Salı, 27 Cumade’l Ûlâ 1447 | 2025/11/18
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
Medya Bürosu

No: SR-BA-2025-MB-TR-17 H. 20 Cumâde’l Ûlâ 1447
M. Salı, 11 Kasım 2025

Uluslararası “Terörle” Mücadele Koalisyonuna Katılmak, Devrimin İlkelerinden Sapmak ve Tehlikeli Bir Şekilde Uçuruma Doğru Yuvarlanmak Anlamına Gelir

Suriye Enformasyon Bakanı Hamza Mustafa, “Suriye’nin yakın dönemde DEAŞ’ı yenilgiye uğratmak için kurulan uluslararası koalisyonla siyasi iş birliği deklarasyonunu imzaladığını” ve “Suriye’nin terörle mücadelede bir ortak olduğunu” açıkladı. Bakan, “Başkan Trump’ın, Suriye’nin gösterdiği dönüşümü takdir ettiğini ve (İsrail) ile yapılması muhtemel bir güvenlik anlaşmasını desteklediğini” de sözlerine ekledi. Trump da, Beyaz Saray’da Suriye Geçiş Dönemi Başkanı Ahmed el-Şara ile yaptığı görüşmenin ardından gazetecilere, “El Şara’ ile tam bir uyum içinde olduğunu ve görevini başarıyla yerine getireceğine inandığını” söyledi. Geçen cuma günü ABD Dışişleri Bakanlığı da “yeni Suriye liderliğinin davranışlarında kayda değer bir ilerleme” olduğunu ifade ederek memnuniyetini dile getirdi.

ABD’nin Suriye Temsilcisi Tom Barrack da Başkan Ahmed El Şara’nın ABD’ye yapacağı ziyareti sırasında, Suriye’yi ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun bir parçası yapacak bir ortaklık belgesi imzalayacağını duyurmuştu. Barrack, Trump’ın el-Şara ile görüşmesi hakkında şu değerlendirmede bulundu: “Suriye eskiden sorunun kaynağıydı, bugün ise bizim için temel bir ortak haline geldi...Suriye hükümeti artık DAEŞ’le ve ‘terörle’ mücadelede ortağımızdır... Terörün kaynağı olan Suriye, bugün terörle mücadelede ortaktır.” ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı da şunları söyledi: “Suriye, İran rejiminin vekili olan bir devletten, artık bizimle terörle mücadelede işbirliği yapan bir devlete dönüştü.”

Orta Doğu Enstitüsü (MEI) tarafından yayınlanan bir raporda ise, Kamu Güvenliği Müdürlüğü’nden bir kaynağa dayandırılarak, ‘Şam ile Koalisyon liderliği arasındaki son koordinasyonun birçok operasyonel anlaşmayı kapsadığı’ belirtildi. Bu anlaşmanın en önem maddeleri şunlar: “İçişleri Bakanlığı istihbarat birimi ile Uluslararası Koalisyon operasyon odaları arasındaki bilgi paylaşımı, daha kurumsal ve kalıcı güvenlik işbirliği kanallarının kurulmasına zemin hazırlayacaktır”

Oysa iki milyon şehide mal olan Suriye Devrimi’nin en temel ilkelerinden biri, Batı’nın hegemonyasından kurtulmak ve yabancı nüfuzunu sona erdirmekti. Ne var ki, eski rejim devrilir devrilmez, geçiş yönetimi için ABD ve Batı ile işbirliği yapmak, birdenbire güvenlik, barış ve ekonomik ilerlemenin yegâne kaynağı haline geldi! Hatta Medya da bu plana alet etmiş durumda. Sürekli kapitalist ekonomiyi pompalamakta, İslam’ın bu konudaki kurallarını, hükümlerini ve şartlarını özellikle de İslam’ın kâfir devletlerle, özellikle de harbi devletlerle ilişkilere dair hükümlerini tamamen görmezden gelmektedir. Bu devletlerin başında da, silahları Irak’ta, Afganistan’da, Somali’de ve Yemen’de kanımızla ıslanmış olan Amerika bulunmaktadır. Amerika, Suriye’de bile 14 yıl boyunca Şam Devrimi’ni boğmak ve halkı cellat rejimin kucağına geri itmek için devrik rejime her türlü yaşam desteğini sağlamıştır.

Ayrıca, ülkenin bu içler acısı ekonomik durumunu Batı’nın onayına ve yaptırımların kaldırılmasına bağlamak, halkı aldatmaktır ve abesle iştigaldir. Halkın zihnini o ebedi Kur’anî gerçekten, yani sefaletin ve mutsuzluğun asıl sebebinin, Allah’ın Şeriatının yönetimden, hayattan ve devletten uzaklaştırılması olduğu gerçeğinden saptırmaktır. Allah Subhânehu ve Teala Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَىٰ * وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكاً وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَىٰ“Eğer tarafımdan size bir yol gösterici gelir de, kim benim yol göstericime uyarsa artık o, ne sapar ne de sıkıntı çeker. Her kim de benim zikrimden yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.” [Taha 123-124]

İşin daha da acı tarafı, bu tehlikeli savruluşun, maslahat celp etmek ve mefsedeti def etmek bahanesiyle siyasi, ekonomik, güvenlik kazanımları sağlayacağı iddiasıyla meşrulaştırılmasıdır. Bu, dinimizin temellerini ve dış politika ilkelerini tamamen yanlış anlamaktır.

İnsanın aklı almıyor! Düne kadar ‘İslam’a savaş açan Haçlı ittifakı’ dedikleri o Uluslararası Koalisyon, bugün nasıl oldu da ‘terörle mücadelede ortağımız’ haline geldi? Oysa küfrün önde gelenlerinin, terörle mücadele ile İslam’la ve İslam’ın devlet yönetimine geri dönmesiyle mücadele etmeyi kastettikleri çok iyi biliniyor. İktidara gelenlerin taşıdığı velâ ve berâ kavramları ve sloganları nerede kaldı?! Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğunu işitmediler mi?

قالَ عَسى رَبُّكم أنْ يُهْلِكَ عَدُوَّكم ويَسْتَخْلِفَكم في الأرْضِ فَيَنْظُرَ كَيْفَ تَعْمَلُونَ “Umulur ki Rabbiniz düşmanınızı helak eder ve onların yerine sizi yer yüzüne hakim kılar da nasıl hareket edeceğinize bakar.” [Âraf 129] Yoksa bu sloganlar, artık unutulmuş olan bir hedefe ulaşmak için sadece bir basamak mıydı?

Allah Subhânehu ve Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

مَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلَا الْمُشْرِكِينَ أَنْ يُنَزَّلَ عَلَيْكُمْ مِنْ خَيْرٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَاللهُ يَخْتَصُّ بِرَحْمَتِهِ مَنْ يَشَاءُ وَاللهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ“(Ey müminler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Halbuki Allah rahmetini dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.” [Bakara 105]

Şimdi biz, küfrün başı olan, İslam’a karşı savaşın öncülüğünü yapan Amerika’ya, Trump’a ve Batı’ya mı inanalım? Yoksa bizi o zor günlerde yardımıyla Şam’a kadar muzaffer kılan Tek ve Kahhâr olan Allah’a mı inanalım?

Peki Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu sözleri nerede kaldı?

وَلَن تَرْضَى عَنكَ الْيَهُودُ وَلاَ النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءهُم بَعْدَ الَّذِي جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللهِ مِن وَلِيٍّ وَلاَ نَصِيرٍ“Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: “Allah’ın yolu asıl doğru yoldur.” Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır.” [Bakara 120]

Tüm Batı ülkeleri, Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılması konusunu, apaçık belli şartlara bağlamıştır. Bu şartların en başında da yeni yönetimin ‘aşırılık ve terörle mücadele’ konusunda Batı ile işbirliği yapması yer almaktadır. Bu mesele, İslam ümmetinin basiret ve feraset sahipleri için apaçık bir meseledir.

Amerika’nın bu “Haçlı” ittifakına açıkça katılmak, büyük bir tuzak ve tam bir felakettir. Bu uğursuzluk sadece bu yönetimin değil, bu ihaneti onaylayan, bu zillete susan ve (doğuracağı) felaketleri görmezden gelen herkesin yakasına yapışacaktır! Bu ihanetin ilk sonucu, İslam’ı sadece camiye hapsetmeyen, Suriyeli veya muhacirler olsun onu bir hayat sistemi olarak benimseyenlerin tek tek avlanması olacaktır! DAEŞ’ ise bu ihaneti halka yutturmak için kullandıkları koca bir bahanedir! Bu teslimiyetin faturası bununla da bitmeyecektir, siyasi ve ekonomik olarak Amerika’ya tamamen bağımlı hale gelinecek; güvenlik servislerinin ‘Amerikan çıkarlarına’ göre yeniden dizayn edilmesi gibi en mahrem iç işlerimize bile karışılacaktır. Çünkü Amerikalılar bizim güvenlik güçlerimizi, kendi pis planları için kullanacakları içerideki maşaları ve casusları yapmak istemektedirler!

Bugün bizler Şam topraklarında kritik bir yol ayrımındayız: Ya dinimize, Rabbimizin rehberliğine ve Peygamberimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in yoluna geri dönecek ve Allah’ın razı olmadığı her şeyi reddettiğimizi ilan edeceğiz. Ya da bir seraptan ibaret olan Amerika’nın rızasının peşinde koşarak Allah’ın gazabını üzerimize çekecek ve Şam toprağını sulayan o muazzam fedakârlıkların ve tertemiz kanların heder olmasına sebep olacağız! Peki, Şam’daki Müslümanlar bu iki yoldan hangisini seçmeli? Şam Devrimi’nin evlatlarına ve bu uğurda fedakârlık yapanlara yakışan, verdikleri söze sadık kalarak dinlerinin ve devrimlerinin temel ilkelerine bağlılıklarını ilan etmeleridir. Bu ilkelerin başında ise, Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesini ve şu sözünü gerçekleştirmek için İslam Devleti aracılığıyla İslam’ı hâkim kılmak gelmektedir:

أَلَا إِنَّ عُقْرَ دَارِ الْمُؤْمِنِينَ الشَّامُ“Dikkat edin, müminlerin yurdu Şam’dır” Ağlamanın ya da sızlanmanın hiçbir fayda etmeyeceği bir zamanda hep birlikte pişman olmadan önce harekete geçin. Yardımına sığındığımız tek merci Allah’tır. Güç ve kudret yalnızca Yüce ve Azim olan Allah’ın elindedir!

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: +8821644446132 Skype: TahrirSyria
www.tahrir-syria.info
E-Mail: media@tahrir-syria.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER