Cumartesi, 04 Zilhicce 1446 | 2025/05/31
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Gasıp Varlığın Cenin'deki Kurşunları: Ajan ve Hain Rejimlere Yönelik Aşağılayıcı Bir Mesaj ve Yüzlerine Vurulmuş Bir Şamardır!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber - Yorum

Gasıp Varlığın Cenin'deki Kurşunları: Ajan ve Hain Rejimlere Yönelik Aşağılayıcı Bir Mesaj ve Yüzlerine Vurulmuş Bir Şamardır!

Haber:

Masrawy web sitesi 21/05/2025 tarihinde ciddi bir olay hakkında şunları söyledi: İşgal ordusu, kampa yönelik 120 günden fazla süren saldırıların ardından insani durumu incelemek amacıyla işgal altındaki Batı Şeria'daki Cenin kampına resmi bir ziyarette bulundukları sırada yaklaşık 30 Arap ve yabancı ülke temsilcisinden oluşan diplomatik heyete ateş açtı. Heyette Mısır, Ürdün, Fas ve Avrupa ve Asya ülkelerinden büyükelçiler de bulunuyordu ve ateş açılmasının ardından kaçmak zorunda kaldılar. İşgalci, ziyaret önceden orduyla koordine edilmiş olmasına rağmen heyetin aktif bir çatışma bölgesine girdiğini ve ateşin uyarı amaçlı olduğunu iddia etti. Olay, uluslararası kınamaları ve işgalciden resmi açıklama taleplerini beraberinde getirdi.

Yorum:

Yahudi varlığının, aralarında Mısır ve Ürdün gibi büyük Arap ülkelerin büyükelçilerinin de bulunduğu 30 kişilik resmi diplomatik heyete ateş açıp bu kişilerin de yaralanmaktan korktukları için kaçmak ve sığınmak zorunda kalmaları, işgal ordusunun da haklı çıkarmaya çalıştığı gibi geçici bir kaza ya da sahada yaşanan yanlış bir anlaşılma olarak değerlendirilemez; bilakis bu, şu şekilde söylenen açık ve net bir mesajdır; sizler bir hiçsiniz, elçilikleriniz bir kurşuna bile denk değildir ve sizlere, silahsız Filistinlilere davrandığımız gibi davranacağız.

Bu, kasıtlı bir aşağılama ve Camp David ve Wadi Araba ile başlayıp, Oslo ve BAE, Suudi Arabistan ve Fas'ın normalleşmesiyle de son bulmayan aşağılık ve utanç verici anlaşmalara boyun eğen ve halklarını da bunlara boyun eğdiren rejimlere açıkça yöneltilmiş siyasi bir mesajdır. Ayrıca bu mesaj, bu varlığın sadece güçten anladığını ve onun, boyun eğme ve hizmet konumunda olanlara değil sadece kendisine denk konumda olanları saygı duyduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.

İslam, kesinlikle bu diplomatik ziyaretleri onaylamadığı gibi işgalin temsilcilerinin meşruiyetini de tanımaz; ayrıca büyükelçiliklerin ve temsilciliklerin varlığına ve mübarek toprakları gasp eden düşmanla normal ilişkiler kurulmasına da razı olmaz. Zira Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: الْإِسْلَامُ يَعْلُوَ، وَلَا يُعْلَى عَلَيْهِİslam üstün olandır, ondan üstün olamaz.” O halde nasıl olur da bir Müslüman, Allah'ın ve Rasulü'nün düşmanının rızasını kazanmaya çalışabilir, dahası onun himayesinde güvenlik talep edebilir ve sonra da kendisine ateş açılmasını kınayabilir?

Cenin, Gazze ve Kudüs halkının kanı, enkazın ortasında fotoğraf çeken, sonra da ilk kurşunda kaçan büyükelçileri beklemiyor, bilakis büyükelçiliklerin emirleri ve uluslararası anlaşmalarla değil de akidesiyle hareket eden orduları bekliyor. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَمَا لَكُمْ لاَ تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاء وَالْوِلْدَانِSize ne oldu da Allah yolunda ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!” [Nisa 75] Dolayısıyla bu, bir diplomasiye değil, cihada yönelik Rabbani bir çağrı olduğu gibi genel ilişkiler turlarıyla değil, toprakları silahla kurtarmaya yönelik de bir çağrıdır.

121 gün önce Cenin kuşatması başladığında Mısır, Ürdün ve tüm bu ülkeler neredeydi? Evler yıkılıp çocukların ve yaşlıların kanları dökülürken bu elçilikler neredeydiler? Saldırıdan aylar sonra yapılan protokol ziyaretinin bir anlamı var mıdır? Belçika'nın kınamaları veya Yahudilerin iç soruşturmaları, ölüm makinesini durdurup mazlumlara adalet sağlayacak mı?

Gerçek şu ki bu rejimler, yalancı tanık rolünü oynuyorlar ve suça doğrudan ortak oluyorlar. Yahudi varlığıyla güvenlik koordinasyonu kuran, direnişe yardımın ulaşmasını engelleyen, orduların harekete geçmesini engelleyen ve Filistin'e yardım etmeyi düşünen herkese demir yumrukla vuran bir kimse, masum bir taraf olamaz. Filistin'de tekrarlanan katliamlar ve ümmetin onurunun aşağılanması, diplomatik zayıflığın veya koordinasyon eksikliğinin bir sonucu değil, bilakis ümmetin işlerini gözeten, onun kanını koruyan ve kutsallarını savunan İslam Devleti'nin yokluğunun bir sonucudur. Bu yüzden çözüm, daha fazla büyükelçi göndermek değil, bilakis işgalci varlığı kökünden söküp atması için orduları harekete geçirmektir. Nitekim Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: إِذَا تَبَايَعْتُمْ بِالْعِينَةِ وَأَخَذْتُمْ أَذْنَابَ الْبَقَرِ وَرَضِيتُمْ بِالزَّرْعِ وَتَرَكْتُمْ الْجِهَادَ سَلَّطَ اللهُ عَلَيْكُمْ ذُلّاً لَا يَنْزِعُهُ حَتَّى تَرْجِعُوا إِلَى دِينِكُمْ İyne yoluyla alışveriş yaptığınız, öküzlerin kuyruğuna yapıştığınız, tarımı seçtiğiniz ve cihadı terk ettiğiniz zaman Allah size öyle bir zillet musallat eder ki, dininize dönünceye kadar onu üzerinizden atamazsınız.” Dolayısıyla bugün gördüğümüz bu zillet, cihadı terk edip Birleşmiş Milletler'in sofralarına ve normalleşme ağıllarına bağlanmamızın bir sonucudur.

Ey Kinane askerleri: Artık Allah'ın çağrısına icabet edip toprakları ve kutsal yerleri kurtarmak için şerî vacibinizi yerine getirmenizin zamanı gelmedi mi?! Zira sizler, dökülen her Müslüman kanından, tecavüze uğrayan her bir özgür kadından, yetim kalan her bir çocuktan ve yıkılan her bir taştan Allah'ın huzurunda sorumlusunuz.

Cenin'de yaşananlar sadece diplomatik bir olay değil, bilakis Filistin'i satan rejimlerin yüzlerine atılan yeni bir şamar olduğu gibi bu rejimleri devirmesi ve Yahudileri kökünden söküp atarak mübarek toprakları onun pisliklerinden temizlemeye muktedir tek güç olan Raşidi Hilafeti kurmak amacıyla harekete geçmesi için de halkların yüzlerine bir haykırıştır. Ya İslam'ın gölgesinde özgürce yaşayacağız ya da işgalin ve ajanların ayakları altında rezil olmaya devam edeceğiz.

وَمَا لَكُمْ لَا تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاءِ وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ وَلِيّاً وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ نَصِيراً

Size ne oldu da Allah yolunda ve "Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!" diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!” [Nisa 75]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mahmud El-Leysî - Mısır

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER