Çarşamba, 14 Cumade’l Ûlâ 1447 | 2025/11/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Uluslararası Koalisyon... Barış Vaatleri İle Katliam Gerçekliği Arasındaki Kanlı Bir İttifaktır!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Uluslararası Koalisyon... Barış Vaatleri İle Katliam Gerçekliği Arasındaki Kanlı Bir İttifaktır!

Haber:

Birçok basın kaynakları, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara'nın ABD Başkanı Donald Trump'ın resmi daveti üzerine Kasım ayında Washington'u ziyaret edeceğini vurguladı ve bu ziyaret, 1946'daki bağımsızlıktan bu yana bir Suriye devlet başkanının ABD'ye yaptığı ilk ziyaret olması nedeniyle tarihi bir olay olarak nitelendirildi.

Kaynaklar, ABD'nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack'ın bir grup gazeteciye ziyaretinin doğruluğunu vurguladılar ve Ahmed Şara'nın Başkan Trump ile bir araya gelerek Suriye'nin IŞİD ile mücadele için uluslararası koalisyona katılmasını öngören anlaşmayı imzalayacağını ve Suriye'nin güvenlik dosyası ve ABD'nin yaptırımlarıyla ilgili bir sonraki adımları görüşeceğini belirttiler.

Bu teyit, Barrack'ın 2025 Manama Diyaloğunda yaptığı konuşmadan birkaç saat sonra geldi ve Barrack bu konuşmada, Şam bölgesindeki yeni ABD politikasının özelliklerini sunarak ABD medyasının Washington'un bölgeye yönelik yaklaşımını “stratejik bir dönüşümün ilanı” olarak nitelendirdiği bir vizyon sundu.

Yorum:

Burada, Trump'ın kararlar alma konusundaki siyasi cesareti hakkındaki sözlerinden bahsetmeyeceğiz; çünkü o, kararlarının sonuçlarıyla, diğerlerinin yüzleştiği gibi yüzleşmiyor. Ayrıca Robert Ford döneminden günümüze kadar Suriye'deki çelişkili ABD politikalarını da sıralamayacağız.

Nitekim Washington, rejimi değiştirmeye çalışmadığını, aksine onu terbiye etmeye çalıştığını vurgulayarak, rejimin başını koruduğu bir zamanda rejimi reform etme sloganını da yükseltmektedir! Bu çelişki yazardan değil, bilakis tek bir anda yaptığı açıklama ile onun çelişkisinin arasını bir araya getiren cesur Amerikan siyasetinin özünden kaynaklanmaktadır.

Bu ise Thomas Barrack ve diğerleri gibi Amerikan elçilerinin açıklamalarında tekrarlanan çelişkilerin boyutunu kanıtlamaktadır; zira onların açıklamalarını takip etmek, kişinin yazdıklarımızın bir abartı değil, tutarlılıktan yoksun değişken bir politikanın doğru bir tanımı olduğunu anlaması için yeterlidir.

Uluslararası koalisyondan bahsetmişken, "IŞİD ile mücadele" olarak ilan edilen hedefi takip eden biri için, bunun Suriye'nin çeşitli bölgelerinde binlerce sivilin öldürülmesi ve çok sayıda katliamın gerçekleştirilmesiyle sonuçlanan askeri operasyonlar için bir kılıf olduğu bir sır değildir. Bu olaylar, insan hakları örgütleri ile yerel ve uluslararası medyanın çeşitli raporları ve tanıklıklarıyla belgelendiği gibi fotoğraflar ve resmi veriler, açıklanan hedefler ile sonuçların gerçekliği arasındaki büyük farkı da ortaya koymaktadır.

"24 saatten az bir sürede, 3.000 Müslüman uluslararası koalisyon güçleri ve Suriye Demokratik Güçleri tarafından öldürülmüş olup şok edici görüntüler, yanmış cesetlerin üst üste yığılmış olduğunu gösterirken, Kürt milisler ise iletişimleri, gazetecilerin ve medya kuruluşlarının katliamı haber yapmasını engellemektedir. Kadınların, yaşlıların ve çocukların kömürleşmiş cesetleri, insanlardan önce taşları bile gözyaşlarına boğan destansı bir savaşın ardından sokaklarda görüntülenmiştir. Ümmet uykuda ve medyanın çoğu katliamı örtbas etmektedir; oysa 650'den fazla kadın, 920 çocuk ve 1.400 erkek yerinden edilmiş, kuşatılmış, ardından fosfor bombaları ve uluslararası yasaklı silahlarla öldürülüp yakılmıştır. Batı, terörle mücadele bahanesiyle tarihin en iğrenç suçlarından birini işlemiştir; peki bu katliam terör değilse, o halde terör nedir?” (El Cezire Net, 25/03/2019)

Ayrıca diğer raporlar da aşağıdakileri ortaya çıkarmıştır:

19 Temmuz 2016 tarihinde koalisyon güçleri, Halep kırsalındaki Tuhar köyünde hava saldırıları düzenleyerek 68'i çocuk ve 29'u kadın olmak üzere 106 sivili öldürmüştür.

Uluslararası Af Örgütü'nün raporuna göre, 2017 yılında IŞID'i Rakka şehrinden çıkarmak için ABD destekli bir saldırı nedeniyle 1.600'den fazla sivil hayatını kaybetmiş olup bu rakam, resmi rakamların on katından fazladır.

Suriye İnsan Hakları Ağı, geçen yılın sonundan bu yılın sonuna kadar uluslararası koalisyon tarafından 550'den fazla sivilin öldürüldüğünü belgelemiş olup bu sivillerin çoğu, askeri hedeflerin bulunmadığı sivil bölgelerde yaşıyorlardı.

Bu rakamlar, kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere binlerce sivili etkileyen uzun bir katliam kaydının bir parçasıdır; bu da uluslararası koalisyonu, terörle mücadele sloganlarından uzak gerçek bir kan ittifakı haline getirmiş ve vaatler ile katliamların gerçekliği arasındaki çelişkiyi açıkça ortaya koymuştur.

Bunlar, Suriye'de uluslararası koalisyon tarafından işlenen ve binlerce sivilin hayatını kaybettiği katliamlardan bazılarıdır. Yani bu, aşılması imkansız ve hiçbir koşulda haklı gösterilemeyecek olan derin bir yaradır.Koalisyonun IŞİD ile savaşmak için çalıştığının açıklanmasının ardından, onun en önemli hedefinin suçlu rejiminin bekası, mücahit grupların hedef alınması ve onların kendisiyle işbirliği yapan gruplarla değiştirilmesi olduğunu görürüz; koalisyonla işbirliği yapanlar, sizin daha önceki açıklamalarınızda geçenlere göre ajanlar olarak nitelendirilmektedir ey beyler.

Tüm bu olaylardan sonra nereye gidiyoruz? Ülkeler bir damla su veya bir gaz kuyusu için birbirleriyle savaşmakta ve sınırlar çizmek için savaşlar açmaktadır; tüm bu katliamlar ve kan nehirlerinden sonra bizim tutumumuz nasıl olmalıdır?

Yoksa pusula mı kayboldu? Bu politikaların arkasından gitmek, bu dünyada yıkım ve rezillik, ahirette ise şiddetli bir azap ile sonuçlanabilir; sizler bunu biliyorsunuz ama belki hatırlayıp dönersiniz diye size hatırlatıyoruz.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdu ed-Della - Suriye

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER