Salı, 08 Rebiu’s Sânî 1447 | 2025/09/30
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
İnsanların Maslahatlarını Samimiyetle Gözeten Ve Onların Haklarının Ve İhtiyaçlarının Koruyucusu Olan Sadece Hilafettir

بسم الله الرحمن الرحيم

İnsanların Maslahatlarını Samimiyetle Gözeten Ve Onların Haklarının Ve İhtiyaçlarının Koruyucusu Olan Sadece Hilafettir

İki yıl önce silahlı kuvvetler ile hızlı destek güçleri arasında başlayan zalim savaşın ardından bugün Sudan'ın ulaştığı vahim durum hiç kimse için bir sır değildir.  Ne yazık ki ülkeyi parçalamak ve Amerika, Avrupa ve diğerlerinin çıkarlarını gözetmek amacıyla yerel silahlarla deveran eden bu iğrenç uluslararası çatışmanın bedelini ödeyen ve ödemeye devam edenler masum Sudan halkıdır.

Bu ümmetin içindeki her muhlis kişi, savaşan tarafların kardeşlerinin kanıyla ellerini lekelemeye nasıl razı olabildiklerini ve gerek kendi çıkarları gerekse efendilerinin çıkarları doğrultusunda hareket etmeyi nasıl kabul edebildiklerini soruyor! Eğer Allah'tan ittika etmiş olsalardı, meydana gelenlere razı olmazlardı! Eğer İslam uygulanmış olsaydı, Batılı ülkeler ülkede istedikleri gibi hareket edemez ve savaşan tarafları kışkırtarak ve onlara silah ve teçhizat sağlayarak kendi gündemlerini uygulayamazlardı!

İslam'da yönetim, insanların işlerini gözetme ve onların maslahatlarını ve ihtiyaçlarını sağlama esasına dayalıdır; esasında tüm tebaasının güven ve emniyetini sağlama esasına dayalı olup Halife, gözetmiş olduklarından dolayı Allah'ın huzurunda hesaba çekileceğinin bilincindedir. Bu nedenle Halife, bir nefsi öldürmenin Allah katında Kabe'nin yıkılmasından daha büyük bir günah olduğunun bilincindedir ve insanların canlarının güvenliğini ve emniyetini sağlamak için tüm gücünü kullanır! Bu nedenle İmam, kendisiyle korunulan bir kalkandır; zira o, korumakta, saldırganlığı önlemekte, canları, malları ve aynı zamanda mülkiyetleri korumaktadır. Bu nedenle Ömer ibn Hattab Radıyallahu Anh, öleceğinden korkarak sadaka develerini katran yağıyla yağlamış ve şöyle demiştir: “Fırat'ın kıyısında bir deve ölse, bunun hesabının Ömer'in ailesinden sorulacağından korkarım.”

Sudan'daki kardeşlerimizin halini Allah'a şikayet ediyoruz; zira oradaki kardeşlerimizin haksız yere canları alınmakta, kadınlar tecavüze uğramakta ve mülkiyetler çalınmaktadır. Tüm bunlar ise iktidarda olanların ve onlarla savaşanların gözü ve kulağı önünde gerçekleşmektedir; zira onlar kardeşlerimiz hakkında Allah'tan hiç korkmuyorlar; çünkü onların önemsedikleri şey insanların işleri, onların hayatları ve mülkiyetleri değildir, aksine onların önemsedikleri şey, sadece kendi koltukları ve çıkarlarıdır!!

Aynı zamanda İslami Hilafet yönetiminin gölgesinde, İslam ümmetinin servetlerinin ve zenginliklerinin çalınmasına ve bunların altın bir tepside kafir Batı'ya teslim edilmesine asla izin verilmez. Bu nedenle Halife onları korur, şeriatın vacip kıldığı bir şekilde harcar ve açgözlü bir şekilde onlara göz dikenlere ve ele geçirmeye çalışanlara demir bir yumruk indirir!

Aynı şekilde İslami yönetimin gölgesinde devlet, ülkenin birliğini korur, parçalanıp bölünmesini önler ve Müslümanların merkezini ve güvenliğini herhangi bir bölünmeden korumak gerektiğinde cihat ilan eder. Nitekim asırlar boyunca Persler, Araplar, Berberiler, Türkler, Araplar ve bunların dışındaki diğer halkları, bu etnik ve dini çeşitliliğin bu halkların bir arada yaşamalarına olumsuz bir etkisi olmadan birbirleriyle kaynaştıran, dahası bu halkların tamamını azim İslam'ın potasında eritebilen sadece Hilafet olmuştur.

