- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Batı Medeniyeti Dünyanın Utancı ve Cehennemi İnsan Avcılığı İçin Bir Turizm ve Çocukları İstismar Etmek İçin Bir Adadır!
Laik felsefesi ve kapitalist sistemi aracılığıyla Batı'nın cehaleti, insanlığı yaratıcıya olan saygısından, aklın asaletinden ve vahyin değerlerinden soyutladıktan sonra onunla bir tüketim metası gibi muamele etmiş, insanlığı kültürel kötülüklerinin ve medeniyet rezilliklerinin bir deneme tahtası haline getirmiş ve ten rengine ve kafatası boyutuna göre öldürüp yok ettiği kanlı ve ezici bir ırkçılık ve kaynaklarını çalmak ve zenginliklerini yağmalamak için halkları yok eden ve aşağılayan sömürgeci bir barbarlık gibi insanlığın hayatını her türlü işkenceyi yaşadığı bir cehenneme çevirdiği gibi Batı'nın yaş kuru topraklarını, insanlarını ve taşlarını yaktığı (Batı'nın Birinci ve İkinci Dünya Savaşları ve sömürge savaşları gibi) ezici ve yıkıcı savaşlar için bir fabrikaya çevirmiş, vahşetini ve barbarlığını idare edip yönetmek için fabrikalar inşa etmiş ve bunları da tüm değerlerden kurtulmuş büyük ülkeler ve özgür dünya olarak adlandırmış, öldürme ve yağmayı rasyonalize etmek ve oranlarını artırmak için mekanizmalar kurmuş, öldürme ve yağmayı yasallaştırmak için yasalar ve uluslararası bir sistem yürürlüğe koymuş ve bunun için (Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletler, Adalet Divanı, Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası ve NATO askeri ittifakı...) gibi organlar oluşturmuştur; bu da tam bir medeniyet sapkınlığıyla son bulmuş, bunu cinsiyet, fıtrat ve tür sapkınlığı olarak tercüme etmiş, Lut kavminin iğrençliğini toplumsal bir sistem haline getirmiş; böylece insanlığı, laik küfrünün uçurumlarına, hayatının cehennemine ve medeniyetinin lanetine sürüklemiştir.
Bugün laiklik, saf bir nihilizm ve tam bir medeniyet sapkınlığıyla sona erdikten sonra, bakın işte yöneticileri, politikacıları, kapitalist hırsızları ve yıkım hocalarıyla Batı’nın en büyük suçluları insanlığı tüm sapkın kaprisleri ve fıtratlarının gerici arzuları için bir test alanına dönüştürmüşler ve onlarla birlikte Batı medeniyeti de dünyanın laneti ve cehennemi haline gelmiştir.
Batı'nın lanetli sırtlanlarının ve canavarlarının, zenginlerin ve politikacıların sapkınlıklarını tatmin etmek için kapitalist Jeffrey Epstein'ın cinsel köleliğe ve çocuk tecavüzüne adanmış adasının cehenneminden, utancın ilk ülkesi Amerika'nın başkanlarından, utancın anası İngiltere'nin prensi Andrew'a kadar, hala bu utancın yüzleri ve küfür ve utanç verici imamlarının isimleri ortaya çıkmaya devam ediyor. Nitekim Amerikalı yasa koyucular, bu utancın finansörü ve hüküm giymiş cinsel bir suçlu olan Jeffrey Epstein'a ait 20.000 sayfadan fazla belgeyi yayınlamıştır; bu belgelerin bazılarında İngiltere Kralı Charles'ın kardeşi Andrew Windsor, ABD Başkanı Donald Trump, eski danışmanı Steve Bannon, eski Hazine Bakanı Larry Summers, Demokratların başkanı Bill Clinton ve Trump'ın Suriye temsilcisi Tom Barrack'ın yanı sıra büyük bankacıların isimleri de yer almakta olup Tom Barrack'ın adı da büyük bankaların kapitalistleriyle bağlantılı olarak ortaya çıkmıştır; bunlar sadece yüzlerce belgeyle ortaya çıkarılan utanç verici buzdağının görünen kısmı olup dipte kalan ipleri ise Batı'nın tüm canavarlarına kadar uzanmaktadır.
Bakın işte aynı lanetliler ve onların barbarlıklarının bir başka bölümü, geçen yüzyılın doksanlı yıllarında Bosna-Hersek'teki zengin ve barbar Batı Avrupalı canavarların ardından, Bosnalı Müslümanların soykırımı sırasında, insanları av ve avlanma alanı olarak seçip Bosna'daki Müslümanların çocuklarını, kadınlarını ve yaşlılarını avlayıp vurmak için tuzağa düşürmüşlerdir!
1990'larda Saraybosna'da yaşanan "insan avı turizmi turları" davasıyla ilgili son İtalyan soruşturması, İtalyanların çocuklar da dahil olmak üzere sivillerin öldürülmesine karıştığına dair yeni kanıtlar elde ettikten sonra ortaya çıkmış ve dava, Avrupalı zenginlerin Bosnalı Müslüman çocukları, kadınları ve yaşlıları hedef alan keskin nişancı deneylerine katılmak için ödeme yaptıkları Bosna Savaşı'na dayanmaktadır; nitekim İtalyan Sky TG24 kanalının haberine göre, istihbarat raporları ve belgelere dayanarak 2024 yılında Milano'da resmi bir soruşturma açılmıştır.
Ayrıca önceki bir raporda da, barbar Bosnalı Müslüman keskin nişancıların İtalya dahil Avrupa'nın çeşitli bölgelerinden geldikleri ve Bosna'nın Saraybosna kentinin yüksek yerlerinden Müslüman çocuklara, kadınlara ve yaşlılara ateş ederek bir hafta sonu geçirmek için Hırvatistan ve Bosna'da Sırp militanlar tarafından işletilen kontrol noktalarında ödeme yaptıkları açığa çıkmıştır. Eski bir ajana göre, "müşteriler" "çok zengin insanlardı" ve çocukları öldürmek çok daha pahalı olanıydı; kadınlar ve yaşlılar için keskin nişancılık ve öldürme bedava teklif ediliyordu!
Yeryüzünü pislikleri ve küfrünün iğrençliğiyle boğup taşıran, lanetli Batı ve onun medeniyet sapkınlığı ve barbarlığıdır; onların en büyük suçluları, sadist, sapık ve fıtratı bozulmuş, insan müsveddesi ve şeytanların kopyaları olan Batı’nın kapitalistleri, yöneticileri ve politikacılarıdır; nitekim onları, bir lanetli günahtan daha da lanetli bir günaha dalmış halde görürsünüz; dahası onlar yüzünden Batı’nın ayıpları tamamen ifşa olmuş ve tüm maskeleri düşmüştür.
Bu nasıl bir lanet ve nasıl bir iğrençliktir ki dünya, Batı’nın zulmüyle kuşatılmıştır! Zira dünya, cinsel sapkınlık uğruna köleleştirilmekte, çocukların onuru iğrenç bir şekilde çiğnenmekte, çocuklar keskin nişancılar tarafından vurulmakta, insanlar avlanmakta ve insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş iğrenç ve utanç verici bir sadizme tanık olmaktadır; yani lanetli Batı, çocukların tecavüze uğramasını, keskin nişancılar tarafından vurulmasını ve öldürülmesini kendi politikacıları ve kapitalistleri için bir şehvet ve zevk kaynağı haline getirmiştir.
Batı bir medeniyet değil, aksine bir lanettir... Batı bir kültür değil, aksine bir musibettir... Batı bir sistem değil, aksine bir azaptır... Sanki Batı, şeytanların bir devleti ve lanetli İblisin bir krallığı gibidir!
Eğer şaşırmak istiyorsanız, insanlığın asla eşi ve benzerini görmeyeceği bu kökleşmiş fıtrata ve sapkın sadist eğilimlere şaşırın. Kovulmuş şeytan görünmüyordu ama lanetli Batı onu tercüme etti ve tanık olarak somutlaştırdı.
Kahrolası Batı! Ne kadar nankör, ne kadar alçak, ne kadar lanetlidir; zira insanlığın trajedisi Batı'dır, insanlığın sefaleti Batı'dır, insanlığın yıkımı Batı'dır, insanlığın kaybı ve kargaşası Batı'dır, insanlığın yenilgisi Batı'dır ve insanlığın cehennemi de Batı'dır...
Lanetli Batı, dünyanın belası ve insanlığın lanetidir. Şeytanın bir gazabı varsa, o da Batı'dır ve bu yeterince büyük bir beladır; onun tek alternatifi sadece azim İslam'ın nimeti olup bu da yeterince büyük bir nimettir; dolayısıyla Batı, tamamen şer olup onun tek alternatifi tamamen İslam'ın hayrıdır; ayrıca Batı, açık bir dalalet olup onun alternatifi ise azim İslam'ın nuru ve hidayetidir. İnsanı yok eden, zihnini çarpıtan ve fıtratını bozan lanetli Batıdır; onun alternatifi ise, gerçekten insanın aklını istikamet üzere kılan, fıtratını düzelten ve yaratıcısının ve yoktan var edicisinin hidayeti sayesinde onun insanlığını onurlandıran İslam’ın sanatkarlık harikasıdır.
Kötülük ve kötülük yapanların psikolojisi üzerine bir çalışma gerekseydi, Batı onun menbaı, kaynağı, sureti ve nihai hedefi olurdu; zira Batı saf kötülüktür ve politikacıları ile kapitalistleri de, şeytanların insan şeklindeki doğasının vücut bulmuş halidir; yani Batı, kötülük ve kötülük yapanlar ilimlerindeki ilk ve son derstir; bu yüzden şeytanın Adem Aleyhisselam’ın soyuna kurduğu tuzak bölümden ders, öğüt ve nasihat almak gerekir: قَالَ أَرَأَيْتَكَ هَٰذَا الَّذِي كَرَّمْتَ عَلَيَّ لَئِنْ أَخَّرْتَنِ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَأَحْتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُ إِلَّا قَلِيلاً“Yine demişti ki: “Benden üstün tuttuğun kişi bu mu, söyler misin? Andolsun eğer beni kıyamete kadar ertelersen, onun soyunu, pek azı hariç, (azdırarak) kontrolüm altına alacağım.” [İsra 62] “Kontrolüm altına alacağım” mefhumunda senin için, kötülük, felaket, yıkım ve yok oluş gibi şeytanlarının sözlerinin ve kötülüklerinin toplamı vardır ve Batı bunların hepsini bünyesinde toplamış ve bunları gerçekleştirmiştir.
İnsanlar, hastalıklı Batı laikliğinin dalâlet ve sapkınlık gözüyle değil de hakikat gözüyle baksalardı, Batı'daki en büyük suçluları, en büyük hırsızları ve günah, kötülük ve büyük fesat sahiplerini görürlerdi; dahası Batı için filozof, yönetici ve politikacı haline gelmiş insanların cesetlerindeki şeytanları ve onların sapkınlıklarının, ahlaksızlıklarının, sapıklıklarının, azgınlıklarının ve müstehcenliklerinin boyutunun, dökülen kanların, çiğnenen namusların ve yağmalanan paraların boyutu kadar olduğunu görürlerdi; sonra yapı taşları insan kafatasları, kemikleri ve uzuvlarından ve yiyecekleri de insan kanı ve etinden yapılan Batı milletini görürlerdi. Böylece insanların hakikatler ve hatta erdemler arasında saydığı Batı laikliğinin bütün anlamlarının batıl olduğu onlar için açığa çıkmış olurdu!
Eğer insanlar basiret gözüyle bakmış olsalardı, Batı'da, medeniyet kıtlığından, çoraklıktan, salgın hastalıklardan, yoksulluktan, düşmanlıktan ve nefretten başka bir şey görmeyeceklerdi ki bunun her iki ucu da sabır sınırlarını zorlayan bir salgın ve vebadır. Dolayısıyla onlar, her bir musibetin diğer musibetle karıştığı, bu musibetlerinin birbirine girdiği ve yıkımın mikroplar gibi çoğaldığı musibetler makinesi ve fabrikası gördüler; böylece insan hayatının her çağı bir musibete dönüşmüş, onunla birlikte sabır de tükenmiş, huzur yok olmuş, görüş ifsat olmuş ve insanlık meselesi depresyon, delilik ve intiharla son bulmuştur.
Peygamberler, Allah'ın rahmetini, yani insanların birbirlerine merhamet etmelerini sağlayan şeriatı getirdiler: وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ “Biz seni ancak âlemlere rahmet olsun diye gönderdik.” [Enbiya 107] Batı ise, Batı'nın vahşi canavarını, milletleri ve halkları kökünden söküp atmak ve elleri altındaki her şeyi kendileri için tamamen bir yağma haline getirmek için laik kapitalist bir lanetle gelmiştir!
Bu lanetli medeniyet ve lanet olası sistemleri, bir cellat ve yargıç olup onun hükmü ve yargısı da lanettir; zira cellat kırbaca ve yargıç ise kurban için anesteziye sahiptir!
Kurtuluş, suçlu laik sistemin faillerini, suçlu laik sistemin mahkemelerinde yargılamakta değildir; çünkü kapitalist, yönetici, politikacı ve yargıç, tüm kötülüklerin anası olan kapitalist laik sistemin kötü huylu bir bitkisidir. Bu yüzden zalim bir sistemden, onun zalim kanunları aracılığıyla kısas talep etmek zihinsel bir aptallıktır. Aksine mesele, tüm mesele, kötü niyetli laik sistemden, onun celladından ve yargıcından nasıl kurtulacağımızdır.
Batı medeniyeti ve onun laik sistemi, insanlığın kötü huylu bir tümörüdür. Bu yüzden hayati mesele, onu nasıl kökünden söküp atacağımızdır. Dolayısıyla azim İslam, icat edici bir cerrah, mucizevi bir ilaç, nübüvvetinin Hilafeti, güçlü ve kudretli bir neşter olarak yeterlidir.
اللّهُ وَلِيُّ الَّذِينَ آمَنُواْ يُخْرِجُهُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّوُرِ وَالَّذِينَ كَفَرُواْ أَوْلِيَآؤُهُمُ الطَّاغُوتُ يُخْرِجُونَهُم مِّنَ النُّورِ إِلَى الظُّلُمَاتِ أُوْلَـئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ “Allah, inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlere gelince, onların dostları da tâğuttur, onları aydınlıktan alıp karanlığa götürürler. İşte bunlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalırlar.” [Bakara 257]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Münâci Muhammed