Müslüman Ülkelerdeki Diktatör Rejimleri Kim Destekliyor?

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber - Yorum

Müslüman Ülkelerdeki Diktatör Rejimleri Kim Destekliyor?

Haber:

26 Kasım 2025 Çarşamba günü, yargıtay, Nicolas Sarkozy'nin Pygmalion davası olarak bilinen dava için yaptığı temyiz başvurusunu reddetti. Bu yılın Eylül ayında Sarkozy, 2007 seçim kampanyasını, Libya diktatörü Muammer Kaddafi'nin fonlarıyla finanse etmekten de suçlu bulunmuştu.

18 Kasım 2025'te Trump, bin Selman'ı Beyaz Saray'da görkemli bir resepsiyonla karşıladı.Gazeteciler, Suudi kökenli Amerikalı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi ve parçalanması hakkında soru sordu ve Trump, soruyu soran ABC muhabirini azarladı. (Ajanslar)

Yorum:

İnsanlardan birçoğu, Amerika, İngiltere, Fransa ve diğer Batı ülkelerinin diktatör rejimlerini ortadan kaldırmak ve İslam beldelerine özgürlük ve demokrasi getirmek istediklerini iddia ediyor.

Bu batıl iddiayı çürütmek için, Batı'nın aslında İslam beldelerinde demokrasinin yayılmasını istemediğini belirtmekte fayda vardır.On yıllardır Müslüman ülkeleri diktatör rejimler tarafından baskı altında tutuluyor ve Müslümanlar tarafından bu rejimlerden kurtulmaya yönelik en ufak bir işaret gördüklerinde, süper güçler kendilerine sadık diktatör rejimleri desteklemek için darbe düzenlemeye koşuyorlar.

Bunun çarpıcı bir örneği, 1990'ların başında neredeyse anayasal çoğunluğu elde eden Cezayir'deki İslam Kurtuluş Cephesi'dir.Ancak ordu, bunu rejime bir tehdit olarak görerek darbe düzenlemiş ve Cezayirli Müslümanların özlemlerini kan gölünde boğmuştur.Arap Baharı olayları sırasında süper güçlerin diktatör rejimleri ne pahasına olursa olsun korumaya yönelik çabaları açıkça ortaya çıkmıştır.

Örneğin Mısır'ın demokratik olarak seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin askeri darbe sonucu devrilmesi, görevden alınması ve ardından ömür boyu hapis cezasına çarptırılması durumu çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.Suriye'de 10 yılı aşkın süredir yaşananlar da bunun bir başka örneğidir.Beşar Esad rejimine karşı ayaklanan Suriyeli Müslümanlar, Amerika'nın ajanı olan Esad rejimini devirerek, bölgedeki Amerikan hegemonyasını tehlikeye attılar.Bu nedenle Obama, Esad rejimi için belirlediği kırmızı çizgileri onlarca kez aşmıştır; çünkü Suriye rejiminin düşmesi İslamcı grupları iktidara getirecek ve Hilafetin kurulması ihtimalini doğuracaktı.Sadece Suriye'deki çıkarlarının korunmasını sağladıktan sonra, Esad rejiminin düşmesine izin verdiler ve bu da Türkiye'ye, dolayısıyla ABD'ye sadık olan Ahmed Şara'nın iktidara taşınmasına yol açtı.

Böylece on yıllar boyunca sömürgeci güçler, çeşitli yöneticilerin diktatörlük özelliklerine işaret etmeden İslam beldelerinin kaynaklarını yağmaladılar.Ancak Arap Baharı patlak verdiğinde ve birçok yöneticinin iktidarda kalamayacağı ortaya çıktığında, Avrupalı ve Amerikalı yetkililer, sıkıca tokalaştıkları eski dostlarını diktatör olmakla suçlamaya başladılar, onlarla ilişkilerini kestiler ve muhalefeti de belirli ülkelerdeki meşru bir otorite olarak tanıdılar.

Tüm bunlar, İslam beldelerinde özgürlük ve demokrasi isteyen kimsenin olmadığını açıkça teyit etmektedir; çünkü düşmanlarımız, Müslümanların özgür seçimler yapmasına izin verilirse, hemen kendi yöneticilerini atama ve İslami yönetim sistemine göre yaşama haklarını geri kazanacaklarını çok iyi bilmektedirler.Bu nedenle Amerika ve müttefikleri, Trump'ın ilk döneminde Mısır'daki darbe lideri Sisi'yi en sevdiği diktatör olarak açıkça nitelendirdiğinde olduğu gibi, açıkça ve küstahça tiranları desteklemektedir.Bugün ise sanki onun itaatkar bir avukatıymış gibi, bin Selman'ı Amerikan gazetecilerinin saldırılarına karşı şiddetle savunuyor.

Ancak sömürgeci Avrupalıların tüm çabalarına rağmen, İslam beldelerinde yaşananlar mantıklı bir sonuca, yani İslam'ın zaferine doğru ilerliyor; bunun işaretlerinden biri, Müslüman kadınların şerî kıyafetleriyle alay eden ve Müslümanların kalplerine Arap milliyetçiliği fikirlerini aşılayan Abdunnasır gibi yöneticilerin döneminin sona ermesidir.Bugün, laikliği uygulamaya devam ettikleri ve Müslümanları yanıltmak amacıyla bazı İslami unsurları uyguladıkları bir zamanda, “İslam olmayan ılımlı İslamcılar” olarak adlandırılan geçici bir dönem başlamıştır.

Müslüman ülkelerdeki tiranların yok olacağı ve Müslümanların İslam'ın hükümlerine göre yaşama ve fikri ve tarihi servetlerini geri kazanma haklarını elde edecekleri zaman yaklaşmaktadır.Bu da İslam ümmetini eski ihtişamına ve ekonomik ve bilimsel gelişmişliğine yeniden kavuşturacak ve onu dünyanın insan yapımı sistemleri arasında adalet ve kalkınmanın bir feneri haline getirecektir.

فَسَيُنْغِضُونَ إِلَيْكَ رُءُوسَهُمْ وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هُوَ قُلْ عَسَىٰ أَنْ يَكُونَ قَرِيباً

Bunun üzerine onlar sana alaylı bir tarzda başlarını sallayacak ve ne zamanmış o?” diyecekler. De ki: “Yakın olsa gerek!” [İsra 51]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Fazıl Hamzaev - Ukrayna

Bu kategoriden diğerleri: « Suud Rejimi, Batılı Ülkelerle Yan Yana Müslümanlar İçin Casusluk Yapıyor ve Onların Kutsallarını İhlal Ediyor!

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık