Çarşamba, 19 Cumade’s Sânî 1447 | 2025/12/10
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi

No: HT-BA-2025-MB-TR-54 H. 17 Cumâde’s Sânî 1447
M. Pazartesi, 08 Aralık 2025

Amerika’nın İslam ile Savaşı

Amerikan yönetimi ve onun karar vericileri, İslam’a olan düşmanlıklarını göstermekten ve ona karşı sürdürdükleri çok yönlü savaşı açığa vurmaktan bir an olsun geri durmuyorlar. Gerekli gereksiz her ortamda; Amerikalı bir yetkilinin İslam’a saldırdığını, onu çeşitli sıfatlarla nitelediğini sık sık duyarsınız. Bu da onların İslam’a karşı ne kadar kin duyduklarını ve ondan ne derece korktuklarını göstermektedir.

Amerika’nın, Sovyetler Birliği’nin geçen yüzyılın son on yılında çöküşünün ardından İslam’ı kendisine ideolojik bir düşman edindiği bilinen bir gerçektir. Amerika, İslam’la mücadele için askerlerden, ajanlardan, mallardan, anlaşmalardan ve sözleşmelerden oluşan ordular seferber etmiştir. İslam’ı gericilik, aşırılık ve terörle yaftalaması İslam ile mücadelesinin başı olmadığı gibi, Abraham Anlaşmaları da sonuncusu değildir.

Geçtiğimiz günlerde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Fox News kanalında Sean Hannity ile birlikte katıldığı programda, “İslam’ın arzusu dünyanın sadece bir kısmıyla ve kendi küçük Hilafetiyle yetinmek değildir; bilakis o genişlemeyi arzular. O tabiatı gereği devrimcidir; yayılmayı, daha fazla toprak ve nüfus üzerinde hakimiyet kurmayı hedefler.” dedi. Oysa Rubio, İslam’a atfettiği bu şeylerin aslında bizzat Amerika tarafından yapılan şeyler olduğu gerçeğini görmezden geldi. Kaldı ki arada büyük bir fark vardır. Amerika dünyanın servetlerini ve kaynaklarını yağmalamak için dünyaya hâkim olmaya çalışmakta ve bu uğurda milyonlarca insanı katledip, kuru yaş demeden her şeyi yakıp yıkmakta, arkasında ölüm ve yıkım bırakmaktadır. Somali, Irak ve Afganistan savaşları hala hafızalarda tazeliğini korumaktadır. Halbuki İslam insanları karanlıklardan aydınlığa, bedbahtlıktan saadete, kullara ve kanunlara kulluktan yalnızca Allah’a kulluğa çıkarmıştır.

Rubio’dan önce bizzat ABD Başkanı da, İslam’ı sulandırmak, onu diğer dinler gibi sadece ruhani ritüellerden ibaret kılmak ve İslam’ın siyasi yönünü zihinlerden uzaklaştırmak amacıyla Abraham Anlaşmalarını Müslüman beldelerine dayatmaya çalışmıştı. Ayrıca Trump, “Ulusal Güvenlik Stratejisi-2025” adını verdiği belgede Amerika’nın İslam ve Müslümanlara yönelik politikasını şöyle açıklamıştır: “Düşman bir gücün Ortadoğu’ya, onun petrol ve gaz kaynaklarına ve geçiş sağlayan boğazlarına (düğüm noktalarına) hâkim olmasını engellemek istiyoruz.” Bir başka yerde ise şöyle dedi: “Amerika, Körfez enerji kaynaklarının apaçık bir düşmanın eline geçmemesini, Hürmüz Boğazı’nın açık kalmasını, Kızıldeniz’in seyrüsefere açık kalmasını ve “İsrail”in güvenliğini sağlama konusunda her zaman temel çıkarlara sahip olacaktır. Bu tehdidi, onlarca yıl süren sonuçsuz “ulus inşa” savaşları olmadan, ideolojik ve askeri olarak ele alabiliriz ve almalıyız. Ayrıca, Abraham Anlaşmalarını bölgedeki daha fazla ülkeye ve Müslüman dünyasındaki diğer ülkelere genişletmek de bizim açık çıkarımızdır... Ortadoğu ortakları, radikalizmle mücadeleye olan bağlılıklarını gösteriyorlar ve Amerikan politikası bu eğilimi teşvik etmeye devam etmelidir... Afrika’nın bazı bölgelerinde İslamcı terörizmin yeniden canlanmasına karşı dikkatli olunmalıdır.” Görüldüğü üzere, Trump, İslam hakkında konuştuğunda veya Müslümanları her tasnif ettiğinde Amerika başkanları tarafından icat edilen terimleri kullanmaya devam etmekte; Müslümanları “ılımlı” ve “aşırı” şeklinde bölmekte, İslam’ı “terör” ile nitelemekte ve bunu İslam’a karşı savaşmanın gerekçesi olarak görmektedir.

İslam’ın fikri gücü, Müslüman ülkelerinin geniş coğrafyası ve Hilafet Devleti’nin Müslüman ülkelerine geri dönme ihtimali ve korkusu; küfür devletleri için özellikle büyük devletler için bir korku kaynağıdır. Büyük devletler, bilhassa İslam’ı kendi çıkarlarına ve hatta varlıklarına bir tehdit olarak görmektedirler. Sahip oldukları onca maddi güce ve İslam beldelerindeki uydu ajan yöneticilerin varlığına rağmen, zaman zaman bu endişelerini dile getirmekten geri durmuyorlar.

Ama biz onları, korktukları şeyin kaçınılmaz olarak gerçekleşeceği konusunda müjdeliyoruz. Tüm planlarına, güçlerine ve ajanlarına rağmen Allah’ın izniyle Hilafet Devleti yakında kurulacaktır. Onlar yeryüzünü nasıl zulüm ve kölelikle doldurdularsa, o da adaletle dolduracaktır. Zira İslam Ümmeti, bir süre gaflete düşse de ölmeyen canlı bir ümmettir; İslam’ın Risâlet’ini, nur, hidayet ve adalet Risaleti Allah’ın izniyle tüm insanlığa taşımak üzere yeniden dirilecektir. Şüphesiz İslam Ümmeti içinde, Hizb-ut Tahrir vardır. O, halkına asla yalan söylemeyen öncü bir topluluktur. Doğru kalkınmanın ve Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafetin yeniden kurulması projesinin bayraktarlığını yapmaktadır. Hiç şüphesiz yarın, bekleyeni için çok yakındır.

يُرِيدُونَ لِيُطْفِؤُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَاللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ * هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ“Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler hoşlanmasalar da Allah, nurunu tamamlamaktan başka bir şeye razı olmaz. O, Allah’a ortak koşanlar hoşlanmasalar bile dinini, bütün dinlere üstün kılmak için, peygamberini hidayetle ve hak dinle gönderendir.” [Tevbe 32-33]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-uttahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-uttahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER