Salı, 04 Cumade’s Sânî 1447 | 2025/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Asıl Zehir, Böcek İlacı Değil, Bu Topluma Dayatılan Allah Korkusundan Yoksun Kapitalist Zihniyettir!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber - Yorum

Asıl Zehir, Böcek İlacı Değil, Bu Topluma Dayatılan Allah Korkusundan Yoksun Kapitalist Zihniyettir!

Haber:

Almanya’dan İstanbul’a tatil yapmak için gelen dört kişilik ailenin zehirlenerek ölmesi Türkiye’de hem yürek yaktı hem de bu ülkede hayatın her alanındaki çürümüşlüğü ortaya koydu. Aynı hafta Türkiye’nin birçok başka şehirlerinde de toplu gıda zehirlenmesi vakaları yaşandı. Gıda zehirlenmeleri, böcek ilaçlama, tarımda ve gıda sektöründe kullanılan pestisitler de bu acı olay nedeniyle yeniden gündeme geldi.

Yorum:

Hayatını kaybeden anne, baba ve iki küçük çocuğunun ölümüne dair soruşturmalar hâlâ sürüyor. Yapılan incelemelerde gıda zehirlenmesine sebep olacak herhangi bir madde bulunmadı. Fakat toplumda gittikçe yaygınlaşan sorumsuzluk, vicdan ve insan canının değersizliği dikkatleri çekiyor: Nitekim ailenin kaldığı otelde ilaçlama yapıldığı ve ailenin ilaçlamadan sadece bir iki saat sonra odasına yerleştirildiği ortaya çıktı. Resepsiyon görevlisinin otelin kapısını kilitleyip görev yerini terk etmesinden dolayı, ailenin kapının önünde duran ambulansa ulaşamadığı, ilaçlamayı yapan şirketin ruhsatsız bir işletme olduğu ve ilaçlamayı yapan çalışanın da ruhsatsız çalıştığı ortaya çıktı. Ailenin başvurduğu hastanelerde yüzeysel şekilde ayakta tedavi edilip oteline geri gönderildiği de haberler arasında yer alıyor.

Adli araştırmalar inşaallah tez zamanda tamamlanacaktır. Dört kişilik bir ailenin yok olduğu esnada farklı şehirlerde de artarda 10 günde 200’den fazla kişi gıda zehirlenmesi nedeniyle hastaneye kaldırılması da tüm halkın sağlığını tehdit eden ihmal, özensizlik ve sorumsuzluk halleri toplum içinde gittikçe yaygın ve baskın hale geldiğini gözler önüne seriyor.

Türkiye’de bozuk gıdalar ve pestisit kalıntıları halk sağlığı karşısında ciddi bir tehdit oluşturuyor. Sağlık Bakanlığı’na göre, zincir marketlerde incelenen ürünlerin her üçünden birinde insan sağlığı üzerinde doğrudan etkisi olan pestisitler tespit ediliyor. Yine önemli oranda menşei belirsiz, etiketsiz gıdaların ve doğadan gelişigüzel toplanan bitkilerin tüketilmesi, toplu yemek organizasyonlarında hijyenden yoksun sağlıksız şartlarda hazırlanan ve saklanan gıdalar, yasaklı ya da son kullanma tarihi geçmiş ürünlerin kullanılması, eğitimsiz personel zinciri vs. gibi sebepler de artan gıda zehirlenmelerinin sebepleri arasında yer alıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yetersiz sayıda denetim personeli, yetersiz laboratuvar kapasitesi, gıda güvenliği denetimlerinin ağırlıklı olarak şikâyet sonrası yapılması, toplu tüketim noktalarının büyük bölümünde soğuk zincir takibi yapılmaması, depolama alanlarının standart dışı, personelin gıda hijyeni eğitimi almamış olması, organik gıdaların dahi devlet eliyle değil para karşılığında özel şirketler tarafından yapılıyor olması gibi sorunlar da hem devlet kurumları düzeyindeki hem halk düzeyindeki sorumsuzluğun göstergesidir. Hatta pestisit kontrolleri ciddiye alınmadığı için son 5 yıldır AB’ye ihraç edilen ürünlerde Türkiye en çok geri çevrilen ülke haline gelmiştir. Ancak AB gümrüklerinden geri çevrilen bu gıdalar (örneğin fıstık, kayısı, domates gibi…) imha edilmeyip pazarlarda halka ucuza satılıyor.

Yani devlet bünyesinde hâkim olan kapitalist değerler ve hedefler, en çok halkın zihniyetini zehirlemiştir. Oysa dünyanın hiçbir yerinde hiç kimse zihinlerin sağlıklı beslenmesiyle bedenin sağlıklı beslenmesini birbirinden ayrı düşünmez. Bunlardan herhangi birinde bir ifsat, insanı ve toplumu yok etmeye götüren bir felakettir.

Allah Subhanehu ve Teâlâ bu konuda “tüm insanları” uyarmıştır:

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ كُلُوا مِمَّا فِي الْاَرْضِ حَلَالًا طَيِّبًاۘ وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِۜ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُب۪ينٌ

“Ey İnsanlar! Yeryüzündeki temiz ve helal şeylerden yiyin, şeytana ayak uydurmayın, zira o sizin için apaçık bir düşmandır.” [Bakara 168]

Yine Rasulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem’in pazarda bir buğday sergisine uğradığı aktarılmaktadır: Peygamber Efendimiz elini buğday yığınının içine daldırdı ve parmakları ıslanınca da satıcıyı sert bir şekilde uyardı:

أفلا جعلته فوق الطعام حتى يراه الناس‏!‏ من غشنا فليس منا” “İnsanların görüp aldanmaması için o ıslak kısmı ekinin üstüne çıkarsaydın ya! Kim bizi aldatırsa, bizden değildir” buyurdu. (Müslim, Îmân 164)

Rasulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem’in uygulaması, insanların hem aldatılmasının hem de sağlığına karşı olan tehditlerin ortadan kaldırmasının, insanların genel (kamusal) bir hakkı olduğunu gösteriyor.

Tarihi boyunca insanların iaşesini sağlıklı ve güvenilir yoldan temin etmek üzere İslam devleti değişik önlemler almıştır. Osmanlı devletinin de, üreticilerin halkın sağlığını tehdit etmek pahasına rekabet üstünlüğü sağlamasına karşı gıdayı tağşiş ettiği kayıtlarla sabit olan bir gerçektir. Tağşiş edilen ürünler arasında un, süt ve süt ürünleri, baharat, konserveler ve çay başta gelmekteydi. Hatta Osmanlı Ceza Kanunu’nun 194. maddesi de tağşişe bulaşarak gıda maddeleri, içecekler ve ilaçların esas bileşimini sağlığa zarar verecek şekilde değiştirenler hakkında cezalar öngörmüş, kamu sağlığını tehdit eden gıda sahtekarlığına karşı Hıfzıssıhha-i Umumiye Komisyonu kurmuştur.

İslami hükümlere göre halkın sağlıklı beslenmesi, tıpkı eğitim, sağlık ve tıbbi hizmetler gibi ve diğer kamusal haklar gibi devletin takip etmekle yükümlü olduğu bir konudur. Allah korkusuyla ferdî sorumluluklarını ve toplumsal sorumluluklarını yerine getirebilecek, aynı zamanda devleti eksik kaldığı görevlerden muhasebe edecek bilinçli bireyler yetiştirmek de yine devletin görevidir. Bu; Rasulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem’in şu kavli gereği böyledir:

الإِمَامُ رَاعٍ وَهُوَ وَمَسْؤُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ“İmam bir çobandır ve raiyyesinden mesuldür.” [Buhari]

Görüyoruz ki asıl zehir böcek ilacı, tarım ilacı vs. değil, asıl zehir bu topluma dayatılan Allah korkusundan yoksun kapitalist zihniyettir. Allah korkusunun ve dolayısıyla Allah’ın hükümlerinin hâkim olmadığı yerde insanların hayat bulması, kaliteli ve güvenli bir hayat yaşaması mümkün değildir.

Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Ofisi için

Zehra Malik

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER