Pazar, 23 Safer 1447 | 2025/08/17
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Amerika, Darfur Bölgesini Ayırma Planını Hızlandırıyor, O Halde Devletin Birlik Bütünlüğünü Ölüm Kalım Meselesi Haline Getirmekten Başka Çare Yoktur!

Trump yönetimi, Ocak 2025’te Beyaz Saray’a çıkar çıkmaz Sudan dosyasını gündemine aldı. Ülkedeki tüm askeri ve siyasi operasyonları bizzat komuta etti, Darfur’u koparma planını faaliyet soktu. Hatta 26 Mart 2025’te ordu Hartum’u geri aldığında, El Burhan’ın Cumhuriyet Sarayı’nda kameralar karşısına geçip “Hartum özgürlüğüne kavuşmuştur ve bu iş burada bitmiştir” demecini vermesi de bu senaryonun bir parçasıydı. Ardından askeri operasyonlar hız kazandı ve Hızlı Destek Güçleri (HDG), Sudan’ın orta bölgelerindeki El-Cezire, Sennar, Beyaz Nil ve Mavi Nil eyaletlerinden tamamen sökülüp atıldı. Bu gelişmeler sonucunda HDG, batıya doğru çekilerek gücünü Darfur’a komşu Kordofan bölgesinin bir kısmında ve bir yılı aşkın süredir kuşatma altındaki Faşer şehrinin bir bölümü hariç tüm Darfur bölgesinde yoğunlaştırdı. Ordunun Sudan’ın kuzey, orta ve doğu bölgelerini, Hızlı Destek Güçleri’nin (HDG) ise Darfur ve Kordofan’ın bir bölümünü kontrol ettiği bu fiili durum, aslında Darfur bölgesinin ayrılması yönünde atılmış somut bir adımdır. Bu bölünmüşlük, Sudan’da birbirinden ayrı iki yapının var olduğu izlenimini yaratmaktadır.

Halbuki daha önce, Hızlı Destek Güçleri’nin (HDG) en zayıf olduğu bir dönemde, Faşer’deki kuşatmayı yarmak ve HDG’yi tamamen ortadan kaldırmak amacıyla askeri birliklerin yola çıktığı duyurulmuştu. Nitekim el-Kuds el-Arabi haber sitesi de 19 Nisan 2025 tarihli haberinde şöyle diyordu: “Sahadaki son gelişmeler, orduya ve ortak güce bağlı büyük askeri birliklerin, Faşer şehrindeki kuşatmayı yarmak için ülkenin kuzeyinde bulunan Debbe şehrinden hareket ettiklerine, yine bu güçlere bağlı başka birliklerin ise Kordofan eyaletlerinde yeni bir cephe açtıklarına ve farklı bir cepheden şehre doğru ilerlerken kayda değer başarılar elde ettiklerine işaret ediyor.” Fakat beklenen olmadı; Hatta tam tersi oldu, Hızlı Destek Güçleri (HDG) Kordofan’daki etkinliğini artırdı ve hatta stratejik öneme sahip El-Ubeyd şehrini hedef alacağını duyurdu!

İşin siyasi boyutuna gelince, en tehlikeli hamle 26 Temmuz 2025’te Hızlı Destek Güçleri’nden (HDG) geldi. Güney Darfur’un başkenti Nyala’da kameraların karşısına geçerek, ülkenin parçalanmasına son çiviyi çakan ve Darfur’u ülkeden koparan bir ihanetle, kendi egemenlik konseyi, bakanları ve valileriyle paralel bir devlet kurduklarını ilan etti. Bu adıma, siyasi arenadaki ırkçı söylemleri, her gün mantar gibi türeyen bölgesel ve kabilesel milisleri ve iktidarın ırkçı kotalara bölünmesini de eklediğimizde, Sudan’ın birliğini tehdit eden ve Darfur’un ayrılmasıyla başlayan kapsamlı bir senaryonun işlediğini görürüz!

Amerika, Darfur’u Sudan’dan koparmak için, geçmişte Güney Sudan’ı ayırırken izlediği yolun aynısını takip etmektedir. Zira Amerika, bölgede İngiliz ve Avrupalı sömürgecilerin kurduğu silahlı isyancı grupların kirli mirasını devralmıştır. Bu miras, devlete karşı silahlı isyanları körüklemek, ‘mazlumiyet’ ve ‘dışlanmışlık’ söylemlerini yaymak, sosyal adaletsizlikleri ve iktidar ile servetten pay alma konusundaki bölgesel ve etnik talepleri kullanarak ayrılık için uygun bir ortam hazırlamak olarak özetlenebilir. Nitekim Güney Sudan’da da aynısını yapmışlardı: İngilizlerin ve Avrupalıların kurduğu isyancı grupların başına kendi adamları olan John Garang’ı getirmişler ve devlete karşı on yıllarca sürecek silahlı isyan başlatması için onu desteklemişlerdi! Bugün Amerika, aynı kirli oyunu Darfur’da yeniden sahneliyor. Bu sefer sahneye, gözdesi ve şımarık çocuğu olan Hızlı Destek Güçleri’ni (HDG) sürüyor. Onu Darfur’daki tüm silahlı grupların tepesine oturtarak, bölgeyi bu kez doğrudan kendi maşasıyla koparmayı planlıyor. Yani artık, bir zamanlar yine Amerika’nın adamı olan Ömer el-Beşir’e karşı İngilizlerin ve Avrupalıların kışkırttığı eski piyonları kullanmıyor.

Aslında Güney Sudan’ı daha önce ayıran da yine Amerika’ydı. Nitekim eski Başkan El Beşir, Ocak 2012’de Hartum’da düzenlediği bir basın toplantısında bu gerçeği şöyle dile getirmişti: “Sudan’ın bölünmesinin arkasındaki asıl güç, petrol çıkarlarını korumak ve ülkemizi zayıflatmak isteyen Amerika’dır.” Hatta El Beşir, 25 Kasım 2017’de Rus Sputnik ajansına verdiği demeçte daha da ileri giderek şunları söylemişti: “Elimizde, Amerika’nın Sudan’ı tam beş parçaya bölmek için çalıştığına dair istihbarat var. Amerika, son dönemdeki tek taraflı pervasızlığıyla tüm Arap dünyasını ateşe atmıştır.”

Gerçek şu ki, Amerika’nın Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme projesi, şeytani bir plana dayanmaktadır: ‘Kan Sınırları’ haritası. Bu kanlı harita, emekli General Ralph Peters tarafından, Ortadoğu’nun parçalanmasının baş mimarı olarak bilinen Yahudi istihbaratçı Bernard Lewis’in fikirleri üzerine inşa edilmiştir. Bu projenin hedefi, zaten paramparça edilmiş İslam dünyasını, daha da küçük lokmalara ayırmaktır. Projenin sahipleri, bu vahşeti, ‘fırsatçı Avrupalıların çizdiği Sykes-Picot sınırlarını düzeltiyoruz’ gibi masum bir bahanenin arkasına saklamaya çalışmaktadırlar. Ancak mevcut devletlerin içinden yeni ve güçsüz devletçikler türetmek için bu yeni haritaların bedelinin yüz binlerce masum insanın kanı akıtmak olduğunu da bizzat kendileri de itiraf etmektedirler. Bu hain plan, tüm detayları ve kanlı haritalarıyla, bizzat Amerikan Silahlı Kuvvetleri dergisinin Temmuz 2006 sayısında ifşa edilmiştir. İki ayrı hükümet kurarak Darfur’un ayrılması fikrini meşrulaştırmak amacıyla, Amerikan Barış Enstitüsü, Nisan 2024’te Kenya’nın başkenti Nairobi’de bir çalıştay düzenledi. Özellikle İngiltere ile bağlantılı sivil grupların ve savaş karşıtı siyasi güçlerin katıldığı bu çalıştayın sonunda enstitü, ‘Sudan’da iki hükümetin olması çatışmaların şiddetini azaltacağı ve müzakere sürecini hızlandıracağı” sonucuna ulaştı! (04.08. 2025 Şarku’l Avsat)

