- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Hizb-ut Tahrir'in Devleti Kurmak İçin İzlediği Şerî Metoda Işık Tutmak!
Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e ittiba etmek vaciptir; zira onu örnek edinmeyi emreden Kur’an ayetleri vardır; tıpkı Allahu Teala’nın şu kavli gibi: لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ “Andolsun ki, Allah’ın Rasulü’nde, sizin için güzel bir örneklik vardır.” [Ahzab 21] Ve Allahu Teala’nın şu kavli gibi: قُلْ إِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللهُ “(Rasulüm!) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin.” [Al-i İmran 31] Ve Allahu Teala’nın şu kavli gibi: وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا “Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının.” [Haşr 7]
Bugünkü Müslümanların gerçekliği, Peygamber Efendimizin davetinde Mekki merhaleye benzemektedir; zira Müslümanlar, Allah’ın indirdiklerinden başkasıyla yönetilmeleri nedeniyle “Dâru’l Küfür’de” yaşamaktadırlar; -dâr ıstilahı, fıkıh kitaplarında ayrıntılı bir şekilde yer alan şerî bir ıstılah olup- bu da değişim hususunda Mekki metoda uymayı gerektirmektedir ki Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem, İslam Devleti’ni kurma yolunda üç ana merhaleden geçmiştir:
- Kültürlenme ve hizbi kitleyi kurma merhalesi:
Fikri yaymak için bireysel temaslarla başlamak; tıpkı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in, gizli davet ve mütekamil İslami şahsiyetler oluşturmak için ders halkaları düzenleme sürecinde yaptığı gibi. Hizb-ut Tahrir bu merhaleye, kurucusu Celil Alim Şeyh Takiyyuddîn Nebhani (Allah ona rahmet etsin) liderliğinde 1953 yılında Kudüs’te başlamıştır.
- Toplumla kaynaşma merhalesi:
Fikri çatışma ve siyasi mücadele ile güç ve kuvvet ehlinden Nusret talep etme yoluyla olup bu merhalede, sapkın fikirlere ve kâfir rejimlere karşı konferanslar, seminerler ve yayınlar yoluyla topluma hitap etmek vardır; tıpkı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Kureyş’e karşı koyması gibi. İşte parti, bu merhaleyi izlemiş ve küfür akidelerine ve fikirlerine karşı fikri çatışmaya ve yöneticilere ve sömürgeciye karşı da siyasi çatışmaya odaklanmış, onları ifşa etmiş, şeriata göre ümmetin meselelerini benimsemiş ve bu amelleriyle toplumda, İslam daveti hakkında kamuoyu oluşmuştur.
- Yönetimi teslim alma merhalesi:
Bu, birinci ve ikinci merhalenin başarıya ulaşmasının, ümmet içinde genel uyanıklığa dayalı bir kamuoyu oluşmasının ve Hilafeti kurmak için güç ve kuvvet ehlinden nusret talep etmenin ardından gelmektedir. İşte Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in, kamuoyu oluştururken yaptığı şey budur. Tıpkı Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Kureyş’in ileri gelenlerinden, Taif’ten, Kinde ve Beni Şeybe gibi diğer kabile liderlerinden ve benzerlerinden nusret talebinde bulunması gibi. Nitekim Akabe Biatinde ensar kazanmış, ardından İslam, kapsamlı yaşam biçimi olarak tatbik edilmiştir.
Hizb-ut Tahrir'in takip ettiği bu metot, kitleleşme alanında İslam için çalışanların hiçbirinde bulunmayan özellikler ve ayrıcalıklar kazandırmıştır; zira parti, açıklık ve dürüstlüğüyle ön plana çıkmıştır; zira batılla mücadelede hoşgörülü olmamış ve şiddete başvurmadan siyasi çalışmasına bağlı kalmıştır. Bunu da Allahu Teala’nın şu kavline istinaden yapmıştır: فَاصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرْ “Sana emrolunanı beyinlerini çatlatırcasına tebliğ et.” [Hicr 94]
Partinin özellikleri arasında, peygamberlerin sabrettikleri gibi eziyetlere sabretmesi, İslam beldelerini savunma durumları dışında maddi güce başvurmaması, fikri çatışma ve siyasi mücadeleye odaklanması yer almaktadır.
Partinin gençleri, birtakım sorun ve zorlukların yanı sıra yöneticilerin şiddetli zulümlerinden (hapis, işkence, seyahatin yasaklanması, kısıtlamalar ve benzeri) gibi birçok sıkıntıyla karşı karşıya kaldılar ancak parti, Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Mekke’deki sabrını örnek olarak barışçıl bir şekilde mücadelesine devam etmiş olup bugün de parti, Hilafeti kurma umuduyla davetine sürdürerek aşağıdaki hususlara odaklanmaktadır:
- Devlet adamları yetiştirmek.
- Ümmet içerisinde İslam’ın fikirleri hakkında kamuoyu oluşturmak.
- Sömürgecinin, ümmete karşı kurduğu komploları ifşa etmek.
- Ümmetin gerçek maslahatlarını benimsemek.
Parti, köklü ve kapsamlı değişimde Peygamberimizin örnekliğine sımsıkı sarılarak metodunun, gaye ve yolda sebat etmeye ve üslup ve araçlarda icat ediciliğe dayalı olduğunu teyit etmiştir.
Ayrıca Batılı ülkeler, özellikle ümmeti kalkındıracak siyasi fikirler olmak üzere İslam’ın fikirlerini çarpıtmak için çalışmakta olup bunlardan biri de Hizb-ut Tahrir’in değişim konusunda izlediği yol hakkında şüphe uyandırmaktır ki bunlardan en önemlileri şunlardır:
1- Ordulardan nusret talep etmek: Bu metodu, gerçekçi olmamakla ve şeriata aykırı olmakla suçlamak.
- Ordulardan nusret talep etme metoduna yönelik şerî cevap
- Kur’an ve sünnetten şerî deliller:
Akabe biati: Peygamberimizin, devleti kurmak için (Evs ve Hazrec) gibi güç ve kuvvet ehlinden nusret talep etmesine dair örnekliği ve onların da korumak ve yardım etmek üzere Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bit etmeleri.
- أُمِرْتُ أَنْ أُقَاتِلَ النَّاسَ حَتَّى يَشْهَدُوا أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ “Ben insanlarla Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna şehadet edinceye kadar savaşmakla emrolundum.” [Müslim rivayet etti] hadisi, değişimin, uygulayıcı bir güce ihtiyaç duyduğunu teyit etmektedir.
- Allahu Teala’nın, وَأَعِدُّوا لَهُم مَّا اسْتَطَعْتُم مِّن قُوَّةٍ “Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın.” [Enfal 60] kavli, “gücün”, ordular ve yönetim araçları olduğunu açıklamaktadır.
Hilafet Devleti’ni kurmak için nusret talep etmek ile Müslüman ülkelerde arkasında kâfir devletlerin olduğu askeri darbeler arasındaki farkı mülahaza etmek önemlidir.
Nusret talep etmek, aşağıdaki şekilde olmaktadır:
- Ümmet içerisinde, İslam’ın fikirlerine yönelik genel uyanıklığa dayalı kamuoyu oluşturmak ve ümmetin bir parçası olan etki sahibi kişileri ve orduları ikna etmek.
- Sistemlerden önce mefhumları değiştirmek ve İslam’dan kaynaklanan bir sistemin varlığı.
- Egemenliğin şeriata, otoritenin ise ümmete ait olduğu bir İslam Devleti kurmak.
- Birçok ülkelerde meydana gelen askeri darbelere gelince; bunlar, partinin reddetmiş olduğu sömürgeci ülkelere hizmet etmeye yönelik askeri bir eylem olup bu eylem, devleti egemenliğinden yoksun bırakarak onu başkasına bağımlı bir hale getirmektedir.
- ●“Gerçekçi olmadığı” suçlamasına cevap:
- Şerî yön: Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in metoduna tabi olmak farz olup nusret talep etmek de bu metodun bir parçasıdır; dolayısıyla bunu yerine getirmek farz olmaktadır.
- Tarihi yön: Dünyada hiçbir ülke güç olmadan kurulmamıştır; çünkü güç, herhangi bir ülkenin kurulması için esastır.
- Çağın gerçekliği: Bireyleri asker ve subaylardan oluşan bu ordular, bu azim ümmetin bir parçası olan Müslümanların evlatları ve adamları olup bu ordulara Müslümanların zenginliklerinden harcanmakta ve İslam ülkelerindeki orduların içerisinde, ümmetleri için hayrı ve dinleri için izzeti isteyen birçok kişi bulunmaktadır; o halde geçmişte ve bugün, Müslüman orduların içerisinde hakkı bulup öğrendiklerinde asla onu terk etmeyecek adamlar olduğuna tanık olmuşken bu orduları, İslam ümmetinin sorumluluğunu taşımaya teşvik etmenin kusur ve hata neresinde?
İkincisi: Siyasete katılmayı reddetmesi ve partinin ümmeti yalnızlaştırmakla suçlanması.
- Siyasete katılmanın reddedilmesine yönelik şerî cevap
1- Şerî deliller:
Allah’ın indirdiklerinden başkasıyla yönetmenin haram olması: Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ “Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kâfirlerdir.” [Maide 44] Dolayısıyla parlamentolara katılmak, Allah’tan başkasının kanun koyması anlamına gelmekte olup bu ise açık bir küfürdür.
لَا طَاعَةَ لِمَخْلُوقٍ فِي مَعْصِيَةِ الْخَالِقِ “Yaratıcıya isyanda kula itaat yoktur” hadisi, insan yapımı kanunları koyan sistemlere katılmayı yasaklamaktadır.
2. Siyasete katılmakla siyasi çalışma arasındaki fark:
Siyasete katılmak: (İster kapitalist, ister sosyalist sistem olsun) mevcut sistemi kabul etmek olup tamamen İslam ile çelişmelerinden dolayı reddedilmelidir.
Siyasi çalışma: İnsanların işlerini İslam’a göre gözetmek ve rejimlerin yozlaşmışlığını ifşa etmek ve insanları, yönetim ve ekonomide bir yaşam biçimi, olması itibariyle İslam’ı benimsemeye davet etmek ve benzerleri gibi iyiliği emredip kötülükten nehyetmek… Partinin yaptı şey işte budur.
- Yalnızlaştırmakla ilgili suçlamaya yönelik cevap:
- Hilafet anayasa tasarısı: Partinin, pratik bir alternatif sunduğu, siyaseti reddetmediği, aksine fasit ve şerî olmayan kapitalist rejimlerin altındaki yönetime entegre olmayı ve katılmayı reddettiği kanıtlanmıştır.
- Katılım örnekliğinin başarısız olması: Mısır ve Tunus'taki "İslamcıların" deneyimleri, (yönetime) katılımın değişime değil, bağımlılığa ve batılın onaylanmasına yol açtığını kanıtlamıştır.
- Tekfir etme ve bir başkasını dışlama
Parti, rejimleri ve yöneticileri tekfir etmekten dolayı eleştirilmekte ve aşırıcılık ve dışlayıcılıkla suçlanmakta, bu da onu rejimler ve toplumlarla sürekli çatışma içine sokmaktadır.
- Reddiye:
- Fiil ve fiili yapanın arasını ayırmak: Parti, şeriatın dışındaki yönetim “fiilini” tekfir edip onlarda tekfir etmenin şartları gerçekleşmedikçe şahısları tekfir etmemektedir; zira Dâru’l Küfür ve Dâru’l İslam ıstılahları, şeriatın belirlediği medlülleri (anlamları) olan şerî ıstılahlar olup Hizb-ut Tahrir bunları kendi başına ortaya koymamıştır.
- Meşru siyasi eleştiri: Rejimleri eleştirmek, şerî bir hak olup bu da şu hadise dayanmaktadır: إِنَّمَا الطَّاعَةُ فِي الْمَعْرُوفِ “İtaat ancak marufta (meşru olanda) gerekir.”
- Fikri donukluk ve çağa ayak uyduramama:
Parti, 1950'lerde kurulduğundan beri sabit bir metoda bağlı kalmaktan ve demokrasi, insan hakları, kadınların özgürlüğü ve diğer yabancı mefhumlar gibi çağdaş yeniliklere uyum sağlamayı reddetmekten dolayı suçlanmaktadır.
- Reddiye:
- Sabiteler ve değişenler: (Hilafetin farz olması gibi) şerî sabiteler ile internet ve medya gibi modern teknolojilerin kullanıldığı (davet araçları gibi) değişenlerin arasında fark vardır.
- Hilafet anayasa tasarısı: Ekonomi, eğitim ve benzerleri gibi çağdaş sorunlara pratik çözümler sunmaktadır; peki durgunluk hani nerede?!
- Parti, gelişime karşı olduğu için değil şeriata aykırı olduğu için demokrasiyi reddetmektedir; pratik olarak demokrasinin kökleri, Yunan dönemine uzanmaktadır; eleştirenlerin zihniyetine bakarsak, gerçekten çok eski bir fikir olmasından dolayı demokrasiye tabi olmak gericiliktir.
- Eğitim ve ruhi yönün ihmal edilmesi:
Parti, ruhi ve bireysel yönü ihmal etmekle ve sadece siyasi yöne odaklanmakla, bunun da onu mütekamil İslami bir şahsiyet oluşturmaktan yoksun bırakmaya sevk etmekle suçlanmaktadır.
- Reddiye:
- Kültürlenmeye odaklanmak: Parti, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in, sahabeleri eğitme metoduna dayanarak mürekkez (çakıla çakıla) ders halkaları yoluyla İslami şahsiyetin oluşmasına vurgu yapmakta olup İslami mefhumlar billurlaştığında bunlar insanı fikri ve davranış olarak değiştirmektedir; zira güçlü bir mümini ortaya çıkaran, tavırlar olup şekil değildir.
Dolayısıyla devlet kurmak için Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in metoduna göre hareket etmek fardır; herhangi bir farz değil, aksine farzların tacıdır; işte Hizb-ut Tahrir, Allah'ın rızasını gözeterek tamamen bu metoda göre hareket etmektedir. Allah’tan bize, Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafeti kurmayı ikram etmesini niyaz ediyoruz.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed El-Asbahi – Yemen