حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları
| No: HT-BA-2025-MO-TR-37 |
H. 26 Cumâde’s Sânî 1447 M. Çarşamba, 17 Aralık 2025 |
Sudanlı Kadınlara Yönelik Sistematik Cinsel Şiddet, Müslüman Kadının Onurunu Dert Edinen Bir Devletin Yokluğunda Hiçbir Karşılık Görmüyor
11 Aralık Perşembe günü, Afrika Boynuzu Kadınları İçin Stratejik Girişim (SIHA) örgütü, Sudan’da savaşın başladığı Nisan 2023’ten bu yana 14 eyalette kadınlara yönelik yaklaşık 1300 cinsel şiddet vakasını belgelediğini ve bu vakaların %87’sinden Hızlı Destek Güçleri’nin sorumlu olduğunu bildirdi. Kadınlara yönelik cinsel şiddeti çatışmada sistematik bir silah olarak niteleyen örgüt, bunun “yaygın, tekrarlanan, kasıtlı ve çoğu zaman hedef gözeten” bir nitelik taşıdığını vurguladı. Belgelenen olayların dörtte üçünü tecavüz vakaları oluştururken, mağdurlar arasında yaşları henüz dördü bile bulmayan 225 çocuk da yer alıyor. Evlerde ve halka açık yerlerde gerçekleşen bu dehşet verici olaylar, kadınların uzun süre alıkonularak işkenceye, toplu tecavüze ve zorla evlendirilmeye maruz bırakılmasını da kapsamaktadır.
7 Aralık Pazar günü Sudanlı tıbbi kuruluşlar, geçtiğimiz Ekim ayında Darfur’daki El Faşir kentinde Hızlı Destek Güçleri’nden kaçmaya çalışan onlarca çocuk ve kadının cinsel saldırı ve tecavüze uğradığını bildirdi. Bu yıl Mayıs ayında Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü, yalnızca Güney Darfur bölgesinde, Ocak–Mart ayları arasında 659 cinsel şiddet mağdurunun tedavi edildiğini, bunların üçte ikisinden fazlasının tecavüze uğradığını açıkladı. Kuruluşun acil durum koordinatörü Claire San Filippo durumu şöyle özetledi: “Kız çocukları ve kadınlar hiçbir yerde kendilerini güvende hissetmiyorlar. Evlerinde, şiddetten kaçarken, yiyecek tedarik ederken, odun toplarken ve tarlalarda çalışırken saldırıya uğruyorlar. Bize kendilerini kuşatılmış hissettiklerini söylüyorlar.”
Sudan’daki kız kardeşlerimizin bu çatışma sırasında yaşadıkları; çocuklarının ve akrabalarının gözü önünde tecavüze uğramaları, aç bırakılmaları, işkence görmeleri ve milislerin elinde her türlü insanlık dışı muameleye maruz kalmaları tarif edilemez bir dehşettir. Bu sistematik cinsel şiddet; Filistinli bacılarımızın Yahudi hapishanelerinde yaşadıklarını, Rohingyalı bacılarımızın Myanmar güçlerinin ellerinden çektiklerini, Keşmirli bacılarımızın Hint işgal askerleri tarafından maruz kaldıklarını ve Uygurlu bacılarımızın Çin rejiminin toplama kamplarında yaşadıklarını hatırlatmaktadır...
Oysa Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem, İslam tarihinde Müslümanlara, Müslüman kadının onurunun ne kadar büyük bir değer taşıdığını ve her daim korunmasının ne denli hayati olduğunu açıkça göstermiştir. Nitekim Medine’de kurduğu devlette, tek bir Müslüman kadına yapılan hakaret sebebiyle Yahudi Benî Kaynukāʿ kabilesini bütünüyle şehirden sürmüştür. Geçmişteki Müslüman liderler de, Müslüman kadının namusunu savunma konusunda Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in izinden gitmişlerdir. Ammuriye’de (Türkiye) Romalılar tarafından esir alınıp hakarete uğrayan tek bir kadın için ordu sevk eden Halife Mutasım ve Hindu kralı zalim Raca Dahir tarafından hapsedilen bir grup Müslüman kadını kurtarmak için Muhammed bin Kasım komutasında devasa bir ordu gönderen Halife Velid bin Abdülmelik bunun en şanlı örnekleridir.
Ümmet olarak; dünyanın dört bir yanında kız kardeşlerimizin onurunun geniş çapta çiğnendiği, bedenlerinin savaş silahı olarak kullanıldığı, buna rağmen İslam beldelerindeki hiçbir devletin, hiçbir yöneticinin veya hiçbir ordunun kılını bile kıpırdatmadığı bu hale nasıl geldik?!! Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
الإِمَامُ رَاعٍ وَهُوَ مَسْؤُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ“İman çobandır ve güttüklerinden sorumludur”
Bugün, Halifenin ve İslami yönetim sistemi olan Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yokluğunda Müslüman kadın, kanını ve onurunu koruyacak bir çoban olmaksızın her türlü yozlaşmış gücün avı hâline gelmiştir. Ülkelerimizin, sömürgeciliğin dayattığı yapay sınırlarla ulus devletlere bölünmesi, bizi öylesine parçaladı, öylesine zayıf düşürdü ki, kız kardeşlerimizi savunmak için harekete geçecek tek bir devlet bile bulamaz olduk!
Müslümanlar olarak; kız kardeşlerimizin çektiği sıkıntılara sadece gözyaşı dökmek veya hallerine üzülmek yeterli değildir. Aksine Allah Subhânehu ve Teâlâ bizi Hilafet’i kurmak için çalışmakla yükümlü kılmıştır. Hilafet, kız kardeşlerimizin yaşadığı bu kabusa son verecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
وَالَّذِينَ كَفَرُوا بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ إِلَّا تَفْعَلُوهُ تَكُن فِتْنَةٌ فِي الْأَرْضِ وَفَسَادٌ كَبِيرٌ“Kâfir olanlar da birbirlerinin yardımcılarıdır. Eğer siz onu (Allah’ın emirlerini) yerine getirmezseniz yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur.” [Enfal 73]
| حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43 www.hizb-uttahrir.info |
E-Mail: media [@] hizb-uttahrir.info |