- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Ey Ordular, Biz Boğuluyoruz!
Haber:
Gazze İçişleri Bakanlığı, Gazze Şeridi'ni etkileyen şiddetli fırtına nedeniyle sonuncusu Gazze Şehri'nin El Kerama ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 3'ü çocuk olmak üzere 13 Filistinlinin şehit olduğunu ve 13 evin yıkıldığını teyit etti.Sivil savunma, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'ya bağlı Bir el-Naja'yada bir evin çökmesi sonucu 6 şehidin cesedinin çıkarıldığını bildirdi.El-Şifa Hastanesi'nden bir kaynak, Gazze şehrinin batısındaki El-Şati kampında 9 yaşındaki Hedil Hamdan ve küçük bebek Tim el-Havaja'nın soğuktan hayatını kaybettiğini duyurdu. (El Cezire Net)
Yorum:
Ey ordular, biz boğuluyoruz, bizi duyuyor musunuz?!Açlıktan, bombalardan, yakma ve yıkımdan dolayı ölümler yaşadık, dahası ölümün her türlüsünü yaşadık, siz ise sessizce izliyorsunuz!!
Bugün sadece Gazze Şeridi'nde kaç yardım çağrısı kaydedildiğini biliyor musunuz?! Haberde şunlar geçmiştir: “İçişleri Bakanlığı, fırtınanın başlamasından bu yana Gazze Şeridi'nin çeşitli vilayetlerden 4.300'den fazla acil yardım çağrısı almıştır.”Sadece bir gün içinde çok küçük bir bölgeden boğularak ölüm hakkında 4.300 yardım çağrısı gelmiştir; Hilafetin yıkılmasından bu yana dünyanın dört bir yanından size gelen ve Mu'tasım'ın gururunu uyandıran yardım çağrılarının sayısına bir bakın Allah aşkına; ama sizler seyircilerin saflarında oturuyor ve bir köle gibi utanç verici liderlerin emirlerini yerine getiriyorsunuz; peki sizler, ezilmiş aciz kişiler misiniz?!
Sizler kimsiniz? Sizler güç ve kuvvet ehlisiniz; peki ne zaman kim olduğunuzu idrak edip ümmetinizin çağrılarına icabet etmek için harekete geçmenizin önemini anlayacaksınız? İçinizde uyuyan gururunuzun uyanması için daha kaç tanesine rıza göstereceksiniz? Boğulma çığlıkları sizi harekete geçirmeyecek mi? Boğulan bir kişiyi kurtarmak için, büyük bir emir olmasına rağmen namazı terk etmek gerektiğini biliyor musunuz? Namazı bırakma vacibinin ne anlama geldiğini biliyor musunuz?!
Fakihler şöyle demiştir: Tüm Müslümanların, bir başkasından zararı def etmeye çalışması gerekir; bu yüzden mağduru, boğulmakta ve yanmakta olan birine yardım etmek için namazı terk etmek ve onu maruz kaldığı tüm helakten kurtarmak gerekir; eğer bir kişi, bir başkası olmadan bunu yapmaya muktedir ise, bu yardım onun üzerine farz-ı ayn olur; yok eğer bunu yapabilecek olan başkaları da varsa, o zaman farz-ı kifaye olur; (bilindiği üzere farz-ı kifaye, bazılarının yerine getirmesiyle, başkalarından düşen farzdır) Bu konuda, fakihler arasından bir ihtilaf yoktur.
Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, insanların ihtiyaçlarını karşılamaya muktedir olup da ihmalkarlık gösterenlere uyarıda bulunmuştur; zira Amr ibn Mürre, Muaviye’ye şöyle demiştir: Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğunu işittim: مَا مِنْ إِمَامٍ يُغْلِقُ بَابَهُ دُونَ ذَوِي الْحَاجَةِ وَالْخَلَّةِ وَالْمَسْكَنَةِ إِلا أَغْلَقَ اللَّه أَبْوَابَ السَّمَاءِ دُونَ خَلَّتِهِ وَحَاجَتِهِ وَمَسْكَنَتِهِ “Herhangi bir idareci kapısını muhtaç, yoksul ve düşkünlerin yüzüne kaparsa Allah’ta semanın kapısını onun her türlü ihtiyaçlarına karşı kapatır.” Peki ihtiyaçlarınıza karşı semanın kapılarının kapanmasını mı bekliyorsunuz? Hatta bir münadi şöyle nida edecektir: Onları durdurun, çünkü onlar sorguya çekileceklerdir; peki ya sonra ne olacak?
وَكَانَ رسول الله ﷺ أَجْوَدَ النَّاسِ، وَكَانَ أَشْجَعَ النَّاسِ، وَلَقَدْ فَزِعَ أَهْلُ الْمَدِينَةِ ذَاتَ لَيْلَةٍ فَانْطَلَقَ نَاسٌ قِبَلَ الصَّوْتِ، فَتَلَقَّاهُمْ رَسُولُ اللهِ ﷺ رَاجِعاً وَقَدْ سَبَقَهُمْ إِلَى الصَّوْتِ وَهُوَ عَلَى فَرَسٍ لأَبِي طَلْحَةَ عُرْيِ فِي عُنُقِهِ السَّيْفُ، وَهُوَ يَقُولُ: لَمْ تُرَاعُوا لَمْ تُرَاعُوا “Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem insanların en güzeli, en cömerdi ve en cesuru idi. Bir gece Medine halkı gerçekten korktu da birtakım insanlar sesin geldiği tarafa gittiler. Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise dönerken onlara rastladı. Sesin geldiği tarafa doğru onlardan önce gitmişti. Ebu Talha'nın çıplak bir atına binmiş; kılıç boynunda şöyle diyordu: "Korkmayın! Korkmayın!" Bu, Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in insanlara yardım ettiğini, onlardan dolayı endişelendiğini ve onları koruduğunu göstermektedir; sonra Sallallahu Aleyhi ve Sellem Müslümanlara, böyle olmalarını öğretmiştir. Peki sizlerden, bizleri teskin edecek “korkmayın, korkmayın” sözünü ne zaman işiteceğiz?
Ey Müslüman orduları: Ümmetinizi kurtarmak için ayağa kalkın ve bizlere kaybolan hakkı geri kazandıracak, her açgözlü hainin elini kesecek, onurumuzu koruyacak, bizim zayıflıktan güce ve iktidara geçmemizi sağlayacak ve bizim dünyayı insanlığın dalaletlerinden kurtaracak daveti yeniden taşımamızı sağlayacak olan Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti bize geri getirin.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انفِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ أَرَضِيتُم بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الْآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ “Ey iman edenler! Size ne oldu ki, «Allah yolunda savaşa çıkın!» denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır.” [Tevbe 38]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müne Semih (Ümmü Meryem)