Ayrıca Hilafet, herkesin temel ihtiyaçlarını, hatta mümkün olduğunca lüks ihtiyaçlarını karşılamaktadır; zira Halife kaynakları, insanların rahat, refah, bereket ve hoşnutluk içinde yaşayabilmesi için ümmetin işlerini gözetmekte ve maslahatlarını gerçekleştirmek için harcamaktadır. Nitekim İbn Haldun'un mukaddimesinde, Abbasi Halifesi Memun'un günlerinde Bağdat'taki Müslümanların Beytu'l Mâlında bulunanların, bugünkü değeriyle 70 milyar Dolara ve 1.700 ton altına eşdeğer olduğu belirtilmiştir!! Allah rahmet eylesin adil Halife Ömer ibn Abdulaziz'in Hilafeti döneminde, zekat almayı hak eden tek bir fakir bile bulunmamaktaydı!

Sakinlerinin şu anda açlığın acısını çektiği Sudan'ın, İslam'ın gölgesinde tüm Müslümanların gıda sepeti olduğunu kim unutabilir ki?!

İslam'ın tüm hükümleri bir hayır olup bunların doğru bir şekilde uygulanması onurlu bir yaşamı garanti etmektedir; örneğin İslami ekonomik sistemin hükümlerinin uygulanması sayesinde faiz, tekelcilik, işsizlik, adam kayırma ve aldatma ortadan kalkacak ve iş ve pozisyonlar konusunda herkes hak etmiş olduğu hakkını alacaktır.

Yine İslami eğitim sisteminin uygulanması sayesinde, tüm seviyelerdeki eğitim, sadece zenginler ve güç sahipleriyle sınırlı olmayacak, aksine yeniden herkes için açık bir hale gelecek ve devlet, ağır sanayi, modern savaş araçları ve diğer alanlar için gerekli bilimsel ve teknolojik üstünlüğe sahip olacak, dahası İslam Devleti, geçmişte Avrupalı kralların çocuklarının gelişimi ve refahları için İslam üniversitelerine okumaya gönderdikleri gibi teknoloji ve bilim alanındaki liderliğini yeniden elde edecektir!!

Ayrıca içtimai nizamın hükümlerinin uygulanması sayesinde, ahlaksızlık ve fuhşiyat önlenecek ve Müslüman kadınların namusu korunacaktır. "Vaa Mutasımah" şeklinde çağrıda bulunduğunda, Mutasım'ın yaptığı gibi bunun için gerekirse Müslüman bir kadın için ordular seferber edilecektir!!

Kısacası Hilafet, samimi bir şekilde insanların maslahatlarını gözetir ve onların haklarını ve ihtiyaçlarını korur; bu nedenle İbn Kayyim el-Cevziyye Rahimehullah şöyle demiştir: “Şeriatın temeli ve esası, yönetim ve kulların dünya ve ahiretteki maslahatlarına dayalıdır; zira bunların hepsi adalet, bunların hepsi merhamet, bunların hepsi maslahat ve bunların hepsi bir hikmettir. Dolayısıyla adaletten zulme, merhametten onun zıddına, maslahattan mefsedete ve hikmetten abesliğe çıkan tüm mesele, şeriattan değildir... Zira şeriat, Allah'ın kulları arasındaki adaleti, yarattıkları arasındaki merhameti ve O'nun yeryüzündeki gölgesidir.” (İlamül-Muvakkıin an Rabbil-Alemin).  

Tüm Müslümanlar, devlet ve fertler olarak İslam'ın metodunu benimsedikleri gün, hadarat, ilerleme, yükselme ve ilim bakımından en önde olan insanlar olacakları kesindir; böylece rahat bir hayat yaşayacaklar ve alemler için bir nur ve adalet meşalesi olacaklardır. Bu nedenle Sudan ve tüm İslam ülkelerin, geçmişte durumlarını ıslah eden şey olmadıkça durumları ıslah olmayacak ve adaletsizliğe son verecek, zalimlerden mazlumların hakkını alıp bunları hakları elinden alınanlara ve hak edenlere verecek Allah'ın şeriatı uygulanmadıkça da içinde bulundukları trajik durum değişmeyecektir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Minnetullah Tahir

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER