Logo
Bu sayfayı yazdır
Hindistan ve Trump'ın Tehditleri!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Hindistan ve Trump'ın Tehditleri!

Haber:

Bir ABD yetkilisi ve bir Avrupa Birliği diplomatı, ABD Başkanı Donald Trump'ın Salı günü blok yetkililerini, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e baskı uygulamaya yönelik bir strateji kapsamında Çin'e %100'e varan gümrük vergileri uygulamaya teşvik ettiğini söyledi.

Özel görüşmeleri ele almak için isminin açıklanmasını istemeyen yetkili, Trump'ın Avrupa Birliği'ni Hindistan'a geniş kapsamlı gümrük vergileri uygulamaya teşvik ettiğini de söyledi. (El Arabiya)

Yorum:

Birincisi: Batı gazeteleri, ABD Başkanı Donald Trump'ın Hindistan'ı aşağıladığını ve öfkelendirdiğini, bunun da Hindistan'ın ABD ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmesine ve Çin ve Rusya'da bulabileceği kendi yolunu ve ortaklarını aramasına neden olduğunu vurguladılar. New York Times, Trump'ın seleflerinin Hindistan ile ilişkiler kurmak için yaptığı yatırımı boşa harcadığını belirtirken, Bloomberg ise Hindistan'ın Washington'a meydan okuyarak Çin ve Rusya ile ilişkilerini güçlendirmeye başladığını bildirdi.New York Times, otuz yılı aşkın bir süredir birbirini izleyen Amerikan başkanları Hindistan ile dostluk kurmak için muazzam bir diplomatik sermaye yatırımı yapmışlar, Bill Clinton iki demokrasiyi “doğal müttefikler” olarak nitelendirmiş, George W. Bush bu ikisini “insan özgürlüğü davasında kardeşler” olarak nitelendirmiş ve Barack Obama ve Joe Biden ise şöyle demişti: “İkisi arasındaki ilişki, bu yüzyılın en önemli küresel anlaşmalarından biridir.”

İkincisi: Hindistan, büyüklüğüne ve nüfusunun çokluğuna rağmen, ajan bir devletti ve hala da öyle olmaya devam ediyor;dolayısıyla Hindistan, başlangıçta İngiltere'nin ajanlığı altındaydı ve İngiltere, dünyadaki nüfuzunu pekiştirmek için onu büyük ölçüde istismar etmiştir;zira Hintlilerle savaşmış, İngiltere iki yüzyıldan fazla bir süre Hindistan'ı sömürgeleştirmiş ve Hindistan, hayali bağımsızlığını kazandıktan sonra bile İngilizlerin nüfuzu ve ajanlığı altında kalmaya devam etmiştir. Bu yüzden İngiltere'nin Hindistan'da daha güçlü bir dayanağı olduğu gibi burada ajanları ve Hindistan'ın sözde bağımsızlığından sonra bile ülkeye liderlik eden ve Hindistan'ın İngilizlerin tacının incisi olarak kalmasını sağlayan Kongre Partisi adından köklü bir parti vardır.

Nitekim İngiltere zayıflayınca, Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan da dahil onun sömürgelerini çıkarmaya başladı ancak başlangıçta İngilizlerle olan güçlü bağlar ve İngiliz ajanların gücü nedeniyle başarısız oldu. Bunun üzerine Amerika Budist akidesini kullanmaya ve dini partilerin iktidara gelmesini teşvik etmeye başvurdu, (Hindistan'ın üç kez başbakanı olan) Vajpayee'yi destekledi ve Bharatiya Janata Partisi, Yeni Delhi ile Washington arasındaki ilişkileri benzeri görülmemiş bir şekilde canlandırdı ancak Bharatiya Janata Partisi 2004 genel seçimlerini kaybedip İngiliz yanlısı Kongre Partisi iktidara gelince tüm bunlar değişmiştir.Nitekim 2010 yılında Hindistan Parlamentosu, ABD ve ABD şirketlerinin Hindistan pazarına girmesini engellemek amacıyla nükleer santral tedarikçilerine aşırı kısıtlamalar getiren "Nükleer Sorumluluk" kanunu çıkarmış ve bu kanunun yürürlüğe girmesi, 2005 yılında ABD ile sivil nükleer anlaşmanın imzalanmasını imkansız bir hale getirmiştir.

Kongre Partisi hükümetinin düşmesinin ve Modi'nin partisinin başarısının ardından, Modi ilk olarak Hindistan halkı nezdinde Amerika'nın imajını iyileştirmeye başlamış ve Modi'nin Kongre Partisi'nden devraldığı ağır miras göz önüne alındığında, Amerika'nın o dönemde herhangi bir değişime ilişkin beklentileri mütevazı olmuştur.

Seçimler sırasında Amerika'nın Modi'ye verdiği destek dikkat çekici olmuştur: "Zira Modi'nin imajını parlatma kampanyası sadece Hindistan ile sınırlı kalmamış, aksine ülke dışında, özellikle Amerika'da bulunan çok sayıda sempatik Hindu örgütüne de yayılmış, onlar da Modi'yi istisnasız tüm etnik gruplarla birlikte çalışmaya istekli olan ve tüm Hintlilerin lideri olarak tanıtmaya çalışmışlardır.Onun yanında duran örgütler arasında Hindu Amerikan Vakfı ve Amerika Birleşik Devletleri Hindistan Siyasi Eylem Komitesi de vardı.Bu örgütler, Dışişleri Birimi ve Yurtdışı Bharatiya Janata Partisi Dostları gibi Bharatiya Janata Partisi’ne bağlı örgütlerle doğrudan veya dolaylı olarak koordinasyon ve iş birliği yapmaktan geri durmamıştır; Amerika ve başka yerlerde yaşayan binlerce Hintliden bahsetmiyorum bile.Amerikan yönetimlerinin, uzun süredir iktidarda olan Kongre Partisi'ni devre dışı bırakmak ve Amerika'nın ajanlarını kendi destekleriyle iktidara getirmek için nasıl muazzam çabalar sarf ettikleri konusunda söylenecek çok şey vardır.

ABD'nin eski Hindistan Büyükelçisi Robert Blackwell, 2015 yılının Ocak ayında Yeni Delhi'de Modi döneminde ABD-Hindistan ilişkileri üzerine bir konuşma yaparken şunları söylemiştir: “Önümüzdeki iki yıl boyunca ABD'nin Hindistan'a yönelik stratejisiyle ilgili olarak benim görüşüm, geçen on yılın başında olduğunun aksine beklentilerimiz en iyi ihtimalle mütevazı olması gerektiğidir. Ne bu başbakan ne de o başkan, ABD-Hindistan ilişkilerinde stratejik bir değişim sağlayabilecek durumda değildir. Bu nedenle benim görüşüme göre, önümüzdeki iki yıl içinde iki ülke arasında gerçek bir stratejik ortaklık olmayacaktır.”

Yukarıda geçenlerden maksat, Amerika'nın ajanlarının iktidarda kalmasını sağlamak için muazzam çabalar göstermesi, hatta savaşçıları kontrol edemeyince Pervez Müşerref'in önderliğindeki bir darbeyle Nevaz Şerif hükümetini devirmesi, bunun da Vajpayee hükümetinin iktidarı kaybetmesine ve Kongre Partisi'nin yükselişine yol açmasıdır;bu da Pakistan'ı Hindistan'a aşağılayıcı tavizler vermeye, tüm askeri, nükleer, teknolojik ve ticari alanlarda Hindistan ile işbirliği yapmaya ve Pakistan'ı Çin'i kontrol altına alma stratejisine dahil etmeye zorlamıştır. Zira Hindistan'ın Çin ile yüzleşmesinin önündeki en büyük engel, iktidarda olan Kongre Partisi'nin varlığıydı ki böylece bu engel artık ortadan kalktı, ABD'nin Amerika yanlısı Janata Partisi'ni, Hindistan ordusunu Pakistan sınırından ziyade Çin sınırına odaklamaya ikna etmesi daha kolay bir hale geldi ve Amerika Hindistan'a Afganistan'da hayal bile edemeyeceği bir rol verdi.

Üçüncüsü: Bugün Trump gelmiş, Hindistan'dan gelen mallara %50'ye varan gümrük vergileri uyguluyor.Burada biraz duralım; Amerika'nın Hindistan'daki ajanlarının itaatkâr olduğu ve hiçbir talebi reddetmeyeceği doğru ve Amerika'nın başkalarını veya onların çıkarlarını umursamadığı da doğru; ancak Trump yönetimi, iktidardaki ajanlarının düşmesinden ve bunun onlar üzerindeki etkisinin yanı sıra aynı şekilde Çin'i kontrol altına alma stratejisi üzerindeki etkisinden hiç korkmuyor mu?

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Hasan Hamdan

Template Design © Joomla Templates | GavickPro. All rights reserved.