspçı varlık tarafından çizilemez, aksine insanların kaderi, şu hak olan kavli söyleyen Allah Subhanehu ve Teala'nın elindedir: قُلِ اللَّهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَن تَشَاءُ وَتَنزِعُ الْمُلْكَ مِمَّن تَشَاءُ(Rasulüm!) De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın.” [Al-i İmran 26] Dolayısıyla Trump konuştuğunda, tarihin akışını değiştirmek için konuşmuyor, aksine daha çok siyasi ve ahlaki iflastan dolayı tükenmiş sömürgeci bir devletin sahte prestijinden geriye kalanları kurtarmaya çalışıyor; Yahudiler ise konuşmalarını çoğalttıklarında, onlar sadece darbelerin acısı içinde haykırıyorlar; çünkü sonlarının yaklaştığını görüyorlar.

İslam ümmeti olarak bizler, başka bir hitabı, yani şöyle buyuran alemlerin Rabbinin hitabını dikkatle dinlemeliyiz: سَيُهْزَمُ الْجَمْعُ وَيُوَلُّونَ الدُّبُرَYakında o topluluk da yenilecek ve arkalarını dönüp kaçacaklar.” [Kamer 45] Ve Subhanehu’nun şu kavlini hatırlamalıyız: وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِAllah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına dair vaatte bulunmuştur.” [Nur 55] Dolayısıyla bunlar sloganlar değildir; aksine bunlar, sözünden asla dönmeyenin Rabbani vaatleridir.

Evet, yol kolay değildir; zira Allah Subhanehu bize şunu haber vermiştir: وَلَنَبْلُوَنَّكُم بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الْأَمْوَالِ وَالْأَنفُسِ وَالثَّمَرَاتِAndolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz.” [Bakara 155] Ve Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِنَّ مَوْعِدَهُمُ الصُّبْحُ أَلَيْسَ الصُّبْحُ بِقَرِيبٍOnlara vadolunan (helak) zamanı, sabah vaktidir. Sabah yakın değil midir?” [Hûd 81] O halde neden korkuyoruz? Neden krizimizi düşmanımızın çözmesini bekliyoruz?!

Trump bugün güçlü olduğu için değil, boğulduğu için hareket ediyor; çünkü Trump, artık galibiyetin kendisine ait olmadığını ve galibiyeti savaş ve komplo ile elde edemediğini biliyor. Bu yüzden bu galibiyeti, içerisinde ülkemizdeki hain ve ikiyüzlü yöneticilerden oluşan araçlarına uzanan birçok aldatmaca ve iplerin olduğu habis siyasi bir plan yoluyla elde etmeye çalışacaktır.

Ancak bizler, ona ve onun arkasındaki herkese diyoruz ki; Gazze aldatılamayacak, Gazze'ye diz çöktürülemeyecek ve içerisinde Gazze halkı gibi adamların olduğu gibi bu ümmetin vahdetini, otoritesini ve onurunu geri elde edecek Raşidi Hilafeti kurmak için çalışanların olduğu ümmet yaşadığı sürece planlarınız başarıya ulaşamayacaktır.

Gazze'deki halkımıza: Sabredin, sabredin; çünkü zafer bir saatlik sabırdır ve Allah sizin yardımcınızdır; Allah size vaat emiştir ve O'nun vaadi haktır ve güzel akıbet muttakilerindir.

İslam ümmetinin samimi ve bilinçli evlatlarına: Uyanık olun, ümmete politikacıların konuşmalarıyla değil, Allah'ın hitabıyla ilham verin, insanların analizlerin ve manevraların girdabında kaybolmasına izin vermeyin, aksine onları saf olan kaynağa, gerçek vaade ve Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ümmetine yakışan büyük projeye, yani Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet projesine geri döndürün.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdul Mahmud El-Amiri - Yemen

Devamını oku...

Neden Tony Blair?

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Neden Tony Blair?

Haber:

ABD Başkanı Trump, Gazze'deki savaşı sona erdirme planını sunarak aralarında eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in de bulunduğu dünya liderleri ve önemli isimlerin yer alacağı "Barış Konseyi" adı altında uluslararası bir denetim organının kurulmasından söz etti.

Yorum:

Trump'ın, “barış ve yeniden yapılanma” sloganı altında Batı'nın İslam ümmeti üzerindeki hegemonyasının devam etmesi için yirmi yıl önce ülkesinin Irak işgaline katılan aynı adamı seçmesi hiç şaşırtıcı değildir.

Tony Blair, Filistin otoritesi ile Yahudi varlığı arasındaki askıda kalan siyasi sorunları çözmek ve Filistin devletinin kurulmasına zemin hazırlamak için Orta Doğu'daki dörtlü (ABD, Rusya, AB ve Birleşmiş Milletler) komisyonun temsilcisi olduğu için ya da Orta Doğu'da deneyimi ve bağlantıları olduğu için seçilmemiştir. Aksine bunun arkasında pek çok kişinin bahsetmediği başka bir boyut vardır ki o da; Blair, kendisini 30 yıl boyunca şiddet ve bölünmenin devam ettiği Kuzey İrlanda krizini başarıyla yöneten kişi olarak tanıtmıştır. Zira 1998 tarihli Hayırlı Cuma Anlaşmasını, çatışmanın milliyetçi ve birlikçi taraflarını bir araya getirerek, silahlı çatışmadan uluslararası garantilere sahip siyasi bir çözüme geçiş için pratik bir model sunmuştu ki Batı'nın Gazze'de de uygulamaya çalıştığı şey tam olarak budur.

Ey Müslümanlar: Bizim önümüzdeki seçenekler açıktır:Ya Yahudi varlığı, Amerika, Avustralya ve Güney Afrika'da olduğu gibi etnik temizlik projesini tamamlayacak ya da İngiltere'nin Hindistan, Fransa ve Cezayir'den ayrıldığı gibi buradan ayrılacaktır.Zaman, Gazze halkının, ne kadar azimli ve kararlı olurlarsa olsunlar, işgalci Yahudileri tek başlarına gitmeye zorlayamayacağını kanıtlamıştır; Yahudileri tüm mübarek topraklardan söküp atmak için Müslüman orduları harekete geçemeden onları nasıl gönderecekler ki? İşte pratik çözüm budur, ey Müslümanlar!

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Cabir Ebu Hatır

Devamını oku...

“Eğer dünya, Allah katında sivrisineğin kanadı kadar bir değere sahip olsaydı, Allah hiçbir kâfire dünyadan bir yudum su bile içirmez

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

لَوْ كَانَت الدُّنْيَا تَعْدِلُ عِنْدَ اللَّه جَنَاحَ بَعُوضَةٍ مَا سَقَى كَافِراً مِنْها شَرْبَةَ مَاءٍ

“Eğer dünya, Allah katında sivrisineğin kanadı kadar bir değere sahip olsaydı, Allah hiçbir kâfire dünyadan bir yudum su bile içirmezdi.”

Haber:

6 Ekim 2025'te Sisi, resmi X hesabı üzerinden şunları açıkladı: “Şanlı Ekim zaferlerinin yıldönümünde, Mısır'ın asil halkını ve cesur silahlı kuvvetlerini tebrik ediyor, vatanımıza şan ve şeref kazandıran ve onu koruyan kararlılık ve birlik ruhunu gururla anıyoruz... Bugün bölge kritik bir tarihsel aşamadan geçerken ve barışın tesis edilmesi için yoğun çabalar sarf edilirken Mısır, şu sabit tutumunu teyit etmektedir: Sürdürülebilir güvenlik ve istikrar, ancak uluslararası meşruiyete dayanan, kardeş Filistin halkının meşru haklarını güvence altına alan ve bölgedeki tüm halklar arasında barış içinde bir arada yaşama ve işbirliği için sınırsız ufuklar açana adil ve kapsamlı bir barışla sağlanabilir. Sevgili Mısırımız ve onun büyük halkı her yıl refah, güvenlik ve barış içinde yaşasın.” 

Yorum:

1973 Ekim Savaşı'nın 52. yıldönümünde, ikiyüzlü işbirlikçi ajan Sisi'ye, Müslümanların başındaki tüm yöneticilere ve ordularına şunu hatırlatırız:

-  Ekim savaşının ilk saatlerinde elde edilen zafer, yenilmez ordu efsanesinin boş olduğunun ve Mısır ve Suriye ordularının Yahudi ordusuna yaşattığı büyük yenilginin delili olup Müslümanların başındaki tüm yöneticiler ve ordu komutanlarının, Gazze'ye yardım etme ve mübarek Filistin topraklarını kurtarma konusunda geri durmalarının, Allah'a, Rasulü'ne ve müminlere karşı büyük bir ihanet olduğu yönündeki bir argümandır.

-  Yenilmez bir ordunun korkusu altında Filistin ile çevre ülkeleri arasında yalandan bir barış yapmak ve bir acizlik duvarı inşa etmek için zaferden vazgeçilmesinin ardından gelen gönüllü ve komik yenilgi, açık bir şekilde bu mutant varlığın meşruiyetinin tanınması ve onun bekasının korunmasına ve onun yok olmamasına yönelik bir garanti sözleşmesidir.

-  “Uzlaşma, çatışma değildir”, “barış sistemi” ve “uluslararası meşruiyet referansları”, küfürle hükmeden, tağuta muhakeme olan, bu dünyaya ve onun cazibesine tutunan ve baki olanı değil fani olanı tercih eden sizin gibi ajanların sloganlarıdır. Subhanehu ve Teala onlar hakkında şöyle buyurmuştur: مَّن كَانَ يُرِيدُ الْعَاجِلَةَ عَجَّلْنَا لَهُ فِيهَا مَا نَشَاء لِمَن نُّرِيدُ ثُمَّ جَعَلْنَا لَهُ جَهَنَّمَ يَصْلاهَا مَذْمُوماً مَّدْحُوراKim bu geçici dünyayı isterse orada ona, (evet) dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz. Sonra da cehennemi ona mekân yaparız. O, buraya kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak girer.” [İsra 18]Dolayısıyla onların barış anlayışı, toprakları gasp etmek, namusu ihlal etmek ve amansız bir yok etme savaşıdır;peki bizim referansımız batıl anlaşmalar mı olmalıdır; yani İslam topraklarını, onuru ve izzeti satıp boyun eğme ve aşağılanmayı satın aldığımız gasıp işgalciyle yapılan yırtık bir barış kâğıdı mı olmalıdır?!! Zira uluslararası meşruiyet, Müslüman ülkelerdeki iktidar rejimleriyle birlikte Filistin davasını tasfiye etmek ve normalleşmeyi yaymak için çalışan bir meşruiyettir.

-   Dünya hayatı aldatma metaından başka bir şey değildir; Sehl İbn Sa'd es-Sâ'idi’den Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle dediği rivayet edilmiştir: لَوْ كَانَت الدُّنْيَا تَعْدِلُ عِنْدَ اللَّه جَنَاحَ بَعُوضَةٍ مَا سَقَى كَافِراً مِنْها شَرْبَةَ مَاءٍEğer dünya, Allah katında sivrisineğin kanadı kadar bir değere sahip olsaydı, Allah hiçbir kâfire dünyadan bir yudum su bile içirmezdi.” [Tirmizi rivayet etti ve hasen sahih hadistir dedi] Ancak Allah, sapkınlıklarına ve tuğyanlarına devam etsinler diye kâfirlere, fasıklara ve zalimlere mühlet verir; ahirette, yani kendilerine uyulup arkalarından gidilenlerin, uyanlardan hızla uzaklaştıkları gün kendi elleriyle yaptıklarından dolayı onları cezalandıracaktır.

إِذْ تَبَرَّأَ الَّذِينَ اتُّبِعُوا مِنَ الَّذِينَ اتَّبَعُوا وَرَأَوُا الْعَذَابَ وَتَقَطَّعَتْ بِهِمُ الْأَسْبَابُ * وَقَالَ الَّذِينَ اتَّبَعُوا لَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَتَبَرَّأَ مِنْهُمْ كَمَا تَبَرَّءُوا مِنَّا كَذَلِكَ يُرِيهِمُ اللَّهُ أَعْمَالَهُمْ حَسَرَاتٍ عَلَيْهِمْ وَمَا هُمْ بِخَارِجِينَ مِنَ النَّارِ

İşte o zaman (görecekler ki) kendilerine uyulup arkalarından gidilenler, uyanlardan hızla uzaklaşırlar ve (o anda her iki taraf da) azabı görmüş, nihayet aralarındaki bağlar kopup parçalanmıştır. (Kötülere) uyanlar şöyle derler: Ah, keşke bir daha dünyaya geri gitmemiz mümkün olsaydı da, şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık! Böylece Allah onlara, işlerini, pişmanlık ve üzüntü kaynağı olarak gösterir ve onlar artık ateşten çıkamazlar.” [Bakara 166-167]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

M. Durra El-Bakuş

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER