حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları
No: HT-BA-2025-MO-TR-27 |
H. 23 Rabi’-ul Âhir 1447 M. Çarşamba, 15 Ekim 2025 |
Keşmirli Kadınlar, 1947 Yılından Bu Yana Hindistan İşgali Altında Tecavüze ve İşkenceye Maruz Kalmaktadırlar
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin bu yılki 60. Oturumu marjında, kadınların ekonomik, sosyal ve kültürel haklarına odaklanan uluslararası bir sivil toplum kuruluşları (STK) forumu gerçekleştirildi. Uluslararası OCAPROCE Örgütü’nün düzenlediği forumun ana teması, “2030’a Kadar Kültürel Mirasın Korunması, Geliştirilmesi ve Sürdürülebilir Barışın İnşasında Kadınların Rolü” olarak belirlendi. Keşmir temsilcisi Dr. Shughafta, Hint işgal güçlerinin elinde Keşmirli kadınların yaşadığı acı dolu trajediye vurgu yaptı. Dr. Shughafta, “Bugün burada, Hindistan işgali altındaki Cammu ve Keşmir Vadisi’nde sesi bastırılmış sayısız kadının acısını dile getirmek için bulunuyorum. Silah sesleri onların feryadını bastırıyor. Onurlarını ayaklar altına alan bu işgal rejimi, kadın bedenlerini de tıpkı kurşunlar gibi bir savaş silahına dönüştürmüş durumda.” dedi. Dr. Shughafta, uluslararası toplumu, Keşmirli kadınlara yönelik cinsel şiddeti durdurmak ve faillerin yargılanmasını sağlamak için harekete geçmeye çağırdı.
Ayrıca çeşitli insan hakları örgütlerinin Keşmir’i ziyaret ederek sivillere yönelik şiddet ve tecavüz vakalarını belgelediğini ve bu raporlardaki vahşetin boyutunun dehşet verici olduğunu belirtti. Hindistan ordusu, Merkezî Yedek Polis ve Hudut Güvenlik Birlikleri, Keşmir’de Müslüman kadınlara karşı cinsel şiddet uygulamaktadır. Bu, hem kadınları küçük düşürüp cezalandırmak hem de “aşırı” diye yaftalanan Müslüman erkekleri teslim almak için kullanılan bir yöntemdir.
Kadınlar ayrıca yargısız infazlara maruz kalmakta, kasten kör bırakılmakta, evleri, işyerleri ve tüm köyleri terörle mücadele adı altında yakıp yıkılmaktadır. Bunun üstüne bir de, Hindistan devletinin propaganda aygıtları, Keşmirli Müslüman kadınları nesneleştirmekte ve onları, Hindu erkekleri tarafından asimile edilmeyi (Hintlileştirilmeyi) bekleyen varlıklar olarak tasvir etmektedir. Bütün bu uygulamalar, Keşmir’de yerli Müslümanları izole edip sindirmek ve Hindutva’nın sömürgeci yerleşim planını ilerletmek için Hindistan yönetimi tarafından dikkatle hazırlanan planlardır.
Keşmir, bir zamanlar Allah’ın kanunlarıyla yönetilen ve “dünya cenneti” diye anılan, işgal altındaki bir başka İslam toprağıdır. Fakat İngilizlerin 1608’de Hindistan’a gelmesi ve yaklaşık 150 yıl sonra tüm alt kıtayı doğrudan yönetmeye başlamasıyla birlikte, bu topraklar kıtlığın, yoksulluğun, güvensizliğin ve bölünmüşlüğün hüküm sürdüğü bir yer haline gelmiştir. 1947’de sözde bağımsızlık adı altında Batı’nın kurduğu bir hükümet, o alçak sömürge düzeninin yerine almıştır. Daha sonra Hindutva devleti, tıpkı Yahudilerin Mübarek Toprak Filistin’i işgal ettiği gibi, Keşmir’i işgal etmiş ve Müslümanlar için burayı yaşanmaz hale getirmiştir.
Bununla birlikte 2025’te, uluslararası kurumların Gazze’deki soykırım karşısındaki sahte söylemlerini gördükten sonra bile, hala birileri Amerika’nın hegemonyasını garanti altına almak için kurulan ve en başta işgalcilerin topraklarımızı kontrol etmesine ve korumasına izin veren Birleşmiş Milletler gibi aynı kurumlardan Keşmir’deki şiddet ve tecavüz sorununu çözmelerini beklemektedir! Dünya on yıllardır Keşmirli kadınların aşağılanmaya, izolasyona ve baskıya maruz kaldığını izlemektedir. Onun için ne bu uluslararası kurumların ne de Batılı hükümetlerin kız kardeşlerimizin onurunun ihlal edilmesine asla son vermeyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
O yüzden sadece İslam’la hükmeden ve dolayısıyla Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın Müslüman kadının şerefini ve refahını korumaya verdiği önemi idrak eden bir devletin kurulması, Keşmir, Filistin, Doğu Türkistan ve diğer yerlerdeki kız kardeşlerimize yönelik istismara/kötü muameleye son verecektir. İşte bu devlet, Nübüvvet metodu üzere Hilafettir. Hilafet, nerede olursa olsunlar kız kardeşlerimizin onurunu korumak için ordusunu harekete geçirecektir. Nitekim Halife Velid bin Abdülmelik, zalim Hindu kralı Raja Dahir’in esir alıp hapsettiği bazı Müslüman kadınları kurtarmak için muazzam bir ordunun başında büyük Müslüman komutan Muhammed bin Kasım’ı göndermiştir. Halbuki o zamanlar Hilafet’in başkenti Şam idi. Bu nedenle, çabalarımızı ve dikkatimizi acil bir mesele olarak Hilafetin kurulmasına yöneltmeliyiz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
اتَّبِعُوا مَا أُنزِلَ إِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ وَلَا تَتَّخِذُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ قَلِيلاً مَا تَذَكَّرُونَ“Rabbinizden size indirilene uyun, O’ndan başka veliler (dostlar, koruyucular) edinmeyin. Ne kadar az öğüt alıyorsunuz!” [Araf 3]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43 www.hizb-uttahrir.info |
E-Mail: media [@] hizb-uttahrir.info |