Perşembe, 18 Ramazan 1445 | 2024/03/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Almanca Konuşulan Ülkeler
Medya Bürosu

No: AL-BA-2021-MB-TR-01 H. 28 Cumâde’l Ûlâ 1442
M. Salı, 12 Ocak 2021

Avusturya’nın “Anti-Terör Yasa Paketi” Duyurusu Hakkında

Kurz hükümetinin yasa değişikliği, kültürlerarası deontolojik veya ideolojik dini bir sözleşme olarak kabul edilen ve farklı kimliklerin devamını sağlayan azınlık ilkesini bir kez daha ihlal ediyor. Turkuaz-Yeşil hükümetinin bu girişimi, Avusturya’daki Müslümanların ve Gayrimüslimlerin bir arada yaşamalarını sağlayan korelasyonun temellerini sarsıyor ve toplum içi kültürel çatışma zihniyetini teşvik ediyor.

16 Aralık’ta İçişleri Bakanı Karl Nehammer, Adalet Bakanı Alma Zadić ve Entegrasyon Bakanı Susanne Raab, oylama için Ulusal Konseye sunulacak olan Bakanlar Kurulunun “Anti-Terör Yasa Paketi” hakkında bilgi verdi. Paket, yargı ve yürütme alanındaki yasal değişikliklere ek olarak, radikal düşüncenin üreme alanını ele alıyor. Bakan Raab, Siyasal İslam’la mücadeleye, Batı karşıtı bir ideolojinin, demokratik temel değerlerin ve hukukun üstünlüğünün yaygınlaştığı her yere odaklanıldığınısöyledi. Anti terör yasa paketi, imamlar için tehdit sicil kaydının oluşturulması, 2015’te değiştirilen İslam Yasası’nda yer alan dini kuruluşlara dışarıdan finansal destek yasağının sertleştirilmesi, dernek ve sembol yasağı yasasının genişletilmesi, Ceza Kanunu’na “dini motifli aşırılıkçı bağlantıların” izleyip cezalandıran “247b” maddesinin eklenmesi gibi çeşitli önlemler içeriyor. Genel olarak, pakette yer alan önlemler, aşırılık yanlısı ideolojilerin yayılması ile mücadeleyi amaçlıyor. Bu, “Avusturya’daki insanların entegrasyonunu” daha da zorlaştıracak, terör ve şiddete yol açacaktır.

“Anti-terör yasa paketi” nin içeriği, Turkuaz-Yeşil hükümetin, Avusturya’da yaşayan Müslümanların tam asimilasyonunu amaçlayan baskıcı entegrasyon gündemini ilerletmek için 2 Kasım saldırısını iyi bir şans olarak değerlendirdiğini gösteriyor. Her ne kadar “siyasal İslam” terimi yerine “dini motifli aşırılıkçılık” ibaresi kullanılmış olsa da, Susanne Raab’ın açıklamaları, 247b maddesinin gerçek muhatabını ortaya koyuyor. Bu nedenle, yasanın temel amacı, siyasal İslam’la veya temel haklar kisvesi altında tehlikeli fikirler yayan İslamcılık ve radikal camilerle mücadeleyi öngörüyor. Bu yüzden suçun yeniden adlandırılması, ayrımcı karakterini resmi olarak örtbas etmek ve anayasa mahkemesi önünde yeni bir yenilgiyi önlemek için yasal bir manevradan başka bir şey değildir. 11 Aralık 2020’de anayasa mahkemesi, Avusturya ilkokullarında başörtüsü yasağına ilişkin kararında, Belirli bir dine veya dünya görüşüne odaklanmanın [...] tarafsızlık ilkesiyle uyumlu olmadığını.belirtti. Bununla birlikte, Entegrasyon Bakanı’nın yaptığı açıklamalar, bakanlık taslağındaki açıklayıcı belgenin, yasanın amacının özellikle Müslüman aktivistlerle mücadele etmek olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenle, dini motifli aşırılıkçılık olgusu, İslam’ın sadece kişisel ve bireysel bir mesele olmadığı, sosyal yaşamı ve siyasi düzeni de belirlediği veya en azından kısmen düzenlediği İslamcılık alanında (örneğin siyasi İslam) genellikle görüldüğü inancına dayanıyor.Bu açıklamalar, 247b lansmanının, bu toplumdaki Müslümanların “Asimilasyonunu” önlemeye çalışan herkesi suçlamak için bir zihniyet cezası oluşturulmasının elzem olduğunu göstermektedir. [BAT Raporu 2018]

Kurz hükümetinin bu radikal ve tek taraflı yaklaşımı, Avusturya’da yasal olarak ikamet eden Müslüman azınlık ile onları koruyan Avusturya devleti arasındaki uyumlu ilişkide derin bir yara bir açıyor. Azınlıklar ilkesinin: Yaşamın korunması, mülkün korunması, aile onurunun korunması ve kimlik oluşturan inançların ve doktrinlerin dokunulmazlığı gibi temel noktalarını göz ardı ediyor. Bu hususların bütünlüğü, ideolojik-dini azınlıkların varlığı ve devam etmesi için zorunlu bir ön koşuldur ve bu nedenle sosyal birlikteliğin pazarlık edilemez temelini oluşturuyor. Fakat Avusturya’nın agresif asimilasyon politikası, Müslümanlar ile Gayrimüslimler arasındaki korelasyon tabanını sistematik olarak zayıflatıyor, özellikle ideolojik-dini düzenlemeleri suçlayarak, kimliği şekillendiren inançların kovuşturulması ve cezalandırılması aşamasına geçiyor. Bu nedenle 247b maddesinin tanıtımı, Avusturya Cumhuriyeti için bir uygarlık sapmasından ve utançtan başka bir şey değildir.

Toplum içi kültürel çatışmayı önlemek için Hizb-ut Tahrir, asimilasyon gündeminin sona ermesini ve tüm sosyal grupların ihtiyaçlarını dikkate alan bir çıkar dengesi politikasına geri dönülmesini istiyor. Hizb-ut Tahrir, planlanan “Anti-terör yasa paketi” nden veya sembol ve dernek yasasının genişletilmesinden açıkça etkilense de, ideolojik-dini inançlarımız gereği azınlık ilkesini koşulsuz olarak savunuyoruz. Biz, Avusturya’da yasal ikamet eden Müslümanlar olarak, gayrimüslim vatandaşların ve bir bütün olarak toplumun canının, malının, onurunun ve inançlarının dokunulmazlık ilkesine bağlıyız. Bununla birlikte, azınlık ilkesinin etkisi sadece uyumlu ilişki söz konusu olduğunda görülebilir. Sonuçta, Alp Cumhuriyeti’nin geleceğini kutuplaşma, çatışma ve parçalanma mı yoksa anlayış ve sosyal barış mı şekillendireceği konusu Avusturya’nın politik kararına bağlıdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَأَوْفُوا بِالْعَهْدِ إِنَّ الْعَهْدَ كَانَ مَسْئُولاً Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir.[İsra 34]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Almanca Konuşulan Ülkeler
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER