- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Amerika, Lübnan'a, İran Partisinin Silahsızlandırılması veya Kaçınılmaz Bir Çatışmanın Ağırlığını Yüklemektedir!
Haber:
Lübnan sahnesi, ABD'nin Lübnan'daki yetkililere, İran'ın Lübnan'daki partisinin silahsızlandırılması için baskı yapmak üzere ABD elçisi Morgan Ortagus'un Beyrut'a gelmesinin ardından, Yahudi varlığıyla doğrudan veya dolaylı müzakereler ya da topyekûn bir savaşa yol açabilecek askeri tırmanış olasılığı içeren bir mesajla, eşi benzeri görülmemiş bir Amerikan diplomatik tırmanışa tanık olmaktadır.
Ortagus, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Başbakan Nevvaf Selam ve Parlamento Başkanı Nebih Berri ile bir araya geldi ve onlara Washington'un himayesinde Tel Aviv ile doğrudan müzakerelere girmelerini veya Mekanizma Komitesi aracılığıyla dolaylı olarak müzakere etmelerini önerdi.
Lübnanlı kaynaklar, ABD elçisi Barrack'ın Beyrut'a yapacağı ziyaretin son ziyaret olacağını ve bu ziyaret sırasında yetkililere silahsızlanma planını uygulamak için önlerinde son bir fırsat olduğunu, aksi takdirde Lübnan'ın kendi kaderine terk edileceğini bildireceğini açıkladı. (Sky News Arabia)
Yorum:
Bizler Müslümanlar olarak mefhumlarımızı, Kuran, sünnet, sahabenin icması ve şerî kıyas gibi kaynaklardan oluşan akidemizden almalıyız;zira Allah Subhanehu ve Teala bize, düşmanı korkutmak için gücümüz yettiği kadar kuvvet hazırlamamızı emretmiş ve şöyle buyurmuştur:وَأَعِدُّوا لَهُم مَّا اسْتَطَعْتُم مِّن قُوَّةٍ وَمِن رِّبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِ عَدُوَّ اللَّهِ وَعَدُوَّكُمْ وَآخَرِينَ مِن دُونِهِمْ لَا تَعْلَمُونَهُمُ اللَّهُ يَعْلَمُهُمْ “Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah’ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz.” [Enfal 60] Dolayısıyla ordularımızın silahlanma kaynağını kâfir ülkeler yapmamalıyız; çünkü onlar sadece İslam'a aykırı şartlar altında silah satıyorlar, bu da kâfirlere bizim aleyhimize yol veriyor; oysa Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: وَلَن يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً “Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermez.” [Nisa 141] Ayrıca bizler, İslam'ı içeride uyguladıktan sonra, dışarıda İslam'ı davet ve cihad yoluyla taşımakla mükellefiz. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: قَاتِلُواْ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَلاَ بِالْيَوْمِ الآخِرِ وَلاَ يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَلاَ يَدِينُونَ دِينَ الْحَقِّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ حَتَّى يُعْطُواْ الْجِزْيَةَ عَن يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ “Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Rasulü’nün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın.” [Tevbe 29]
1924 yılında Hilafetin yıkılmasından sonra ümmetin başına musallat olan yöneticilere gelince; onlar, sadece sömürgeci kafirlerin araçları olup güçlü ordulara sahip olmalarına rağmen ümmetin yeteneklerini düşmanlarına ipotek etmişlerdir; oysa bu orduların akideleri onlara, Allah'ın rızasını kazanmak ve genişliği yer ve gök kadar olan cenneti kazanmak için Allah yolunda cihad etmeyi ve mallarını ve canlarını feda etmeyi farz kılmıştır.Ama bu hain yöneticiler, ordular ile ümmete destek verme arasındaki engel olmuşlardır; bunun en yakın örneği, Yahudi varlığının Gazze'deki halkımıza karşı yürüttüğü ve on binlerce şehit, kayıp ve yaralının verildiği soykırım savaşıdır; ama bu ordular, bu hain yöneticileri razı etmek için sessizliği ve ihaneti seçmiştir. Aynı şekilde Amerika'nın Sudan'da, Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında başlattığı ve Müslümanların yakıtı olduğu saçma bir savaşa karışmışlardır.
Şimdi Amerika, Şam’daki firari tiranın yanında yer alıp Şam’ın devrimci halkını öldürerek, Yahudi varlığına karşı Gazze halkını desteklediğini iddia edip birkaç füze fırlatarak amaçlarını tükettikten sonra İran'ın Lübnan'daki partisini silahsızlandırmak istiyor.Peki Lübnan ordusu bir partinin silahlarına bile el koyma imkanına sahip değilse, o halde bir devleti, bir ümmeti veya sözde egemenliğini nasıl koruyabilecek ki?!
Bu nedenle alimlerden, aşiret şeyhlerinden, güç ve kuvvet ehlinden oluşan İslam ümmetinin evlatlarının, Müslümanları tek bir siyasi liderlik ve tek bir büyük ordunun altında birleştirecek, Yahudi varlığını kökünden söküp atacak, yağmalanan serveti sahiplerine geri iade edecek, Müslümanlar arasındaki saçma savaşları sona erdirecek, sömürgeci kafirlerin iç işlerine müdahale etmesine son verecek ve İslam ümmetini korkulan ve diniyle izzetli bir ümmet haline getirecek Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet Devleti'ni kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmaları gerekir. Tıpkı efendimiz Ömer İbn Hattab Radıyallahu Anh’ın şöyle dediği gibi: “Allah bizi İslam'la şereflendirdi. Allah’ın verdiği şereften başka bir şeref ararsak Allah bizi yeniden zelil kılar.”
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdullah Abdulhamid – Irak



