- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Feminizm, Fikri Sömürünün Yüzüne Takılmış Bir Özgürlük Maskesidir!
Erkekleri yetiştiren siz kadınlar neredesiniz? Sabırları ve terbiyeleriyle İslam sancağını yükselten adamlar için tarih yazan kadınların neresindesiniz? Allah yolunda ilk şehit kadın olan Sümeyye Ümmü Ammar’ın, Havle Binti Ezver’in, Havle’nin, çok dua etmesinden dolayı Allah’ın, oğlunun gözlerini yeniden bahşettiği ve İslam ümmeti arasında önemli bir şahsiyet haline gelen ve tarihin akışını değiştiren bir evlat yetiştiren Buhari'nin annesinin, oğlunu dine hizmet etmeye adayan Enes bin Malik'in annesinin, kendisini yetim olarak büyüten, eğitimiyle ilgilenen ve kendisini fıkhın en büyük imamlarından biri haline getiren İmam Şafiî'nin annesinin ve kendisine beyaz bir kıyafet giydirip, “Rabia'ya git ve onun ilminden önce edebini öğren” diyen İmam Malik'in annesinin neresindesiniz?
Evet, uzun bir zaman boyunca Müslüman kadınlar ümmetin yükünü omuzlarında taşımışlardır; bu kadınlardan bazıları, Kur'an-ı Kerim'de nazil olan surelerde zikredilerek kıyamet gününe kadar onurlandırılmıştır; tıpkı Meryem, Firavun'un karısı ya da Allah Azze ve Celle'nin şikayetini işittiği -ki o, kocasını Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e şikayet etmiştir- ve Allahu Teala'nın şöyle buyurduğu Havle Binti Salebe: قَدْ سَمِعَ اللَّهُ قَوْلَ الَّتِي تُجَادِلُكَ فِي زَوْجِهَا وَتَشْتَكِي إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ يَسْمَعُ تَحَاوُرَكُمَا إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ “Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah, sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, bilendir.” [Mücadele 1] Ve daha niceleri gibi. Habibimiz Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurarak kadınlara hayrı vasiyet ederken gösterdiği hırsı asla unutmayacağız: اسْتَوْصُوا بِالنِّسَاءِ، فَإِنَّ الْمَرْأَةَ خُلِقَتْ مِنْ ضِلَعٍ، وَإِنَّ أَعْوَجَ شَيْءٍ فِي الضِّلَعِ أَعْلَاهُ “Size kadınlar hakkında hayırlı olmanızı vasiyet ederim. Çünkü kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en eğri kısmı üst tarafıdır.”
Bugüne gelince;İslam Devleti'nin yokluğundan dolayı kadınlar, zihinlerini boşaltan ekranlar, değerlerini yıkan internet siteleri ve onları sahte hayallere boğan ve Batı tarzı açık giysilerle sözde “modayı” körü körüne taklit etmeye zorlayan iletişim araçları arasında parçalanmış durumda olup bu da onları uzak yakın herkesin görebileceği birer meta haline getirmiş, böylece onların cazibeleri, onları yüceltmek için değil, onları gündeme getirmek için istismar edilmiştir. Dolayısıyla kadın, eş ve mürebbi olarak kutsal görevini ihmal etmiştir; bu yüzden bugün kaç anne bir beden doğuruyor ama bir adam yetiştiremiyor!
Şeytani kötülüğü ve nereden vuracağını çok iyi bilen Batı'nın, bütün bir ümmeti yenmek için oklarını Müslüman kadınlara yöneltmiş olması üzücü bir durumdur; zira kısa sürede özgürlük maskesi altında "feminizme" çağıran İslam karşıtı bir karakter taşıyan hareketlere dönüşen sosyo-politik fikir, melez bir fikri sömürgecilik olarak yayılmış, konferanslar düzenlenmiş, 1979'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen, 1981'de yürürlüğe giren ve birçok Arap ülkesi tarafından imzalanan CEDAW gibi anlaşmalar imzalanmış, ayrıca Batı, dine açıkça meydan okuyan bu fikri yaymak için “Arap feministlere” büyük miktarda paralar pompalamış, böylece açıklığa ve ihtilata (kadın ve erkeğin karışık olması) çağıran özgürlükler iddiasıyla toplumun parçalanması, şerî kurallar olmadan çalışmak, Müslüman kadınların anne, eş ve ev hanımı olarak rollerinin ihmal edilmesi (bunun hak edilmeyen bir yük olarak görülmesi) ve Allah'ın üstünlük olarak değil, bir tamamlayıcı olarak kavvame/koruyuculuk verdiği erkeklerle eşitlik çağrısında bulunulması hedeflenmiştir. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاءِ بِمَا فَضَّلَ اللَّهُ بَعْضَهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ “Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur.” [Nisa 34] Böylece boşanma ve Batı kanunlarında kadınlara tanınan hakların erkekler için adil olmaması nedeniyle evlenmeye karşı isteksizlik nedeniyle toplum parçalanmış, bu da zinanın yaygınlaşmasına, gayri meşru çocukların doğmasına ve fuhşun normal bir hale gelinceye kadar şaşırtıcı bir şekilde artmasına yol açmıştır; böylece güven eksikliği ve haram olan seçeneklerin çokluğu nedeniyle kürtajlar ve zina artmış, ciddi hastalıklar ve psikolojik komplekslere yol açan eşcinselliği kabul etme fikri aşılanmıştır. Ancak meseleyi daha da tehlikeli hale getiren şey, eşcinsellere, trans bireylere ve diğer cinsiyet kimliklerine tanınan medeni ve insan haklarının yasalaşmış olmasıdır. Bunlardan bir kısmını zikredelim; iş, konut veya eğitimde ayrımcılığa karşı korunma hakkı, eşcinsel evliliğin yasal olarak tanınması, (çarpık ve deforme olmuş ailelerde yaşamaları için) evlat edinme hakkı, cinsiyet değiştirme ameliyatı olmak isteyen eşcinseller için tedavi olma hakkı, cinsiyet kimliğinin yasal olarak tanınması ve "cinsiyet azınlığı hakları" adı altında bunların kabul edilmesine çağrıda bulunulması.
Evliliğe teşvik eden ve bir ümmet inşa edecek ve bir medeniyet inşa edecek salih nesiller hazırlayan İslami değerlerimizi yok eden şiddetli bir kasırgayla karşı karşıyayız.
Ancak Batı, Raşidi Hilafet Devleti kurulur kurulmaz çabalarının boşa gideceğini fark etmektedir;çünkü içtimai sistemle ilgili İslam'ın kanunları, diğerine karşı bir tarafı kayırmaz ve cinselliği, şerî kurallar olmaksızın tatmin edilmesi gereken bir amaç olarak görmez.Zira asıl olan tatmin olmak değildir, aksine tatmin olma keyfiyetidir; ayrıca eşcinsel davranışlar haram kılınmıştır ve büyük günahlardan sayılır.Ayrıca Kur'an-ı Kerim'de, sapkınlığı takip eden ve yoldan sapan kavimlerden bahsedilmektedir; dolayısıyla aile ve dini değerleri tehdit etmelerinden ve Allah’ın yeryüzünü imar etmek için birbirini tamamlayan iki cinsiyet olarak yaratmış olduğu insan doğasına aykırı davranmalarından dolayı bu kavimlerin cezası yıkım olmuştur. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجاً لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ “Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet meydana getirmesi de O’nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.” [Rum 21]
Keşke kadınlarımız, şerefin süs eşyaları ve kozmetiklerle değil, adlarını ölümsüzleştiren ve onları utanç veya yoksulluk korkusuyla diri diri toprağa gömüldükten sonra korunan bir mücevher haline getiren hak din uğruna yaptıkları fedakarlıkları kaydettiren bir nesil inşa etmekle elde edildiğini anlamış olsalardı; zira bu din, rekabet veya çekişme ölçüleri üzerine değil de adalet, merhamet ve sevgi dengesi üzerine kurulu olan ailenin çekirdeği oldukları için cenneti kadınların ayaklarının altına sermiştir.
Hak olanın, hakları dağıtmak, kadınları onurlandırmak, onların namuslarını ve onurlarını korumak amacıyla İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışanların eliyle gerçekleşmesi kesin olup bir hayal değildir; bu da ancak insan yapımı kanunlar veya yabancı Batılı çağrılarla değil, Allah’ın şeriatıyla gerçekleşecektir. O halde kardeşlerim hep birlikte ayağa kalkalım, çocuklarımızı kucaklarımızda taşıdığımız gibi ümmetin yükünü de taşıyalım ve çocuklarımızı izzet ve onur sütüyle emzirelim ki böylece ümmeti yıkan kürekler değil izzetli bir ümmetin kurucuları olalım.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Menal Ümmü Ubeyde



