Salı, 15 Rebiu’s Sânî 1447 | 2025/10/07
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Erdoğan’ın BM Konuşması: Söz Var, İcraat Yok!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Erdoğan’ın BM Konuşması: Söz Var, İcraat Yok!

Haber:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Gazze’de yaşananları “soykırım” olarak nitelendirdi, “İsrail’in” her gün çocukları öldürdüğünü vurguladı ve uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’den fotoğraflar paylaşarak “Gazze’de bir savaş yoktur; bu, işgal, tehcir ve toplu kıyım politikasıdır” dedi.

Cumhurbaşkanı ayrıca, “Dünya beşten büyüktür” söylemini yineleyerek BM’nin yapısını eleştirdi, NATO ve ABD ile ilişkilerin güçlendiğini, Türkiye’nin 2026’daki NATO Zirvesi’ne ev sahipliği yapacağını duyurdu. Çevre, yapay zekâ, sıfır atık ve aile vurguları da konuşmanın diğer başlıkları arasındaydı.

Yorum:

Cumhurbaşkanı Erdoğan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki konuşmasında, başta Filistin olmak üzere birçok küresel meseleye dikkat çekti. Ancak İslami bir zaviyeden bakıldığında, bu sözler altı boş, somut icraattan uzak ve küresel sömürgecilik sisteminin sınırlarını aşamayan bir retorikten öteye geçemedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri özellikle Filistin konusunda vicdanlara seslenmiş olabilir. Ancak İslami bakış açısıyla bakıldığında bu konuşmanın en büyük eksiği, güçlü sözlerin fiiliyata dönüşmemesidir. Gazze’de çocuklar açlıktan ölürken, Gazze tam bir abluka altında bir ölüm ve imha kampına dönüşmüşken bu durumda “mazlumların tercümanı” olmak sadece sözden ibaret kalmaktadır.

BM eleştirisi de yüzeysel kalmıştır. “Yeniden yapılandıralım” denilen BM, bizzat zalimlerin kurduğu düzendir. Ümmetin görevi, çökmüş bu sistemi yeniden ayağa kaldırmak değil, İslami temelde yeni bir dünya düzeni kurmak olmalıdır. Erdoğan’ın uzun süredir diline pelesenk ettiği “dünya beşten büyüktür” sözü, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin beş üyeden oluşmasına yönelik bir eleştiri gibi görünüyor ve küresel düzenden nefret eden halklar nezdinde memnuniyetle karşılanıyor olsa bile gerçek olan, Amerika’nın İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşturduğu bu düzenden artık memnun olmadığı ve değiştirmek isteği ile bu konuda reform talep eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerinin uyum içinde olmasıdır.

Dahası, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın övgüyle bahsettiği NATO ile ilişkilerin güçlendirilmesi Müslümanların izzetine değil zilletine işarettir. Afganistan’dan Irak’a, Suriye’den Libya’ya kadar milyonlarca Müslümanı katleden bir örgütle iş birliği övünç kaynağı değil, utanç vesilesidir.

“İki devletli çözüm” söylemi de sömürgeci bir bakış açısının ürünüdür. Hem Filistin meselesinde hem de Kıbrıs meselesinde gündeme gelen bu ifade, Filistin toprakları üzerinde Yahudi varlığını, Kıbrıs adası üzerinde de Rum varlığını tanımaktan başka bir şey değildir. Oysa her ikisi de işgalci varlıklardır. Çözüm bu işgallerin tanınması ve meşru kabul edilmesi değil, işgalci varlıkların ortadan kaldırılmasıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM konuşması, etkili sözler ve çarpıcı tespitler içerse de Türkiye’nin son iki yıldır Gazze’de süren soykırım karşısında izlediği fiili siyasete bakıldığında hiçbir anlam ifade etmemektedir.

Erdoğan’ın BM konuşması sonrasında Trump ile yaptığı görüşmenin detayları, sahip olduğu muazzam stratejik konum ve büyük güç dinamiklerine rağmen Türkiye’nin nasıl bir zafiyet içerisine düşürüldüğünü ortaya koymaktadır. ABD ile henüz kapsamı açıklanmamış olan büyük anlaşmalar yapılmıştır. Türkiye’de sivil nükleer tesislerin kurulması, Türk Hava Yolları’nın ABD’den yüzlerce yolcu uçağı, F-35 ve F-16 savaş uçakları, askeri ekipman, hatta ABD’den gemilerle taşınacak LNG satın alınması, hatta Türkiye’de bulunan bazı nadir toprak elementlerinin ABD’ye tahsis edilmesi gibi konular gündemdedir.

Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kapıda karşılaması, üst düzey protokoller uygulaması, koltuğunu çekmesi, yan yana aynı koltukta oturması, iki saatten fazla süren basına kapalı bir görüşme yapması ve her fırsatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı övgülerle anması boşuna değildir.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun sözleri ibretliktir: “Türkiye’nin de aralarında bulunduğu diğer bütün ülkeler, bizden bu işlere dahil olmamızı adeta yalvararak istiyor… Sonuçta, bu işin parçası olmak için yalvaran liderler var. Arayıp ‘Başkanın elini beş dakika sıkmamıza izin verir misiniz?’ diyorlar.”

Birçok ülke lideri Trump ile görüşüp elini sıkmak üzere beş dakika randevu alabilmek için yalvarırken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki saati aşan görüşmesi, Türkiye’nin verdiği muazzam tavizlere ve Türkiye’nin ABD’nin bölge planlarının uygulanmasında üstleneceği yeni rollere işaret ediyor!

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Remzi Özer

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER