- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Şara ve Petraeus'un Görüşmesi, Aralarındaki İlişkinin Hakikatini İfşa Ediyor!
Haber:
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara, 22 Eylül Pazartesi günü New York'ta Concordia Üniversitesi'nin güvenlik ve demokrasi konulu yıllık konferansı kapsamındaki bir oturumda, yani Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun çalışmalarının aralarında Irak'taki ABD güçlerinin eski komutanı ve eski CIA Direktörü General David Petraeus ile bir araya geldi. (El Cezire)
Yorum:
Görüşme birçok sürprizle doluydu; zira dostça ve neşeli bir görüşmeydi ve görüşmeye selamlaşmayla başladılar; zira Petraeus, Şara’yı neşeli bir şekilde karşılayarak ona Arapça, "Esselamu Aleykum sayın Başkan" dedi ve ardından, "Onur duyduk Sayın Başkan" diye eklemede bulundu. Bilmeyenler için; Petraeus, Colani'nin Amerikalılar tarafından Irak'ta tutuklandığı sırada Irak'taki ABD kuvvetlerinin komutanıydı ve Petraeus, Colani'nin nerede olduğuna dair bilgi vermesi karşılığında 10 milyon Dolar teklif etmişti.Tutuklandıktan sonra Colani, yıllarca hapis yattı ve Petreus'un Irak'tan ayrılmasının ardından da serbest bırakıldı.Petraeus, daha sonra direniş çabalarına karşı savaşan “İslamcı aşırılıkçılar” yetiştiren Amerikan gözaltı sistemini denetlemesiyle de meşhur olmuştu ve bu kişilerden biri de IŞİD'den Ebu Bekir Bağdadi'ydi.Colani ise 2006 ile 2011 yılları arasında Kamp Bucca'da tutuklu kaldı ve Beşar Esad rejimi çöküşün eşiğindeyken Suriye sınırına geçmesi için serbest bırakıldı!
Ancak asıl sürpriz, bir hapishane generali ile kaçak olan silahlı biri arasındaki gülümsemeler, kahkahalar ve selamlaşmalarda yatmaktadır ki Petraeus, Şara’ya olan hayranlığını dile getiriyor ve onu parlak bir başkan olarak nitelendiriyordu!
Amerika’nın Şara’ya verdiği rolü vurgulamak için; mübarek Filistin topraklarını işgal eden, halkını katledip ona işkence eden, başta Golan Tepeleri ve Hermon Dağı olmak üzere Suriye topraklarına saldırılarını ve görüşmeye kadar aralıksız devam eden bombardımanlarını sürdüren işgalci devletle Suriye'nin ilişkisinden bahsederken Ahmed Şara, Suriye'nin İbrahim Anlaşması'nı imzalayan ülkelerden farklı olduğunu, zira Yahudilerin binin üzerinde saldırısına maruz kaldığını açıklamıştır. Ancak güvenlik konusunda bir anlaşmanın mümkün olduğunu vurguladı ve Yahudi varlığıyla tam normalleşmeyi dışlamadığını vurgulamıştır!Peki Beşar Esad, ümmetin azılı düşmanı ile böyle bir anlaşma yapmaya cesaret edebilir miydi? Yoksa Petraeus'a yaptığı "Suriye'deki görev, Irak'taki görevinizden daha zor" şeklindeki nahoş şakası bunu mu yansıtıyor?!
Ahmed Şara'nın Müslümanların başındaki Ruveybida yöneticilerin kulübüne dahil olduğu açık ve net bir şekilde ortaya çıkmıştır; böylece bölgedeki Amerikan ajanlarının yaptıklarını hiç utanıp korkmadan ustalıkla uygulamaya muktedir olan iyi bir Amerikan ajanı olarak güven mektubunu sunmayı tamamlamış oldu. Dolayısıyla Şara, mübarek Suriye devriminde ölen bir milyondan fazla şehidin kanları boşa gitmiş olsa bile günahlarının bağışlandığını zanneden eski bir “mücahittir.” Oysa şehitlerinin kanlarının boşa gitmesi ve işgalci varlıkla normalleştirmek için onun gibileri iktidara getirmeye gerek yoktur; aksine Allah’ın indirdikleriyle hükmeden ve mübarek Filistin toprakları ve Haremeyn eş-Şerifeyn’in üçüncüsü kurtuluncaya kadar kendini rahat hissetmeyen ve gülmeyen bir Halife’ye biat etmek gerekir.
Bu nedenle Şam halkının görevi, firari Beşar döneminde olduğundan daha acil ve zorunlu bir hale gelen mübarek devrimlerine devam etmeleridir ki böylece kendileri üzerinde kontrolünü ele geçirip selefi Beşar'ın yaptığı gibi kendilerini yeniden öldürmeye ve işkence etmeye başlamadan önce bu ajanı kaldırıp atabilsinler.O halde mübarek Suriye devrimindeki güç ve kuvvet ehli Hizb ut Tahrir'e nusret vererek Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetin kurulmasını temsil eden gerçek kurtuluşa götüren çalışmayı geciktirmesin. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasulü’ne icabet edin. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bilal Muhacir – Pakistan