Ey Sudan halkı! Daha önce Güney Sudan’ı parçalayan Amerika, şimdi de Darfur’u koparmak için aynı senaryoyla geri döndü. Eğer bu ihanet karşısında da Güney Sudan’da sergilediğiniz aynı aciz ve teslimiyetçi tavrı sergilerseniz, Amerika’nın Sudan’ı beş parçaya bölme ve bu yeni sınırları sizin ve evlatlarınızın kanıyla çizme planının gerçekleşmesi mukadderdir. Bu ise, hem bu dünyada hem de ahirette apaçık bir kayıp ve hüsran demektir.

Şunu iyi biliniz ki, her milletin ve halkın ölüm kalım meselesi olarak gördüğü ve ona göre tavır aldığı hayati meseleleri vardır. Sizler, ‘Lâ ilâhe illallah Muhammedun Rasûlullah’ kelime-i şehadetini getiren Müslüman Sudan halkısınız. Sizin bu ölüm kalım meselenizin ne olduğunu bizzat İslam akidesi belirlemiştir ve bu meseleler karşısında size tek bir seçenek sunmuştur: Ya bu davanın sancağı altında izzetle yaşarsınız ya da bu dava uğrunda şehadete yürürsünüz! İşte ümmetin vahdeti ve devletin bütünlüğü de ölüm kalım meselelerinden biridir. İslam hem bu ölüm kalım meselesini hem de ona karşı nasıl bir duruş sergileneceğini açıkça belirlemiştir.

Bu meselenin en net tezahürlerini, iki kritik meselede görmekteyiz: Birincisi, birden fazla halifenin varlığı meselesi, ikincisi ise bâğîler meselesidir. Abdullah bin Amr bin el-Âs’dan rivayet edildiğine göre Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

وَمَنْ بَايَعَ إِمَاماً فَأَعْطَاهُ صَفْقَةَ يَدِهِ وَثَمَرَةَ قَلْبِهِ فَلْيُطِعْهُ إِنْ اسْتَطَاعَ فَإِنْ جَاءَ آخَرُ يُنَازِعُهُ فَاضْرِبُوا عُنُقَ الْآخَرِ“Kim ki bir imama biat eder, eliyle musafaha ederek kalbinin sevgisini verirse gücü yettiği kadar itaat etsin. Eğer başka birisi gelip o imamla (yönetimi ele geçirmek için) mücadele ederse sonra çıkanın boynunu vurun.” Ebu Said el-Hudri’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

إذا بُويِعَ لِخَلِيفَتَيْنِ، فاقْتُلُوا الآخِرَ منهما“İki Halifeye biat edildiği zaman, onlardan sonuncusunu öldürün.” Dolayısıyla Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem, birden fazla halifenin varlığını yasaklayarak devletin birlik ve bütünlüğünü ölüm kalım meselesi haline getirmiş, Hilafetin yani devletin birliğini bozarak ikinci bir halifelik iddiasında bulunan kişinin ya öldürülmesini ya da bu eyleminden vazgeçmesini emretmiştir. Arface’den rivayet edildiğine göre “Ben, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i şöyle buyururken işittim:

مَنْ أَتَاكُمْ وَأَمْرُكُمْ جَمِيعٌ عَلَى رَجُلٍ وَاحِدٍ يُرِيدُ أَنْ يَشُقَّ عَصَاكُمْ أَوْ يُفَرِّقَ جَمَاعَتَكُمْ فَاقْتُلُوهُ“Siz yönetim işinde bir adam üzerinde birleşmiş iken, birisi gelip sizin asanızı kırmak ya da cemaatinizi parçalamak isterse onu öldürün.” Dolayısıyla Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem, Müslümanların birliğini bölmeye yönelik her türlü girişimi yasaklayarak ve bunu yapmaya yeltenen kişinin ya bu fitneden vazgeçinceye ya da öldürülünceye kadar savaşılmasını emrederek, ümmetin ve devletin bütünlüğünü ölüm kalım meselesi haline getirmiştir.

Bâğilerin durumuna gelince, Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

وَإِنْ طَائِفَتَانِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اقْتَتَلُوا فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا فَإِنْ بَغَتْ إِحْدَاهُمَا عَلَى الْأُخْرَى فَقَاتِلُوا الَّتِي تَبْغِي حَتَّى تَفِيءَ إِلَى أَمْرِ اللَّهِ فَإِنْ فَاءَتْ فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا بِالْعَدْلِ وَأَقْسِطُوا إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ“Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever.” [Hucurat 9-10] Zira Müslümanlara imamlığı sabit olan, yani Müslümanlara halife olduğu sabit olan kimseye karşı isyan etmek haramdır. Çünkü böyle bir isyan, Müslümanların birliğini parçalamak, kanlarının dökülmesine ve mallarının heba olmasına yol açmak demektir. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bu konudaki uyarısı son derece nettir:

مَنْ خَرَجَ عَلَى أُمَّتِي وَهُمْ جَمِيعٌ فَاقْتُلُوهُ كَائِناً مَنْ كَانَ“Kim, birlik içinde olan bu ümmetin içinde tefrika çıkarmak isterse, kim olursa olsun kılıçla boynunu vurun.” İmama karşı başkaldıran bu kişiler, İslam hukukunda bâğî olarak kabul edilir. Önce tövbe etmeleri istenir ve (isyanlarına gerekçe gösterdikleri) şüpheleri çürütülür. Eğer isyanlarında ısrar ederlerse, o zaman onlarla savaşılır.

İşte, birden fazla devletin varlığını, devlete isyan etmeyi ve ümmetin birliğini parçalamayı yasaklamak suretiyle, devletin ve ümmetin bütünlüğü ölüm kalım meselesi haline getirilmiştir. Zira Yüce Kanun Koyucu (Allah), bu meseleler karşısında takınılacak tavrı bir ‘ölüm kalım’ meselesi olarak belirlemiştir. Böyle bir fiile kalkışan kimse ya pişman olup geri adım atar yahut da ölümle cezalandırılır. Tarih boyunca Müslümanlar, bu ilahi emri harfiyen uygulamış, bunu en hayati ve en tehlikeli mesele olarak görmüş ve kim olduğuna bakmaksızın hiç kimseye bu konuda taviz vermemişlerdir. İşte bu, Yüce Allah’ın kesin hükmüdür. O halde, içinizdeki münafıklara ve hain işbirlikçilere engel olun ve Amerika’nın Darfur’u koparma planını boşa çıkarın. Bunu yapın ki, sizi yaratan ve rızkınızı veren Rabbinizin rızasını kazanasınız, evlatlarınızın kanının dökülmesini önleyesiniz ve ülkenizin parçalanmasına dur diyesiniz!

Ey Sudan halkı! Şu an, tarihinizin en keskin dönemeçlerinden birindesiniz! Haydi bu alçakça komployu başlarına geçirmek için tek bir yürek olun. Unutmayın, eğer Allah’tan yardım ister ve hakkıyla O’na tevekkül ederseniz, o zaman sizin başaramayacağınız hiçbir şey yoktur. Ordunun içindeki güç ve kuvvet ehli samimi evlatlarınıza seslenin ve onlardan, kâfir Batı’nın uşağı olan hain işbirlikçilerin ve münafıkların gasp ettiği iktidarınızı size iade etmelerini isteyin. Bu hedefe ulaşmanın tek yolu ise güç ve kuvvet ehlinin, kâfir Batı’nın tüm oyunlarını, planlarını, metotlarını ve piyonlarını çok iyi bilen ve İslam’ı mükemmel bir hayat nizamı olarak sunan Hizb-ut Tahrir’e nusret vermesidir. O halde ey Müslümanlar! Hem Allah’a itaat etmek hem de dünya ve ahiret iyiliğine kavuşmak için harekete geçin! Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا للهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü’ne icabet edin.” [Enfal 24]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti


H. 18 Safer 1447
M.  Salı, 12 Ağustos 2025

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER