Cuma, 02 Cumade’l Ûlâ 1447 | 2025/10/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Hizb-ut Tahrir ve Mütekamil Hadari Bir Alternatif Olan Raşid Hilafet Projesi!

بسم الله الرحمن الرحيم

Hizb-ut Tahrir ve Mütekamil Hadari Bir Alternatif Olan Raşid Hilafet Projesi!

Dünyayı kasıp kavuran ardışık krizlerin ve insan yapımı sistemlerin insanın sorunlarını gerçek anlamda çözmekten aciz kalmasının gölgesinde, insanlığın dengesini ve İslam ümmetinin konumunu yeniden tesis edecek ve dünyaya yönetim, gözetim ve adalet konusunda doğru bir örneklik sunacak kapsamlı bir hadari projeye acil ihtiyacın olduğu ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda Hizb-ut Tahrir, İslam’ı kapsamlı bir şekilde uygulayan ve İslam risaletini dünyaya taşıyan bir devlet olması vasfıyla Nübüvvet Minhacı üzere Raşid Hilafeti kurmayı hedefleyen kapsamlı bir siyasi proje sunmuştur.

Bu proje, sadece genel sloganlardan veya kapalı duygusal çağrılardan ibaret değildir; aksine bu proje, İslam akidesine dayalı olmasının yanı sıra partinin 191 maddelik ayrıntılı bir anayasa ve hayatın tüm yönleri kapsayan fer’i sistemler şeklinde formüle etmiş olduğu yasama, siyasi, ekonomik, idari ve eğitim olarak kapsamlı bir sisteme dayalı olan fikri bir yapıdır; bu da projeyi, fiili bir liderlik ve gerçek bir alternatif sunmak için uygun bir hale getirmektedir.

Birincisi: Projenin fikri temeli:

Hizb-ut Tahrir, devletin, toplumun ve hadaratın üzerine inşa edildiği bir temel olması itibariyle İslam akidesine göre hareket etmektedir. Zira İslam akidesi, sadece dinî bir duygu veya bireysel bir ibadet değildir, aksine İslam akidesi, hayat mefhumlarının üzerine inşa edildiği ve kendisinden insanların tüm işlerini düzenleyen şerî hükümlerin fışkırıp türediği fikri bir kaidedir. Bu nedenle parti, dini hayattan ayırma veya İslam ile kapitalizm veya sosyalizm gibi insan yapımı sistemlerin arasını uzlaştırma girişimlerini reddetmekte olup İslam hadaratının, fikri bir temel, insana bakışı ve içtimai ve siyasi sistemin doğası bakımından Batı medeniyetinden farklı olduğuna inanmaktadır.

İkincisi: Devletin ve yönetim sisteminin şekli:

Hizb-ut Tahrir, İslam Devleti modelini, Müslümanları İslam sancağı altında birleştirecek ve Batı'nın ülkelerinin arasına koyduğu suni sınırları ortadan kaldıracak olan Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetin olduğu tek bir devlet şekli sunmaktadır. Bu devletin şekli, krallıktan, cumhuriyetten ve demokrasiden tamamen farklıdır; zira verasete, partiler yönetimine veya otoriteler ayrılığına değil, şerî nâssların belirlediği Hilafet sistemine dayanmaktadır. Zira İslam’da egemenlik, bir bireye, partiye ve aileye ait değildir; aksine İslam’da egemenlik, otoriteyi ümmete veren ve ümmete de kendi adına İslam’ın tatbik edecek birini, yani Halifeyi atama hakkı veren şeriata aittir.

Devlet başkanı, şeriatı tatbik etme konusunda ümmetten işitmek ve itaat etmek üzere biat alan Halifedir ve onun otoritesi, insanların veya çoğunluğunun arzularına göre değil, şerî hükümlerle sınırlıdır. Yasamaya gelince; yasamanın tek kaynağı, Kur’an, sünnet ve bu ikisinin irşad ettiği sahabenin icması ve şerî kıyastır. Dolayısıyla insan yapımı kanunlara ve kendi aralarında hükümler koyan yasama meclislerine bir yer yoktur. Yürütme organı, Halife, yardımcıları, valiler ve kâdılardan oluşmakla birlikte yöneticileri şeriata göre muhasebe etmek için ümmet meclisi de bulunmaktadır.

Üçüncüsü: Yargı ve adalet:

Hilafet Devleti'nde yargı sistemi, yönetici ve yönetilen arasında herhangi bir ayrım gözetmeksizin, bütün anlaşmazlıklarda şerî hükümlerin uygulanması esasına dayanmaktadır. Hizb-ut Tahrir projesinde, yöneticileri denetleyen ve herhangi bir zulüm veya insanların haklarının ihlali durumunda onları muhasebe eden mezalim mahkemesini de içeren dakik bir yargı sistemi ortaya koymuştur.Hiç kimsenin yargı önünde dokunulmazlığı yoktur ve yöneticiyi koruyan, onu kanunların üstünde tutan, dahası ona kendi arzu ve heveslerine göre kanunları formüle etme imkânı veren ve yöneticiyi, kararlarını ve zamanımızın yöneticilerinden dolayı acısını çektiğimiz insanların mallarını batıl yolla çalan ve yağmalayan biri de olsa istediğini koruyan mevcut rejimlerin aksine bizzat Halife bile muhasebe edilir.

Dördüncüsü: İslami ekonomik sistem:

Hizb-ut Tahrir’in projesinin en belirgin özelliklerinden biri, reform hareketlerinin yaptığı gibi kısmi reformlar ya da iktidar rejimlerinin yaptığı gibi kapitalist sisteme dahil olmak yerine, kapsamlı bir ekonomik sistem sunmasıdır. Zira İslami ekonomik sistem, kapitalizmin yaptığı gibi sadece üretim yoluyla değil de, servetin dağıtımı ve tüm insanların bu servetten yararlanma hakkına sahip olmasını sağlamak yoluyla ekonomik sorunu, şerî çözümle tedavi etmeye dayanmaktadır.

İslam mülkiyetleri, özel mülkiyet, kamu mülkiyeti ve devlet mülkiyeti olmak üzere üçe ayırmıştır. Petrol, doğalgaz ve büyük madenler gibi büyük zenginlik kaynakları kamun mülkiyeti olup bunları bireylerin, özel veya yabancı şirketlerin mülk edinmesi caiz değildir ve ümmetin maslahatı için bunların idaresini devlet üstlenir. Ayrıca faiz kesinlikle haram kılınmış olup haksız vergiler kaldırılmıştır ve Beytu'l Mâl'i finanse etmek için zekat, harac, ganimet, öşür ve diğer şerî kaynaklara güvenilmektedir.İşte bu sistem sayesinde uluslararası finans kurumlarına olan ekonomik bağımlılık ortadan kaldırılır ve ümmetin ekonomileri şeriatın hükümlerine dayanan temeller üzerine inşa edilir.

Bunun yanı sıra Hizb-ut Tahrir, zekat, mihir, diyet ve muamelatlar bakımında parayı altın ve gümüşe bağlayan şeriatın hükümlerini uygulamak için para biriminin temeli olarak altın ve gümüşe dayalı ayırt edici bir para sistemi sunmuştur.Dolayısıyla Hilafet Devleti'nde para birimi, tamamen altına dayalı gerçek bir para birimi olacak ve bu da ona, gerçek değere dayalı olmayan ve zamanla satın alma gücünü kaybeden çağdaş kağıt para birimlerinin aksine enflasyon ve manipülasyondan koruyan zati bir güç verecektir.

Altın ve gümüş standardına geri dönmek, para biriminin değerinin sınırsız olarak basılamayacağı veya ihraç edilemeyeceği, aksine devletin sahip olduğu reel rezervler tarafından kontrol edileceği anlamına gelmektedir; bu da enflasyonu sınırlayacak, insanların birikimlerinin erimesini önleyecek ve ekonomiyi, ekonomik felaketlere ve afetlere karşı daha istikrarlı ve dayanıklı bir hale getirecektir. Ayrıca bu para kaidesi, devlete uluslararası ticaret ve finans ilişkilerinde daha güçlü bir müzakere gücü sağlayacak ve ümmetin ekonomisinin Doların hegemonyasına ve sömürgeci güçler tarafından kontrol edilen küresel finans sistemine bağımlılığını ortadan kaldıracaktır.

Beşincisi: Eğitim ve kültür:

Hizb-ut Tahrir'in projesinde eğitime, sadece mesleki eğitim veya çalışanların mezuniyeti olarak değil, bilakis zihniyeti ve nefsiyetiyle İslami şahsiyetleri oluşturmanın bir aracı olarak bakılmaktadır.Eğitim, İslam akidesini aşılamanın ve sistematik şerî düşünceyi inşa etmenin yanı sıra ümmetin kalkınması için ihtiyaç duyduğu tecrübi bilimleri de hedeflemektedir.Ayrıca proje, tüm ümmeti kültür ve fikri olarak birbirine bağlayan ve toplumda, akideden kaynaklanan bilinçli bir kamuoyu oluşturmak için İslami kültürü yayan birleştirici müfredatlara dayanmaktadır.

Altıncısı: İç ve dış siyaset:

İç siyasette, Hizb-ut Tahrir'in sunduğu Hilafet Devleti, milliyetçilik ve vatancılık fikrinin ortadan kaldırılmasına, Müslümanlar arasındaki suni farklılıkların eritilmesine ve onların İslam akidesi temelinde birleştirilmesine dayanmaktadır. Dış siyasete gelince; temel hedef, uluslararası güçlere tabi olmak veya Batı'nın nüfuzunu korumak için formüle ettiği uluslararası hukuk sistemine bağlı kalmak değil, İslam'ı davet ve cihat yoluyla dünyaya yaymaktır.Bu tasavvura göre İslam Devleti, izolasyonist bir devlet değil, aksine ilk dönemlerinde olduğu gibi liderlik ve öncülük eden bir devlet olacaktır.

Beşincisi: Projenin uygulamaya hazır olması:

Hizb-ut Tahrir'i diğer İslami gruplardan ayıran en temel özellik, sadece teorik veya genel davetle yetinmeyip, pratik ve uygulanabilir bir proje sunmasıdır:

  • Şerî delillerden istinbat edilmiş 191 maddeli ayrıntılı bir anayasa.
  • Yönetim, ekonomi, eğitim, idare ve yargı sistemleri.
  • Parçalanmışlık ve bölgeselci devletler gerçekliğinden tek bir Hilafete nasıl geçileceğine dair dakik bir tasavvur.
  • Devleti kurmak için, gelişigüzel silahlı eylemlerden uzak bir şekilde ümmete ve ordularına dayanan siyasi bir plan.

Hizb-ut Tahrir’in, Raşidi Hilafet Devleti’ni kurmaya yönelik projesi, sırf teorik bir vizyon değil, aksine vahye dayalı mütekamil hadari bir proje olup insanlığa, mutluluk ve istikrarın gerçekleşmesi konusunda başarısız olduğu kanıtlanmış olan Batılı materyalist medeniyetine bir alternatif sunmaktadır. Aynı zamanda siyasi iradenin ümmetin elinde olması ve ümmetin enerjisinin ve ordularının onu kurmak için harekete geçmesi durumunda uygulamaya hazır pratik bir projedir.

Hizb-ut Tahrir'in sunduğu şey, sadece geçmişe duyulan bir özlem değil, aksine İslami hayatı pratik olarak yeniden başlatan ve çağın zorluklarıyla mücadele edebilecek olan ve İnsanlığın sorunlarına Rabbani bir yaklaşımla çözümler sunan hadari bir örneklik sunan seçkin bir devlet inşa etmektir. İnsan yapımı sistemlerin çöktüğü ve kapitalizmin cazibesini yitirdiği bir dönemde gelecek olan Hilafet Devleti, ümmetin birliğini ve onurunu ve dünyaya yönelik adalet ve merhametini yeniden kazandıracak gerçek bir kalkınma projesi olarak ortaya çıkmaktadır.

Bu azim proje, ancak orduların içindeki muhlis evlatlarının önderliğinde tüm ümmetin ortak çabalarıyla gerçekleşecektir. Siz ey komutanlar ve askerler, sizler sömürgeciye bağlı rejimlerin elindeki birer araçlar değilsiniz; aksine sizler, eti, kemiği ve kanıyla bu ümmetin evlatlarısınız ve Allah sizlere büyük bir emanet ve ağır bir sorumluluk yüklemiştir.

Bugün ümmet sizlere çağrıda bulunuyor ve sizlere haykırıyor; o halde Ensarın Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e yardım ettiği gibi sizler de, İslami hayatı yeniden başlatma projesinin destekçisi ve koruyucu kalkanı olun, zulümleri engelleyin ve Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurmak için muhlis bir şekilde çalışanlara yardım edin ki dünyada büyük bir şerefe ve ahirette de yüce bir makama nail olasınız.

Tarihi an yaklaşıyor, mevcut sistemler çöküyor ve ümmet de hayati bir dönüşümün eşiğindedir. Bugün ümmetinizin ve dininizin yanında yer almanız, uzun süren bir aşağılanma ile izzetin geri dönmesi ve acı gerçeklik ile İslam'ın nurunun yeniden parladığı aydınlık bir gelecek arasındaki farktır.

Allah’ım bizlere, İslam Devleti’ni, otoritesini ve şeriatını yeniden nasip et ki, yeniden Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin gölgesinde gölgelenelim.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ
Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasulü’nün çağrısına uyun.” [Enfal 24]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Said Fazıl - Mısır

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER