Perşembe, 27 Safer 1447 | 2025/08/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu

No: RD-BA-2025-MB-TR-18 H. 20 Safer 1447
M. Perşembe, 14 Ağustos 2025

Netanyahu’nun ‘Büyük İsrail’ Açıklamaları, Bir Savaş İlanıdır! Tüm Antlaşmaları Geçersiz Kılar ve Orduları Harekete Geçirmeyi Gerektirir, Bundan Gayrısı Apaçık Bir İhanettir!

Savaş suçlusu Netanyahu, i24News televizyonuna verdiği söyleşide, pısırık Arap yöneticileri ve onların borazanlarının yorum yapamayacakları şekilde açıkça “Tarihi ve ruhani bir görevdeyim.” diyerek “Büyük İsrail” vizyonuna bağlı olduğunu söyledi. Bu vizyonun yalnızca mevcut “İsrail” topraklarını değil, aynı zamanda işgal altındaki Filistin topraklarını ve Ürdün, Lübnan, Suriye ile Mısır’ın bazı bölgelerini de kapsadığını ileri sürdü. Netanyahu’dan önce de cani Smotrich, Filistin çevresindeki Arap ülkelerinden ve özellikle Ürdün’den toprakların ilhakını içeren benzer açıklamalarda bulunmuştu. Tam da bu bağlamda, İslam’ın ve Müslümanların bir numaralı düşmanı olan ABD Başkanı Trump da “İsrail, Orta Doğu’daki diğer ülkelere kıyasla haritada çok “küçük” görünüyor. Bu kadar küçük olduğu için acaba daha fazla toprak alabilir mi diye merak ettim” diyerek Yahudi varlığının yayılmacılığına yeşil ışık yakmıştı.

Netanyahu’nun bu açıklaması, Knesset’in Batı Şeria’nın ilhakını ve yerleşim birimlerinin genişletilmesini duyurmasının ardından Yahudi varlığının Gazze Şeridi’ni işgal etme niyetini açıklamasıyla aynı döneme denk gelmektedir. Bu açıklama iki devletli çözümü fiilen bitirmiştir. Benzer şekilde, Smotrich’in bugün ‘E1’ bölgesindeki büyük yerleşim planı ve Filistin devletinin kurulmasını engelleme yönündeki açıklamaları da Filistin devleti umutlarını zayıflatan gelişmelerdir.

Bu sözler düpedüz bir savaş ilanıdır! Hilkat garibesi bu varlık, sömürgeci Batı’nın desteği ve Müslümanların yöneticilerinin ihaneti sayesinde kurulduğu günden bu yana işlediği suçlara ve yayılmacılığına dur diyecek, küstahlığına son verecek ve kendisini hizaya getirecek bir otoriteyle karşılaşmış olsaydı, bu denli cüretkâr açıklamalar yapamazdı.

Yahudi varlığının siyasi vizyonunun artık netleştiği ve bunu açıklamak için yeni açıklamalara gerek olmadığı gün gibi aşikardır. Filistin’de devam eden ve canlı olarak yayınlanan Yahudi saldırıları, Ürdün, Mısır ve Suriye gibi komşu Müslüman ülkelerin topraklarının bir kısmını işgal etme tehditleri ve suçlu liderlerinin açıklamaları, ciddi bir tehdittir. Bu tehditlerin, Ürdün Dışişleri Bakanlığı bildirisinde söylendiği gibi, ‘Kriz içindeki Yahudi varlığı hükümetindeki aşırılıkçıların benimsediği saçma iddialar’ olarak değerlendirilmesi doğru değildir. Ürdün’ün bu açıklaması da, Katar, Mısır ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin açıklamalarıyla benzer şekilde, genellikle yapıldığı gibi kınamanın ötesine geçmemiştir.

Yahudi varlığının bu tehditleri, Gazze’de yürüttüğü soykırım savaşı, Batı Şeria’yı ilhakı ve genişleme niyetleri, sadece bölge halklarına değil, aynı zamanda Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan, Suriye ve Lübnan hükümetlerine de yönelik bir tehdit niteliğindedir. Buna rağmen bu hükümetlerin en üst düzeydeki tepkileri kınama, endişe beyan etme ve uluslararası topluma çağrıda bulunmaktan öteye geçmemiştir. Amerika ve Avrupa, Filistin halkına karşı yürüttüğü savaşta Yahudi varlığının suç ve katliam ortağı olmasına rağmen, bu yöneticiler Amerika’nın bölge ile ilgili anlaşmalarıyla uyum içinde hareket etmekteler ve Amerikalılara itaatten başka ellerinden bir şey gelmemektedir. Hatta Yahudilerin izni olmadan Gazze’deki bir çocuğa bir yudum su ulaştıramayacak kadar acizlerdir!

Halklar ise Yahudi varlığının tehditlerini öyle Ürdün ve diğer Arap Dışişleri Bakanlıklarının gerçek ve pratik bir karşılık vermekten kaçınmak için ileri sürdüğü gibi boş sözler ve anlamsız sanrılar olarak değil, tamamen gerçek bir tehdit olarak algılamaktadır. Çünkü Gazze’de yaşanan vahşeti açıkça görüyorlar. Bu yüzden güç sahiplerinin ve özellikle orduların, bu tehdide karşı sessiz kalması kabul edilemez! Genelkurmay başkanlarının da iddia ettiği gibi, orduların asıl varlık sebebi ülkelerinin egemenliğini korumaktır. Yöneticilerinin, kendi ülkelerini işgalle tehdit eden düşmanlarla işbirliği yaptığını gördüklerinde bu görev daha da önem kazanmaktadır. Aslında bu orduların, 22 ay önce Gazze’deki kardeşlerine yardım etmesi gerekirdi. Çünkü Müslümanlar, diğer insanlardan ayrı olarak tek bir ümmettir. Sınırlar ve yöneticilerin çokluğu onları ayıramaz.

Hareketlerin ve aşiretlerin Yahudi varlığının tehditlerine yanıt olarak yaptıkları popülist konuşmalar, etkileri kısa süren, sonra hızla sönüp giden eylemler olmaktan öteye gidememektedir. Hele de bu sözlerin, dışişlerinin boş kınama söylemleriyle örtüştüğünde ve rejime destek niteliği taşıdığında hiçbir anlamı kalmaz. Eğer rejim, düşmanı pasif bir şekilde beklemek yerine, hem dış tehdidi hem de bu tehdide karşı mücadeleyi engelleyen iç unsurları bertaraf edecek proaktif ve somut bir eyleme yönlendirilmezse, bu tür halk tepkileri sonuçsuz kalmaya mahkûmdur. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

وَإِمَّا تَخَافَنَّ مِن قَوْمٍ خِيَانَةً فَانبِذْ إِلَيْهِمْ عَلَى سَوَاءٍ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْخَائِنِينَ“Eğer (antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik etmesinden kesin olarak korkarsan, sen de antlaşmayı aynı şekilde bozduğunu onlara bildir. Çünkü Allah, hainleri sevmez.” [Enfal 58] Yahudi varlığına ve tehditlerine karşı teyakkuzda olduğunu iddia edenlerden beklenecek en asgari eylem, rejimin elinden tutarak onu hain Vadi Araba Antlaşması’nı iptal etmeye, bu varlıkla tüm ilişkileri ve anlaşmaları kesmeye zorlamaktır. Aksi takdirde, bundan gayrısı Allah’a, Rasûlü’ne ve Müslümanlara ihanettir! Bununla birlikte, Müslümanların sorunlarının nihai çözümü, sadece İslami hayatı yeniden başlatmak için değil aynı zamanda sömürgeci güçler ve dostlarını ortadan kaldırmak için Nübüvvet metodu üzere İslam Devletini kurmaktır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا بِطَانَةً مِّن دُونِكُمْ لَا يَأْلُونَكُمْ خَبَالاً وَدُّوا مَا عَنِتُّمْ قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاءُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْآيَاتِ إِن كُنتُمْ تَعْقِلُونَ“Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır. Kalplerinde sakladıkları (düşmanlıkları) ise daha büyüktür. Eğer düşünüp anlıyorsanız, ayetlerimizi size açıklamış bulunuyoruz.” [Ali İmran 118]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 
http://www.hizb-jordan.org/
E-Mail: info@hizb-jordan.org

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER