- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
İslam’da Siyasi Partilerin Kurulması ve Feshedilmesi!
Haber:
İçişleri Bakanlığı Cuma günü, Tehrik-i Lebbeyk Pakistan'ın (TLP) yasaklandığını duyurarak, federal hükümetin bu dini siyasi partinin terörizmle bağlantılı olduğuna inanmak için "makul gerekçelere" sahip olduğunu söyledi.
Yorum:
1857 Devrimi, Hint alt kıtası halkına, iktidar sahiplerine karşı ayaklanma konusunda bir uyarı örneği olmuştur. Bu örneği İngilizler koydu ancak bugüne kadar yöneticiler onu izlemeye devam ediyor. Pakistan, kuruluş öncesinden bu yana milliyetçi ve dini fikirler arasında süregelen bir çatışmanın içindedir. Ancak kısa süre içinde liderlerinin öncelikle Hinduların egemen olduğu bir hükümet kurmak için çalıştıkları ve bunu da vatancı bir hareket olarak sundukları ortaya çıktı.Muhammed Ali Cinnah, Muhammed Ali Cevher, Mevlana Ebu Kelam Azad ve Hüseyin Şehid el-Sahrurdi gibi Müslüman liderler, bu partiyle çalıştılar;çünkü ayrılık fikri hiçbir zaman bir çözüm olarak ortaya çıkmamış ve her zaman gördükleri gibi birleşik bir alt kıtaya inanmışlardır.
Ancak zaman geçtikçe Kongre Partisi'nin Müslümanları göz ardı ederek çoğunlukla Hinduların çıkarlarına hizmet ettiğini fark ettiler. Buna bir tepki olarak Müslümanların haklarını korumak için, Tüm Hindistan Müslüman Birliği adında yeni bir parti kuruldu. Ancak bu parti, kendi tanımını Müslümanların bekası ve kalkınmaları şeklinde yapan insan aklının bir ürünüdür. İslam’ın, tüm fikirlerin İslam akidesi üzerine inşa edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Bu taviz, ne İslam'a ne de modern dünyaya ait olmayan eksik bir çözüme yol açmıştır. Kuruluşundan yaklaşık 40 yıl sonra birlik, temel hedefine ulaşmıştır ki o da, Hindistan Müslümanları için bağımsız bir vatan kurmaktır.Nihayetinde milliyetçi fikirler galip gelmiş ancak bu fikirler, Müslüman halkın desteğini kazanmak için dini duygularla maskelenmiştir.
Pakistan Müslümanları olarak bizler, bugüne kadar milliyetçi fikre tamamen boyun eğmenin acısını çekiyoruz.Miras kalan İslami duygu bizde o kadar kök salmış ki, bizim Filistin için gösteri yapmamıza bile izin vermiyor, bu da onun istismar edilme fırsatını artırıyor.Siyaset, kamunun işlerinin gözetilmesi ve özen gösterilmesi olup İslam'da siyasi parti, mümin bir gurubun, tamamı hayır olan İslam temelinde bir araya gelmesi ve siyasi bir akide ve hayatı yöneten bir nizam olarak İslam'a davet etmesidir.
Siyasi partilerle ilgili olarak, Hizb-ut Tahrir tarafından hazırlanan anayasa tasarısında şu metin geçmektedir: “Esasının İslami akide olması ve benimsediği hükümlerin şerî hükümler olması şartıyla, yöneticileri muhasebe etmek veya ümmet yoluyla yönetime ulaşmak üzere siyasi parti kurmak Müslümanların hakkıdır. Parti kurulması için hiçbir izne ihtiyaç yoktur. İslam esası dışındaki her türlü kitleleşme ise yasaklanır.”Ayrıca Müslüman herhangi cemaatin, akide ve nizam olarak İslam esasından başkası üzerine kurulması caiz değildir. Oysa Pakistan Anayasası'nın 17. Maddesi uyarınca, Pakistan'ın egemenliği, bütünlüğü, kamu düzeni veya ahlakı yararına yasa tarafından getirilen makul kısıtlamalar gözetilerek her vatandaş dernek veya sendika kurma hakkına sahiptir.
Son dönemde terörle mücadele yasası kapsamında Tehrik-i Lebbeyk Pakistan'a (TLP) yönelik baskı ve yasaklama kampanyası, Pakistan hükümetinin siyasi partilere ilişkin standartlarının İslam'daki standartlardan farklı olduğunu ortaya koymaktadır. TLP, diğer dini siyasi cemaatler gibi seçimlere katılan ve parlamentoda koltuk sahibi olan siyasi bir cemaattir; bu da cemaatin rejime boyun eğdiğini ve İslam'da siyasi parti mefhumuna karşı olduğunu göstermektedir.
Bu nedenle hareketin gördüğü muamele, önce tanıyıp benimsedikleri, sonra da eleştirdikleri bir sistemden kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak, Filistin konusunda hükümetin politikasına karşı düzenlenen oturma eylemine tepki olarak, sokaklara çıkan takipçileri, 1857 isyanındaki protestocularla aynı muameleye maruz kaldılar. Bu, liderliğin bugün taşıdığı miras alınan İngiliz duygusunu göstermektedir. Bu da sorunun dini unsurda yattığını göstermektedir. Dini unsur, ulusal çıkarların politikasına tamamen gömüldüğünde, devlet tarafından kabul edilebilir hale gelecektir. Eğer Jamaat-e-Islami Pakistan hareketi bugün dini bakış açısını terk ederse, ismini olduğu gibi korusa bile, Pakistan'ın yöneticileri için zararsız hale gelecektir.
Siyasi partilerin, ne hükümet kurarak ne de onlara katılarak İslam'ı dışlayan laik bir yönetime katılmaları caiz değildir. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ “Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler fasıklardır.” [Maide 47]
Bugün Pakistan'daki durum, bir asır önce ihtiyaç duyulan çözümü gerektirmektedir; bu çözüm ise Tüm Hindistan Müslüman Birliği'nin ortaya çıkmasıyla ya da bugün Tehrik-i Lebbeyk Pakistan hareketinin ortadan kalkmasıyla değil, aksine İslam'ın köklerine geri dönülmesi ve devletin, sadece Allah Subhanehu ve Teala'nın emirleriyle hükmedecek ve kuvvetlerine Kudüs topraklarını Yahudilerin pisliklerinden kurtarma görevini verecek bir Halifeye teslim edilmesiyle gerçekleşebilir.Bu sefer Müslümanlar için, sınırları, etnik kökenleri ve dilleri aşan bir kimlik olan İslam'daki köklü kolektif kimliklerine geri dönmeleri için bir dönüm noktası olabilir.
Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur: إِنَّ هَذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاعْبُدُونِ “İşte sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. Öyleyse bana ibadet edin.” [Enbiya 92]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahlak Cihan