Perşembe, 18 Ramazan 1445 | 2024/03/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Hizb-ut Tahrir / Suriye Vilayeti’nden Devrim Grubu Liderlerine Açık Mektup

Bismillahirrahmanirrahim Salat ve selam Allah’ın Rasûlü’nün üzerine olsun...

Ebu Musa’dan rivayet edildiğine göre Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

إِنَّ مَثَلِي وَمَثَلَ مَا بَعَثَنِيَ اللَّهُ بِهِ كَمَثَلِ رَجُلٍ أَتَى قَوْمَهُ، فَقَالَ: يَا قَوْمِ إِنِّي رَأَيْتُ الْجَيْشَ بِعَيْنَيَّ، وَإِنِّي أَنَا النَّذِيرُ الْعُرْيَانُ، فَالنَّجَاءَ، فَأَطَاعَهُ طَائِفَةٌ مِنْ قَوْمِهِ، فَأَدْلَجُوا فَانْطَلَقُوا عَلَى مُهْلَتِهِمْ، وَكَذَّبَتْ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ فَأَصْبَحُوا مَكَانَهُمْ، فَصَبَّحَهُمُ الْجَيْشُ فَأَهْلَكَهُمْ وَاجْتَاحَهُمْ، فَذَلِكَ مَثَلُ مَنْ أَطَاعَنِي وَاتَّبَعَ مَا جِئْتُ بِهِ، وَمَثَلُ مَنْ عَصَانِي وَكَذَّبَ مَا جِئْتُ بِهِ مِنَ الْحَقِّ Benim ve Allahın benimle gönderdiği şeyin misali, şöyle bir adamın misali gibidir: O adam kavmine gelir: Ey kavmim! Ben orduyu [düşman ordusunu] gözlerimle gördüm. Ben çıplak bir uyarıcıyım. Hemen kurtulmaya bakın! der. Kavminden bazıları ona itaat eder, geceleyin yola düşüp yavaş yavaş giderler ve kurtulurlar. Bazıları da onu yalanlar, kaldıkları yerde sabahı ederler. Sabahleyin ordu onlara baskın yapar, onları helak eder ve köklerini kurutur, işte bana itaat edip getirdiğime tabi olanlarla bana isyan edip getirdiğim hakkı yalanlayanların misali budur.”

Âlimlere göre “Çıplak uyarıcının” aslı şudur: Bir adam kavmini uyarmak isteyip korkmalarını gerektiren şeyi onlara haber vermek istediğinde elbisesini çıkarır. Başlarına gelecek olanı onlara haber vermek için, uzaktaysa, çıkardığı elbiseyle kendi adamlarına işaret ederdi. Çoğunlukta bunu, topluluğun öncüsü durumunda olanlar ve gözcüleri yapardı. Çünkü bunlar, tuhaf görünümlü, belirgin bakışlı ve düşman için alarma geçmeye teşvik edenlerin en beliğ olanları idiler.

• Devrim liderleri, savaş ederken harbi sona erdirdiler. Ordular, ani saldırı için hazırlık yaparken ve kendilerini çepeçevre kuşatmışken uyama moduna girdiler. Bugün grup liderleri, elbisesi ile işaret yapan, sözleri ile kulaklarını patlatan, devrimi çepeçevre kuşatan tuzaklara ve gelecekte devrimi bekleyen risklere dikkat çeken, gafletten uyandırıp kurtuluş yolunu gösteren, “Ey topluluk! Ben çıplak uyarıcıyım. Kurtarın kendinizi, kurtarın kendinizi” diye haykırıp uyaran çıplak uyarıcıya gereğinden fazla muhtaçlar…

Hizb-ut Tahrir olarak biz, pek çok devrim grubu liderinin içine düştüğü vahim hatanın ve bu hata üzerinde inat ettikleri takdirde devrim ve bütün İslam ümmetine verecekleri felaketin farkında olduğumuz için çıplak uyarıcı edasında olabildiğince yüksek sesle bu açık mektubu tüm grup liderlerine yolluyoruz. Olur ki bu yüksek ses, kulaklarını patlatır da kalplerine bir giriş yolu bulur. Onun sayesinde Allah Subhânehu ve Teâlâ hepimize lütuf ve rahmet kapılarını açar. Devrimi yaşadığı ciddi krizden kurtarır, ceberut saltanatın zifiri karanlıklarından bizi azade eder de peşinde koştuğumuz zafer, izzet ve hâkimiyete Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet altında erişiriz.

Ey devrim grubu liderleri! Görüyorsunuz, ahmakça ve akla ziyan eylemleriniz yüzünden bugün devrim gemisi nerelere geldi. Paramparça, dağınık diğer kurtarılmış bölgelerde seyrederek korkunç uçuruma doğru yol alıyor. Düşmanlar ile ateşkes yapan savaş lortları, kurtarılmış bölgeler yüzünden birbirleri ile çatışıyorlar. Kendi aralarındaki çatışmaları çetindir. Bu savaş lortları, Amerikan operasyon odasının talimatlarını harfiyen yerine getiriyorlar. Astana, Cenevre ve Riyad görüşmelerinde İslam düşmanlarınca zorba rejim ile sağlanan ateşkesi uyguluyorlar. Rejimin şemsiyesi altında onunla aynı hükümette yer alarak rejimi koruyorlar. Yedi yıldır Şam halkının verdiği tüm fedakârlıkların pazarlık masasında satılmasını kabul ediyorlar.

• Deraa’da devrimcilerin ayaklarına prangalar vuruldu. Şam’a giriş olarak görülen ve dikkati nazarları çeken “zillet değil ölüm” çatışması zoraki durduruldu. Guta’da rejim yeniden inisiyatifi ele aldı, baskı uygulayıp bombardımana başladı. Bu arada Ceyşul İslam ile Feylakur Rahman sürekli birbirlerini boğazlamakta, aralarında nüfuz paylaşımı yapıp esir değişimi yapmaktadırlar. Kuzey Humus kırsalında muhlislerce etkili cepheler açılması engellendi. Giderek kötüleşen halkın ve devrimin durumu can sıkarken kötü haber yayıp ortalığı karıştıranlar bölgenin bam teline vurdular.

• Doğuda rejim, çarpık İslam ve Hilafet anlayışını dile getiren IŞİD’in kontrolündeki bölgeleri sırasıyla ele geçiriyor. IŞİD de bölgeyi terk etmeye hazırlanıyor. Bölgeden ayrılmasına bölge halkı elbette üzülmeyecektir. Suriye Demokratik Güçleri de ilerliyor. Amerikan uşağı bu güçler, kontrolleri altındaki bölgeleri rejime teslim edeceklerdir. Zira vaat edilen Kürt devletinin serap ve aldatmadan ibaret olduğunu çok iyi biliyorlar.

• Fırat Kalkanı bölgelerine gelince, Türkler bu bölgelerdeki devrimcileri uysallaştırdılar ve devrimi katlettiler. Batı Halep kırsalı ve İdlib’te de devrimi katletmek için hazırlık yapıyorlar. Bilindiği gibi İdlib, devrimcilerin sığınağı ve kâfir Batının terör ile yaftalamak istediği devrimin son kalesidir. İdlib’teki devrimcilerin eğilimleri meçhul, niyetleri de muğlaktır. 

• Adım adım Ahraru’ş Şam ile çatışmaya çekilen Heyet Tahriri’ş Şam, bubi tuzağına düştü ve henüz o tuzaktan kurtulmuş değil. Suriye’nin kuzeybatısındaki kurtarılmış bölgelerin çoğu Heyet Tahriri’ş Şam’ın kontrolündedir. İki yanlış seçenek arasında bocalayıp duruyor. Üçüncü bir seçeneğin olmadığını sanıyor... İslam hükümlerini yanlış anlayış ve uygulamada IŞİD metodolojisini izliyor. Bu yüzden insanları yüce İslam projesinden tiksindiriyor. Benden sonrası tufan mantığı ile hareket ettiği için aslında insanları kurulacak laik düzene hazırlıyor. Baskı gören halk, herhangi laik bir düzeni ve işgalci gücü çiçeklerle karşılayacaktır... Ya da diğer gruplar gibi talimatlara uyuyor ve böylece hakkındaki bütün sır perdelerini kaldırıyor. Musul ve Rakka’nın akıbeti ortada. İdlib’in de aynı akıbete maruz kalmaması iddiasıyla sahayı önce laikler ve Batının paralı askerlerine sonra da rejime bırakacaktır.

• Son zamanlarda Heyet Tahriri’ş Şam tarafından ortaya atılan Sivil Yönetim önerisi, Batıya, terörist unsur değil, emanetçi oldukları algısını verme çabasıdır. Aslında bu girişim, devrimcileri tekrar rejimin zindanlarına doldurmanın yeni bir adımıdır. Sonra Heyet Tahriri’ş Şam’ın Sivil Yönetim düşüncesi ile oyalanması, devrimin ilk iki yılında billurlaşan ve netleşen rejimi devirme ve İslam yönetimini kurma temel hedefinden saptırmak içindir. Çünkü yaygın hale gelen Sivil Yönetim düşüncesinin amacı değişkendir. Hizmetleri tek bir kurum altında toplamanın idari bir üslubu olabileceği gibi kiralık koalisyonun politikasını güden laik mini hükümet şeklinde de görev yapabilir.

• Suriye İslam Meclisi, geçtiğimiz haftalarda Suriyeli muhaliflerin politik açıdan Geçici Hükumete bağlı Savunma Bakanlığı altında toplanması için bir teklif sunmuştu. Geçici Hükümet, laik hain Devrim Koalisyonu bünyesinde faaliyet yürütmektedir. Devrim Koalisyonu ise Moskova ve Kahire’dekilerin sözünü dinleyen devrim düşmanları ile aynı çatı altında birlik oluşturmak için hazırlık yapıyor. Bu yapıda zorba rejim de yer alacak ve yapı devrimin ölüm fermanını imzalayacaktır. Art arda etkin grup liderlerinin çoğu bu teklifi olumlu karşıladıklarını duyurdular... Biz de diyoruz ki: içerideki mağlupların, Batı sırtlanlarının ve başlarına bir felaketin gelmesinden korkanların sunduğu bu teklif, yeni bir sarmalama girişimidir. Girişim ile İslami projenin ikamesi önlenecek ve devrimin hâlâ bel kemiği olan İslam bitirilecektir. Girişim, kamplaştırma fitnesinin ve gruplar arasında yeni bir iç çatışmanın uyarıcısıdır. Müslümanlar ve mücahit gruplar olarak biz, laik ulusal proje temelinde ancak birleşip bütünleşebiliriz. Uluslararası düzenin boyunduruğundan kurtuluş imkânsızdır ve Batının emri, yazılmış bir kaderdir! algısı verilerek Suriyeli samimi devrimcilerin ayaklarına yeniden uluslararası zorba düzenin prangaları vurulacak. 

Ey grup liderleri! Bunun için mi kalkışma yaptınız, binlerce şehit, yüz binlerce yaralı, on milyondan fazla göç verdiniz, tutuklanıp sakatlandınız. Bunun için mi on binlerce bina, okul, hastane yıkıldı? Pazarlar bombalandı... Tüm bu fedakârlıklar sonrasında aşağılanmış ve zül olarak cani rejimin kanatları altına geri mi döneceksiniz? O zaman rejim yeniden özgür olanların sırtını kırbaçlayacak, hür olanlarımızı tekrar zindanlara tıkacaktır. İpini kuvvetle büktükten sonra çözüp açan kadın gibi mi olacaksınız?

• Hastalık ve marazın sebebi bellidir. Herkes bu sebebin ne olduğunu biliyor. Yine de anımsatmakta fayda vardır. Ey grup liderleri! Öldürücü hata ve sorunların baş müsebbibi, devrim düşmanı Batılı ülkeler ya da Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve Ürdün gibi devrim dostu olduklarını iddia eden uydu rejimlerle olan bağlantılarınızdır. Bağlantı da onlardan aldığınız zehirli politik paradır. Devrimin başından beri bu ülkelerin istihbarat teşkilatları, devrimin sembollerini, kahramanlarını, grup liderlerini ve rejimden ayrılan subayları kirli politik para ile satın almak için uğraşmışlardır. Bu maddi destek, boşuna değildir, Allah rızası için hiç değildir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ لِيَصُدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِŞüphe yok ki, inkâr edenler mallarını Allah yolundan alıkoymak için harcarlar[Enfal 36] Aksine devrimi ekseninden saptırmak, ABD ajanı rejimi devirip yerine Hilafet sistemini kurma amacına erişmekten alıkoymak içindir. Çünkü Hilafet kurulur kurulmaz bu ülke ve rejimlerin tamamı birer birer yıkılıp çökecektir.

• Küresel entrikacılar, kirli para üzerinden bu amaçlarına eriştiler. Hepimiz bunun tanığıyız. Hatta biz bu kirli paradan sürekli sizi sakındırdık. Başlangıçta kirli para, grupları Şam’daki rejimi devirme hedefinden alıkoydu, orada burada tali çatışmalar ile oyaladı. Sonra onların inisiyatifini söküp aldı, doğru proje üzerinde birlik olmalarını engelledi. Dahası onları aralarında savaşa itti, ajan ve laikleri devrimin politik temsilcileri yaptı. Devrimi rejim ile ateşkes girdabına, Astana ve Cenevre’de ölümcül müzakere labirentine soktu. Bütün şehirleri rejime teslim etti, devrimcilerin kontrolündeki bölgeleri ailelerinden boşalttırdı. Zayıf ruhluların rejim ile mutabakat söylemine olanak sağladı... Devrim ve devrimcileri kâfir düşman Batının kararlarına esir yapan bu günahkâr bağlantı olmasaydı, bütün bu saydıklarımız elbette olmazdı.

• Bir adım daha öte gittiğimizde, devrimi kargaşa ve dejenereye sevk eden gerçek nedenin fikirler olduğunu görürüz. Devrimciler bu fikirler yüzünden haram parayı mubah görüp aldılar. Bu kapitalist fikirlerden ilki Gaye vasıtayı meşru kılardüşüncesidir. Oysa şunu unutuyorlar ya da unutmuş gibi yapıyorlar: Allah Subhânehu, abdestsiz namazı kabul etmez, haramdan da sadaka kabul etmez! İkincisi: Büyük güçler ile çıkarlar kesişmesi yanılsamasıdır. Bu yanılsama pek çok İslamcının zihnini işgal edip iğfal etmiştir. Beyinleri iğfal olanlar, şu gerçeğe gereken önemi vermediler: Bir grup olarak sen devletlerin dengi olamazsın, olamayacaksın da. Onun için devletlerden destek alman demek, onların hegemonyasını, tahakkümünü, kullanımını ve suiistimalini kabul etmen demektir! Üçüncüsü: Rejimden kurtulmak için şeytan ile ittifak yapmak düşüncesidir. Hâlbuki şeytan ile ittifakın, rejimin hegemonyasını perçinleyeceğini ve bizi helake sürükleyeceğini unutuyorlar. Çünkü rejim, şeytanın kiralık ajanıdır ve şeytanlar, hayır kurumları değildir. Tersine pençeli ve azı dişli vahşi hayvanlardır. Vahşi hayvanlar ile oyun oynamanın sonu hüsran ve nedamettir.

يَعِدُهُمْ وَيُمَنِّيهِمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلَّا غُرُورًاŞeytan onlara (birçok) vaatte bulunur ve onları kuruntulara sürükler. Oysa şeytan, ancak aldatmak için onlara vaatte bulunuyor.[Nisa 120] Dördüncüsü: Maslahatın celbi veya mefsedetin defi gerekçesiyle şeri sabitelerden ödün verilmesini caiz gören düşüncedir. Hatta bazı sözde bilim adamları nazarında maslahat, Allah’tan gayri ibadet edilen bir ilah haline gelmiştir! Beşincisi: Şeri siyasete ilişkin sakat anlayıştır. Öyle ki siyasetçilere göre siyasetin anlamı, Allah’ın dininde kâfirler lehine ödün vermektir. Dahası Allah’ın dininden ve onun ikamesinden büsbütün vazgeçmek şeri siyaset haline dönüşmüştür!

Ey devrim grubu liderleri! Bizim okuyuş ve görüşümüze göre, acı gerçek ve nedenleri budur. Vakadan okuduklarımızı size bir emanet olarak sunduk. Nitekim acı bu gerçeği daha önce size defalarca sunmuştuk. Siz ise sunulan bu gerçeğe sırtınızı döndünüz ve görmezden geldiniz...

Bizim devrimin bütün sorunlarına ilişkin kalıcı çözüm ve dertlere devamız var. Vakit kaybetmeden hemen bu devayı alın. Almanız yönünde daha önce size defalarca telkinde bulunduk. Ama ne yazık ki siz hep yüz çevirdiniz ve görmezlikten geldiniz. Şimdi bu çözümü tekrar sunuyoruz. O da bu yüce devrimin kaderi hakkında ciddi ve sorumlu düşünüş sergilemektir. Devrim kurbanları ve düşmanları seviyesine yükselip doğru yolda ilk adımı atmaya başlamaktır. Doğru yönde atılacak ilk adım da devrim sabitelerini kesin ve net bir şekilde yeniden tanımlamaktır. Rejimi devirmek, sömürgeci Batının nüfuzundan kurtulmak ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurmak devrim sabitelerinin öncelikleri olmalıdır... Sonra devrim düşmanlarından gelen siyasi parayı çöpe atarak varolan tüm bağlantıları ivedilikle kesmek ve taraflar arasındaki ayrılık, anlaşmazlık ve çatışmayı hemen sonlandırmaktır. Daha sonra da Hizb-ut Tahrir olarak bizim Kitap ve Sünnetten türettiğimiz net siyasi proje temelinde bir araya gelip birlik oluşturmak, Hizbin siyasi liderliğinde Allah’ın rızasına doğru yol almak, devrimin hedeflerini, ümmetin çıkarını ve her iki yurtta da mutluluğunu gerçekleştirmek, ümmete eski izzet ve şanını yeniden kazandırmaktır.

Ey liderler! Biliyoruz, şu anki durumunuz ile bizim sizi davet ettiğimiz şey arasında dağlar kadar fark var. Aralarındaki uçurum oldukça geniştir. Ancak kurtuluş isteyenler, hem kendisini hem de ailesini her şeyi yerle yeksan eden kötümser kötülükten koruma arzusunda olanlar, bu uçurum ve farkı aşmak ve geçmek zorundadır. Vallahi bu, Allah’ın kolaylık sağladığı kimseler için oldukça kolaydır. Niyeti Allah’a halis kılmak ve hüsnü tevekkülde bulunmak bunun tek şartıdır. Sonra eminiz ki eğer biz Allah’a yardım edersek, O da bize düşmanlık edenlere karşı bize mutlaka yardım edecektir. İns ve cinler bize karşı bir araya gelseler bile.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْEy iman edenler! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı savaşta sabit kılar.” [Muhammed 7]

Ey devrim grubu liderleri! Bu, hali pür melalinizdir. Devrim ve insanları sürüklediğiniz karanlık akıbettir. Size tavsiye edip uymanızı istediğimiz umut bakışıdır. Bu umut bakışına uyarsanız eğer, hem kendiniz hem de arkanızdaki ümmet kurtuluşa erecektir Allah’ın izniyle. Bu bakış sayesinde işler rayına girecek, devrim gerçek sahiplerine dönecektir. Hadi kendinizi kurtarın, kendinizi kurtarın... Size sevdalı, öğüt veren, size karşı merhametli ve düşkün, orduyu gözleriyle gören, uyarmak, dikkat çekmek, sakındırmak için size gelip elbisesiyle işaret veren ve hadi kendinizi kurtarın, kendinizi kurtarın diyen kimseden alın bu umut bakışını...

• Son olarak bilin ki -ey grup liderleri- ciğerinin parçalarını size atmış olan ve sizinle beraber pahalı, enfes her şeyini feda etmiş olan bu ümmet, kaldığı yerden yolculuğa devam etmeye, zafer ve hâkimiyet elde edene değin fedakârlık yapmaya hazırdır. Yeter ki uzaktan bile olsa beliren bir umut parıltısı olsun. Yine bilin ki bu ümmet, sizden öncekileri karşı değişim yaptığı gibi eğer bu hal üzere devam ederseniz size karşı da değişim yapmaya hazırdır. Çünkü otorite ümmete aittir. Er ya da geç gasp edenden onu mutlaka geri alacaktır. Onun için Allah’ın ve bu ümmetin gazabından sakının. Ümmet, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bayrağı ve kendisine yitik şan ve şöhretini yeniden kazandıracak olan Halifenin sancağı altında Allah’ın Şeriatını ikame etmek için yanıp tutuşuyor.

فَلْيَحْذَرِ الَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنْ أَمْرِهِ أَنْ تُصِيبَهُمْ فِتْنَةٌ أَوْ يُصِيبَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ“Artık onun emrine muhalefet edenler, başlarına bir belânın gelmesinden veya elem dolu bir azaba uğramaktan sakınsınlar.” [Nur 63]

Ey devrim grubu liderleri! Bu bizim size yönelik bir çağrımızdır. Yanıt verecek yok mu?

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti


H. 1 Muharrem 1439
M.  Perşembe, 21 Eylül 2017

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER