Perşembe, 18 Ramazan 1445 | 2024/03/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Tacikistan'daki [Orta Asya] Soruşturma, Hüküm ve Yargılama Örnekleri

1- Soruşturma ve İşkencelere İlişkin Hapishaneden Bir Mektup:

Benim adım, Razıkov Abdurresül Abdussettarovic. 1960 doğumluyum ve Tacikistan'da Hizb-ut Tahrir üyesiyim. 01 Şubat 2010 günü sabahı, bir gurup güvenlik adamı evime girdi, evimi aradı ve Hizb-ut Tahrir'in çıkarttığı bazı İslamî kitaplar buldu. Beni, hanımımı, 12 yaşındaki çocuğumu ve yanımda bulunan "Nimetullah" adındaki misafirimi aldılar. Bize küfrettikten ve darpettikten sonra hepimizi alarak tutuklu merkezine götürdüler. Eşimi ve çocuğumu bir hücreye, beni ve Nimetuulah'ı başka bir hücreye koydular. Ve bizi şiddetli bir şekilde darpettiler. Derken bizi sorguya alarak tutuklamak için Hizbin şebabı hakkında bilgi vermemiz istediler. Biz ise bilgi vermedik. Ellerimi kapının alt kısmına bağlayarak yere yatırdılar ve beraberinde dokuz yardımcısının olduğu işkence ekibi müdürü (Jalav) geldi ve bana en ağır işkenceleri yaptılar. Ardından başka bir gurup geldi, beni yatağa bağladılar ve 01 Şubat sabahından 02 Şubat öğlene kadar durmadan vahşi işkenceye devam ettiler. Ben ve eşim oruçluyduk. (Jalav), bizim oruçlu olduğumuz öğrenince iğrenç sözlerle bize küfretti ve beni hücrenin tavanındaki boruya astılar, elbiselerimi çıkardılar ve asılı halde bana işkence etmeye başladılar. Kırbaçla bedenimin her yerine vuruyorlardı ve bu mücrimlerin kalplerinde hiç merhamet kalmamıştı. Bu vahşilerden ikisi, bacaklarımı tutarak biri bir tarafa ve diğeri bir tarafa çekti ve üçüncü bir vahşi kırbaçla bacaklarımın arasına vurmaya başladı. 02 Şubat öğle vaktinden 03 Şubat öğle vaktine kadar vurmaya devam ettiler. Sırayla asılı bir halde bana işkence ediyorlardı. Bütün vücudum morarmıştı. Hava soğuktu ve tepemden aşağı soğuk su döküyorlardı. Soğuğun şiddetinden tir tir titriyordum. Başıma dayanılmaz bir ağrı saplandı. 03 Şubat günü öğleyin (Jalav) geldi ve benim kendilerine istediklerini vermeyeceğimi anladı. Bunun üzerine beni yatağa yüzün koyu yatırmalarını, ayaklarıma vurmalarını ve elektrikle işkence etmelerini emretti. Ellerim ve ayaklarım felç oldu. Beni, başka bir yerde benim gibi işkence ettikleri (Nimetullah) ile görüştürdüler. 04 Şubat günü beni soruşturma hapishanesine naklettiler ve orada eşimi gördüm. Bana gizli bir şekilde kendisine işkence ettiklerini ve saçlarını yolduklarını söyledi. Ve ondan bir gün boyunca tutuklu kaldıktan sonra çocuğumu serbest bıraktıklarını öğrendim.

[Bu mektup, Tacikistan hapishanelerinin birinden geldi. Bu ve diğer komşu ülkelerdeki fikir mahkumlarının genelinin hali bu şekildedir. Bu rejimler ne zamana kadar devam edecek?!]

2- Tacikistan Mahkemelerindeki Hüküm Örnekleri:

Kuzeydeki bir mahkeme, 01 Mart 2011 günü 11 Hizb-ut Tahrir üyesi hakkında uzun süreli hapis hükmü verdi. Bu üyeler şunlardır:

-Hüseyin Vartjanov [20 yıl]

-Abdulhalık Mullayov [20 yıl] Bu kişi daha önce de Hizb-ut Tahrir'e mensup olması nedeniyle 9 yıl hapiste kalmıştı.

-Habibullah Ceveryov [18 yıl] Bu kişi daha önce de Hizb-ut Tahrir'e mensup olması nedeniyle uzun süre hapiste kalmıştı.

-Haşim Abdullahyov [15 yıl] Bu kişi daha önce de hapiste kalmıştı.

-Tahir Mahmudcanov [9 yıl]

-Mukim Babacanov [9 yıl]

-Delşad Muhtarov [10 yıl]

-Şevket Muhammedov [13 yıl]

-Nebi Devletov [13 yıl] Bu kişi Hizb-ut Tahrir'e girmeden önce geçmişte içişleri idaresi müdürüydü.

-Yusufcan Yusufcanov [14 yıl]

-Nazım Ayargaçov [4 yıl]

 

3- Tacikistan'daki Yargılamalar Şu Şekilde Gerçekleşmektedir:

27 Aralık 2010 yılında Tacikistan'ın başkenti Duşanbe şehrinde Tacik vatandaşı 8 şebabın yargılanmasına başlandı. Bu kişiler, şunlardır:

Yusufcan Hafizov, Kemal Han Salahaddinov, Sabircan Abdulhamidov, Devletyar Kurbanov, Talip Nurov, Salih Rahmanov, Alican Yusufov ve Abdurrahman Kerimov.

Bu kişiler, 2010 yılı içerisinde terörist İslamî siyasî bir hareket olan Hizb-ut Tahrir'e mensup olma suçlamasıyla tutuklanmışlardı. Bu kişiler hakkındaki kovuşturma, beş ila dokuz ay arasında devam etti. Herkes bilmektedir ki Hizb-ut Tahrir, İslam Devleti'ni kurmak için çalışırken Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'i örnek alarak şiddete başvurmaksızın siyasî ve fikrî çalışma yoluyla İslam'a davet eden siyasî bir hizbtir. Ancak sorgucular, hizbe terör suçlaması yaftalamayı ve tutuklamak için tüm şebabtan Hizbin diğer şebabını göstermelerini istiyorlar. Bu nedenle bu sorgucuların işi, hakikati araştırmak değildir. Aksine sahte suçlamalar hazırlamak ve ağır işkenceler yoluyla maksatlarıyla örtüşen ifadeler almaya çalışmaktır. Mesela mücrim sorgucu Tachounov Semraddin, adının Rüstem olduğunu söyleyerek bu ismini gizledi. Yine başka bir mücrim sorgucu olan Mirdayov İlham da ismini gizledi. Sanık Talip Nurov, bu kişiler hakkında şöyle demiştir: Bu itler, bizi güvenlik komisyonun hücrelerine asarak saatlerce ağır vahşi işkenceler yaparken kendilerinin hakka ve insanların güvenliğine hizmet ettiklerini iddia ediyorlardı!

Sanık sıfatıyla hakim karşısına çıkan şebab, aleyhlerinde tutulan tutanakların sorgucuların düzenlediği bir yalan olduğunu söylediler. Hakim de onlardan şahit istedi. O sırada avukatlardan biri, sorgu sırasında görevini yapmaya gittiğini ancak güvenlik adamlarının kendisine bu işin siyasî olduğunu ve ciddî bir şekilde takip etmemesi gerektiğini anlattıklarını söyledi. Bu şekilde avukatların sanıklarla görüşmesini veya sorgulamaya katılmasını engellemektedirler. Bu sekiz sanıktan birisinin Hizibli olduğu kanıtlanamadı ve diğerleri de onu tanımadıklarını söylediler. Ardından sorgucu, aleyhinde şahitlik yapması için Hizbten tutuklu bir şahsı getirdi ve bu şahıs mahkemede şöyle dedi: Bu sorgucu, bu adam aleyhinde yalan şahitlikte bulunmamız için bir gündür bana ve üç akrabama baskı yapıyor.

Hakimlerden biri gizlice ellerinde bir şey olmadığını söyledi ve şöyle ekledi: "Hukuki yargılamalar olmadan nasıl olur ki. Bütün İslamî ve siyasî hareketlerin müntesipleri hakkındaki hükmü, yukarıdan gelen emirlere, yani tagut devlet başkanının emirlerine binaen yüksek yargı belirlemektedir."

Mahkeme, tagutun emirlerine binaen bu sekiz kişi hakkında 18 ila 6 buçuk yıl arasında değişen hükümler verdi. Buna rağmen onlar, Allah'ın izniyle hak üzerinde sabır ve sebat etmekteler ve yakın bir çıkış yolu beklemekteler.

Tacik Müslüman halkının, malum sebeplerden dolayı İslamî bilgileri öğrenmekten uzak kaldığı doğrudur. Ancak onlar güçlü İslamî duygulara sahiptirler ve şu anda bazı İslam beldelerinde tagut yöneticilere başkaldıran halkçı hareketlere tanık olmaktadırlar. Tacik ve diğer Orta Asya beldeleri halkları, yöneticilerini alaşağı etmek ve şerefli bir şekilde İslamî yönetime geri dönmek için harekete geçmede daha önceliklidirler.

Tagutların uyguladığı işkenceler, baskılar ve zulümler, müminleri zillete düşüremeyecek ve onları imanlarından döndüremeyecektir. Bilakis tagutların sonunu yakınlaştıracaktır. Nitekim geçmişte tagutların başı olan Firavun da Musa Aleyhi's Selam'a iman eden sihirbazları tehdit etmişti:

فَلأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ مِنْ خِلاَفٍ وَلأُصَلِّبَنَّكُمْ فِي جُذُوعِ النَّخْلِ وَلَتَعْلَمُنَّ أَيُّنَا أَشَدُّ عَذَابًا وَأَبْقَى (71) قَالُوا لَنْ نُؤْثِرَكَ عَلَى مَا جَاءَنَا مِنَ الْبَيِّنَاتِ وَالَّذِي فَطَرَنَا فَاقْضِ مَا أَنْتَ قَاضٍ إِنَّمَا تَقْضِي هَذِهِ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا (72) إِنَّا آمَنَّا بِرَبِّنَا لِيَغْفِرَ لَنَا خَطَايَانَا وَمَا أَكْرَهْتَنَا عَلَيْهِ مِنَ السِّحْرِ وَاللَّهُ خَيْرٌ وَأَبْقَى (73) إِنَّهُ مَنْ يَأْتِ رَبَّهُ مُجْرِمًا فَإِنَّ لَهُ جَهَنَّمَ لاَ يَمُوتُ فِيهَا وَلاَ يَحْيَى (74) وَمَنْ يَأْتِهِ مُؤْمِنًا قَدْ عَمِلَ الصَّالِحَاتِ فَأُولَئِكَ لَهُمُ الدَّرَجَاتُ الْعُلَى (75) جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَذَلِكَ جَزَاءُ مَنْ تَزَكَّى (76) "Andolsun ki elleriniz ile ayaklarınızı tereddüt etmeden çaprazlama keseceğim ve sizi hurma dallarına asacağım! Böylece, hangimizin azabının daha şiddetli ve sürekli olduğunu iyice anlayacaksınız. Dediler ki: "Seni, bize gelen açık açık mucizelere ve bizi yaratana tercih edemeyiz. Öyle ise yapacağını yap! Sen, ancak bu dünya hayatında hükmünü geçirebilirsin." Bize, hatalarımızı ve senin bize zorla yaptırdığın büyüyü bağışlaması için Rabbimize iman ettik. Allah, (mükâfatı) en hayırlı ve (cezası) en sürekli olandır. Şurası muhakkak ki, kim Rabbine günahkâr olarak varırsa, cehennem sırf onun içindir. O ise orada ne ölür ne de yaşar! Kim de salih amellerde bulunan bir mümin olarak O'na varırsa, üstün dereceler işte sırf bunlar içindir. İçinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan Adn cennetleri! İşte arınanların mükâfatı budur." [Taha 71-76]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tacikistan


H. 8 Rabi’-ul Âhir 1432
M.  Pazar, 13 Mart 2011

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER