Cumartesi, 12 Zilkâde 1446 | 2025/05/10
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Kılıç, Kitaplardaki Haberlerden Daha Doğrudur!

بسم الله الرحمن الرحيم

Kılıç, Kitaplardaki Haberlerden Daha Doğrudur!

Bugün Gazze'de halkımıza karşı işlenen kanlı katliamlar ve vahşi suçların, ihanet konseylerinin koridorlarında, yozlaşmış milletlerin labirentlerinde ve masumların kanı pahasına yüz suyunu korumak için aşağılık yöneticilerin liderlik ettiği kısır müzakerelerin vehimlerine kapılmakla çözülmesi imkansızdır.

Tarih, Yahudilerin hiçbir ahit ya da anlaşmasının olmadığını, her ne zaman fırtınalar sakinleşse ve öfkeler dinse daha önceki hainliklerine geri döndüklerini ve Gazze trajedisinin, kırılgan bir ateşkesle ve daha fazla taviz veren müzakerelerden başka bir semeresi olmayan müzakerelerle çözülemeyeceğini kanıtlamıştır.

Müslümanların topraklarını gasp eden, halklarını yerlerinden eden ve onlara karşı defalarca katliamlar gerçekleştiren Yahudiler, varlıkları devam ettiği sürece öldürmeye ve yerlerinden etmeye devam edeceklerdir. Dolayısıyla belanın kökü ve hastalığın sebebi Yahudiler olup bu gaspçı varlığın ortadan kaldırılmasından başka çözüm yoktur ve diğer tüm çözümler Allah'a, Rasulü’ne, Filistin'e ve halkına ihanetten başka bir şey değildir.

Çözüm, Yahudilere baskı yapması için ABD'ye yalvarmakta ya da sömürgeciliğin çıkarlarını korumakla görevlendirilmiş yöneticilerin kınama ve eleştirilerinde yatmıyor; zira eğer Yahudi varlığı, tuzağını püskürtecek, elini koparacak ve planlarına meydan okuyacak Müslümanların olduğunu bilseydi Gazze'deki halkımıza zulmedemezdi.

Gerçek zafer, gözyaşları ve nutuklarla değil, bilakis hakların iade edildiği, kanların korunduğu ve başların dik tutulduğu cihat farzını yeniden canlandırmakla olacaktır. Ne yazık ki beldelerimizin başındaki yöneticiler boş zirve vetoplantılarında, Allah'tan ve Rasulü'nden hiç utanmadan bu farzı askıya almaya karar verdiler ve böylece de ümmetin zirvesini ve gücünü askıya aldılar.

Ne yazık ki bugün, üzüntü ve sempati göstermekte yarışıyor ve pratik bir adım atmadan ve kardeşlerinin kusurlarını nasıl gizleyeceklerini bilen kargaların bile seviyesine inmeden kınamak ve eleştirmekle yetiniyoruz!

Tüm açıklama yöntemleri ve tüm taziye konuşmaları, Müslümanların izzetini geri getirmeyecek ve kanlarının akmasını ya da yaslılarının feryatlarını durdurmayacaktır...

Kılıç, kitaplardaki haberlerden daha doğrudur…

Dünya, Müslümanların arkasında ölmeyen bir ümmet ve düşmanının ayakları altındaki toprağı yakmak için seferber olan ordular olduğunu bilsin diye toprağı kurtarmak, düşmanla savaşmak ve onu köklerinden söküp atmak için seferber olan mücahitlerin saflarına katılmak daha iyi olurdu.

Filistin meselesi bugün başlamadı, bilakis belki de başlangıcı İkinci Halife Abdülhamid Rahimehullah’ın şöyle diyerek, bir karış toprağını bile satmayı reddettiği andan itibaren olmuştur: "Filistin benim kendi mülküm değil, İslam ümmetinin mülküdür. Bir gün gelir de Hilafet Devleti parçalanırsa işte o zaman (Yahudiler), Filistin’i para ödemeden alabilirler. Ama ben hayattayken, Filistin'in Osmanlı Devleti'nin bedeninden koparıldığını görmektense, bedenime neşter vurulması benim için daha kolaydır."

Bu devlet adamının tutumu ile düşmanla müzakere eden, Amerika'ya gaspçı varlığa suçlarını durdurması amacıyla baskı yapması için yalvaran, sayısı küçük bir devletin sayısına bile ulaşmayan bir avuç çetenin saldırganlığını durdurmak için tavizler üstüne taviz vererek bizleri aşağılanmış bir nokta getiren bugünkü yöneticilerimizin tutumları arasında ne kadar da büyük bir fark vardır; nasıl bir zilletin derinliklerine düştük Allah aşkına!

Artık kınama ve eleştiri hiçbir işe yaramıyor; eğer bizler bağımlılıktan vazgeçer ve başta düşmanı değil de Gazze'yi kuşatan çevre ülkeler olmak üzere güç ve kuvvet ehli görevlerini yerine getirmeye karar verirse işte o zaman yüzleşebiliriz.

Biz cihadın farz kılındığı bir ümmetiz; cihat ise, siyasi kararlarla ve ateşkes anlaşmalarıyla düşmeyecek ve askıya alınamayacak bir vaciptir. Uluslararası sisteme gelince; ne mazlumlara adaletli davranıyor ne de hakkı savunuyor, nerede olursa olsun aldığı kararlar her zaman Siyonist projeye hizmet etmek içindir.

Artık tüm argümanlar düşmüş ve bütün mazeretler ortadan kalkmıştır; musibet genel olup aşağılanma daha da kötüleşmiştir ve biz seyrederken, düşman saldırganlığını sürdürmektedir. Karşılık vermeye gücü yettiği halde düşmanın suçları karşısında sessiz kalanlar, suça ortaktırlar.

Sözlerimi İsra ve Mirac topraklarında bulunan mücahit ve murabıt kardeşlerimize şöyle seslenerek bitiriyorum: Yolunuzda ilerlemeye devam edin ve hak üzere sebat edin; zira sizler hepimizden daha onurlusunuz ve sakın dinlerini dünyevi bir teklif karşılığında satmak için pazarlık yapanlara ve uzlaşanlara aldanmayın.

Sizler, sizden önce Allah yolunda olan Sahabelerin, Tabiinlerin ve mücahitlerin yolunu takip ediyorsunuz. Allah'a andolsun ki bu, mübarek bir sünnettir, izzetin yoludur ve onurlu bir hayata geri dönmek için cihat yolundan başka bir yol yoktur.

Şunu çok iyi bilin ki ümmetin içinde hak üzere sebat eden, kendilerine muhalefet edenlerin onlara zarar veremeyeceği ve Allah'ın vaadi gerçekleşinceye, Müslümanların orduları tevhid sancağı altında yürüyünceye ve safları birleştirecek, kelimeyi bir araya getirecek, ümmetin izzet ve onurunu yeniden tesis eden bir liderlik ortaya çıkıncaya kadar asla rahat etmeyecek kardeşleriniz vardır; bu ise aziz olan Allah'a hiç de zor değildir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Munis Hamid – Irak

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER