- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
وَقُرْآناً فَرَقْنَاهُ لِتَقْرَأَهُ عَلَى النَّاسِ عَلَى مُكْثٍ وَنَزَّلْنَاهُ تَنْزِيلاً
“Biz Kur’an’ı, insanlara dura dura okuyasın diye âyet âyet ayırdık ve onu peyderpey indirdik.” [İsra 106] Ayeti Üzerinde Düşünmek
Kur’an bir defada inmemiştir, aksine olaylar ve durumlarla birlikte peyderpey inmiştir. Peki neden? Çünkü müminleri güçlendirmek ve onlara davetin yolunda adım adım nasıl ilerleyeceklerini öğretmek için. Nitekim Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem acele etmemiş ve sonuçları hızla talep etmemiştir; aksine insanlara Kur’an’ı, عَلَى مُكْثٍ “Dura dura (ayet ayet, sure sure)” okumuştur. Yani gerçeklikler ve olaylarla birlikte parça parça inmiştir demektir ki böylece mümin biri sağlam bir temel oluşturabilsin ve basiret üzere bir toplum inşa edilebilsin.Vahyin inişindeki bu yaklaşım abes değildir, aksine büyük bir hikmet içindir; bu hikmet de kalpleri güçlendirmek, zihinleri doğru yola yönlendirmek ve İslam'ın taşıyıcılarını emaneti taşıyacak ve liderlik edecek şekilde yetiştirmektir.
Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem, hemen sonuçları araştırmamış, aksine açıkça tebliğ etme, sürekli amel etme ve somut uygulama yolunu takip etmiştir; bu yüzden belirli zamanlarda insanlara Kur'an okuyor, onların sorunlara çözüm getiriyor, onların Allah ile bağını kuruyor ve onların üzerindeki cehaleti kaldırıyordu ki böylece onlar, dünyaya liderlik edecek adamlar haline gelebilsinler.
Bu ayet bizim önümüze gerçek değişim konusunda büyük bir kaide koymaktadır ki bu da gerçek değişimin, mevsimsel haykırışlar, duygusal heyecanlar veya mucizeleri beklemekle olmayacağı, aksine fikir üzerinde sebat etmek, ümmetle bilinçli bir şekilde kaynaşmak, davet metodu üzerinde sabretmek ve öğretileri açık olan Rabbani siyasi bir proje kapsamında çalışmakla olacağıdır.
Bugün ümmet, küfür sistemleri, yamalı çözümler ve uluslararası sistemden dilenmek arasında bocalayıp durmaktadır; oysa kendisine geri dönmemiz gereken ilk şey, Kur'an, sünnet ve bu ikisinin irşad ettiği sahabenin icması ve şerî illete dayalı kıyastır; ancak Kuran'a geri dönüşümüz, sadece mihraplarda okunan lafızlar ve ölüm anında okunan ayetler şeklinde değil, adımlarımızı yönlendiren bir metot, hayatımıza hükmeden bir anayasa ve devletimizi üzerine inşa ettiğimiz bir kaide şeklinde olmalıdır.
Ümmetin inşası, akliyet ve nefsiyet olarak İslami bir şahsiyet oluşturmak için olmalıdır ki bu şahsiyet ümmeti, sadece kendisiyle mezalimlerin kaldırılacağı, Allah'ın şeriatının tatbik edileceği, adaletin yeniden tesis edileceği ve yeryüzündeki mazlumlara yardım edileceği Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin olduğu İslam Devleti'ni kurmak için ciddi bir şekilde çalışmaya yönlendirebilsin.
Ayrıca Allah'ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Mekke'de daveti taşımak için sabretmiş, ashabını hak üzere güçlendirmiş ve Allah ona Medine'de iktidar verinceye kadar güven içerisinde küfür ve batıl ile yüzleşmiştir ki bizim aynı çizgi üzerinde hareket etmemiz gerekir; yani İslam'ı bir risalet ve hayat nizamı olarak taşımalıyız ve yol ne kadar uzun olursa olsun ve ne kadar fedakarlık gerektirirse gereksin İslam'ı gerçeklikte ikame etmek için çalışmalıyız. İşte bu metot bize, değişimin aceleyle veya irticalen olmayacağını, aksine hak üzerinde sebat etmekle, Kur'an'ın anlamlarıyla eğitilmekle ve Allah zaferi bahşedene kadar örgütlü bir şekilde çalışmakla olacağını öğretmiştir.
Bugün bizim de bu yolu izlememiz gerekir:Yani Kuran'ı tefekkür ederek okumalıyız, anlamlarını kavramalıyız, onu insanlara bilinçli bir şekilde taşımalıyız ve Allah'ın istihlaf-egemenlik ve iktidar vaadi gerçekleşinceye ve İslam, Raşidi Hilafet Devleti yoluyla yeniden insanlığa liderlik edinceye kadar Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sabrettiği gibi biz de sabretmeliyiz.
Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: وَعْدَ اللَّهِ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ “Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına dair vaatte bulunmuştur.” [Nur 55]Dolayısıyla vaat, temennilerle gerçekleşmez, aksine peygamberlerin yolu üzerinde olan samimi bir çalışmayla gerçekleşir; işte sade o zaman ümmet, tabii değil lider, zelil değil izzetli, düşmanlarına değil Rabbine ibadet edeceği sahih konumuna geri dönebilir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müeyyid El-Râcihi