- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Yargı Paketi Değil Yama Paketidir, İnfaz Düzenlemesi Değil Adam İnfazı Düzenlemesidir!
Haber:
Onuncu Yargı Paketi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda kabul edildi. Ceza infaz sistemine önemli değişiklikler getiren düzenleme ile toplumsal huzurun güçlendirilmesi amaçlanıyor. (04.06.2025 TRT haber)
Yorum:
Mecliste her yıl bir yargı paketi kabul edilmesi neredeyse artık bir gelenek haline geldi. Temcit pilavı gibi farklı kelimelerle farklı kesimlere ilişkin yargı düzenlemeleri yapılmaktadır. Şimdiye kadar yapılan yargı düzenlemeleri incelendiğinde, bunların iki temel amacı olduğu görülür. Birincisi, cezaevleri dolu olduğu için boşaltılması amacıyla belli yargı düzenlemeleri yapılmakta ve kısmi af adı altında belirli hükümlüler tahliye edilmektedir. İkincisi, siyasi amaç için belirli kişiler serbest bırakılmaktadır. Diğer bir deyişle oy amacıyla suç işlemiş belli kişiler serbest bırakılmaktadır. Kısacası Türkiye’de yapılan yargı düzenlemeleri, ortada var olan bir sorunu çözmek için yapılmış ve yapılan yargı düzenlemeleri değildir. Tam tersine var olan bir sorunu çözmek yerine bizatihi sorun üretir hale gelmişlerdir. Halbuki kanunlar ya da düzenlemeler insanların sorunlarını çözmek için yapılırlar ya da yayınlanırlar. Ama maalesef Türkiye özelinde kapitalist sistemde kanunlar ve düzenlemeler sorunları çözmek yerine sorunların kaynağı olmuşlardır.
Bu 10’uncu yargı yaması da dahil olmak üzere şimdiye kadar yapılan düzenlemeler göstermiştir ki, insan yapımı köhne sistemler ya da kanunlar insanların sorunlarını çözmeye uygun değildir. Kusurlu ve sınırlı insan aklının ürünü olan bu kanunlar, belirli zaman diliminde var olan sorunlara yönelik güya çözümler veya düzenlemeler oldukları için başka bir zaman dilimine göre eskidiklerinden dolayı revizyona uğramak bu kanunların kaderi olmuştur. Oysa gerçek bir kanun, zaman ya da mekân ile sınırlı olmaz zira insan sorunları belirli olduğu için bu sorunlara yönelik çözümler de belirli olmalıdır, zaman ve mekâna göre değişmemelidir. Zaman ve mekâna göre değişen kanunlar ancak insan ürünü kanunlardır. Yaratıdan gelen kanunlar, sorunlarının özüne ve kökenine yönelik için asla değişim ve revizyona uğramazlar.
Örneğin İslam’da kasten adam öldürmenin ya da zina yapanın ve içki içenin cezası bellidir. Yöneticinin arzusuna göre asla değiştirilemezler. Ve bu hükümler belirli şartlar ve zaman göz önünde bulundurularak yapılmış ya da Allah tarafından indirilmiş kanunlar ya da hükümler değillerdir. Bunlar, insandan kaynaklanan insani sorunları çözmek için indirilmiş hükümlerdir. İnsan, her zaman insan olduğuna göre ondan kaynaklanan sorunlar da bellidir. İnsan zaman ve mekâna göre değişiklik göstermeyeceğine göre sorunları da değişiklik göstermeyecektir. İnsandan kaynaklanan sorunların çözümlerini korumak amacıyla belirlenen cezalar da caydırıcılık ve önleyicilik özelliği olduğundan, cezaevlerinin dolması gibi sorunlarla karşılaşılmayacaktır. Ayrıca İslam’da adam öldürmelere -maktulün bağışlaması hariç- ve recm gibi diğer ölüm gerektiren cezalar için hapishanelere gerek yoktur ki cezaevlerinin dolup taşması gibi bir sorunla karşılaşılsın.
Siyasiler ve yandaş medyanın infaz düzenlemesinin toplumsal huzurun güçlendirilmesine katkı sağlayacağı sloganı ve bahanesi, kamuoyunun tepkisini dindirmek ve bertaraf etmek için ortaya atılmış boş bir sözden başka bir şey değildir. Soruyoruz, şimdiye kadar çıkarılan 9’uncu yargı paketi, toplumsal huzurun güçlendirilmesine mi yoksa toplumsal huzurun baltalanmasına ve dinamitlenmesine mi katkı sağladı? Gerçek suçluları cezaevinden çıkarıp toplumun içine atmak ve özellikle de bu suçlular her cezaevine girdiklerinde af olayı ile karşılaşacaklarının bilincinde olurlarsa, o zaman suç işlemeleri daha da kolaylaşacaktır, nitekim öyle de oluyor.
Erdoğan ve ekibi gerçekten toplumsal huzur arıyorlarsa ve istiyorlarsa bunun yolu infaz düzenlemesi değil İslam’dır. İslam’dadır toplumsal huzur ve kardeşlik. Erdoğan ve ekibi geçmişte yıllarca bu sloganı dillendirmediler mi? Yoksa bunu Müslümanları kandırmak için mi kullandılar? İktidara gelince huzurun İslam’da değil kapitalizmde olduğunu gördüler ve öyle de sürdürüyorlar. Erdoğan’ın hiçbir zaman derdi İslam olmamıştır, aksine İslam’ı sadece iktidara gelmek için kullanmıştır şimdi de iktidarını ve saltanatını devam ettirmek için kullanmaktadır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ercan Tekinbaş